Ca'fer es-sâdik



Yüklə 1,28 Mb.
səhifə18/25
tarix30.10.2018
ölçüsü1,28 Mb.
#76034
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   25

CAMEDAR

Bazı İslâm devletlerinde hükümdarın elbiselerine nezaret eden saray görevlisi.

Farsça câme (elbise) ve dâr (tutan, sa­hip olan] kelimelerinden oluşan bu tâ­bire Karahanlılar, Gaznelüer, Selçuklu­lar gibi İslâm devletlerinin saray teşki­lâtlarında rastlanmaktadır. Ortaçağ'da hil'at vermek saraylardaki en yaygın ve en eski âdetlerden biriydi. Bu maksat­la yapılan ve içinde kumaşların ve ha­zır elbiselerin bulunduğu câmehâne adı verilen odalar vardı. Hil'at verilmek is­tenen kişi iki hâcib tarafından bu elbi­selerin bulunduğu odaya götürülür ve kendisine uygun bir elbise (hil'at) giydi-rilirdi.

Câmedarlık saraydaki önemli görev­lerden biriydi. Hükümdarın elbiseleri­ne bakmakla yükümlü olan câmedarlar onun elbiselerini giyip çıkarmasına da yardımcı olurlardı. Bunlar arasında terfi ederek önemli mevkilere yükselenler de vardır. Meselâ Gazneli Mesud zamanın­da câmedar olan hâcib Yarık Toğmuş daha sonra ordu kumandanlığına kadar yükselmişti.

Câmedar kelimesi Memlûk devlet teş­kilâtında cemdâr (cemdâriyye) şeklinde kullanılmıştır. Sultanın muhafız birliğine mensup köleler arasından seçilen cem-dârlar hükümdarın elbiselerine nezaret eder ve alaylarda sultanın arkasında bir bohça taşırlardı. Ayrıca hükümdarın baş­ka hizmetlerini de görür ve hükümdar uyuyuncaya kadar yanından ayrılmaz­lardı. Uyuduktan sonra da kapısında sı­ra ile nöbet tutarlardı (Kalkaşendî, IV, 49) Cemdârların emîr veya reisine "re'sü nevbetn-cemdâriyye" denilirdi.

Bibliyografya:

Nizâmülmülk, Siyâsetnâme (Köymen), s. 133-134, 270; Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 321; Sübkf. Mu'îdü'n-ni'am ue mübîdü'n-nikam, Beyrut 1407/1986, s. 34-35; Kalkaşendî. Şub-hu'l-a'şâ, IV, 44, 49, 60-61; Hasan Enverî, iş-tılâhât-ı Dîuânî-yi Deure-yi ûazneuî ue Selcû-kî, Tahran 1355 hs./1936, s. 26; Uzunçarşılı, Medhal, s. 35, 228-229; Reşat Genç, Karahan-iı Devlet Teşkilatı, İstanbul 1981, s. 228-229; M. Altay Köymen, Alparslan ue Zamanı, Anka­ra 1983, II, 32, 34; İsmail Yiğit, İslâm Tarihi, İstanbul 1991, VII, 192, 210; "Cemdâr", İA, III, 88; TA, IX, 252; D. Ayalon, "Djamdâr", El2 (İng.),ll,421.



CAMEGAH

Doğu hamam mimarisinde hamama girerken elbiselerin çıkarılıp bırakıldığı, câmekân da denilen soyunma yeri.396



CAMEKİYYE

Vakıflardan veya devlet bütçesinden verilen aylık anlamında kullanılan bir İslâm hukuku terimi.

Farsça'da "elbise parası; hizmetçilere verilen ücret maaş" anlamlarına gelen câmegî kelimesinin Arapçafaştırılmış şek­lidir. Maaşlı kişilere de câmegî-hâr de­nilmektedir. Câmekiyye İslâm hukukun­da ve özellikle Osmanlı uygulamasında bir hukuk terimi olarak devlet hazine­sinden veya bir vakfın gelirinden genellikle aylık şeklinde verilen maaş ve tah­sisat mânasında kullanılmıştır.

Vakfın gelirinden vakıf görevlilerine veya vakıftan faydalananlara (mevkufun aleyh) verilen maaş ve tahsisatlara vazi­fe adı verilmektedir. Müretteb de denen bu vazifeler aylık olarak veriliyorsa câmekiyye veya rızık, altı aylık veya yıl­lık olarak veriliyorsa atâ adını alır. Bü­tün vazifelerde olduğu gibi câmekiyye adıyla ödenenler de verilen şahsın du­rumuna, ayrıca veriliş sebebine göre hu­kukî açıdan ayrı ayrı nitelendirilmekte­dir. Câmekiyye bir hizmet karşılığı veri­liyorsa hukukî bakımdan bir ücret mahi­yetindedir. Hizmet karşılığı değilse ya fakirlere verilen sadakadır, yahut söz ko­nusu tahsisatı vakfedenin şartı gereği bir hizmet karşılığı olmadan zengine ve­rilir ki buna da sıla adı verilir. Osmanlı uygulamasında daha çok bir hizmet kar­şılığı olmadan verilen aylık maaş ve tah­sisatlara câmekiyye denilmiştir. Ancak fıkıh kitaplarında böyle bir ayırım yapıl­mamaktadır.

İslâm hukukundaki bütçe esaslarına göre devlet başkanı, kaynağı cizye, ha­raç ve benzeri şeyler olan gelirler fas­lından (beytülmâl-i harâcî) uygun gördü­ğü kimselerle ihtiyaç sahibi kişilere (as­kerler, âlimler, fakirler) aylık, altı aylık ve­ya yıllık olarak belli bir tahsisatta bulu­nabilir. Bu tür tahsisatın aylık olanları­na da vakıflardan yapılan ödemelerde olduğu gibi câmekiyye veya rızık, diğer­lerine ise atâ denilmiştir. Osmanlı uygu­lamasında Hz. Peygamber'in neslinden gelen seyyid ve şeriflere, son zamanlar­da ise Osmanlı sülâlesinden gelenlere bu çeşit tahsisatlar ayrılmıştır.

Câmekiyye İslâm hukukundaki mücer-red haklar grubuna girer. Bu tür hakla­rın başkalanna bedelli veya bedelsiz ola­rak devredilip edilemeyeceği hukukçu­lar arasında tartışılmıştır. Hanefîler'in bir grubu ile diğer İslâm hukukçuları bu çeşit hakların, dolayısıyla câmekiyyele-rin başkasına devredilemeyeceğini, me­selâ satım akdine konu teşkil edemeye­ceğini belirtmişlerdir. Bazı Hanefî âlim­leri ve özellikle Osmanlı hukukçuları ise câmekiyyenin de içinde bulunduğu bu tür hakların bedelli veya bedelsiz olarak başkasına devredilebileceğini (nüzul ani'l-vezâif, ferağ) kabul etmişlerdir. Bilhassa sadaka ve sıla mahiyetindeki câmekiyye-lerin buna dahil edilmemesi gerektiğini savunan görüşlere rağmen, 129S (1878) tarihinde söz konusu hakların devredilebileceğini destekleyen resmî bir karar da çıkarılınca, câmekiyyeler birer çek gi­bi tedavül etmeye başlamış ve vakıfların bozulmasında bu uygulamanın da büyük tesiri olmuştur.



Bibliyografya:

Burhân-ı Kâtı' Tercümesi, I, Tekmüe, s. 82; ŞİikOn, Farsça-Türkçe Lügat, I, 639, 640; Os­manlı Temyiz Mahkemesi Karan (i. HD). Cerî-de-i Adliyye, nr. 2355-2369; Nüveyrî, Nihâyetü'l-ereb.Vlü, 205, 218, 219; Zerkeşî. İ'lâmü's-sâ-cid, Kahire 1403/1982, s. 397; Kalkaşendî. Şub-hul-â'şâ, 111,453, 455, 460, 519; IV, 41; V, 140; XI, 42, 322; XIII, 100; XIV, 398; İbn Niiceym. el-Bahr, V, 247-248; a.mlf., el-Eşbâh üe'n-ne-zâ'ir397, Ka­hire 1387/1968, s. 201 ; Hamevî. Ğamzü'uyû-ni't-beşâ'ir, İstanbul 1290, s. 313-314; İbn Âbi-dîn, Reddü'i-muhtar, IV, 434, 517-520; Dede b. Bahsi b. İbrahim. Risale fî emvali beytiimâl ue aksâmihâ ue ahkSnıihâ ue mesârifihâ, Sü-leymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3560, vr. 10b-îla; Ali Haydar, Tertîbü's-sunûf fi ahkâmi'i-vuküf, İstanbul 1340, md. 115; Bilmen. Kamus2, IV, 291; Hilmi Ergüne. Türk Hukukunda Lügat ue Istılahlar, İstanbul 1973, s. 75; Ahmet Ak-gündüz, İslâm Hukukunda ue Osmanlı Tatbi­katında Vakıf Müessesesi, Ankara 1988, s. 268-269, 272-273, 433; Pakalm. I, 256; Hussain MonĞs. "Djâmakiyya", El2 (İng.), II, 413-414; Dihhudâ, Luğatnâme, X, 97-98; el-Kâmûsü't-İslâmt I, 564.




Yüklə 1,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə