142
AÜÝFD XLVI (2005), sayý I
4. Evre: Bireþimli-Geleneksel Ýman (Synthetic-Conventional Faith): For-
mel operasyonel düþüncenin ortaya çýkmasýyla, genç bireyin düþünme ve
anlamlandýrma yeteneði kanatlanmaya baþlar. Soyut kavramlarý kullanma
ve deðerlendirme yeteneði ile genç birey, “düþünme” hakkýnda düþünme-
ye, hikâyeleri deðerlendirmeye, onlara ad vermeye ve kendi anlamlarýný
sentezlemeye baþlar. Bu aþamada birey, kendi manevî çevresini oluþturur.
Tanrý inancý, sevme, anlama ve boyun eðmenin kiþisel deðeriyle bireyin
dünyasýnda, yerini belirleme aþamasýndadýr. Genç birey, kendisini inançla-
ra, deðerlere ve çevresine baðlayan bireysel özelliklerini geliþtirmeye çalý-
þýr. Birbirine aykýrý öðeler içermesine raðmen, kimlik, inançlar ve deðerler
güçlü bir þekilde hissedilir. Bu evrede birey kendi dünya görüþü veya ideo-
lojisi üzerinde durur ve onu yaþar. Bu dönemde, baþkalarýyla iliþkiler son
derece önemli olduðu için, Tanrýyla daha kiþisel iliþkilere ihtiyaç duyulur.
Özel iliþkiler geliþtirilen Tanrý inancý, gencin benliðini geliþtirir.
5. Evre: Bireysel-Düþünsel Ýman (Individuativ-Reflective Faith): Bireysel-
düþünsel iman, genç yetiþkinlik dönemi ve sonrasýnda görülür. Bu aþama-
da, birbirini izleyen veya ayný anda ortaya çýkan iki durum belirir. Birincisi,
daha önce kazanýlan inançlar, deðerler ve baðlýlýklarýn eleþtirel bir bakýþla
gözden geçirilmesi zorunluluðudur. Burada, dýþsal otoriteye olan güvende
bir eksilme görülür ve otoritenin yeni yeri benliktir. Ýnanç ve ideoloji, nes-
nel bir þekilde yeniden gözden geçirilir. Birey, sahip olduðu inanç ve ideo-
loji sistemlerini þimdi yeniden oluþturmak zorundadýr. Ýkincisi ise, daha
önceki roller ve iliþkiler tarafýndan oluþturulan benliðin, kimlik sorunu ile
mücadeleye girmesi zorunluluðudur. Bu, þu anlama gelir: Birey yetiþkinlik
dönemine girmeden önce sahip olduðu çevre, roller ve sorumluluklara göre
bir benlik geliþtirir. Yetiþkinlik dönemine girince, yeni dönemin getirdiði
yeni çevre, rol ve sorumluluklara göre, yeni bir benlik geliþtirir.
6. Evre: Birleþik Ýman (Conjunctive Faith): Orta yaþýn ilk dönemlerinde
baþlayan birleþik iman, daha önceki evrelerde yaþanan parçalý inanç yapý-
sýnda birlik saðlamayý ifade eder. Bireysel-düþünsel evrede, benlik ve ima-
nýn sýnýrlarý belirlidir. Yani onlar birbirlerinden ayrýdýr. Ama birleþik evrede,
yetki sahibi olmuþ ben, kararlarýný, deðerlerini, inançlarýný kendisi belirle-
diðini iddia eder. Ancak burada insanlarýn çok çeþitli zihinsel yapýlara sahip
olduðunu da unutmamak gerekir. Bazýlarý bilinçli hareket ederlerken, bazý-
larý büyük ölçüde bilinçsizce hareket edebilirler. Benliðin bu güçlü ve önemli
bilinçsiz görünümleri bireysel, toplumsal, kültürel ve bir ihtimal ilk örnek
kaynaklýdýr. Bu evrede insaný, anlaþýlmasý ve bir bütün haline getirilmesi
zor olan güdüler harekete geçirir. Birleþik evreye geçiþte, birey, doðrulara
farklý yönlerden ve farklý bakýþ açýsýyla yaklaþmaktan kaynaklanan gerilim-
143
le baþa çýkmaya baþlar. Bu evredeki birey, çok çeþitli bakýþ açýlarý arasýndaki
gerilimleri sürdürmeyi ve onlarý bir yönden öbür yöne eðmeyi reddetmeyi
öðrenmelidir. Bu baðlamda, bireyin imaný, ortadan kaldýrýlamaz çeliþkileri
kabul etmeye baþlamalýdýr. Birleþik imanda, bireysel imanýn mitolojiyi ka-
bul etmeyen anlayýþý aþýlýr. Sembol ve mitlerin çok boyutluluðunu ve yo-
ðunluðunu kabul eden birey, onlarýn ruhu aydýnlatan ve ona aracý olan
gücüne izin verir. Bu aþamada, birey, diðer din ve inanç geleneklerine de
açýk bir tutum sergiler.
7. Evre: Evrensel Ýman (Universalizing Faith): Bu evre, orta yaþ ve sonra-
sýnda görülür. Evrensel iman evresi, birleþik iman evresinin belirleyicileri
olan kutupsal zýtlýklarý kabul etmenin ötesine geçen bireylerin imanlarýný
ifade eder. Bu evrenin yapýlanmasý, birbiri ardýna gelen evreler boyunca
ortaya çýkan bir benlik temizlenmesi sürecinin radikal bir þekilde tamam-
lanmasý ile kendini gösterir. Evrensel imanda görülen özellik, temizlenme
sürecinin tamamlanmasýdýr. Ýnsan, daha önceki evrelerde, bir taraftan ken-
di kökleþmemiþliði ile daha önce var olan düzenin parçalarý arasýnda geri-
lim yaþamaya devam ederken diðer yandan sürekli geliþen ve deðiþen geniþ
bakýþ açýsýyla yeni tabiatüstü düzenlere yönelir. Bununla birlikte evrensel
iman aþamasýnda çok az insan bulunur. Psikodinamik olarak, evrensel iman
evresine kadar gelen benlik, alýþýlmýþ savunma biçimlerinin ötesine geçer
ve Tanrýyý algýlamada ve sevmede belirli bir temellendirmeye dayanan bir
açýklýk sergiler. Ayrýca, bu evredeki insanlar keskin görüþ açýlarýna ve tutar-
sýzlýklara sahiptirler ve onlar baþkalarýyla iliþkilerinde hala bazý sýkýntýlar
gösterebilirler.
Fowler’in yaþam boyu iman geliþimi kuramýna göre, en büyük deðiþim
yetiþkinlik döneminde ortaya çýkmaktadýr. Burada iman, insanýn dünyaya
bakýþ açýsýna ve geliþmesine göre devam eden bir olguyu içermektedir.
Fowler’in iman geliþimi kuramý üzerine çeþitli deðerlendirmeler yapýl-
mýþtýr. Jardine ve Viljoen’e göre, Fowler’in kuramýnýn en önemli özelliði,
imanýn içeriðini yani inançlarý ve deðerleri, kiþilikte imanýn operasyonunu
kolaylaþtýran psikolojik etkenlerden yani biliþsel, duygusal ve toplumsal
geliþmeden ayýrmasýdýr. Ona göre, aþkýn gerçeklere anlam verme ve onlarla
iliþki kurma biçiminin belirlendiði yol, altýnda düþünce, duygu ve sosyal
olgularýn yattýðý psikolojik yapýlar tarafýndan belirlenir. O, dikkatini bu ol-
gular üzerinde yoðunlaþtýrmaktadýr (Jardine and Viljoen, 1992, http).
Ýnancýn iman haline gelmesini etkileyen bu düþünceleri özetlemek ge-
rekirse, inanç çocuksu ve irrasyonel olarak baþlar, þüpheyle sorgulanarak
geliþir ve yaratýcý düþünceyle olgunlaþýr. Bu süreç, bireyin psikososyal geli-
þim aþamalarýyla koþut bir görünüm arz eder. Diðer taraftan bilinçli aileler,
Psikolojik Açýdan Ýnanç, Ýman ve Þüphe