İslâm Araştırmaları Dergisi
6
Vahyedilmiş hakikatin insan çabasının sonucu olan hakikate üstün oldu-
8.
ğuna yönelik inanç.
Dinin hem ferdî hem de toplumsal hayatı şekillendireceği bir inananlar top-
9.
luluğunun oluşturulması.
Bunlar Alatas’ın, dinin daimî özellikleri diye adlandırdığı şeylerdir; bunların
dinî hayatın ve dinî tecrübenin aslî ve evrensel niteliklerinden olmayan değişken
özelliklerden ayırt edilmesi gerekmektedir.
16
Alatas’ın dinin değişken özellikleri
kaleminden verdiği örnekler, büyü veya belli bir milleti
veya grubu temsil etme
özelliğidir. Dini, özelliklerini sayma dışında fonksiyonuna atıfla da tanımlamak
mümkündür: Grup bütünleşmesi ve ferdî hayat veya doğru-yanlış, iyi-kötü algı-
larına göre fiillerin ayrıştırılması gibi.
17
Alatas daha sonra dinin özelliklerinin ve
fonksiyonunun tek bir kavram içine sıkıştırılabileceğine işaret eder:
Dinin özellikleri ve fonksiyonu, en az kavramı ihtiva edecek şekilde tek bir
cümleyle ifade edilmek istenseydi mana kavramının baskın geldiği görülür-
dü. Gerçek anlamda dindar bir kimseyi içten bağlılığa sevk eden şey ne kor-
ku, bu dünyada veya öldükten sonra güvende olma beklentisi, ne mükâfat
arzusu ne de sırf bir alışkanlıktır. Bu şey, hayatın belli bir manaya, ama
sadece kendi imanı tarafından sağlanan tek bir manaya sahip olduğu hissi-
dir. Zahirde görünen dinî davranış biçiminden ne tür psikolojik hâller sâdır
olursa olsun, altında yatan şey, daima bu derin mana hissidir.
18
Tecrübe dünyasında ve tarih boyunca var olduğu şekliyle dinler, yukarıda ve-
rilen din tanımına uygun düşmektedir. Zira bu tanım dinin fenomenlerinden ha-
reketle oluşturulan “enumerative induction”un bir sonucudur. Kavram oluşturma
metodolojisine göre genel din kavramının neşet ettiği şey:
onun tümevarımsal temeli, dinin belli durumlarına ait bütün fenomenler[dir].
Fikirler, zahirî davranış, psikolojik süreçler ve her bir dinde bunlara atfedilen
önem sıralamasından oluşan ortak nitelikler de bu fenomenlerin arasından
seçilmektedir. Bu seçim genel kavramımızın sabitesini belirlemektedir. Fakat
seçime başlamadan önce genel kavramın nasıl bir şey olması gerektiği ko-
nusunda bir fikre sahip olmamız gerekmektedir. Buna karşılık genel kavram
da belli durumlar tarafından devamlı olarak değişime maruz kalmakta; dola-
yısıyla dinamik bir kavram olmaktan kurtulamamaktadır. Bu kavram daima
aşağıdan beslenmektedir. Şayet belli durumlar esasları bakımından belli bir
süre boyunca aynı kalabilirlerse, mevcut durumlara uygulanabilir, nispeten
sabit bir genel kavram ortaya çıkmaktadır. Böyle bir din kavramı mevcuttur
ve bilinen bütün durumlara uygulanması da mümkündür. Burada bu kavram
tarihî konsensüsle dinî olarak tanımlanan ve gayr-i dinî olarak tanımlanmış
16 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 216.
17 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 217.
18 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 218.
Sorunlu Religion Kavramı ve Hinduizm Kurgusunun Bîrûnî’ye Atıfla İrdelenmesi
7
türden farklı olan fenomenleri tanımlamak için kullanılmaktadır.
19
Enumerative induction’daki kavram oluşturma mantığının işleyişi dairesel de-
ğildir. Yani önce empirik dinlerin ne olduğuna karar verilip sonra da bunlardan
genel din kavramının özellikleri çıkartılıyor değildir. Bilakis bu özellikler herhangi
bir dinden çıkartılabilir ve daha sonra religion şeklinde tanımlanan diğer inanç
sistemlerinde de mevcut olduğu tespit edilebilir özelliklerdir.
Fakat Alatas, religion teriminin hatalı biçimde “Hitler’in Naziciliği ve Amerikan
Beysbolu” gibi fenomenleri de kapsayacak şekilde genişletilmiş olduğuna işa-
ret eder. Bu noktada Erich Fromm’un din fikrini tartışma konusu yapar ki bu:
a) birtakım teist veya ateist doktrinleri, b) (insanî, otoriter vb.) bir tavrı, c) sev-
gi, mazoşizm, sadizim ve güvensizlik gibi psikolojik eğilimlerin bir neticesini ve
d) Tanrı tapınması veya temizlik kültü gibi nevrotik hâl alan şahsî saplantıyı
içermektedir.
20
Bu durum, dinî fenomenlerin dinî olmayan fenomenlerden nasıl
ayırt edileceği sorusunu gündeme getirmektedir.
21
Fromm tarafından yukarıda
sayılan özellikler din tanımının bir parçası olarak alındığında,
dinleri doğal hayat
biçimlerinden ayırt etmek imkânsızlaşmaktadır.
22
Bu tarz gevşek bir din kavramı, Alatas’ın, Huizinga’ya ait “inflatie der termen”
şeklindeki Felemenkçe tabirden esinlenerek “kavramsal genişleme” diye adlan-
dırdığı şeyin sonucudur. Huizinga bu tabir için manasını kaybedecek kadar genel-
leşen “Rönesans” terimini örnek verir.
23
Bu kavramsal genişleme için gerekli olan
şey, çoklu indirgemeciliktir. Alatas iki çeşit indirgemecilik bulunduğuna dikkat
çeker. Bunlardan biri bir fenomeni tek bir sebebe göre, diğeri ise birçok sebe-
be göre açıklamakta ve bu ikincisi çoklu indirgemecilik diye adlandırılmaktadır.
24
Din kavramı söz konusu olduğunda ortaya çıkan durum, din kavramının dinî
olmayanın niteliklerine çoklu biçimde indirgenmesidir. Buna bir örnek, “içgüdüsel
Tanrı arayışı” fikrinin yerini, çevreye yönelik anlam arayışı ve maddileştirilmiş
bir sembol yaratma fikrinin almasıdır. Bu ise Tanrı’nın bir sembol olarak değil de
bir gerçeklik olarak görüldüğü fenomenolojik din anlayışına ters bir durumdur.
25
Bu tarz bir indirgemeciliğin sonucu ise din kavramının diğer özellikleri dışarı-
da bırakılacak şekilde sadece belli özelliklere indirgenmesidir. Diğer özelliklerin
19 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 221-222.
20 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 222.
21 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 219.
22 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 222.
23 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 226.
24 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 229.
25 Alatas, “Problems of Defining Religion”, s. 230.