Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi Aynur Uçkaç



Yüklə 309,6 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/15
tarix11.05.2022
ölçüsü309,6 Kb.
#86598
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15
Neoliberalizm ve eğitim

Mülkiye Dergisi

, 43 (4), 785-809. 

da  yol  açar.  Ülke  ekonomilerinin  birbirinden  farklı  olduğu  koşulda,  ileri  ülke 

koşullarında oluşturulmuş bilgi ile donanan geri ülke araştırmacısı kendi ülkesine 

yabancılaşarak yararlı olamaz (Van den Berg, 2012; Van den Berg, 2014). 

Özetle, neoliberalizm ekonominin saf ve mükemmel bir düzene sahip olduğunu 

ifade eder. Ekonomik sistem içinde büyük önem taşıyan ve belirleyici konumda 

bulunan  IMF,  OECD  ve  Dünya  Bankası  gibi  kurumlar  emek  maliyetleriyle 

birlikte kamu harcamalarının azaltılmasını ve daha esnek çalışma koşullarına 

sahip  olunmasını  zorunlu  kılmaktadır.  Bu  şartlar  altında  ekonomik  etkinlik 

adına piyasa gücünü arttırmak için sermayenin önündeki her türlü engellerin 

kaldırılması  temel  amaç  olmuştur.  Sermayenin  özgürlüğü  için  eğitim  başta 

olmak üzere kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, kamu ve sosyal harcamaların 

azaltılması  ön  plana  çıkmıştır.  Bu  uygulamalar  yoksulluğun  artışı,  gelir 

farklılıklarının derinleşmesi, yabancılaşma ve özerk kültürel üretim alanlarının 

daralması yanında iki temel yaklaşımı da içermektedir: Bunlardan biri, kamusal 

alan fikriyle ilgili tüm evrensel değerlerin tahrip edilmesi; diğeri ise, her alanda 

herkesin herkese karşı mücadelesini kural haline getiren Sosyal Darwinizm’in 

yaygınlaşmasıdır. Eğer piyasa karşıtı evrensel değerler uzun dönemde yeniden 

üretilemezse,  toplumda  sosyal  ve  kültürel  sermayenin  aşınması  ve  zaman 

içinde de yok olması durumu ile karşı karşıya gelinecektir (Bourdieu, 1998: 1-4).

Nitekim Karl Polanyi 



The Great Transformation 

(2001) adlı eserinde, Karl Marx 

ve Frederic Engels 

The Communist Manifesto’

da (2008), hatta Francis Fukuyama 

da 

Trust: The Social Virtues and the Creation of Prosperity 

(1996) adlı eserinde 

kapitalizmin zamanla kaybettiği değerlerin önemli olduğu ve yerlerine ikame 

edilemeyeceğinden söz ederler. Bu bağlamda “sosyal sermaye” önemli yer tutar. 

Ekonomiden bir süre uzak kalmış olan sosyal sermaye kavramı (Fine, 2010: 91-

96) ekonomilerin düzgün çalışabilmesi için salt ferdi yarar ençoklaştırmasının 

yetmeyeceği,  hesaplamalarda  daha  geniş  alanın  dikkate  alınması  gerektiği 

tezine  dayanır.  Sosyal  sermaye  görüşü  yanlıları  nomokrasinin  özgür  birey 

kararına dayalı optimizasyon yaklaşımının toplumsal yararı sağlayamayacağını 

ileri  sürer.  Zira  piyasaların  düzgün  çalışabilmesi  için  geniş  yelpazenin  ele 

alınması yoluyla sosyal kuralların dışlanmaması gerektiğini savunur. Bu durum 

karşısında  geliştirilen  görüş  şudur:  Piyasanın  optimum  çalışabilmesi  için 

nomokrasi  kuralları  çerçevesinde  de  tüm  piyasayı  kapsayacak  ve  bireylerin 

uyması  gereken  kural  ve  koşullar  getirilebilir.  Nomokrasiye  aykırı  olabileceği 

yaklaşımı  ile  itiraz  edilen  bu  görüşün  altında  zaten  tüm  kuralların  belirli  bir 

sosyal genel uyum ve anlayışa yatkın olması gerektiği görüşüdür. Bu noktada 

da  söz  konusu  genel  normlara  nasıl  ulaşılacağı  meselesi  yatmaktadır.    Fakat 

bu görüşe iki önemli itiraz yönlendirilmektedir. Bunlardan birincisi piyasanın 

işleyişi için sosyal norma gereksinim olduğu görüşünün reddedilmesi, ikincisi 



803

Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi. 



Mülkiye Dergisi

, 43 (4), 785-809.

ise piyasanın kendi işleyiş kuralı çerçevesinde uygun sosyal sermaye üreteceği 

ve  bireylerin  bir  şekilde  buna  uyacakları  görüşüdür.  Yapılan  tartışmalarla 

sosyal sermaye olgusu ve kavramının neoliberalizme uyumlaştırılmasında katı 

ve bağımlı kurallar geliştirmek yerine daha esnek olarak kurumlar ve işlemler 

arasında köprü işlevi görebilecek sosyal sermaye dokusunun geliştirilmesinin 

uygun olacağı savunulmaktadır (Plant, 2010: 169). 

Neoliberalizmin tümüyle bireyselleştirmeye çalıştığı eğitim ve araştırma alanı 

Karl Marx’ın ünlü “…iktisadi ilişkilerin ilk bakışta yabancılaşmış görünüş biçiminde 

biçimleriyle  özleri  dolaysız  olarak  çakışsaydı  bilim  tümüyle  gereksizleşirdi” 

(Marx,  2015:  804)  ifadesi  neoliberal  dönemden  önce  de  kesinlikle  geçerli 

olmakla beraber, neoliberal dönemin bilgi üretme sürecini piyasaya bağlaması 

ile durum daha statik, değiştirilemez bir bilimsel görüntülü durum halini almaya 

başlamış  bulunuyor.  Şöyle  ki,  piyasa  sürecinde  yaşananlar  doğal  yasalarla 

değil de, güç yasalarıyla belirlenmiş olduğundan, piyasadan toplanan verilerin 

bilimsel görüntüde topluma aktarılması piyasada işlem yapan ve tüm gidişata 

egemen  büyük  sermayenin  kurallarını  yaşama  geçirmek  anlamına  gelir.  Bu 

nedenledir ki, diğer bilim alanlarında her ekolde yaşanan ilerleme eskinin reddi 

ve yenisiyle ikamesi anlamına geldiği halde, iktisat alanında yaşanan ilerleme 

ise her ekolün dönemin yapılanmasını, dolayısıyla güç ilişkisini ortaya koyup, 

teorik  bir  görüntü  kazanması  anlamına  gelmektedir.  İktisadi  doktrinler  tarihi 

alanında mükemmel bir eser vermiş olan Mark Blaug’un, iktisatçıların konularını 

bilim  olarak  gördüklerini  ifade  ettikten  sonra  aslında  bilimsellik  özelliklerini 

yitirdiğini ve iktisat alanının totolojilerden ibaret olduğunu savlaması ilginçtir 

(Blaug, 1995: 697).  Marx ile Blaug birlikte değerlendirildiğinde neoliberalizmin 

bilime,  özellikle  de  iktisat  alanına  bakışının  ne  denli  sermaye  yanlı  olduğu 

görülmektedir. 



Sonuç

Bu  çalışmada  salt  eğitim  konusu  üzerinde  durulmamış,  eğitim  konusu 

neoliberalizm akımındaki işlevi bağlamında ele alınmıştır. Bu bağlamda eğitim 

hizmeti,  içeriği,  örgütlenişi,  piyasa  içine  alınması  ve  sunum  tarzı  dâhil  tüm 

etkileriyle  bir  üst-yapı  kurumu  olarak  ekonomik  sistemin  ideolojik  yapısının 

oluşturulup topluma aktarılması işlevi ile değerlendirilmiştir. Eğitim hizmetinin 

içerik, örgütlenme ve sunumu ile ekonomide üretimin üst yapısı işlevi,  gerek 

araçsal  ekol  (instrumentalist  approach),  gerekse  yapısalcı  ekol  (structuralist 

approach) tarafından çok ciddi ideolojik doku oluşturduğu şekliyle ele alınmıştır 

(Barrow, 1993:29-30 ,69-70). 




804

Uçkaç A (2019). Neoliberalizm ve Küreselleşmenin Eğitim Üzerindeki Etkisi. 




Yüklə 309,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə