Büyük Dinleri Tanımak


İsim: Kendiliğinden Ortaya Çıkan İsimler ve Belirlenen İsimler



Yüklə 379,11 Kb.
səhifə40/52
tarix01.08.2018
ölçüsü379,11 Kb.
#59924
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   52

2. İsim: Kendiliğinden Ortaya Çıkan İsimler ve Belirlenen İsimler


Milletlerin, kabilelerin, hanedanların, şehirlerin ve ülkelerin eski isimlerinin çoğu tabii olarak ve zamanla ortaya çıkmış olup, her hangi biri onları bilinçli ve amaçlı bir şekilde belirlememiştir. Dinlerin de birçoğu bu şekildedir. Yahudilik olarak ortaya çıkan bu isim, ataları geçmişte Yahuda ülkesinde yaşadığından dolayı “Yahudi” olarak adlandırılan kimselerin dinini göstermektedir. Mesihilik veya Hıristiyanlık diye ortaya çıkan isim de İsa Mesih’e nispet verilen kimselere verilmiştir. Mesihi ismi Hz. Mesih’in göğe yükselmesinden sonra ortaya çıkmıştır (Elçilerin işleri, 11:26). Hz. İsa’nın yeni dinini “Yol” olarak adlandırdılar (Elçilerin işleri, 9:2 ve 22:4).

Yahudilik ve Mesihilik ifadeleri Kitab-ı Mukaddes’te bulunmamaktadır. Ancak İslam ifadesini ve bu kelimeden türeyen kelimeleri Kuran-ı Kerim’in birçok yerinde görmekteyiz.[1] Zira İslam öyle bir dindir ki, Resulullah’ın (saa) kendi döneminde kemale ermiş ve bu yüzden de başından beri diğer dinlerden ayırt edilmesi için belirli bir isme sahip olmuştur.

Belirli bir hedef üzere tayin edilen isim, kendiliğinden ortaya çıkan ismin aksine güzel bir anlama ve hedefe sahiptir. Teslimiyet anlamına gelen İslam sözcüğünün dinlerin sonuncusuna verilmesi de bu özelliklere haizdir.[2]

[1] Bazı Müslümanların iddiasına göre, tevhit dinlerinin hepsi başlangıçta “İslam” diye adlandırılmıştı ve Yahudilik ile Mesihilik gibi isimler o dinlerin takipçilerinin tahrifidir. Bu iddianın her ne kadar teolojide ispatı mümkün olsa da dinler biliminde kesinlikle ispatı mümkün değildir.

[2] Ortaçağda Avrupa’nın kin ve nefret dolu Hıristiyanları “İslam” ve “Müslüman” ifadeleri yerine “Muhammadanism” ve “Muhammadan” sözcüklerini kullanıyorlardı.

3. Son Din veya Sonraki Dinin Müjdesi


İbrahimi ve vahiy dini olarak adlandırılan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dini bizlere peygamberlerin yadigârıdır. Bu dinler ilk olarak hak olduklarını önceki dinlere dayandırıp, kendi zuhurlarının müjdesini onlarda aramaktadırlar. İkinci olarak da kendilerinin son din olduklarına inanıp, kendilerinden sonraki dinleri şu şekilde reddetmektedirler:

Birincisi; Yahudilik kendisini Allah’ın Hz. İbrahim’e vaadinin gerçekleşmesi olarak görüyor. Hıristiyanlık da kendisini o vaadin varisi olarak görüyor ve Hz. İsa’nın zuhuru ile Yeni Ahit’in müjdesini Eski Ahit’te bulmaya çalışıyorlar. İslam da İsrailoğulları peygamberlerine ve önceki semavi kitaplara teveccüh ederek açıkça yüce İslam Peygamberinin (saa) zuhurunun müjdesinin Tevrat’ta ve İncil’de bulunduğunu ilan ediyor (Araf/157).

İkincisi; Yahudilik, dinin geçersiz kılınması konusunu inkâr ediyor ve Hıristiyanlık da Yeni Ahit’ten sonra daha yeni bir mesajı beklememektedir.[1] İslam’ın son din olduğu da Kuran-ı Kerim’de (Ahzab/40) ve birçok hadiste geçmiştir. Müslümanların tamamı onu İslam’ın zaruri inançlarından bilmektedir.

Adı geçen dinlerde zuhuru vaat edilen kimse, o dini onaylayacaktır ve o dini geçersiz kılarak yeni din getirmeyecektir.

Son din inancı yolu yeni dine kapatmaktadır. Sonraki dinler bu yolu açmak için önceki kitaplardaki ifadeleri tevil ederek kendi dinlerinin zuhur müjdesini oralarda arıyorlar. Bu esas üzere Hıristiyanlar Hz. İsa’nın müjdesini bulmak için Eski Ahit’in ifadelerini ve Müslümanlar da Resulullah’ın (saa) müjdesini bulmak için Eski ve Yeni Ahit’in ifadelerini tevil ile o kitaplarda buluyorlar.

Ancak dakik anlamda aranan şahsın ismi ve özelliklerini bulmak bir arzu olarak kalır ve müjdeler aşina olunmayan isimlerle ilgilidir. Mesela Hıristiyanlar (bak: Matta, 1:23) Eski Ahit’e başvurarak İmmanuel’in doğum müjdesini (Yeşaya, 7:14) buluyorlar. Müslümanlar Eski Ahit’e başvurarak Şilo’nun geliş müjdesini (Yaratılış, 49:10) ve Yeni Ahit’e başvurarak Faraklit’in (Kutsal Ruh’un) gönderilme müjdesini (Yuhanna, 14:16 ve…) elde ediyorlar. Sonraki iddia sahipleri de bu tutumu Eski Ahit, Yeni Ahit ve Kuran-ı Kerim hususunda sergilemektedirler. Bu süreç içerisinde başka ümmetlerin Mukaddes kitapları kendi tefsirleri göz önünde bulundurulmaksızın tefsir ve tevil edilir.

Bu dinlerin takipçileri önceki dinlerin süresinin sona erdiğine ve sonraki dinlerin de uydurma olduğuna inanırlar. Bu esas üzere kurtuluşun sadece kendilerine has olduğunu düşünürler. Bu arada Yahudilik etnik bir dindir ve bu dinde tebliğ yoktur. Yahudilerin çoğu dünya halkını Siyonizm’e davet etmektedir. Diğer taraftan Hıristiyanlıkta ve İslam’da tebliğ vardır. Hıristiyanlık tebliğine “Evanjelizm” ve İslam’daki tebliğe de “Davet” denilmektedir.

Dikkat edilmelidir ki, Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta (tıpkı “Danyal Nebi” ve “Elçi Pavlus” gibi) eski tebliğcilere nebi ve resul denilmesi yeni bir dinin getirilmesi anlamında değildir.



[1] Hıristiyanlar da dinin geçersiz kılınması konusunu inkâr ediyorlar ve Eski Ahit’in Yeni Ahit için bir mukaddime olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle Tevrat’ın hükümlerinin iptal edilmesi Hıristiyanlıkta dinin geçersiz kılınması sayılmaz. Bilakis programlı bir şekilde gerçekleşen bir durumdur. Pavlus şöyle diyor: “Yani, yasa imanla aklanalım diye Mesih’in gelişine dek eğiticimiz oldu ama iman gelmiş olduğundan, artık yasanın eğiticiliği altında değiliz. Çünkü Mesih İsa’ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrı’nın oğullarısınız” (Pavlus’un Galatyalılara mektubu, 3:24-26). Müslümanlar Hıristiyanlara bunun dinin geçersiz kılınmasından başka bir şey olmadığını söylüyorlar.

4. Hakkaniyet


Dinlerin çokluğu göz önünde bulundurulduğunda, dinlerin haklılığı yönünde üç meşhur görüş vardır:

1- Peygamberlerin ve semavi kitapların kendi dinlerinin hak olduğu ve diğer dinlerin batıl olduğu yönündeki görüşleri. Bu görüş önceki dinler silsilesinin hak olduğunu o dönemler için kabul ediyor. Aynı şekilde o dinlere tabi olan kimselere ayrıcalıklar tanısa da günümüzde hak olmayı kendi dinleriyle sınırlandırıyorlar.

2- Arif ve sofi gruplarından çoğunun tüm dinlerin hak olduğu ve hepsinin kurtuluş yolu olduğu yönündeki görüşleri. Günümüz düşünürlerinden bir grup, bu görüşe yeni bir bakış açısı getirerek yaymışlardır. Bazıları da kendi dinlerinin kesinlikle hak olduğu inancıyla beraber diğer dinlerin de kendi dinleriyle ortak olan yönlerde hak olduklarını kabul etmişlerdir. Bu görüşü birinci görüşün dallarından saysak daha iyi olur.

3- Dinsizlerin, septisizm ve deistlerin tabiat ötesini inkâr etmeleri veya onunla irtibat kurulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle bütün dinlerin batıl olduğu yönündeki görüşleri.



Yüklə 379,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə