6
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
yapılırken el değişmesinin vereceği biçim bozukluklarını önlemek için, yazı sınırları çok belirli
bir biçime sokulmuş, stilize edilmiştir. XII. yüzyıla kadar kitap din çevrelerinin dışına pek çık-
mamıştır. Sınırlı bir çevrede kalan bu eserler, genellikle büyük boyutlu, minyatür ve yaldızlarla
süslenen kitaplar olmuştur” (Cumhuriyet
Ansiklopedisi, s.2033).
Görülüyor ki kitabın biçimsel görünüş ve tasarımına, o dönemlerde de dikkat edilmiştir. Za-
manla kitabın yayılması, insanlarda okuma isteğini artırmış, toplumlar kendi dillerinde yazılar
kaleme alarak öne çıkmışlardır. Bu gelişmeler ve hareketlilikler döneminde parşömenin pahalı-
lığı insanları ucuz bir yazı aracı bulmaya zorlamıştır. Böylece kağıt ortaya çıkmıştır.
“Kağıt ilk kez, yüksek bir kültür seviyesine erişmiş olan Çin’de yapılmıştır. Çin edebiyatı
M.Ö. 2400 yıllarına ait eserlere sahiptir. Kağıttan önce Çin’de yazı aracı olarak taş, toprak, metal
levhalar, tahtalar, bambu çubukları ve ipek bez kullanılmıştır. Kağıt Tsai Lun adında bir saray
memuru tarafından M.S. 105 yılında yapılmıştır. Çinli’ler uzun yıllar kağıt yapımını sır olarak
tutmuşlardır. Kore ve Japonya’ya ancak M.S. 7. yüzyılda geçebilmiştir. Hemen aynı yüzyılda
kağıt yapımı Türkistan’da öğrenilmiştir. 8. yüzyılda Semerkant’da
ağaç kabuğu ve paçavradan
kağıt yapılıyordu. Kağıt yapımı Semerkant’tan Bağdat’a oradan Mısır üzerinden Fas’a geçmiştir.
II. yüzyılda Mısır’da pazarda satılan malların kağıda sarıldığı ve 12. yüzyılda mektup ve belge
boylarının standardize edildiği bilinmektedir. Kağıt Avrupa’ya Fas-İspanya veya Fas-Sicilya yo-
luyla geçmiş olabilir. 12. yüzyılda İspanya’da Valensiya şehrinde 1276 yılında da İtalya’da kağıt
yapıldığı bilinmektedir. Almanya’da kağıt ilk kez 1390 yılında Nürnberg şehrinde yapılmıştır.
Türkiye’ye Matbaacılık gibi kağıt yapımı da geç gelmiştir. 1729 yılında ilk Türkçe kitap basan
matbaa kurulunca yerli kağıda da gereksinim duyulmuştur. 1750 yılında ilk kağıt fabrikası
Yalova’da açılmıştır” (Aslıer, 1983, s.21, 22).
Kağıdın yaygın bir şekilde kullanılması matbaanın da çıkışıyla büyük önem kazanmıştır.
Matbaanın gelişiminde etkili olan ağaç oymacılığı, ilk önce; “Mısır’da daha 4. yüzyılda, Batıda
ise 12. ya da 13. yüzyıllarda kumaş üzerine baskı için kullanılmıştır. 9. ve 10. yüzyıllarda, Çin-
liler tarafından, kağıt üzerine basıma uyarlanmıştır. Ağaç oymacılığı
kesin bir ilerlemeydi, ama
uzun ve nazik bir çalışma gerekiyordu. Metinlerin sayfa sayfa harflerin teker teker oyulması ge-
rekiyordu. Çözüm, yıpranmaya dayanıklı bir maddeden yapılmış ve istenildiği şekilde bir araya
getirilebilen hareketli harflerin icat edilmesine dayanıyordu. Bu çözümü, metal ve kesinlikle bir-
birinin eşi harfleriyle tipografi getiriyordu. Harflerin kesinlikle birbirinin eşi olması gerekliydi,
çünkü pek küçük bir fark bile girişimin başarısını engelleyecek nitelikteydi. Gutenberg’in en çok
çaba
ve zaman sarf etmesine, kuşkusuz bu saptama neden olmuştu. Yöntem, çok sert bir kabarık
ve metal zemin üzerine her tipografik işareti oymaya ve sonra da oyulan bu şekli daha yumuşak
bir metal kalıpta çukur olarak elde ettikten sonra da, içine bir kurşun, kalay ve antimon alaşımı
(antimon, özellikleri 15. yüzyıl başında keşfedilmiş olan bir metaldir) akıtmaya dayanmaktadır.
Böylece, sadece kalıbın iç yüzeyiyle biçimlendirilmiş (harmanlama kolaylığı) ve çok sayıda üre-
tilebilen metalik bir harf (sağlamlık) elde edildi” (Labarre, 1994, s.43,44).
“15. yüzyılda Avrupa’da matbaanın icadı ile yazının mekanik olarak gerçekleşen çoğaltımı
kültür tarihinde yeni bir dönemin habercilerinden sayılır. Basılı yazı ve kitabın toplumsal ya-
7
SANAT & TASARIM DERGİSİ
şamda ve düşünsel alanda etkileri
o denli büyük olmuştur ki, onuru Gutenberg’e ait bu icadın
yapılışından yaklaşık iki yüzyıl sonra Francis Bacon, Novum Organum’da, matbaanın dünyanın
görünümünü ve durumunu değiştirmede pusula ve barut kadar güçlü sonuçlara yol açtığını
belirtmiştir” (Zıllıoğlu, 1996, s.167).
Kitabın bugünkü biçiminin oluşmasını sağlayan ‘kodeks’ oluşumu ne kadar önemli ise, yazı-
nın gelişmesi, kağıdın bulunuşu, matbaanın oluşumu ve matbaadaki
teknik gelişmelerin artarak
kitabın yaygınlaşıp çoğalmasını sağlaması da o kadar önemlidir. Çünkü matbaalar sayesinde
bilim, kültür ve sanat alanındaki gelişmeler yaygınlaşmıştır. Bu gelişmeler sayesinde okuma
yazma bilenlerin sayısındaki artış, teknik gelişmeler ve eski yasal engellerin ortadan kalkması
(matbaaya karşı siyasal engellemeler, kitaplardaki sansür vb.) gerek yayın gerekse baskı sayısı-
nın artmasını sağlamıştır.
1.1. Kitap Türleri ve Şiir Kitapları
Yazının ilk oluşmaya başladığı dönemlerde insanlar yaşayışlarını, efsanelerini, masallarını
ağızdan ağıza aktarmışlardır. O dönemde, “her ihtiyar, canlı bir kitaptı. İnsanlar masalları, efsa-
neleri,
görenek ve töreleri öğrenerek, kıymetli bir cevher gibi çocuklarına verirlerdi ki, onlar da
kendi çocuklarına iletebilsinler. Ama bu cevher arttıkça bellekte saklanması güçleşiyordu” (Ilin
ve Segal, 1995, s.78).
İnsanoğlu bu güçlüğü yenecek, her alandaki ilerlemeleri gibi, yazı alanında da gelişmeyi sağ-
lamış olacaktı.
“Yazının ortaya çıkışı ve geçirdiği değişim ve evrimler kültürel evrimin sonucu olmuştur.
Kısaca yazı, insanın ve toplumların geçirdiği toplumsal ve kültürel evrim sürecinin ürünüdür.
Bütün bunların yanı sıra yazı, insan belleğinin yükünü hafifletmiş,
düşünsel enerjisini başka iş-
lere yöneltebilmesini sağlamıştır. Yazının kullanımı bilginin yalnızca niceliksel birikimine değil,
niteliksel gelişimine de katkıda bulunmuştur. Basım yoluyla çoğaltımı, bu gelişime daha geniş
ve yeni boyutlar katmış, ivme kazandırmıştır” (Zıllıoğlu, 1996, s.170,173).
Yazının bulunuşu, kitabın ve kitap türlerinin oluşumunu beraberinde getirmiştir. İlk başta
mitolojik, dinsel, efsanevi, kahramanlık vb.
türleri oluşturan kitaplar, elyazmaları ile oluştu-
rulmuştur. Eski uygarlık merkezlerinden Mezopotamya’da yazı için kullanılan toprak tabletler,
notlar, kanunlar o dönemin kitap türleri sayılabilir. Ayrıca en eski; süslenmiş yazılı eserler, eski
Mısır mezarlarında bulunan kitapçıklardır.
Daha sonra Orta Çağ’da matbaanın icadı, kitabın yaygınlaşıp türlerinin artmasını sağlamıştır.
“İlk basılı kitaplar hemen her ülkede aynı biçimde yapılmıştır. Türlerine gelince, bunlar pek
çeşitlidir: Klasik Çağ edebiyatı ile halk edebiyatı, tıpla hukuk, resimli tarihle dinsel metinler aynı
ölçüde matbaadan yararlanmaya başlamıştır” (Cumhuriyet Ansiklopedisi, s.2033).
Genel olarak bütün ülkelerde isim değişikliklerine rağmen kitap türleri ortak yönler içerir.