- 544 -
evinde gazete ve mecmualar, köylünün hizmetine sunulmuştu. (Karaer, 1992: 259)
Kütüphanenin dışında Adana Ocağı ilk, orta ve ticaret okulları açarak bu okulların binalarını ve
donanımını kendisi yapmış, öğretmenlerin ücretlerini karşılamış, ihtiyacı olan öğrencilere giyim yardımında
bulunmuştu. Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey, Adana ve diğer ocakların eğitim-öğretim alanında yaptığı
faaliyetleri takdir ederek, Ocakların eğitim politikası hakkında, “Adana, Ayvalık ve Tarsus Ocakları ilk, orta ve
ticaret okulları açarak bu okulların binalarını ve kendileri yapmış, öğretmenlerin ücretlerini karşılamış, öğrencilerin
aynı biçimde giyinmelerine yardımcı
” olduğunu ifade etmişti. ( Türk Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları, 1929: 39)
Adana Türk Ocağı yayın organı olan Altınyurd dergisinde Ocağın başlıca görevlerinden birinin her
Türk’e kendini tanıtmak, konferanslar ve filmler yoluyla milli kimlik kazandırmak olduğu vurgulamıştı.
Ocak tarafından düzenlenen müsamere ve konserlerden elde edilen gelirler, okul inşaatı ile fakir ve kimsesiz
öğrencilerin eğitimleri için harcanmıştı. (Tuncer, 1998: 369) Avrupa’ya eğitim amaçlı öğrenci gönderilmişti. (
Türk Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları, 1929: 224) Konferansların yanı sıra çeşitli dallarda gece dersleri ve
kurslar düzenlenmişti. Bu kurslar ve gece derslerinde Fransızca, Almanca, İngilizce gibi yabancı dil, daktilo,
muhasebe, biçki, dikiş, okuma yazma gibi konularda ders verilmiş, durumu iyi olmayan başarılı öğrencilere
burs verilmişti. (Sarınay, 1992: 310) Milli birlik ve dayanışmayı arttırmak için Adana’nın kurtuluş
yıldönümleri Türk Ocağı’nda coşkulu bir şekilde kutlanmıştı. ( Türksözü, 5 Kanun-ı sani 1931)
Adana Türk Ocağı'nda açılan daktilo, Fransızca ve musiki kurslarına, 85 öğrenci katılmıştı. ( Türk
Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları, 1929: 39) 1930 yılında toplanan 6. Türk Ocakları Kurultayı'na sunulan
Merkez Heyeti Raporu'nda; Adana Ocağı’nın hanımlara daktilo kursu açtığı ve 38 hanımın mezun olduğunu
açıklamıştı.
7
Adana Ocağı'nda sistemli, bir şekilde yabancı dil dersleri verilmişti.
(Hâkimiyeti Milliye, 21
Kanun-ı sani 1928) Ayrıca Adana Türk Ocağında düzenlenen musiki kursuna 52 öğrenci devam etmişti.
(Türk Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 41) Türk Ocağı’nda, Mustafa Kemal Paşa adına “Yarim Türkler” ve
“Adana Operet Heyeti” piyesleri temsil edilmişti. (Karaer, 1992: 178) Bunun yanında Ocak sinemasında
önemli sinema yıldızlarının sesli şarkılı programlarına yer verilmişti.
8
Eğitim ve kültür faaliyetlerinin en önemli kısmını konferanslar oluşturmuştu. Konferansların Cuma
günü öğleden sonra verilmesi bir gelenek haline gelmişti. (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, A 7-2,D,93,F.2-1; 1926
Türk Ocakları Mesai Programı, 1926: 4) Ferid Celal Bey, I. Türk Ocağı Kurultayı’nda konferansların belli bir
sistem içerisinde konularının merkez tarafından belirlenmesi teklifi Ocak heyetince uygun görülerek kabul
edilmişti. (1340 Senesi Nisan’ında Toplanan I. Türk Ocakları Umumi Kongresi Zabıtları,1925: 93) Ziya
(Gökalp) sürgün sonrası yerleştiği Diyarbakır'dan Ankara'ya giderken, 10 Nisan 1923 tarihinde Adana'ya
uğramış ve Adana Ocağı'nda verdiği "Ocaklar Ne Yapmıştır, Vazifesi ve Gayesi Nedir?" isimli bir konferans ile
Türk Ocakları’nın kültürel programına da kısmen ışık tutmuştu. Bu konferansta bir millet içinde millî kültür
ve mefkûreyi meydana getirecek millî bir teşkilatın olması gerektiğini vurgulayarak, Türk Ocağı'nın ilk
açıldığı günden beri bu mayayı oluşturmaya yönelik çalıştığını belirtmişti. Bizim eski eserlerimizin müzelere
girecek nitelikte bulunduğunu, eski taşlarımızın bile yabancı müzelerini süslediğini belirterek, Ocakların
yalnız millî güzelliklerden geriye kalanları toplasalar dahi görevlerini yapmış olacaklarını vurgulamıştı.
(Gökalp, 1928: 6) Tarihi eserlerin kültürün en önemli parçalarından biri olduğunu ifade etmişti.
Türk Ocağı Başkanı Dr. Reşit Galip ise, Türk Ocaklarını Ziya Gökalp ve ekibinin edebi bir kulüp
olarak gördüklerini, hâlbuki Türk Ocakları’nın doğrudan doğruya halk içinde pratik ve somut amaçlara
yönelik çalışan bir kurum olması gerektiğini savunmuştu. (Sarınay, 1992: 269) Gökalp’in aksine Türk
Ocaklarının dispanser ve okul açarak halkın ihtiyaçları doğrultusunda hizmet yönünde hareket etmesinin
daha doğru olacağını belirtmek istemişti.
Ferit Celal Bey, Türk ırkı konusunda, Türk Ocakları için gerçek bir tehlike olarak gördüğü ve
yerlilik-yabancılık şeklinde ortaya çıkan dar Türkçülük zihniyetini eleştirerek “Türk Ocakları, Ocaklılar öteden
beri Türk milliyetçiliğini mezar taşlarına, eski kağıt tomarları arasındaki şecerelere inhisar ettirmedikleri gibi, Türk
camiası içinde çember ve yahut muhit ayırmamışlardır. Urallarda, Kırgızlarda, Azerbaycan’da, Rumeli’nde yaşayan
her bir Türk’ün Anadolu ve İstanbul Türk’ünden farkı olmayacağı gibi, Türkiye’yi teşkil eden vilayetlerde yaşayan
Türklerin de katiyen birbirinden farkı olamaz. Türk Ocakları, Türklüğünde neseb ve şecere değil, seciye hars ve duygu
aramış, kimsenin dedesini ve babasını sormaya lüzum görmeden her “Türküm” diyen ve hislerinde samimi olduğunu
ispat eden gençleri, münevverleri kolları arasına almıştır.
”
(Güven, 1923: 25) diyerek Türklük kavramının
ayrıştırıcı olmadığını, kandan çok ortak kültür bağlarının sağlam olması gerektiğini öne sürmüştü.
Adana Türk Ocağı'nda Ziraat Müfettişi Zihni Bey bölgenin en önemli ekonomik kaynağı olan
7
Kurs hakkında ayrıntılı bilgiler verilmişti. (Türk Ocakları 1930 Kurultayına Arzedilen Merkez, Murakabe, İlim ve Sanat Heyeti
Raporları, Ankara1930,s.11; Türk Yurdu, Mart-Nisan 1930, Sayı: 222, s.110.)
8
Adana Türk Ocağı’nda sahnelenen programlar: Norma Talmaç, Buhranlı Geceler, Şarl Rojer- Nansı Karol, Üç Nikah Konrayd Weid,
Zehirli Puse, Can Barimor, Uçurum, Fayrbanks, Demir Maske Elenor Botman, Kadının Harbe Girişi, Rakel Tores, Beyaz Gölgeler,
Viliam Boyd, Aşk Zambağı, Jon Jilber, Namus Kurbanı, Coleen Moor, Ölüm Perisi, Adolf Jukar, Paris Terzihanesi, Ronald Kolman,
Korsan, Lupe Velez, Aşk Zambağı (Türksözü, 13 Teşrin-i sani 1930- Türksözü, 30 Nisan 1931)