HüKÜmet dişi kuruluşlar için Rehber Cenevre 2006 İçindekiler



Yüklə 495 Kb.
səhifə5/9
tarix26.08.2018
ölçüsü495 Kb.
#64469
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Tüm çocukların korunması


ÇHS’nin amaçları açısından “yürürlükteki yasaya göre reşitlik yaşı daha az değilse, on sekiz yaşının altındaki herkes çocuktur”16 Bu tanım Protokol için de geçerlidir. Reşitlik yaşı ülkeden ülkeye değişim gösterir. Bu sınırın altındaki çocuklar cinsel müdahalelere karşı yasal olarak korunur. Bu sınırın üzeri için, raporlar, çocukların zorla veya belli bir bedel karşılığı cinsel aktivitelere karşı, kendilerinden küçük olan akranlarına oranla biraz daha az korunduğunu göstermektedir. Cezalar reşit olmuş çocukların cinsel istismarı halinde biraz daha az olmaktadır. Çocuğun yeteneklerinin gelişmesi ışığında kurbanın yaşına göre ceza ağırlığının farklılaşması anlaşılır bir durum olmakla birlikte, Devletlerin bu farklılıkları uygun biçimde raporlamaları ve orantısız tutarsızlıkları gidermeleri gerekir. İhtiyari Protokol’le ilgili suçlara uygulanan cezalar, reşitlik yaşının üstündeki çocuklar için, küçükler için olduğu gibi ayrıntılı ve açık olarak belirtilmelidir. Cezaların etkin uygulanmasıyla ilgili kesin bilgiler verilmelidir.

Ek olarak zorlama unsuru içermeyen ve örgütlü nitelik arz etmeyen, reşit çocuklarla ilgili fuhuş ve pornografi durumunda, müşterinin de kovuşturmaya uğrayıp uğramayacağı çoğu ülkede belirsizdir. Çocukların istismar ve pornografiden korunmasının hükümetlerin görevi olduğu hatırlatılmalıdır. Koruma zorunluluğu varlığını sürdürüyorsa, çocuğun istismar edilmek için reşit sayılması tamamen geçersizdir. Çocuğun kendi isteğine rağmen korunması bir sorun olmakla beraber, istismarcıların eylemleri nedeniyle sorumlu tutulmaları gerekir.

Çocuk kurban veya tanıkların sorgulanması veya yargılanmaları sırasında koruma hizmetleri açısından ayrım getiren yaş sınırları konmuştur. Çoğu örnekte yargılama sırasında bir sosyal hizmet danışmanı veya psikologun bulunması, yalnızca belli bir yaşa kadar (çocuğun kurban veya saldırgan olduğu durumlarda) zorunlu tutulmaktadır.

Benzer biçimde bazı ülkelerde, tanıkların sözlü olarak sorgulanması kapsamında bir çocuğun dinlenmesinin mahkemede tekrarına, psikolojik açıdan zararlı olabileceğinden hareketle yalnızca (ister kurban ister saldırgan olsun) belli bir yaşa kadar izin verilmemektedir. Daha büyük çocuklar (genellikle 16 yaş üzeri) bu bağlamdaki çocuk koruma önlemlerinin dışında görülmektedir. Bu, reşitlik yaşıyla karar verilebilecek bir konu olamaz.

Yasal koruma ağının dışına düşmenin getirdiği bir risk de çocuk evliliğidir. Raporların hiçbirinde bu konudan söz edilmemiştir. Bazı ülkeler kimi koşullarda 18 yaş altı evliliğe izin vermektedir. Taraf devletler, cinsel istismar vakalarında kurban veya saldırgan açısından, bunun cezai ehliyete erişmekle eşdeğer görülemeyeceğini açıklıkla ifade etmelidirler.

Son olarak, hükümetlerin en korunmasız durumdaki çocuklarla ilgili olarak özel koruma mekanizmaları geliştirmeleri gerekir. Bu grupta kız çocukları, etnik azınlıklara ait çocuklar, özürlü çocuklar, silahlı çatışma içindeki çocuklar, mülteci ve evlerinden olmuş çocuklar, ıslah evlerine giren veya buralardan yeni çıkan çocuklar sayılabilir.

Çocukların cinsel istismarına karşı yasa ve kurallar bütün çocuklara tam koruma sağlamalıdır. Cinsel açıdan yetişkin olmayan çocukları korumakta başarısız olan hükümetlerin bu konudaki bilgileri raporlarından sildikleri görülmektedir. HDK’lar bu konuyu uygun biçimde ele almalı ve Taraf devletlerin cinsel istismarın potansiyel kurbanları ve faillerinin cinsel yetişkinlikleri konusunda yanlış mesajlar göndermemelerini sağlamalıdırlar.
Satılma, fuhuş ve pornografiye karşı en güç durumdaki çocuklara özel dikkat gösterilmelidir.

Hükümetler İhtiyari Protokolle bağlantılı konuların önlenmesi ve yakından denetlenmesine ilişkin, güç durumdaki çocuklar lehine nasıl bir özel dikkat gösterdiklerini raporlarında belirtmelidirler.

Kurbanların statüsü ve gördükleri muamele


Çoğu ülkenin yasalarında, fuhuş kurbanı veya risk altındaki çocukların, suçlu sayılmamakla birlikte önleme veya koruma önlemleri adına kapalı kurumlara veya gözetim altına konulması yaygındır. Güç durumdaki çocukların korunaklı bir çevrede bulunma ihtiyacı çok önemlidir, ancak bu çocukların özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları ÇHS madde 37, b paragrafının ihlalidir. Burada “Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır” denmektedir. Kimi durumlarda aynı zamanda cinsel istismar kurbanı olan çocuğun ayrıca suç işlediği gerekçesiyle bu uygulama yasal olarak yapılır. Örneğin uyuşturucu kullanımı bu çocukların tutuklanma nedeni olabilir. Yine de, çocuğun ulusal yasalara göre aynı anda hem kurban hem suçlu olduğu durumda, sözü edilen uygulama “çocuğun yüksek yararı” genel ilkesine aykırıdır.

Bu tür önlemler, cinsel istismar kurbanı çocukların statüsü hakkında, çocukların, potansiyel istismarcıların, yasa uygulayıcı personelin, çocuk bakımı görevlilerinin ve genel olarak toplumun zihnini karıştıracak niteliktedir. Son olarak, yasayı ihlal eden çocuklara karşı devletin şiddet uygulaması birçok ülkede halen görülen bir sorundur; cinsel istismar kurbanı çocukların suçlu olarak algılanması ve muamele görmesi kaygı vericidir.

Sonuç olarak hükümetler raporlarında kurbanların statüsü ve gördükleri muamele ile çocuk suçlular hakkındaki bilgileri birbirinden tamamen ayırmalıdır. Çocuk suçlular hakkındaki bilgi, yalnızca cinsel suç faili çocuklar veya Protokol’le ilgili diğer suçları işleyen reşit olmayan çocuklarla ilgili olabilir. Kurbanların korunmasına dönük bazı önlemler, özgürlüğe kısıtlama getirilmesini de içeriyorsa, Taraf Devlet bu önlemlerin yasal ve psiko-sosyal temellerini ve kurbanlara nasıl bir yarar sağladığını ayrıntılarıyla açıklayacaktır.

Taraf devletler cinsel istismar kurbanlarına yönelik önleme ve rehabilitasyon programları kapsamında, özellikle zor içeren müdahaleler, kapalı kurumlarda bakım veya tedavi ve ülkesine göndermek üzere sınır dışı etme durumlarında, çocuğun yüksek yararı kavramını dikkate alacaklardır.


Fiil işleyenlerin statüsü ve gördükleri muamele


Cinsel saldırılara karşı yasalar bir ülkede yaygın olarak uygulansa bile, yasaların cinsel sömürü müşterilerini ne ölçüde kapsadığı açık değildir. Uygulamada cinsel sömürü suçlarıyla ilgili yasal hükümlerin esas olarak aracı/örgütleyicilere uygulandığı ve hükümetlerce rapor edilen olay sayısına denk bir uygulamanın da olmadığı görülür.

Daha önce değindiğimiz gibi raporla, çocukların satılması, çocuk fuhuşu ve pornografisine giden zincirin “son kullanıcıları”nın yasal konumuna ilişkin net bir veri sunulmamaktadır. Saldırının türü, ülke ve kurbanın yaşı gibi değişkenlere bağlı olarak müşteriler de sömürü sürecinin (satış) başka bir unsuru veya özel bir unsuru (fiilin sömürü boyutundan ziyade saldırı boyutuyla, ya da her iki boyut açısından) gibi kovuşturmaya uğrayabilir, veya (bir aracı tarafından sunulan çocuk pornografisi veya fuhuşunun “yalnızca” alıcısı sayılarak) hiçbir biçimde kovuşturulmayabilir.

Müşteriler kovuşturmaya uğradığında, yine Taraf devletlerin para veya hapis cezası dışında ne öngördükleri belirsizdir. Suçun tekrarının önlenmesi ve sağlığına kavuşturma açısından bu durum kaygı vericidir. Benzer biçimde, potansiyel suçlulara karşı çocukların cinsel istismarının engellenmesine dönük önlemlerden (okul programları yoluyla ergenlerin/genç erkeklerin cinsel davranış sorumluluğu edinmeleri, askerlikte veya sağlık hizmetlerinin parçası olarak psiko-medikal destek verilmesi) söz edilmemektedir. Son olarak, çocukların evlat edinilmesine dönük yasadışı bir işleyiş ilkesel olarak cezalandırılırken, yasadışı alıcı/müşteri/çocuklarını evlatlık veren anne-babaların yaptırıma uğraması hiçbir yerde söz konusu değildir.

Göçmen çocuğun ülkesine iadesi konusunda Protokol hayli sert bir tutum alır. Zira madde 3 kapsamında, suçların failinin iadesinin talep edilmesi doğrudan uygulanabilir. Ancak ilk raporlarda bu hükmün kullanımında tam bir boşluk görülmüştür. Çocukların satılmaları, çocuk fuhuşu ve pornografisi alanında ise mevcut devletler arası iade sözleşmelerinin uygulanması açısından bir yarı-boşluk söz konusudur. HDK’lar hükümetlerin, örneğin terör suçlarındaki iade uygulamalarıyla karşılaştırarak benzeri bir önleyici eylemin uygulanmama nedenlerini sorgulamalıdırlar. Bu sonuç siyasi iradeyle mi, hükümetler arası işbirliğinin sınırlarıyla mı yoksa geçerli bir vaka olmamasıyla mı ilgilidir?

Hükümetler raporlarında değişik “müşteri” türlerinin konumu ve gördükleri muameleye sistematik olarak yer vermeli ve ülke içi veya dışında bütün potansiyel istismarcılara daha çeşitlenmiş ve önleyici politikalar uygulanmasını temin etmelidirler.17


Yüklə 495 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə