46
Hadis kitaplarında da Zebur ve Hz. Davut’la ilgili rivayetlere rastlanmaktadır.
Hz. Peygamber bir gün Ebû Mûsâ el-Eşarî’nin Kur’an okuduğunu duymuş ve ona:
“Ey
Eba Musa! Gerçekten sana Âl-i Davut mizmarlarından biri verilmiştir.”
buyurmuştur.
219
Âl-i Davut/Davut Hânedanı’ndan maksat Davut’un kendisidir.
220
Davut’un mizmarlarından maksat, Zebur’un her bir sûresidir. Çünkü Zebur’un her bir
sûresine Mizmar denir.
221
Dolayısıyla Hz. Davut’a mizmarlardan oluşan Zebur
verilmiştir.
Bir başka hadis şudur: “Hz. Davut’a Kur’an (okumak) kolaylaştırılmıştı.
Hayvanının eğerlenmesini emreder, eğerlenmezden önce onu okurdu. O, kendi elinin
emeğiyle kazandığından başka bir şey yemezdi.”
222
Bu hadiste, bir kısım ulema, Hz.
Davut’a kolaylaştırılan Kur’an’ın, Zebur olduğunu söylemiştir.
223
Zebur’un Hz. Davut’a İbrani diliyle Ramazan ayında nazil olduğu,
224
Davut’un,
Zebur okuyacağı zaman sahraya çıktığı ve ayakta durduğu, Davut’un arkasına
İsrailoğulları bilginlerinin, bilginlerin arkasına halkın, halkın arkasına cinlerin ve
şeytanların durduğu; vahşi hayvanların elle tutulacak tarzda yaklaştıkları, açlıktan
ölseler dahi dinlemeyi terk etmedikleri rivayet edilmiştir.
225
Hâsılı kelam buraya kadar
zikredilen ayetler ve açıklamalardan Hz. Davut’un peygamber olduğu ve kendisine
Zebur’un verildiği anlaşılmaktadır.
Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahid Bölümü’nde Hz. Davut’un peygamber olduğu
açık ve net olarak ortaya konmamıştır. Ancak Eski Ahid’de yer alan bazı ifadelerden
hareketle Hz. Davut’un peygamber olabileceğini söyleyebiliriz. Özellikle şu pasajda
geçen
“Rabbin Ruhu” ifadesi Davut’un peygamber olabileceğini göstermesi
bakımından önemli bir ipucudur:
“Rab, Samuel’e, ‘Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi
odur’ dedi. Samuel yağ boynuzunu alıp kardeşlerinin önünde çocuğu meshetti. O
günden başlayarak Rab’bin Ruhu Davut’un üzerine güçlü bir biçimde indi.”
226
219
Buhârî, Fedâilul-Kur’an, 31/5048; Kurtubî,
a.g.e., XIV /265.
220
Aydemir,
a.g.m., s. 343, 10 nolu dipnotun açıklaması.
221
İbrahim Canan,
Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yay., Ankara 1991, c. 18, s. 340.
222
Buhârî, Kitâb-ü Ehâdîsil-Enbiyâ, 37/3417.
223
Canan,
a.g.e., c. 12, s. 353.
224
Ateş,
a.g.e., s. 503.
225
Aydemir,
a.g,e,, s. 3.
226
Kitab-ı Mukaddes, I. Samuel, 16/12-13.
47
Eski Ahid’de, Davut’tan önce İsrail’e krallık yapan Saul’un aynı zamanda
İsraillilerin peygamberi idi. Onun peygamber olduğu şu şekilde ifade edilmiştir:
“Saul,
Samuel’in yanından ayrılmak üzere ona sırtını döner dönmez, Tanrı ona başka bir
kişilik verdi. O gün bütün bu belirtiler gerçekleşti. Giva’ya varınca Saul’u bir
peygamber topluluğu karşıladı. Tanrı’nın Ruhu güçlü bir biçimde üzerine indi ve Saul
onlarla birlikte peygamberlikte bulunmaya başladı. Onu önceden tanıyanlar ‘Saul da
mı peygamber oldu’ diye sordular.”
227
Görüldüğü gibi Saul’ün peygamber olduğu açık
ve nettir. Yalnız Saul peygamberlikte bulunmaya başlamadan önce Tanrı ona başka bir
kişilik vermiş ve aynı zamanda Tanrı’nın Ruhu güçlü bir biçimde ona inmiştir.
Tanrı’nın Ruhu’nun Saul’a güçlü bir biçimde inmesi ile peygamberlikte bulunmaya
başlaması arasında bir irtibat olduğu görülüyor. Bu irtibata dayanarak Davut’un da
peygamber olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Tanrı’nın Ruhu güçlü bir biçimde ona da
inmiştir:
“Rab, Samuel’e, ‘Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi odur’ dedi. Samuel yağ
boynuzunu alıp kardeşlerinin önünde çocuğu meshetti. O günden başlayarak Rab’bin
Ruhu Davut’un üzerine güçlü bir biçimde indi.”
228
Burada görüldüğü gibi Davut’un
Rab tarafından seçilmesi, Samuel tarafından meshedilmesi ve arkasından Rab’bin
Ruhu’nun Saul’da olduğu gibi Davut’un da üzerine güçlü bir biçimde inmesi, Eski
Ahid’e göre de onun peygamber olduğunu/olabileceğini göstermektedir.
Bizim bu iddiamızı doğrulayacak bir şekilde Peygamberlerin ilahi vahiyleri
Tanrı’nın Ruhu vasıtasıyla aldığı, Tanrı’nın Ruhu’nun ilhamının en güzel şekilde
peygamberlikte ortaya çıktığı ifade edilmiştir:
“Tanrı’nın Ruhu’nun etkisiyle insanlar özel bir görme ve anlama gücü
kazanmışlardır. Yusuf ve Daniel rüyaların yorumunu ve diğer ilahi vahiyleri
Tanrı’nın Ruhu vasıtasıyla almışlardır. Bununla beraber Tanrı’nın Ruhu’nun
ilhamı, en mükemmel şekilde peygamberlikte ortaya çıkmıştır. Tanrı’nın
Ruhu’nun peygamber üzerinde, onu bir yerden başka bir yere yönlendiren
veya taşıyan fiziki bir tesiri olmuştur. Tanrı’nın Ruhu’nun peygamber
üzerinde deruni bir etkisi de vardır. Bu deruni etki sayesinde peygamber,
Tanrı’nın iradesini ve düşüncesini anlayabilmektedir. Davud, Ruh’un
kendisi
aracılığıyla insanlarla konuştuğunu belirtmiştir: ‘Rab’bin Ruhu benim
227
Kitab-ı Mukaddes, I. Samuel, 10/9-11.
228
Kitab-ı Mukaddes, I. Samuel, 16/12-13.