Başbakan diyor ki mart 2018


YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ KOORDİNASYON KURULU 2017-2018 REFORMU TANITIM PROGRAMI, ANKARA



Yüklə 0,9 Mb.
səhifə15/19
tarix25.06.2018
ölçüsü0,9 Mb.
#51149
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

28.03.2018

YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ KOORDİNASYON KURULU 2017-2018 REFORMU TANITIM PROGRAMI, ANKARA

Değerli misafirler; iş dünyamızın değerli temsilcileri, hanımefen­diler, beyefendiler, hoş geldiniz. Bugün güzel bir vesileyle burada­yız. Yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik aldı­ğımız kararlar ve tedbirlerin tanıtımını yapıyoruz. Yatırım koordinasyon kurulumu­zun 2017, 2018 yıllarını kapsayan reformlarının, ülkemize, milletimize, iş dünyamıza hayırlı uğurlu olmasını Mevla’mdan niyaz ediyorum. Bu reform paketinin hazırlanmasında ve hayata geçmesinde sekretarya görevini yürüten; Ekonomi bakanlığı, Başbakan yardımcım Sayın Recep Akdağ, özel sektör temsilcileri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ile ekibi ve bütün katkısı olan bakanlarımıza, kurumlarımı­za, yöneticilerimize, huzurlarınızda milletim adına, iş dünyası adına teşekkür ediyorum. Yatırımlarla ilgili bakanlarımız yanı sıra tabii İhracatçılar Birliği TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD, YASED, DEİK gibi sivil toplum kuruluşlarımız da bu reformun hazırlanmasında önemli bir katkı sağladı, birlikte çalışıldı. Devlet, millet, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek yatırımın daha kolay nasıl yapılacağı üzerine kafa yorduk, emek verdik, akıl teri döktük ve bugün bunu milletimizle paylaşıyoruz.

Esasen girişimcilerimize, şirketlerimize, yatı­rımcılara her türlü kolaylığı sağlamak bir lütuf değil bir görev, bir mecburiyet, çünkü sizler üre­tiyorsunuz. Türkiye kalkınıyorsa, büyüyorsa, refahını daha da artıyorsa, bunun arkasında iş âlemimiz var, üretenler var, çalışanlar var, fabri­kalar var ve sizin gibi değerli girişimcilerimiz var.

Bürokrasinin görevi, devletin işleyişinde bir araçtır ve mutlaka olması gereken bir mekaniz­madır. Ancak bürokrasi demek, sizlerin olan işini olmaz hale getirmek demek değil, düz gidecek işi yokuşa sürmek demek değil. “Kolaylaştırın, zor­laştırmayın.” işte Peygamber Efendimizin bun­dan bin beş yüz yıl önce insanlığa verdiği mesaj, bugün de hala güncelliğini koruyor, geçerliliğini koruyor.

Bürokrasiyi hem mevzuat, hem de uygulama itibarıyla ne kadar basitleştirirsek, ne kadar işler hale getirirsek, ülke olarak, millet olarak bun­dan karlı çıkarız, herkes karlı çıkar.

Geçtiğimiz haftalarda Mecliste görüşülerek kabul edilen yatırım ortamının iyi­leştirilmesiyle ilgili düzenle­meler, 35 maddelik bir kanun olarak çıktı, yürürlüğe girdi. Bu esasen bir seferde yapılan en büyük reformlardan, -bu alanda- birisidir. Burada biti­yor mu? Elbette bitmiyor. Şimdi hazırlıkları devam eden 67 maddelik bir paket daha var, onu da yakın zamanda Meclise sunacağız.

Kanuni değişikliklere uygun olarak ikincil ve idari düzenlemeler de bir yandan devam ediyor. Türkiye’de bu mevzuat işi bir seferde bitmiyor. Kanun çıkarıyorsunuz, her şey halloldu zannedi­yorsunuz. Gidiyorsunuz, “ya kanun çıktı, şu işi hallet” diyorsun. “Ne kanunu kardeşim, daha bunun yönetmeliği yayınlanmadı, genelgesi gel­medi, bakanlık talimatı gelmedi” diye tekrar önü­nüze bir engel çıkarılıyor. Esasında kanun çıkınca her şeyin hallolması lazım, ama hukuk­çular tabii işi kolaylaştırınca kendilerine olan ihtiyacın azalacağını düşündükleri için, böyle kontrol mekanizmalarını koymayı ihmal etmi­yorlar. Ama şimdi mümkün mertebe bilişimi geliştirerek, vatandaşla yüz yüze gelmeden işlem yapmanın önünü açarak bu süreçleri azaltıyoruz. Eşzamanlı olarak ikincil düzenlemeler de hızla devreye giriyor ve böylece uygulama hemen baş­lıyor.

Değerli arkadaşlar; iş yapmak isteyen vatan­daşlarımız şirket kurmak istiyor. Yani bunu burada söylememde bir beis yok. Biz ilk defa ikti­dara geldiğimizde şirket kurumu nasıldı dedim Rifat Bey, şimdi bir fark var mı? Siz iktidara gel­diğinizde bir ayda şirket kuruluyordu, Ankara’ya da özel adam gönderiliyor, ama şimdi bir saati geçmiyor. On beş yılda geldiğimiz mesafe bir aydan bir saate. Aslında daha da kısalabilir bu. Ama nedir? Bir günde şirketinizi kuruyorsunuz, bismillah deyip işe başlıyorsunuz, fatura kese­biliyorsunuz; bu ciddi bir iler­lemedir.

Zaten iş yapmak, şirket kur­mak, geleceğe yönelik bir yatı­rım yapmak büyük bir fedakârlıktır, büyük bir sorumluluktur. Bu sorumlulu­ğu, bu yükümlülüğü üstlenen­lerin işini zorlaştırmak değil, bizim görevimiz daha da kolaylaştırmak. Ne yapacağız? Şimdi şir­ket kurmak için illerde, ilçelerde ticaret sicil müdürlüklerine gideceğiz, daha önce noterlere de gidiliyordu, ama şimdi artık ticaret sicillikle­rinde bu iş yapılacak. Bunun ne faydası var? 2250 lira veriyordunuz, şimdi 650 lira verip kuracaksı­nız, en büyük faydası bu. Maliyeti bir kere üçte birin altına düştü, bugün bu önemli bir unsur. Biraz noterlerimiz üzüldü ama onlar üzülmesin, onlara yapacak iş her zaman var. Mesela geçen­lerde trafik tescil işini İçişleri Bakanlığımız tamamıyla kendisi bıraktı, noterlere verdi, noter­ler bunları yapıyorlar. Hem de standart bir fiyat­tan yapıyorlar, vatandaş da memnun, onlar da memnun.

Burada tabii önemli olan şey, evraklar. Burada da bir zihniyet değişikliğine gidiyoruz, başladık. Yani devletle işiniz varsa her bir kuruma aynı evrakları tekrar tekrar hazırlayıp götürme işine son veriyoruz. Bak bu çok önemli bir şey, bu bir devrim. Bir kurumda işiniz var, bugün itibarıyla e-devlet üzerinden vatandaşın devletle iş yapma oranı yüzde 57’ye çıktı, ama bu yıl sonu­na kadar vatandaş-devlet arasındaki her türlü iş internetten e-devlet üzerinden yapılacak, bürokrasiyle, bürokratla karşı karşıya gelme­den her işinizi yapabileceksiniz. Yani bürokrasi tuş oluyor, tuşa basacaksınız, işinizi yapacaksınız.

Gerekli dokümanlar zaten mevcut, İçişleri Bakanlığında mevcut, Adalet Bakanlığında mevcut, bunları tekrar tekrar istemenin manası yok. Ne ola­cak? Onlar arasında bir elekt­ronik ortamda haberleşme olacak, bilgiler havuzda bulu­nacak, sizin sadece vatandaşlık numaranızı girerek, -bu yılso­nu itibarıyla söylüyorum- işlemlerinizi ne lazım? Ehliyet. Ne lazım? Pasaport. Ne lazım? Şirket kurulacak. Ne lazım? Trafik tescili yapılacak veya tapu alınacak, aklını­za ne gelirse her türlü işlemi e-devlet kapısı üze­rinden ayrı ayrı bir sürü evrak olmadan kurumlar kendi içerisinde bu evrakları haberleşerek şu var mı, işte sabıka kaydı tamam mı, UYAP havuza bilgi verecek. İkametgâhı doğru mu, nüfus bilgi­leri doğru mu vesaire, bunların hepsi derlenecek toparlanacak, bir anda sorgulanıp ve size sonuç bildirilecek. Böyle vatandaşın kapı kapı dolaşıp yorulması, bitkin düşmesinin önüne geçilecek.

Biliyorsunuz geçtiğimiz yıl bir iflas erteleme hakkı getirdik. Bu iyi niyetle, güzel düşüncelerle getirilmiş bir şeydi. Niye? Zorda kalanlara biraz daha fırsat verelim işlerini toparlasın. Gördük ki bunu bir düzen kuruldu, avukat işveren, hiç de iflas erteleme gibi bir durumu olmayan, borçla­rından kaçmak, yükümlülüklerini yerine getir­memek için bunu kötüye kullanmaya başladılar ve bir sürü mağduriyetler oluştu, bunun için bunu kaldırdık. Bunun yerine şirketin kurtarıl­masıyla ilgili bir mekanizma geliştirdik. Şirket tasfiye yerine ticari hayatını sürdürmeyi esas alan bir anlayışla alacaklı haklarının da koruma­sını sağlayacak yeni bir statüye geçsin istedik. Yani öldürmek değil yaşatmak esas olmalı, ama bu arada da kötü niyetleri, kötü düşüncelerin de tedbirini alacak bir uygulamayı getirmek. Daha önemlisi, şirketin batık hale gelmeden sıkıntı ortaya çıkar çıkmaz kurtarma anlaşmasına girebilmesine imkân getiriyoruz. Şayet şir­ket kurtarılamamışsa, malları­nın bir bütün halinde satılarak ekonomik değerinin de korunmasını hedefliyoruz. Bu düzenlemeyle ülkenin loko­motif sektörü olan inşaat sek­törü önemli ölçüde rahatlamış olacak.

İnşaat izni alınması için on sekiz tane işlem yapılıyor, bu sayıyı altıya indiriyoruz. Evraklarını inşaat izni için belediyeye teslim eden bir vatandaşımız, artık diğer kurumları ilgilendiren evrakları tek tek dolaşarak takip etmek zorunda kalmayacak. Yani bir pencere veya tek kapıdan hizmet alma dediğimiz sistemi hayata geçiriyo­ruz. Belediye elektronik ortamda aynı e-devlette olduğu gibi bu sorgulamaları yapıp işlemi tamamlamış olacak.

Daha önce mimardan, mühendisten, şefinden başkanına kadar, on sekiz kişi ayrı ayrı imzadan geçiyor, ruhsat formunda artık tek bir imza ola­cak. Diğer bütün işlemler elektronik ortamda yürüdüğü için ruhsat formundaki tek imza beledi­yede bu işle ilgili yetki kimse onun imzası olacak.

Benzer bir kolaylığı da iskan, yani yapı kullan­ma belgesi ve elektrik bağlanması işleminde yapıyoruz. Bütün belediyeleri aynı dijital ortam­da buluşturarak bu konudaki uygulama farklılık­larının, zaman israfının, kaynak israfının da önüne geçmiş oluyoruz. Bunun için İçişleri Bakanlığımızca yürütülecek çalışma sonunda hazırlanan ve bütün belediyelerin kullanımına sunulacak bir ortak platform olacak, böylece artık bu her yerde iş yapma, her yere koşuşturma dönemi sona ermiş olacak. Bunun için biraz zamana ihtiyaç var, birkaç ay içerisinde de inşal­lah bu ortak platformu İçişleri Bakanlığımız hazırlatmış olacak.

İnternet artık hayatın bir gerçeği. Artık inter­net beni ilgilendirmez diyecek halimiz yok. Yediden yetmişe hepimizi ilgilendiren, dünyayla bağlantımızı sağlayan, gelecekle bağlantımızı sağlayan, olaylarla güncel kalmamızı sağlayan hayatımızın bir gerçeği. Yani her bir vatandaşı­mız artık bilgi toplumunun bir üyesi olmak mec­buriyetinde. Hani çocukken okuma yazma öğreniyoruz ya, tahsil yapıyoruz, şimdi de bilgi­sayar okuryazarlığı diye bir şey var. Toplumların gelişmesi, bilgi toplumunda hangi seviyede oldu­ğunuza bağlı. Bilgisayar okuryazarlığında hangi seviyede olduğumuza bağlı, şimdi sadece alfabe okuryazarlığına göre değerlendirilmiyor. Allah’a şükür son 15 yılda bu alanda da büyük yatırım yaptık, köyünden şehrine her yerde artık erişimi­miz var, okullarda geniş bant erişimimiz var. Dolayısıyla bilgi toplumu noktasında Türkiye Avrupa Birliği ortalamasını yakalamış durumda. Nüfusumuzun yüzde 60’ından fazlası artık inter­net okuryazarı hale geldi, büyük bir gelişme. Tabii altyapıya, akıl yollarına yapılan yatırımın sonucu bu. Yol olmazsa nasıl bir yere gideceksi­niz? Gidemiyorsunuz. Bilgi yolu, bilgi otobanı da olmazsa istediğiniz kadar bilin, istediğiniz kadar internetin piri olun, ama bilginin olduğu yere ulaşamazsınız. Bilgi size ulaşamaz, dolayısıyla dünyadan kopuk olmak durumunda kalırsınız. Bunu aştık, Türkiye offline değil, online olan ülke konumundadır, bu çok önemli bir gelişmedir.

Bize tabii bu imkânı sağlayan Telekom şirket­leri var. Telekom şirketleri gelişen teknolojiyi, genişleyen kullanıcı sayısına uygun olarak gerek­li altyapıyı gecikmeden yapıyorlar. Dağ bayır demeden her tarafa baz istasyonları kuruyorlar, kablo atıyorlar. Niye? Vatandaş doğusuyla, batı­sıyla, kuzeyiyle, güneyiyle erişilebilir olsun.

Burada da tabii bu altyapıyla ilgili bazı zor­luklar yaşanıyordu, bunları da bu reform çer­çevesinde çözmüş oluyoruz. Bir yere baz istasyonu kuracak, vatandaş, buraya kuramaz­sın. Ne o? Burası mera, burası bilmem ne, orman alanı, burası SİT alanı falan filan, bir sürü bahane. Ama oraya kurulması gerekiyor, yani kapsama yapması için uygun alan o, çünkü bunun bir tekniği var, usulü var. Ya buraya koyma, git şuraya koy. Eğer biz inter­neti kabul edeceksek, bunu hayatımızın gerçe­ği kabul edeceksek, bu istasyonların da hayatımızın bir parçası olacağını kabul etme­miz lazım. Bazen efendim bunlar işte çok fazla frekans yayıyor, sağlığa zararlı. Bunları çok açık söyleyeyim bizim standartlarımız bu konuda elektromanyetik dalga yayma açısın­dan Avrupa’nın müsaade ettiği oranların dört­te biri kadar. Dörtte bir, o kadar emniyetli düşünüyoruz. Vatandaş hayatı, vatandaşın sağlığı her şeyin önünde geliyor. Bu ne demek­tir? Dört kat daha büyük yatırım yapıyoruz, bu kadar daha fazla para harcıyoruz. Paranın ne önemi var, vatandaşın sağlığından daha mı önemli para? Bu kadar da bu konuda titiziz, vatandaşlarımız rahat olsun. Şimdi artık bu kuruluş, baz istasyonu, iletişim noktaları, bun­ların teşkilinde zorluklar ortadan kalkıyor.

Ben Ulaştırma bakanıyken memlekette işte yolları filan kontrol ediyoruz sağı solu, bir köye gittik, seçim de yakın o zaman, 2007 seçimleri­ne doğru. Köyün girişinde çeşmenin başında, ben bunu daha önce de anlattım, bir daha anla­tayım, bir teyze oturuyor orada, nur yüzlü, tül­bentli bir teyze. Yanımdaki arkadaşlar dedi ki; “teyze, Bakan geldi Bakan, ne istiyorsun” dedi. Bak dedi, işte köye geldi, ne ihtiyacın var? “Hoş gelmişsin yavrum” dedi, şöyle yüzüme baktı. Hoş bulduk teyze dedim. “Ne isteyeyim, yol yaptınız, su getirdiniz, elektriğimiz var, suyu­muz bile evin içinde akıyor, hatta televizyonu­muz var. Yüz elli kanal birden çekiyor, bulaşık makinesi olanlar bile var, daha ne isteyeyim. Amma evladım, bizim bir eksiğimiz kaldı, bizim köyde ADSL çekmiyor” dedi. O ne teyze dedim. “Toprak çığına, sen Bakan olmuşsun, ama cahil kaymışsın. Allah bilir ki sen Messenger’ı bile bilmezsin.” Teyze bize ders verdi. Yani sonra işi anladık, torunu yurt dışındaymış, onunla görüntülü görüşmek için ta kalkıp şehre gitmek mecburiyetinde kalıyormuş, zahmetli oluyormuş. Görüyorsunuz hizmette sınır yok, yaşınız ne olursa olsun. Mutlaka en son teknolojiyi, en son hizmeti almak istiyor insanlar. Bizim de görevimiz, dizimiz tuttuğunca, elimiz yettiğince bu işleri yapmak, vatandaşı mutlu ve memnun etmek. Bunun dışında başka bir bizim için mutluluk yok.

Dolayısıyla şimdi artık bu tip altyapı hizmetlerinin veril­mesinde, kazı izinlerinin ve ücretlerinin belirlen­mesinde bir standart getiriyoruz ve böylece bu yatırımlar daha hızlı olacak. Küçük yerleşim birimlerine kadar bütün vatandaşlarımızın geniş ve hızlı internet alabilmesine imkân getiriyoruz.

Dış ticaret şirketlerimizin evrak işlemleri için alınan bedele, aynı şekilde gümrük müşa­virlerinin müşterilerinden aldıkları ücretlere de bir sınır getiriyoruz. Efendim, onu verdin bir konşimento, bunu verdi bir konşimento, ne işe yarar? Ordino, konşimento falan, böyle bir sürü adlarla bir sürü paralar alınıyor milletten. Ürünün bazen fiyatından, toplam bedelinden daha fazla para alındığını görüyoruz. Bunların hepsine sınır getiriyoruz. Gümrüklerde tek pencere projesinin hayata geçirilmesi için dolaşım, menşei belgelerinin elektronik ortama taşınmasıyla ilgili çalışmalar sürüyor.

Kurumlarımızın gümrüklerde personelleri­mizin çalışma saatlerinde buradaki işleyişe uygun olarak yeniden düzenliyoruz. Yani mesai bitti, kapılar kapandı, bekle dönemini artık kaldırıyoruz, mutlaka kaldıracağız. Burada paraysa para, ne lazımsa bunu verece­ğiz ve mutlaka o gümrüklerimiz 24 saat açık olmalı, çünkü gecikmenin bedeli büyük. Mal var bozuluyor veya bir sipariş aldın tamamla­yıp bitireceksin, göndereceksin. Bir malzeme bekliyorsun, bir makine bekliyorsun, bunların hepsi zaman ve para kaybı. O bakımdan burada ne gerekiyorsa yapacağız ve burada sürekli açık tutup çalışır halde, hazır halde tutacağız.

Taşınır rehin uygulaması­nı daha önce çıkarmıştık, bunu daha rasyonel hale getiri­yoruz. KOBİ’lerimize ciddi imkân sağlayan bu finansman aracının da etkin bir şekilde kul­lanılmasını istiyoruz. Bu sadece gayrimenkul değil arsa, bina vesaire menkul kıymetlerle, yaptığınız işin tezgâhları, araçları, ne kadar menkul kıymetiniz varsa bunları da teminat olarak kullanabileceksiniz.

Bankalardaki ipotek işlemlerinin de tapu müdürlüğüyle elektronik ortamda yapılma­sına imkân getiriyoruz.

Aylık olarak verilen SGK ve muhtasar beyan­nameleri birleştiriliyor ve böylece yatırımcılara ciddi bir tasarruf, zaman tasarrufu sağlıyoruz. Vergi dairesine ayrı var, SGK’ya ayrı ver, ikisini birleştirip vereceğiz, dolayısıyla iki iş yerine bir iş yapmış olacağız.

İmalat sanayide, ar-ge, yenilik, tasarım faa­liyetlerine yönelik makine teçhizat alımlarına KDV istisnası getiriyoruz. Yani bu tip imalatta kullanacağınız, teknoloji geliştirmede kulla­nacağınız araçları, makine teçhizatı alırken teşvikli olsun veya olmasın, hani teşvikli olun­ca zaten oluyor ama teşvikli olmasa da bu imkânı herkese getirmiş oluyoruz.

Yatırım ortamını iyileştirme paketiyle geti­rilen yeniliklerin birkaçı, tamamı değil ana hatlarıyla böyle. Ama dediğim gibi, daha büyük bir paket de yolda geliyor. Yani bu paketlerde para yok, biz para istiyoruz diyebi­lirsiniz, ama bunlar para için hazırlı, para son­radan geliyor. Önce altyapı, para olsa ne yapacaksın? Yani iş yapamadıktan sonra paranın kıymeti yok ki. Önemli olan, iş orta­mının iyileşmesi, iş yapılması, ne yapacağını­za geleceğe yönelik planlarınızı düşünmeden, endişe etmeden, acaba ne olacak sorusunu sormadan karar vermeniz.

Değerli arkadaşlar, özel sektörümüzle iş bir­liği halinde hazırlanan bu düzenlemelerdeki ana amacımız, yatırımcıların işini kolay etmek. Böylece ülkeyi yatırım yapılabilir, cazip bir ülke haline getirmek. Şimdi bunlarla ilgili aslında önümüzdeki birkaç gün içerisinde, daha önce de duyurduğumuz gibi 2018 yılını kapsayan ekonomiyle ilgili 2017’de yaptığımız gibi kap­samlı bir eylem planını hazırladık ve kamuo­yuyla paylaşacağız. Hani çeşitli dedikodular var, sürekli nedense bizim memleket konu olunca her taraftan ülkemizin algısını kötüleş­tirmek için ciddi bir gayret var, bir kıskançlık var. “Ya nasıl oluyor da Türkiye bir yandan Suriye’de operasyon yapıyor, bir yanda Irak’ta operasyon yapıyor, bir yandan yurt içinde FETÖ’yle, DEAŞ’la, PKK’yla, üç terör örgütüyle aynı anda mücadele ediyor, hala dünyada büyü­mede bir numara” millette bir kıskançlıktır gidiyor. Onun için de ha babam dedikodu, ha babam efendim kur böyle olacak, ekonomi şöyle olacak, büyüme öyle olacak, faiz böyle ola­cak, enflasyon böyle olacak, dört bir koldan her­kes bu konuda maalesef ülkemize karşı bir ortak iş birliği içerisinde tezvirat üretmeye, algı oluşturmaya devam ediyor değerli kardeşlerim. Bunda da FETÖ’cüler, PKK’cılar burada iste­diklerini elde edemeyince, bu sefer yurt dışında onların muhipleri var. Bu muhipleri vasıtasıyla ülkeyi karalamaya, kötülemeye ve algı bozmaya gayret ediyorlar. Oynanan oyunu görmemiz lazım. Ama bu oyunları boşa çıkaracak özel sektörümüz var, iş âlemimiz var, istikrarlı, güvenli bir yönetimi­miz var. Başımızda da Cumhurbaşkanımız var, dirayetiyle, cesaretiyle hepsine cevabı veriyoruz.

Değerli arkadaşlar, iş yapmak isteyen vatanda­şımızın önünü kesen, adeta burnundan getiren değil önünü açan, isteğini, şevkini artıran bir anlayışla bu reformları gerçekleştiriyoruz. Esasen iktidara geldiğimiz ilk günden beri bu doğrultuda birçok adım attık. Türkiye’nin tarihi­nin en büyük ekonomik büyümesini gerçekleş­tirdiği bu dönemde, yatırım ortamının iyileştirilmesi için yapılan işler, atılan adımlar mutlaka katkı sağladı, bunu da görmemiz lazım. Ancak tabii bunu yeterli görmediğimiz için yeni­lerini yapma ihtiyacı duyuyoruz. Çünkü zaman geçiyor, sorunların birisini çözüyorsunuz, ama başka bir sorun önünüze geliyor, sorunların türü de değişiyor. Dün sorun olan bugün sorun olmaktan çıkıyor, ama dün sorun olmayan bir konu önünüze sorun olarak geliyor. Bizim ama­cımız bu ülke için, açık konuşuyorum; taş üstüne taş koyan herkesin başımızın üzerinde yeri var. Bir kişiye iş sağlayan, büyümeye katkı sağlayan her kim varsa bizim için makbuldür, muteberdir, başımızın üzerinde yeri vardır. Bunu yaparken de, efendim “sen yabancısın, sen yerlisin” deme­yelim. Esasen ben yabancı diye bir mevhumu da kabul etmiyorum. Bu ülkede akıl teri döken, alın teri döken, vergi veren, insan çalıştıran, fabrika kuran, üreten, Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayan adı ne olursa olsun o bizim yerli ve milli üreticimizdir, yatırımcımızdır, girişimcimizdir. O yüzden de yabancı diye bir tasnif asla bizim gündemimizde yoktur. Ülkemize değer katması kaydıyla her türlü yatırımı, her türlü girişimi sonuna kadar destekleyeceğiz. Türkiye’ye ser­mayeyle birlikte özellikle teknoloji transferi, bilgi, tecrübe aktarımı yapan herkese minnet borcumuz var, birlikte çalışmaya hazırız.

Tabiatıyla itibarıyla ürkek olan sermayeyi ülkemize çekmek için daha fazla çaba göster­mek ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Hamdolsun bu çabaları başından beri gösteriyoruz ve neti­ce de aldık. Geçmişte ülkemize gelen uluslara­rası sermaye rakamı, yani AK Parti iktidarından önce yılda bir milyar dolar civarındaydı. Ama son on beş yılda AK Parti iktidarında Türkiye’ye yüz doksan bir milyar dolar doğru­dan küresel sermaye geldi. Hani bu portföy yatırımı değil, borsa değil, buraya gelip iş kurup, iş üreten, fabrika açan, işveren, istih­dam sağlayan yatırımdan bahsediyoruz. Yüz doksan bir milyar dolar. Son on beş yılda bu az bir rakam değil. Bu Türkiye’ye olan güveni ve istikrarı gösteriyor değerli arkadaşlar.

Hedefimiz belli 2023. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize işaret ettiği muasır medeniyetler seviye­sini yakalamak, hatta ötesine geçmek. Bu amaca nasıl ula­şacağız? Daha çok ihracatla, daha çok istihdamla, daha çok üretimle ve daha yüksek oranda kalkınmayla bunu sağlayacağız. Satın alma paritesine göre Türkiye dün­yanın on üçüncü büyük eko­nomisi haline geldi ama bunu yeterli görmüyoruz. Normal sıralamaya göre de Türkiye’nin parmakla sayılır ülkeler­den birisi haline gelmesi hedefimizi sürdürü­yoruz. Bunu başarmak için sadece kendi imkânlarımızı kullanarak bunu yapacağız der­sek bu doğru olmaz. Dünya artık küresel bir köy, sermaye de her tarafa gidiyor, teknoloji de her tarafa gidiyor yeter ki arayın, peşinde olun. Dolayısıyla, sermaye, yatırım, iş birliğin­de tutucu olmaya gerek yok. Dünya kazan, siz kepçe her tarafa gideceksiniz, her tarafta fark oluşturan, herkesin yaptığı değil, çok azın yap­tığı işleri yaparsak Türkiye’yi zıplatırız, bunu lütfen hatırınızda tutun.

Ülkemize daha çok küresel sermaye çekmek, kendi yatırımcılarımızı da daha çok cesaretlen­dirmek mecburiyetindeyiz. Bunun için yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmaları­mız daha bir başlangıçtır bunun arkası da mut­laka gelecek. Türkiye ekonomisi üzerinde toplanmaya çalışılan bu karabulutları bugüne kadar milletimiz, siz iş dünyamızla birlikte dağıttık, bundan sonra da dağıtacağız. 2017’de de aynı şeyleri söylediler. Hatırlayın, 2017 için büyük felaket senaryosu önümüze koydular, değerlendirme kuruluşları, “Türkiye battı, bitti, büyüme yok, küçülecek ekonomik krizden beli­ni doğrultamayacak.” bunları hep duyduk. Ama 2017 Türkiye’nin büyümede bir numara olduğu yıl oldu. Bütün bu uzman kuruluşların hepsi tuş oldu. Ülkemizin sahip olduğu potansiyel birileri tarafın­dan ısrarla gözardı edilmeye çalışılıyor, saklanmaya, per­delenmeye çalışıyor. Ne yaparsa yapsınlar hem dün­yadaki hem de kendi içimiz­deki yatırımcılarımızın bu cevheri Türkiye’nin güvenini ve istikrarını gördüğünü ve en iyi şekilde değerlendirdiği­ni biliyoruz. Ziyaretimize sık sık küresel yatırımcıların, şir­ketlerin yöneticileri geliyor. Hepsi de yapacakları yatırımlar için ülkemizi tercih etmekten duydukları memnuniyeti bizimle paylaşıyorlar. Aynı şekilde ülkenin dört bir yanında her düzeyde ciddi bir seferberlik yaşandığını görüyoruz. Az önce söyledim, bir­kaç güne kadar açıklayacağız. Stratejik yatırım türünden yüz yirmi sekiz milyarlık yeni yatırım tekliflerini, daha doğrusu teşvikini onayladık, bunu kamuoyuyla önümüzdeki günlerde pay­laşacağız bu bir.

İkincisi, bankaların piyasaları rahatlatmak ve krediye erişimi kolaylaştırmakla ilgili aldıkları tedbirler var, bunu da paylaşacağız. Ayrıca yatırı­mın daha da artırılması, ihracatın daha da artırıl­ması, istihdamın daha da artırılması ve enflasyonla mücadelenin ana hatlarını içeren tedbirlerimizi de birkaç gün içerisinde milleti­mizle paylaşacağız. Bugün, yarın son şeklini vereceğiz ve böylece 2018 yılı için konuşulanları, dedikoduları, söylenen ileri geri lafları ortadan kaldıracağız, önünüzü açacağız. Vira bismillah deyip son hızla durmak yok yatırıma devam diyeceğiz. İş yapmaya, üretmeye, istihdam oluş­turmaya devam diyeceğiz.

Evet, geçen gün Gaziantep’teydim. Gaziantep’te maşallah her türlü işte Suriye’deki yaşanan iç savaş, göçmenler konusuna rağmen Gaziantep diyor ki, artık bizim beşinci organize sanayi de doldu, yeni bir organize sanayi bize yeri ayarlayın; ne kadar güzel. AK Parti iktidar geldi­ğinde iki tane OSB varmış, dikkatinizi çekiyorum, şimdi beş tane var, altıncı için de biz­den destek istiyorlar.

Hassa tünellerini yapın, İskenderun Limanı’na giderken 90 kilometre fazla yol yapıyoruz, bu da bize zaman ve para kaybettiriyor, onun için şu hemen Kilis üzerinden Hatay Hassa’dan girip İskenderun’a çıkalım. Ne kadar? Tünel 22 kilomet­re. Ne olacak canım Türkiye için artık 22 kilometre tünelin adı mı olur? Türkiye nereden geldi? 20 yılda 3 kilometrelik Bolu Tüneli’nin altında kalan bir Türkiye’den bugün Ovit Tüneli’ni yapan, Zigana Tüneli’ni yapan, Marmaray’ı yapan, Avrasya’yı yapan, dünyanın en büyük havalimanını yapan bir ülke haline geldi. Dünyanın en uzun asma köprüsünü Çanakkale 1915 Köprüsü’nü yapan bir Türkiye var. Ülkemizle gurur duyalım arkadaşlar kim ne derse desin.

Çünkü on yıldır küresel kriz var, dünyada yaprak kıpırdamıyor, biz dünyanın on büyük projesinden altısını yapıyoruz, yetmez mi? Türkiye’nin ne yaptığını gösteriyor işte. Onun için bazen ülkemize yapılan haksızlıklar bizi de isyan ettiriyor, bunu da paylaşmak istiyorum milletimle. Canla, başla gece gündüz demeden milletimizin refahı için, ülkemizin aydınlık yarınları için, Cumhurbaşkanımızla beraber bütün Hükümetimiz, bakanlarımız, kurumla­rımızla bir seferberlik halinde çalışıyoruz, ama yapılan haksızlıklara da sessiz kalamayız.

Güvenimiz ne, kaynağımız ne? Sizsiniz, mille­timiz, millet arkamızda oldukça kim ne derse desin, yabancılar böyle demiş, terör örgütleri şunu yapmış hiç önemi yok. Millet arkamızda sağlam duruyorsa gerisi teferruat.

Ben bu duygularla bugün takdimini yaptığı­mız bu güzel projenin memleketin, milletin faydasına, yarına olan bu işin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum ve bura­da emeği geçen başta koordi­nasyonu yapan Başbakan Yardımcım ve bütün bakan­larımız, Ekonomi Bakanımız, Gümrük Ticaret Bakanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, Başbakan Yardımcımız Ekonomiden Sorumlu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız, Çevre Bakanımız, İçişleri Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız, velhasıl emeği geçen bütün bakanlarımıza ve bütün bürok­rasiye teşekkür ediyorum.

İş dünyası, TOBB, MÜSİAD, TİM ve bütün bu DEİK gibi, YASED gibi, TÜSİAD gibi iş dünyası­nın sivil toplum kuruluşları da TOBB’un organi­zasyonunda burada bizimle beraber oldular, burada emekleri var, katkıları var, sizlere de teşekkür ediyorum.

Tabii özel ve önemli teşekkürüm Sayın Cumhurbaşkanımıza, Cumhurbaşkanımızın ira­desi olmasa bu işleri yapamazdık. Kendisine de bu vesileyle teşekkürlerimi sunuyor, hepinize sayılar, sevgiler sunuyorum.

Hoş geldiniz, sefa geldiniz.


Yüklə 0,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə