Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research



Yüklə 216,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/8
tarix25.06.2018
ölçüsü216,03 Kb.
#51317
1   2   3   4   5   6   7   8

- 542 - 

 

Seçimlerini  kazanması,  kazandıkları  yerlerde  nasıl  hareket  ettiklerini  ve  iktidarın  bölgede  izlediği 



politikalardaki  eksiklikleri  tespit  etmekti.  Dolaysıyla  bazı  incelemelerde  bulunmuş,  (  Başar,  1981:  24) 

özellikle yol, köprü yapımında çok önemli köklü değişimler konusunda adımlar atılmıştı. 

16 Şubat 1931 tarihinde Dörtyol ve Adana’yı ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa’ya bu gezisinde Millî 

Eğitim  Eski  Bakanı  Vasıf    (Çınar)    Bey  de  eşlik  etmiştir.  Kendisi  Adana’da,    Türk  Ocağı  Başkanı  Fahri  

(Uğurlu)  Bey’in evine konuk olmuş,  ayağının tozu ile dinlenmeden bölgenin iktisadi durumu ile ilgili bir 

araştırma başlamıştı. Şehirde çeşitli incelemelerde bulunmuş, kendisine daha önce yansıtılan para darlığının 

baş  gösterdiği,    çiftçilerin  bankalara  olan  borçlarını  ve  hazineye  olan  vergi  borçlarını  ödeyemediği,  

şeklindeki  şikâyetleri  yerinde  inceleme  fırsatı  bulmuştu.  Paşa  vergilerini  ödeyemeyenlerin  sıkıntıları 

üzerinde  durmuştu.  (Türksözü,  23  Şubat  1931;  Yeni  Adana,  18  Şubat  1931;  Cumhuriyet,  18  Şubat  1931)  

Mustafa  Kemal  Paşa,  Adana  Türk  Ocağı  için  “Yavaş  yavaş    ovaların,    köylerin    sıhhi,    medeni,    içtimai    hocası  



olmuştur

”  diyerek  şehir  için  önemine  vurgu  yapmıştı.  (Türk  Yurdu,  Sayı:  168,  1341:  80)  1929  Dünya 

Ekonomik  Krizi  ile  ortaya  çıkan  olumsuz  ekonomik  tablo  ve  SCF  ile  birlikte  halkın  siyasi  eğilimlerini 

değiştirmeye  başlaması  üzerine  Mustafa  Kemal  Paşa,  bu  dönemdeki  geziyi  önemsemiş,  özellikle  ticaretin 

etkili  olduğu  ve  20.000  Nusayri’nin  yaşadığı  şehirde  siyasi  tercihlerin  değişiminin  ekonomik  durum  ile  ne 

ölçüde paralel olduğunu anlamaya çalışmıştı. 

Mustafa Kemal Paşa, bu gezisinde daha çok Türklük ve Türk dili üzerinde durmuştur. (Başar, 1981: 

113)  Bölgede Arap, Süryani ve Nasturilerin, Türkçe dışında farklı diller konuştukları için Türklük etrafında 

hareket etmeleri için farklı politikalar takip edilmesini istemişti. (BCA.490.01/34.144.1-212; Başar, 1990: 383)  

Hilmi Uran, gerekli önlemler alınmadığı için Nusayrilerin Arapça konuşmaya devam ettiklerini belirtmişti. 

(Uran, 2008: 161)  Ertesi günü şehri gezen Mustafa Kemal Paşa,  Cumhuriyet Halk Partisi’ni ziyaret etmişti.  

Halkla  yaptığı  temaslarda  Türkçe  konuşmayanları  fark  etmiş  ve  bu  durum  O’nu  çok  üzmüştü.  Gazi,  Türk 

Ocağı’ndaki temasları sırasında, Ocağın faaliyetleri hakkında bilgi almış,  Ocağın sadece bir köyde okul ve 

dispanser  açtığını  öğrenmişti.    Asıl  amacından  uzak  konulara  yönelmiş  olan  Türk  Ocağı’nın  çalışmalarını 

sert  bir  dille  eleştirmiş,    dispanserin  Sağlık  Bakanlığı’nın,  okulun  ise  Millî  Eğitim  Bakanlığı’nın  vazifesi 

olduğunu,  oysa  70.000’den  fazla  nüfusu  olan  Adana’da,    büyük  bir  vatandaş  kitlesinin  Türkçe 

konuşmadığını,    ister  ihmal,    ister  umursamazlık  yüzünden  olsun,    bu  durumun  memleketin  selâmeti 

açısından  kabul  edilemez  olduğunu,    bu  vatandaşların  kesinlikle  Türkçe  konuşmalarının  sağlanması 

gerektiğini ve bu görevin başta Türk Ocağı olmak üzere, resmi ve gayri resmi bütün kuruluşlar tarafından 

üstlenilmesi gerektiğini ifade etmişti. Paşa, “Türk  Milletindenim diyen insan her şeyden evvel behemehâl Türkçe 



konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, camiasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru 

olmaz".  Hâlbuki  Adana’da  Türkçe  konuşmayan  20  binden  fazla  vatandaş  vardır.  Eğer  Türk  Ocağı  buna  müsamaha 

gösterirse  gençler  ve  siyasî  içtimaî  bütün  Türk  kuruluşları  bu  durum  karsısında  duygusuz  kalırlarsa  en  aşağı 

yüzyıldan  beri  devam  edegelen  bu  durum  daha  yüzlerce  yıl  devam  edebilir!  Bunun  neticesi  ne  olur?  Herhangi  bir 

felakette  günümüzde  bu  insanlar  başka  dille  konuşan  insanlarla  elele  vererek  aleyhimizde  hareket  edebilirler.  Türk 

yapmağa  çalışmaktır.  Gençlerimizin  de  bu  yüksek  vazifede  az  zamanda  muvaffak  olacaklarını  ümit  ederek  sözlerime 

nihayet  veriyorum

.”  (Vakit,  19  Şubat  1931;  Türksözü,  23  Şubat  1931;  Toros,  1939:  33)  Adana’da  Türkçe 

konuşulmasında gençlere büyük görevler düştüğünü, kısa zaman diliminde gerekli önlemlerin alınmaması 

durumunda ileriki süreçte bunun önüne geçilemeyeceğini ifade etmişti. 

Mustafa  Kemal  Paşa,  Adana  Türk  Ocağı’nın  Ankara,  İstanbul,  İzmir  Türk  Ocakları  ile 

karıştırılmaması  gerektiğini,  bu  ocakların  okul  ve  dispanser  işleri  ile  uğraşmasının  doğal  olduğunu,  ancak 

Çukurova’da yaşayan çok farklı kültür çevrelerinden dolayı buradaki Ocakların bütün enerjilerini ortak bir 

dil ve kültür birliği oluşturmak için çalışması gerektiğini savunmuştu. (Tevfik, 1931: 1) 

Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF), Çukurova’da yaşayan Nusayrilerin Suriye kültürünün etkisi altında 

kaldıkları  için  anadilleri  olan  Türkçe’yi  zamanla  unuttukları  yönünde  bir  bakış  açısı  geliştirmişti.  (  BCA, 

490.01/1170.109.3-32)  Bu  doğrultuda  Adana,  Mersin  ve  Tarsus’ta  kurulan  Türk  Ocakları,  bölgenin 

kozmopolit  yapısını  da  dikkate  alarak  Türklük  bilincini  aşılayacak  çalışmalar  yaparak,  Cumhuriyet 

tipolojisini  yerleştirmeye  çalışmıştı.  Bu  doğrultuda  Çukurova’daki  Türk  Ocakları  bölgenin  en  yoğun 

problemi  olan  dil  ve  kültür  sorunları  üzerine  yoğunlaşmışlardı.  Baha  Said,    Adana  Türk  Ocağı’nın 

Nusayriler  üzerinde  Türkçülük  düşüncesini  daha  belirgin  bir  şekilde  ortaya  çıkartacak  çalışmalar 

yapmasının  gerekli  olduğunu  belirtmişti.  Baha  Said, Nusayriler  ile  ilgili  yaptığı  çalışmaları  1927’de  Adana 

Türk  Ocağı’nda  konferans  olarak  sunmuştu.  (Said,  2000:171)  Nusayrilerin  Arapça  konuşma  meselesi,  1927 

Türk  Ocağı  Kurultayı’nda  da  uzun  süre  tartışılmıştı.  (Türk  Ocakları  1927  Senesi  Kurultay  Zabıtları,  1928: 

300-305.)

  

 



Mustafa Kemal Paşa, Türk Ocakları’nı ziyaretlerinde, azınlıklar ve yabancı okullarda Türkçe eğitim 

verilmesi  konusu  üzerinde  durmuş,  Türkçe’nin  vatanın  en  uzak  köşesine  bile  ulaştırmak  adına  yapılan 

Vatandaş Türkçe Konuş!” kampanyasını bir devlet politikası olarak görüp, Adana Türk Ocağı ziyaretinde dil-

millet  bağlantısı  ve  Türkçe  konuşulması  konusunda  Ocaklı  gençlere  telkinlerde  bulunmuştu.    (Üstel, 




Yüklə 216,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə