Büyük Dinleri Tanımak


- Dinlerin Sınıflandırılması



Yüklə 379,11 Kb.
səhifə4/52
tarix01.08.2018
ölçüsü379,11 Kb.
#59924
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   52

6- Dinlerin Sınıflandırılması


Dinleri farklı boyutlarıyla sınıflandırmak mümkündür:

İlkel dinler (ilk konularda üzerinde duracağımız ilkel kavimlerin dinleri), Eski dinler (Orta Asya’daki medeniyetlerin dinleri) ve Modern dinler (şu andaki büyük dinler).

Basit dinler (Animizm ve Totemizm), Felsefi dinler (Hinduizm, Budizm ve Konfüçyüs öğretileri) ve Semavi dinler (Zerdüştlük, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam).

(Yahudilik, Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve İslam) tevhit dinleri (tek tanrılı dinler), tek tanrılı olmayan dinler (Hinduizm, Budizm ve Şinto) ve ismi olmayan ve bazen Animizm diye adlandırılan ilkel dinler.

Sami dinler (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam), Arya dinleri (eski İran, Hindistan, Roma ve eski Yunanistan’da olan dinler) ve uzak doğu dinleri (Konfüçyüs, Taoizm ve Şinto).

Doğu dinleri (Hinduizm, Budizm ve Şinto gibi) ve batı dinleri (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam).

Din sosyolojisi kaynaklarında başka sınıflandırmalar da mevcuttur.

7- Dinlerin Değerlendirilmesi


Dinlerin farlılıkları çeşitli açılardan araştırılabilir ve aşağıdaki nedenler bir dinin üstünlüğüne sebep olabilir:

1- Bazı dinlerin daha çok takipçisi vardır ve bu da dikkate değer bir üstünlüktür. Elbette farklı dinlerin takipçileri hakkında doğru ve geçerli bir istatistik elde etmek mümkün değildir. Çünkü öncelikle her dine karşı mensuplarının bir tür gönül bağlılığı olduğundan dolayı bu esasa göre, bazı kimseler sadece ismen ve bazıları da resmen o dine mensupturlar ve hiçbir kimse kesin bir istatistik sonucu alınması için bu işin neresinden başlanılması gerektiğini söyleyemez. İkinci olarak da istatistikçilerin din hususundaki soruları inanç teftişinin örneklerindendir ve bu da günümüzde bütün herkes tarafından beğenilmeyen bir iş sayılmaktadır. Üçüncüsü ise bütün dinler veya onlardan bazıları dünyanın bazı bölgelerinde yasaklanmıştır ve istatistiki araştırmanın yapılacağı sırada onlar hakkında soru sormak mümkün değildir.

2- Bazı dinlerin davetleri vardır.

3- Bazı dinler kültürel, tarihsel, siyasal, sosyal, ilimsel, iktisadi ve askeri yönden ilerlemiş ülkelerle irtibatlıdır.

İslam ve Hıristiyanlık dinlerinin her biri çoğunluğa ve davete sahip olduklarından, aynı şekilde İslam ülkelerinin coğrafi konumlarından ve enerji kaynaklarına sahip olmasından dolayı ve yine Hıristiyanlığın tesadüfen gelişmiş batı ülkelerinin dini olmasından dolayı diğer dinlerden daha çok tanınmışlardır. Tanınmışlığın hakkaniyet ile hiçbir irtibatının olmadığı açık bir gerçektir. Bilindiği üzere batılılar teknolojilerinin çoğunu Hıristiyan dininden uzaklaştıktan sonra elde etmişlerdir.

8- Yerli ve Yerli Olmayan Din


Dünya dinlerinden bazıları yerli ve bazıları da yerli değildir. [1] Hinduizm, Caynizm (Jainizm) ve Sihizm Hindistan halkı için yerlidir. Ancak Hindistan’da kurulmuş olan Budizm oradan Çin’e, Japonya’ya ve Güney Doğu Asya ülkelerine gitmiştir. Bu toprakların halkı için Budizm yerli bir din değildir. Zerdüştlük dini İranlılar için yerlidir (ondan bir bölümü Zerdüştlerle beraber Hindistan’a gitmiştir). Yahudilik, İsrailoğulları ile birlikte dünyada yer değiştirmiş ve şu anda onlardan bir bölümü işkâl edilmiş Filistin topraklarındadır. Hıristiyanlık hiçbir millet için yerli olmamış ve başlangıçta da birkaç millete ait olmuştur. İslam, Arabistan halkı için yerli bir din olup Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Moritanya, Sudan, Etiyopya, Somali, Orta Asya ülkeleri, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya ve diğer onlarca ülke için yerli bir din değildir.

 

[1]      “Geleneksel Dinler” (Indigenous Religions) terimi genellikle ilkel dinler için kullanılmaktadır. Bizim ise yerli dinlerden maksadımız diğer topraklardan gelmeyen bir dindir; örneğin, İslam Arabistan için ve Hinduizm Hindistan için yerli bir dindir.


9- Günümüzde Dindarlık


Yıllar öncesine kadar birçok düşünür, dinlerin ortadan kalkacağının rüyasını görmekteydi. Ancak bu rüya gerçekleşmedi ve milletlerin günümüz dünyasında maneviyata öngörülmemiş yönelişleri bütün herkesi şaşkınlığa uğrattı. Bu maneviyat dalgası, dünyanın doğusunda ve batısında çeşitli şekillerde tecelli etmiş ve özellikle birçok batı memleketinde sadece maneviyat ve irfana yöneliş olup, birçok bölgelerde ve özellikle de doğu topraklarında bu yerli dinin güçlenmesi ve ihyasına sebep olmuş ve taassupların canlanmasını beraberinde getirmiştir. Hiç kuşkusuz halkların ve dinlerin hüviyetinin korunması için taassup gereklidir. Fakat iletişim çağında yakınsama kaçınılmaz bir gerçektir.

Bu nedenle bütün dünyada çok dinliliğe eğilimlerin belirtileri göze çarpmaktadır ve çeşitli dinler barışçıl ortak bir yaşam taraftarlığı iddiası hususunda birbirleriyle yarışmaktadır. Dinler ve mezhepler üzerindeki araştırmalar yaygınlaşmış ve insanların çoğu dinler arasındaki ortak noktayı bulmaya çalışmaktadırlar.


10- Hepsi ve Hiçbiri


“Bizim dinimizde olan her şey, diğer dinlerde de vardır. Bizim dinimizde olan hiçbir şey, diğer dinlerde de yoktur.”

Bu paradoksal ve çelişkili görüş, bütün dinlerin çabalarının bir olduğunu ve aralarındaki ihtilafların örnekler ve detaylarda olduğunu söylemeye çalışmaktadır.


İkinci Bölüm İlkel Dinler

1- İlkel İnsanın Dini


Beşeri bilimler araştırmacılarına göre, dinin var olan ilk alamet ve tezahürleri tabiata tapma meyillidir. Bu eğilimin örnekleri hâlihazırda dünyanın uzak bölgelerinde, ilkel insanların arasında görülmektedir. Bu eğilimde, doğa güçlerini dizginlemek amacıyla, bu güçlere saygı gösterip, onlardan lütuf ve ihsan talebinde bulunmak gerekir. Günümüz dünyasında yaşayan ilkel insanların bir takım dini törenleri vardır ve bu ayinlerde oldukça ilginç elbiseler giyilir, yüzlere maskeler takılır ve ritmik hareketler eşliğinde tabiri caizse dans edilir. Burada doğa güçlerinden yardım istenmektedir. Örneğin bulutlara düzenli yağmur yağdırmasını, nehirlere uygun bir şekilde, taşkınlık yapmadan kendilerini doyurmasını, toprağa da sebze-meyve yetiştirmesini söylerler. Tarla ve ağaçlardan daha iyi ve fazla mahsul vermesini isterler. [1]

 

[1]      Son zamanlarda uzak bölgelerdeki yarımadalarda yaşayan yerliler devasa yük gemilerini gördüklerinde (ki bazen yüklerinden bir kısmı suya düşüp, sürüklenerek sahile vurduğunda) bu eşyaların bazı kavimlerin ataları tarafından onlar için gönderildiğini düşünüyorlardı. Aynı şekilde bir gün kendi sıralarının da geleceğine inanmaktalar. Bu işin hızlanması için yük (Cargo Cults) diye adlandırılan törenleri vardı. Onlardan bazıları bu nimetlere ulaşmak için ambarlar yapıyor ve bazen etleri yenen hayvanlarını yok ediyorlardı.

 


Yüklə 379,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə