- 539 -
tarafından yalanlanmıştı. Ocak yönetimi, tek amaçlarının ilim yolunda halkın kültür seviyesini yükseltmek
ve milli beraberliği pekiştirmek için çalıştıklarını ifade etmişlerdi. ( Cumhuriyet, 16 Şubat 1925; Türk Sözü,
16 Şubat 1925) Ocakların siyaset ile uğraştığı iddiaları birçok Türk Ocağı’nın karşılaştığı problemlerden biri
olmuştu. Binalarının iç içe olduğu, Ocak yöneticilerinin birçoğunun partili kökenden gelmesinden dolayı
kültür teşkilatlarını kuran iktidar partisinin Ocakların faaliyetlerinden soyutlanması zor bir realite olarak
görülmekteydi. Ocaklar, iktidarın toplumun her kesimi ile özellikle köylülerle iletişime geçmenin en sağlıklı
yolu olarak görülmüştü.
1926’da Türk Ocağı Kurultayı’nda Niyazi Bey, “Türklerin iktisadi hayata ve sermayeye hâkim olmalarını
sağlayacak çalışmalar yapılması
” önermiş, ( Tarsus, 3 Mart 1926) Adana ve Tarsus’ta, Yahudiler, Ortodoks
Araplar, Katolik Araplar ve Fellahların olduğunu Çukurova’nın ticari hayatını tamamen ellerinde
tuttuklarını, bunlardan en tehlikelisinin Fellahlar olduğunu; “Biz bu Fellahlara sinemizi açacak olursak sinemizi
tırnaklarlar, hatta kalbimizi hançerlerler memleketten çıkartma girişimlerinin de bir sonuç vermediğini söylemiştir.
Bankalarda çalışan Arap Ortodoks gençleridir. Türk gençleri iş başvurusunda bulunmalarına rağmen işe
alınmamışlardır”
(Türk Ocakları 1926 Senesi Kurultay Zabıtları, 1927: 220) diyerek Gayri Müslimlere karşı
temkinli yaklaşılması gerektiği uyarısında bulunmuştu. Türk Ocaklarından sonra kurulan Halkevleri de
Nusayrilere karşı temkinli yaklaşmaya devam etmişti.
İlk dönemlerde siyasete bulaştığı iddialarının dışında herhangi bir sorun yaşamayan Adana Türk
Ocağı, 1928’de Ocak aleyhinde yayınlar yaptığı gerekçesiyle Adana gazetesi sahibi ve Ocak üyesi Remzi
(Yüreğir) Bey, kurultayda tartışıldıktan sonra üyelikten çıkarılmıştı. (Türk Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları,
1929: 218)
Adana Türk Ocağı’nın Bütçesi
Adana Türk Ocağı yardımların yanında elinde bulunan ve gelir getiren çay bahçesi, sinema gibi
yerlerden önemli ölçüde faydalanmıştı.
3
Ocak, 1926 senesinde kısmen yanan sinemasını tamir ettirmiş,
sinemayı kendisi işleterek 6000 liraya yakın bir gelir elde etmişti. ( Türk Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 285)
1926’da köycülük faaliyetlerinin daha aktif olabilmesi için bütçesinin büyük kısmını bu alana ayırmıştı. (
Türksözü, 14 Mart 1926)
Adana Türk Ocağı'nın bütçesi 1927: 37.000 , 1928: 33.335 Türk Lirasıydı. (Üstel, 2010: 314) Türk
Ocakları şubeleri, bütçe, gayrimenkul ve üye sayıları itibariyle oldukça farklı bir yapı arz etmişti. Bu farklılık
şehirlerin büyüklüğü ve küçüklüğüyle alakalı olmakla beraber, ülke genelindeki sosyo-ekonomik yapıyı ve
bölgeler arasındaki dengesizliği de yansıtmıştı. Örneğin 1927 ve 1928 yılı bütçelerinde Ankara, Adana,
İstanbul, İzmir gibi Ocaklar yüksek bütçelere sahipken, Ahlat, Muş, Erzincan gibi Ocakların oldukça düşük
bütçelere sahip oldukları görülmüştü. Ayrıca Adana Ocağı ve diğer yüksek bütçelere sahip Ocakların,
sinema binası, dükkan, mağaza, fırın, otel, bahçe, gazino gibi gelir getiren yerleri ile kültürel faaliyetlerini
sürdürmüştü. (Sarınay, 1992: 248) Türk Ocağı bazı dönemlerde sinema ocağında Himaye-i Etfal Cemiyeti ile
birlikte gelir amaçlı sesli müzik programları düzenlemiştir. ( Türksözü, 18 Kanun-i evvel 1930) Ayrıca
Tayyare Cemiyeti ile gelir amaçlı Nansi Karol’un Hayal ve Hakikat adlı müzikali sahne almıştı. ( Türksözü, 5
Kanun-i sani 1931)
Adana Ocağı'nın öncülüğünde, yalnız yerli mallarını satmak ve halka sunmak üzere bir mağaza
açılması kararlaştırılmıştı. (Hâkimiyeti Milliye, 26 Mart 1929) Çeşme Türk Ocağı'nın teşviki sonucu 16.000
lira sermayeli bir "Tütüncüler Kooperatifi" kurulmuştu. ( Hâkimiyeti Milliye, 18 Mart 1929) Cumhuriyet
bayramlarında balo düzenleyerek buradan önemli ölçüde gelir elde etmişti. Bu tür çalışmaların yanında
bazen de bağışlarla çalışmalarını sürdürmüştü. 1928 yılında Adana mebusu Kemal Bey ve eşi emlaklarını
bağışlanmak üzere Adana Türk Ocağı’na vasiyet etmişlerdi. ( Hâkimiyeti Milliye, 18 Eylül 1928)
Atatürk’ün Adana Türk Ocağını Ziyaretlerinin Adana’nın Kültürel ve Ekonomik Yapısına
Etkileri
Mustafa Kemal Paşa, Adana ziyaretlerinde Adana Türk Ocağı’nı ziyaret ederek önemli mesajlar
vermişti. Bu ziyaretlerinde Adana’nın tarım ağırlıklı ekonomisini dikkate alarak bu sahanın Türkler
tarafından ihmal edildiğini, bu alanı doldurmak için Ocaklılara çok iş düştüğünü belirtmişti. Mustafa Kemal
Paşa’ya göre Adana’nın diğer bir problemi bölgede yoğun bir şekilde yaşayan Nusayrilerin Türk kültürünü
ve dilini benimsemekte zorluklar çıkartmasaydı. Paşa, Türk Ocağı’nın kültürel alanda faaliyetlerini
arttırarak özellikle dil çalışmaları üzerine yoğunlaşmasını istemişti. Kendisinin bu görüşleri Türk Ocakları
kurultay çalışmalarına da yansımıştı.
Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyet kurulmadan kısa bir süre önce beraberinde Uluğ İğdemir, Damar
Arıkoğlu ile birlikte Adana’yı ziyaret etmişti. (TTK Arşivi, DS: 238, N:3-2) Adana Türk Ocağı üyeleri,
Mustafa Kemal Paşa’ya yeni kurulan Türk devletini ve kurulacak yöntemi her konuda destekleme güvencesi
3
Ocak sinemasını yönetenler bazen keyfi uygulamalarda da bulunarak halktan büyük tepki almışlardı. (Yeni Adana, 8 Teşrin-i evvel
1930.)