Başbakan diyor ki mart 2018


MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ HARP ENSTİTÜLERİ KARARGÂH SUBAYLIĞI 1. DÖNEM EĞİTİMİ MEZUNİYET TÖRENİ, İSTANBUL



Yüklə 0,9 Mb.
səhifə2/19
tarix25.06.2018
ölçüsü0,9 Mb.
#51149
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

02.03.2018

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ HARP ENSTİTÜLERİ KARARGÂH SUBAYLIĞI 1. DÖNEM EĞİTİMİ MEZUNİYET TÖRENİ, İSTANBUL

Değerli misafirler, saygıdeğer hoca­lar, sevgili mezunlar, hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selam­lıyorum. Millî Savunma Üniversitemizin enstitülerinin ilk mezunlarını verdiği böyle güzel bir günde sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim.

Bütün mezunları yürekten tebrik ediyorum, Harp Enstitüleri Karargâh Subaylığı birinci dönem eğitiminden mezun olan her bir öğren­ci subayımızı tebrik ediyorum. Üstleneceğiniz görev ve sorumluluklar için sizlere başarılar diliyorum. Mezun olan subaylarımızın ailelerini, vatana ve millete böylesine yararlı evlatlar yetiştirdikleri için özellikle tebrik ediyorum.

Konuşmamın başında Afrin’de güzel vatanımızın müdafaası için terörle aman­sız mücadele veren Mehmetçiğe buradan sevgi­lerimizi, saygılarımızı gönderiyorum. Allah onların yâr ve yardımcıları olsun. Bilmeliler ki, seksen bir milyon vatan evladı duasıyla yanla­rındadır, onların destekçileridir.

Bu uğurda şehadet şerbetini içen bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum.

Değerli arkadaşlar, az önce Rektörümüz de, Sayın Bakanımız da Millî Savunma Üniversitemiz hakkında önemli açıklamalarda bulundular. Millî Savunma Üniversitesi her ne kadar 31 Temmuz 2016’da kurulmuş gözükü­yor olsa da, büyük bir devlet ve ordu geleneği­nin birikimine sahiptir. 1795’te Mühendishane-i Berri-i Hümayun adıyla kurulan ve 1834’te Mektebi Harbiye adını alan bu kurum, Silahlı Kuvvetlerimizin en üst düzey ihtisas ve eğitim kurumudur. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bugüne kadar pek çok komutan, subay bu üniversite­den, bu okuldan yetişmiştir. Bugün de gelece­ğimizin komutanlarını, subaylarını yetiştirmekte olan Millî Savunma Üniversitemizden beklenti­miz büyüktür.

Üniversiteler evrensel kültürle, bilginin birleştiril­diği yerlerdir. Demokrasinin gelişmesi, güçlenmesinde de üniversitelerimizin önemi son derece açıktır. Ülkemizin kalkınması, refahı, huzuru ve geleceğe vatandaşımızın güvenle bakması için üniversitemizin bilgi üretmesine, yol gös­tericiliğine ihtiyaç vardır. Bu anlayışla, gençle­rimize güvenli bir gelecek hazırlamak, geleceğe daha iyi hazırlanmalarını sağlamak için on altı yıldır hükûmetlerimiz olarak büyük reformlar gerçekleştirdik. Herkesin eğitim hakkına sahip olması ve eğitimde fırsat eşitliği­nin temin edilmesi için üniversitelerimize çok özel bir önem verdik. Çünkü Türkiye’nin dün­yanın en güçlü ülkeleri arasında yer almasını istiyoruz. Devletimizin de, vatandaşımızın da güçlü olarak geleceğe emin adımlarla yürüme­sini istiyoruz. Bu hedefe doğru büyük bir azim ve kararlılıkla yürüyoruz.

Son on altı yılda milletimizle beraber çalış­tık, beraber ürettik ve Türkiye’yi tam üç kat büyüttük. Bugün her şehrimizde üniversite var, bazı şehirlerimizde on beş tane üniversite var. Üniversitelerimizde yaklaşık sekiz milyon gencimiz eğitim-öğretim görüyor, bu sayı bir­çok ülkenin nüfusundan bile fazla. Yüz elli sekiz bin akademisyenimiz, profesörümüz, doçentimiz, doktorumuz, gençlerimizi gelece­ğe hazırlıyor.

Sizler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin genç subaylarısınız. Başınız dik, alnınız ak. Vesayet odaklarının tarihe karıştığı, demokrasinin daha da sağlam hale geldiği bir devletin subaylarısınız. Hiçbir zaman unutmayın ki; taşıdığınız emanet ve sorum­luluk vatandaşımıza aittir. Bu cennet vatan bugünlere hiç de kolay gelmedi. İnşallah sizler ülkemiz için çok daha güvenli bir geleceğin inşasın­da görev alacaksınız ve inşal­lah bilgi üreten, değer üreten Türkiye Cumhuriyeti, sizler sayesinde muasır medeni­yetler seviyesine daha kolay, daha emin adım­larla yürüyecek.

BU HAREKÂTI AFRİN’LE SINIRLI OLARAK DÜŞÜNMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.

Değerli arkadaşlar; 15 Temmuz 2016, Cumhuriyetimizi, demokrasimizi, millî ege­menliğimizi ve bütün milletimizi hedef alan bir hain darbe teşebbüsüdür, buna milletçe şahit olduk. Şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerinin üniforması altına gizlenmiş alçak FETÖ terör örgütü mensupları, milletin silahlarını tankla­rını, toplarını, tüfeklerini gasp ederek milletin üzerine ateş açmışlar ve demokrasiyi, ülkemi­zin istiklalini karartmak istemişlerdir. Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, onun güçlü liderliği, Hükûmetimizin kararlı duruşu ve aziz milletimizin meydanları doldurmasıyla beraber bu alçak teröristlerin hedefleri kursa­ğında kalmış ve bu alçak darbe girişimi bastı­rılmıştır.

Demokrasiye, seçilmiş siyasi iradeye sahip çıkan millet, darbe yapmak isteyen bu alçakla­ra hak ettiği dersi vermiştir. Milletin emaneti­ne ihanet eden bu sefiller suçüstü yakalanmıştır. Şimdi Türk adaleti bunlara hak ettiği cezayı bir bir vermektedir.

15 Temmuz’un hemen sonrasında vesayet odaklarıyla mücadele etmek, demokrasiyi daha da güçlen­dirmek ve güvenceye almak için bir dizi tedbirler aldık. Hükûmet olarak askeri alan­da, sivil alanda ve kamu yönetimi alanında, güvenlik alanında birçok reformu hayata geçirdik. Bu terör odaklarının ülkemize yaşat­tığı acıların bir daha olma­ması için askeri eğitim alanında da bazı adımlar atmamız gerekiyor­du. Az önce söylendi, düşünebiliyor musunuz, Türk Silahlı Kuvvetleri, bu kutsal çatı altında kurmaylık eğitimi görmüş ve ülkemizin güven­liğini, bekasını teslim ettiğimiz subayların yüzde 72’si bu örgütün tuzağına düşmüş ve bu örgütün eylemlerinin parçası haline gelmiş. İşte bu vahim durumu dikkate alarak gereken adımları ivedilikle attık, gerekli kararları aldık.

Bu adımlardan belki de en önem verilen bir tanesi bu Millî Savunma Üniversitesi’dir. Biz burada harp enstitüleri, harp okulları, astsubay meslek okulları ve araştırma enstitülerini, yani bütün askeri eğitim kurumlarımızı tek çatı altında topladık. İşte bu eğitim kurumlarımız ülkenin savunması, caydırıcılık kabiliyetini en üst düzeye ulaştıracak sizin gibi subayları yetiş­tiriyor. Bu güzide kurum devletimizin bekası için çok önemli, bu önemi nedeniyle bu alçak FETÖ örgütünün öncelikli hedefi haline gelmiş. Örgüt menfur emelini gerçekleştirmek için maalesef bu güzide kurumu bir basamak olarak kullanmış. Yaşadığımız hain darbe girişimi şüp­hesiz bütün milletin hafızalarında tazeliğini koruyor. Ülkemiz büyük bir badireden sağ sela­met çıkmıştır elhamdülillah. Bir daha bu ve buna benzer olayları yaşamamak için sizlere önemli sorumluluklar düşüyor. İnsani değerle­ri, demokrasiyi, millî iradeyi özümsemiş nesil­lerin eğitimini bu üniversitemiz vermeye devam edecek. Millete sadakat, demokrasiye bağlılık en önemli şiarımız olacak.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz son derece zor bir coğrafyada yer alıyor. Aslında sadece coğra­fi olarak değil, tarih olarak, kültürel değerleri­miz olarak da bu coğrafyanın merkezinde yer alan ülke Türkiye. Kafkasya, Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika, yaklaşık iki yüz yıldır dünyanın en dinamik, en çalkantılı coğrafyası­dır. Stratejik açıdan hayati öneme sahip olan bu bölge, aynı zamanda zengin yer altı kaynakları­nın bulunduğu yerdir. Bölge halklarına siyasi ve ekonomik imkânlar sağlaması gereken bu durum, maalesef anlaşmazlıkların, krizin, iç savaşların temel sebebi haline dönüşmüştür.

Bugün ciddi sıkıntıların yaşandığı Suriye, Filistin, İsrail, Lübnan, Irak, Yemen ve diğer böl­gelerdeki olaylar, Türkiye’nin tarihinden, Türkiye’nin geleceğinde bağımsız değerlendirile­mez. Kafkasya, Balkanlar, Kuzey Afrika’da yaşa­nan olaylar Türkiye’nin dışında ele alınamaz.

Burada şunu tekrar etmekte fayda görüyo­rum: Türkiye olarak bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı, olmayacak. Hiçbir ülkeyi yönetmek gibi bir hevese de sahip değiliz. Bölgesel barışa, küresel barışa Türkiye kadar önem veren başka bir ülke yoktur. Biz Gazi Mustafa Kemal’in de en güzel şekilde ifade etti­ği gibi, yurtta sulh, cihanda sulh istiyoruz. Bunu tesis etmek için de çalışıyoruz. Ancak, yurtta ve cihanda sulhu istemek, sınırlarımızı dâhilî ve haricî düşmanlara karşı korumakla mümkün­dür. Bir ülkede yaşanan istikrarsızlık, ekono­mik veya siyasi boşluk, siyasi kaos, bütün bir bölgeyi, hatta dünyayı etkisi altına alabiliyor.

Suriye’de yedi yıldır yaşananlara hep birlikte şahidiz. Var olan iç savaş yüzünden milyonlar­ca insan, evinden, barkından oldu; bir milyona yakın insan hayatını kaybetti. Türkiye olarak bu sorunun, bu iç savaşın, bu otorite boşluğu­nun en büyük bedelini ödeyen ülkeyiz. Bugün Fırat Kalkanı bölgesinde, Afrin bölgesinde bizim mücadelemiz sadece ülkemizin sınırları­nı güvence altına almak değil, aynı zamanda vatandaşımızın can ve mal güvenliğini koru­mak, bunun ötesinde de o bölgede, Suriye’de, Irak’ta yaşayan mazlum, mağdur insanları terör örgütünün zulmünden kurtarmak. Uluslararası hukuktan ve meşru haklarımızdan kaynaklanan bu harekât sonuna kadar devam edecek. Burada herhangi bir gün, herhangi bir miat söz konusu değildir. Miat ve süre, ancak ve ancak terör örgütünün tam anlamıyla yok edilmesi ve etkisiz hale getirilmesine bağlıdır.

Bu harekâtı Afrin’le sınırlı olarak düşünme­miz de söz konusu değildir. Sınırlarımıza vaki tehdit, tehlike, terör nerede varsa orası bizim için hedeftir ve orada gerekli mücadeleyi yap­maktan da asla tereddüt etmeyiz. PKK, PYD, DEAŞ terör örgütlerinin hem ülkemize, hem Suriye’deki zulüm gören kardeşlerimize yöne­lik faaliyetleri sona erinceye kadar bu çalışma­larımızı, bu operasyonları sürdüreceğiz. Askerlerimizin terör karşısında gösterdiği başarı ve cesaret takdire şayandır.

MİLLÎ SAVUNMAMIZI YENİ TEKNOLOJİ ÜRÜNÜ VE YERLİ SAVUNMA SİSTEMLERİYLE GÜÇLENDİRİYORUZ.

Değerli arkadaşlar; savunma sanayisi ve silah sistemlerinde sahip olduğumuz millî tek­noloji, bilgi, tecrübe birikimi ulusal güvenliği­mizin en önemli unsurudur. Az önce Bakanım, teferruatlı olarak savunma sanayisindeki imkân ve kabiliyetlerimizin nasıl geliştiğinden bahsetti. Son on beş yılda savunma sanayisine otuz beş milyar dolar yatırım yaptık ve savun­ma sanayisinde ihraç eden ülke konumuna gel­dik. Bugün iki milyar doların üzerinde ihracat hacmine ulaştık. Daha yolun başındayız. Devletimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerine her türlü teknolojik imkânı sunuyor, sunmaya da devam edeceğiz. Millî savunmamızı yeni tek­noloji ürünü ve yerli savunma sistemleriyle güçlendiriyoruz. Savunma sanayimizi güçlen­dirmek için başta araştırma-geliştirme faali­yetleri olmak üzere yerlileştirme ve millîleştirme çalışmalarına da tüm hızıyla devam ediyoruz. Yüzde 24 ile aldığımız top­yekûn yerlileştirme oranını bugün yüzde 65 seviyesine çıkarmış bulunuyoruz. Ancak bununla yetinecek değiliz, yüzde 80’i hedefli­yoruz, en az yüzde 80’i hedefliyoruz. Tanklarımız, hava savunma sistemlerimiz, uydularımız, İHA, SİHA gibi caydırıcı silahla­rımız, savaş gemilerimiz, uçak, helikopter gibi birçok araç ve gereci millî imkânlarla yapmaya başladık, geliştirmeye devam ediyoruz. Böylece Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerimiz artık kendi gemimiz, tankımız, uçak ve silah sistemlerimizle donatılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu millî harp araçlarını, gemi ve uçaklarını devletine, milletine, millî-manevi değerlerine ve demokrasiye sada­katinden şüphe duymadığımız sizlere emanet ediyoruz, bunları sizler kullanacaksınız. Küresel barış ve istikrarın korunması, devletin bekası, millî menfaatlerimiz için içeride ve dışa­rıda bu onurlu mücadeleyi sürdüreceksiniz.

Sözlerimi burada tamamlarken bu güzel ülkeyi bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bütün ecdadımızı, vatanımız için canlarını seve seve feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum, mekânları cennet olsun. Gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum.

Millî Savunma Üniversitesi’nin, emsalleri içinde dünyanın en güçlü, en saygın üniversi­teleri arasına katılacağına yürekten inanıyo­rum. İşte görüyorsunuz, on iki değişik ülkeden subaylar var, burada kurmaylık eğitimi alıyor­lar. Önümüzdeki sene bu sayı daha da artacak, başka ülkeler de buraya katılacak. Bu vesileyle üniversiteye, üniversitenin kısa sürede 15 Temmuz darbe girişiminin verdiği olumsuz etkilerden kurtulmasında büyük emek ve gay­ret gösteren Rektörümüz Profesör Doktor Erhan Afyoncu başta olmak üzere bütün aka­demik personele, subaylara ve tabii bütün öğrencilere selamlarımı, sevgilerimi sunuyo­rum, teşekkür ediyorum.

Mezun genç subaylarımızı da yürekten kut­luyorum. Allah yâr ve yardımcımız olsun.

Teşekkür ederim.



02.03.2018

1. ORDU KOMUTANLIĞI ZİYARETİ, İSTANBUL

Sizin arkadaşlarınız, kardeşleriniz Türkiye’nin istiklali için, milleti­mizin huzuru, güvenliği için Afrin’de büyük destan yazıyorlar, büyük kahramanlıklar yapıyorlar. Dün yine alçakça bir pusu sebebiyle sekiz askerimiz şehit oldu, jandarma, polis ve güvenlik koru­cularımız şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun. Yaralılarımız var, acil şifalar diliyoruz.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz zor bir coğraf­yada. İbn-i Haldun, büyük âlim der ki: “Coğrafya kaderdir.” Bu coğrafya bizim kade­rimiz olduğu kadar, bizim aynı zamanda sorumluluğu­muzu da artırıyor. Ecdadımız nasıl altı asırdan fazla üç kıtada bu topraklarda huzur, barış, kardeşliği hâkim kıl­dıysa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin görevi sadece seksen bir milyonu ve 780 bin kilometrekare vatan top­rağımızı korumak değil, aynı zamanda etrafımızdaki mil­letlerin de huzurunu, barışı ve selameti için tarihten gelen bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğun bilincinde olarak bugün biz Afrin’deyiz, bugün El Bab’dayız, Cerablus’tayız, Rai’deyiz ama yarın memleke­timize, milletimize vaki herhangi bir saldırı olsa, nerede olursa olsun işte kahraman Mehmetçiklerimiz, Mehmetlerimiz her zaman hazır. Afrin Harekâtı başladığı ilk günde akın akın insanlar Cumhurbaşkanımıza, bize “Biz de Afrin’e gitmek istiyoruz” dedi. Bununla yetinmiyorlar, 135 kilometre Hatay’ın, Kilis’in bütün sınırlarında her gün akın akın insanlar oraya geliyor, Mehmetçiğe, kahraman askerlerimize, polisimize, jandar­mamıza destek oluyor, dua ediyorlar. Böyle bir ülke, böyle bir millet, böyle bir vatan sev­gisi oldukça bizim sırtımızı hiç kimse yere getiremez.

15 Temmuz’un bu ülkeye ne büyük bir bedel ödettiğini hepiniz biliyorsunuz, hep beraber yaşadık. Şu üniformanın içine girmiş alçaklar, teröristler devletin silahını, tankını, topunu, uçağını, helikopterini çaldılar ve milletin üze­rine acımasızca bomba yağdırdılar, ateş etti­ler. Ülkenin Cumhurbaşkanı’nı, Başkomutanı’nı öldürmeye kalktılar. Halkın iradesiyle seçilmiş Hükûmeti alaşağı etmeye çalıştılar. Gözü dönmüş alçaklar bütün değer­lerimizi maalesef yerle bir etti. Ama hamdolsun Türkiye’de dünyanın bile zor inandığı, inanamadığı bir mucize oldu. Silahın karşısında, tankın kar­şısında, topun karşısında ima­nından başka gücü olmayan bu asil milletin evlatları, Cumhurbaşkanımızın dave­tiyle indi meydanlara, dünyayı bu alçaklara dar etti. Demokrasimizi devam ettirdi, istikla­limizi devam ettirdi, alçaklara gereken dersi verdi. O gece halkın ve Hakk’ın gücü tankın gücünü yenmiştir. Ve Türkiye’de elhamdülil­lah her türlü darbe, her türlü vesayet, her türlü kumpas bundan böyle artık tarihe karış­tı. Çünkü ülkenin gerçek sahibi millet bunu yapacağını en açık şekilde göstermiştir. Bunlar asla ve asla bir daha bu Peygamber Ocağı kuruma, bu güzide teşkilata asla giremeyecek­ler, kalıntıları da kanun içinde temizlenmeye devam edecek.

Allah’a ısmarladık.

03.03.2018

AK PARTİ KONYA 6. OLAĞAN İL KONGRESİ, KONYA

Değerli yol arkadaşlarım, hanıme­fendiler, beyefendiler, sevgili gençler, AK Parti’nin ak kadrola­rı, güzel şehrin güzel insanları, sevgili Konyalılar; hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Ben Kur’an’ın kölesiyim, ben Muhammed muhtarın yolunun tozuyum diyen Mevlana’nın, Şemsi Tebrizi’nin, Sadreddin Konevi’nin huzu­rundayız, mübarek şehir Konya’dayız.

Sözlerimin başında Afrin’de terörle mücadele ederken hayatını seve seve veren bütün şehitleri­mize, 15 Temmuz şehitlerimize, vatan savunma­sında kaybettiğimiz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyorum. Bu yiğit­ler bu bayrak için, bu vatan için canlarını verdiler, onlara borcumuz var. Bu borcu öde­mek için sevgili Konyalılar; birliğimize, dirliğimize, kar­deşliğimize gözümüz gibi sahip çıkacağız. Seksen bir milyonu kardeş bileceğiz, kardeş olacağız. Aramıza ayrı gayrı, fitne fesat tohumu ekmek iste­yenlere asla izin vermeyeceğiz.

Gençler harikasınız, maşallah, Konya bugün bambaşka bir muhteşem. Hazreti Mevlana ne diyor? Dağınıklık, perişanlık, insanların birbiriyle anlaşamamaları hep nifaktan, hep ikiyüzlülükten meydana gelir. Rahatlık, huzur, kutluluksa birlik­ten doğar. Bir ülkede birlik olmasa o ülke perişan olur. Bu nasihata kulak veriyoruz, işte burada sek­sen bir milyonun kardeşliğini görüyoruz. Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Boşnak, Alevi, Roman, Sünni hep biriz, beraberiz, biz birlikte Türkiye’yiz.

Değerli yol arkadaşlarım, sevgili Konyalılar, aziz vatandaşlarım daha çok gayret edeceğiz, demokrasimizi daha da güçlendireceğiz. Çok çalı­şacağız ülkemizi ve bayrağımızı çok daha yüksek­lere çıkaracağız. İşte o zaman aziz şehitlerimize borcumuzu ödemiş oluruz. AK kadrolar, değerli AK kadınlar, sevgili gençler, sizler Türkiye’nin bugünü, gururu, yarınısınız, geleceğisiniz. Sizlerle gurur duyuyoruz. Allah inandığımız bu yoldan bizleri ayırmasın. Konya’nın huzuru, kardeşliği buradan bütün coğrafyaya, hatta bütün dünyaya yayılsın. Hazreti Mevlana’nın irfanı bütün insanlı­ğın sıkıntılarına şifa olsun.

Değerli kardeşlerim, Konya Anadolu’nun kalbi­dir. Hazreti Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sadreddin Konevi Anadolu’nun, Selçuklu’nun ve Cumhuriyet’in manevi mimarları burada. Haçlılara dur diyen Kılıç Arslan, Alâaddin Keykubat, Ladikli Ahmet Efendi, Hacı Veyiszade, Ali Ulvi Kurucu, Tahir Büyükkörükçü Hocalar… Allah bu ülkeye hiz­met etmiş bütün dava adam­larına, irfan sahiplerine gani gani rahmet eylesin, mekânla­rı cennet olsun.

Konya’nın Türkiye’ye kazandırdığı lider 28 Şubat’ta vefatının seneidevriyesini andığımız cen­net mekân Necmettin Erbakan Hocamızı da rah­metle anıyoruz. Erbakan Hocamız, Türkiye’nin zor şartlarında siyaset yaptı, bütün baskılara, teh­ditlere, imkânsızlıklara rağmen Hocamız duruşu­nu bozmadan davasını anlattı. Onun tek bir derdi vardı, değerleriyle barışık bir Türkiye. O, Türkiye’nin birliği için, beraberliği için, kardeşliği için çalıştı. Çatışmayı, gerilimi değil, emeği, alın terini, hakkı esas aldı. Sultan Alparslan’ın, Sultan Fatih’in, Abdülhamid Han’ın izinden gitti. Onun tarih şuurunda Cumhuriyet’in kazanımları Osmanlı’nın ve Selçuklu’nun hattıyla buluştu.

-Başbakan bizi Afrin’e götür- Gençler, Afrin’de kahraman Mehmetçiklerimiz destan yazıyor. Raco’yu da teröristlerden temizlediler. Eğer ihtiyaç olursa sizler her zaman hazırsınız bunu biliyoruz.

Önce ahlâk ve maneviyat, dedi. Maneviyatı red­dederek hiçbir yere varılmayacağını söyledi. Anadolu’nun temiz gençlerine büyük hedefler gösterdi. Halka ve millî iradeye saygısı olmayan vesayetçiler tarafından ne yazık ki milletine hiz­met etmesi engellendi. Siyasete ve demokrasiye doğrudan müdahale edildi. Halkın seçtiği hükû­met zorbalıkla düşürüldü. 28 Şubat, siyasi tarihi­mizde kara bir lekedir. Sermaye, medya, sivil toplum kuruluşları da ne yazık ki bu darbeye des­tek verdi. Darbeciler yaptıkları işin bin yıl sürece­ğini iddia ettiler. Ancak zulüm ile abat olan er geç berbat olur.

Gençler, 28 Şubatçılar ber­bat oldular mı? -Evet- Şimdi hesap veriyorlar mı? -Evet- Verecekler. Her kim siyasi iradeye, millet iradesine karşı çıkarsa yaptığının hesabını da mutlaka verecek.

Bu zilleti yapanlar unutul­du, ancak bu ihaneti yapanları bu millet unutmayacak. Uydurdukları irtica yaftasıyla milletin değerlerine saldırdılar. Vatanın öz evlatlarına ülkeyi dar ettiler.

NEREDE BİR TERÖR TEHDİDİ VARSA O BİZİM İÇİN HEDEFTİR.

Evet, gençler harikasınız. 15 Temmuz Konya’nın, Konya’nın evlatlarının, seksen bir mil­yon vatan evladının alçak FETÖ örgütüne karşı dimdik durduğu, darbecilere darbeyi vurduğu gündür. Konya o gün ay yıldızlı bayrağı indirtme­di, ezanları dindirtmedi. Kadın erkek, genç yaşlı meydanlara indiniz, demokrasiye sahip çıktınız. Allah sizden razı olsun.

Cumhurbaşkanımıza sahip çıktınız, “milletin adamı” Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktınız. FETÖ’cü hainlerin, onların arkasındaki şer odak­larının oyunlarını bozdunuz. Konya her zaman demokrasiden yana oldu, Konya Anadolu’nun çimentosu oldu. Hiçbir zaman Konya desteğini bu kutlu yürüyüşte bizden eksik etmedi. Her seçimde rekor destek verdiniz. Kasım seçimlerinde yüzde 74; 2007 referandumunda yüzde 84; 2017 halk oylamasında yüzde 73 destekle Cumhurbaşkanı’nı seçerken yüzde 75 destek verdiniz. Sağ olun, var olun sevgili kardeşlerim. Konya rekorlar şehridir. Gençler, Konya 2019’da yeni bir destan yazmaya hazır mısın? -Evet- Yeni bir rekora imza atacak mısınız? -Evet- Maşallah Konya’ya da bu yakışır, sizlere de bu yakışır.

Değerli kardeşlerim, Zeytin Dalı Harekâtı’nda Mehmetçiğimiz karadan ve havadan büyük bir harekât yapıyor ve başarıyla bu operasyon gidiyor. Güvenlik güçlerimiz hiçbir sivilin zarar görmemesi için çok ama çok dikkatli çalışıyor. Afrin çevrelenmiş durumda, sınırlarımıza yakın bölgelerin tamamını terör yuvalarından temizledik. Şimdi Mehmetçiğimiz, özel harekât­çılar, jandarmamız, polisimiz, güvenlik korucularımız ve Özgür Suriye Ordusu’na ait yiğitler adım adım Afrin’e ilerliyor.

Değerli kardeşlerim, nerede bir terör tehdidi varsa o bizim için hedeftir. Bugün Afrin, yarın bir başka yer. Nerede bu ülkenin sınırlarına, bu mille­tin can ve mal güvenliğine, toprak bütünlüğümüze yönelik bir tehdit olursa orada oluruz ve o tehdidi bertaraf ederiz. Irak’ta, Suriye’de yaşayan mazlum insanlar bu örgütlerden çok çekti. Hem ülke güven­liğimizi sağlamak hem de o bölgede yaşayan maz­lumların hakkını, hukukunu temin etmek için biz bu operasyonları yapıyoruz. Bu operasyonlar, bu mücadele aslında Avrupa’nın da barışı içindir, dün­yadaki küresel barış için de gereklidir. Terörle iş birliği yapanlar bölgede barışı tehlikeye atıyor. Bölgeyi istikrarsızlaştırmaya ve acılara mahkum etmeye çalışıyorlar. Meşru bir devlet, terör örgütle­riyle iş birliği yapamaz. Terör örgütlerine sempati besleyenlerin eline kan bulaşır. Türkiye olarak böl­gemizde barış ve huzurun hâkim olmasını istiyo­ruz. Kan ve gözyaşı sona ersin istiyoruz. Kahraman güvenlik güçlerimizin Allah yâr ve yardımcıları olsun. Bilsinler ki seksen bir milyon vatan evladının duaları onlarla beraberdir, birliğimiz daim olsun.

AK PARTİ VE MHP, YENİKAPI RUHUNA SAHİP ÇIKTI.

Değerli kardeşlerim, referandum kampanya­sında Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni anlatırken siyasi yapımızda siyaset anlayışında önemli değişiklikler olacağını söylemiştik. Bu değişiklik demokrasimizi daha da güçlendirecek. Millî iradenin güçlü bir şekilde yönetime yansı­masına vesile olacak, demiştik. Seçmen birbirine daha da yakınlaşacak, demiştik. Partiler arasında ittifaklar gerçekleşecek demiştik ve bu durum­dan ülke kazanacak, millet kazanacak. Ülkede istikrar ve güven kalıcı hale gelecek. Şimdi bunlar bir bir gerçekleşiyor. Bildiğiniz gibi AK Parti ve MHP Yenikapı ruhuna sahip çıktı ve birlikte 19 seçimlerine gitmeye karar verdi. Ne dedik? Mesele memleketse gerisi teferruattır. İnşallah cumhur ittifakı ile genel seçimlerde de birlik ve beraberliği sağlayacağız. Seçim ittifakını düzen­leyen kanun teklifini Meclise verdik. Bu ittifak çalışmalarını yasal zemine kavuşturuyoruz. Baraj, iki partinin aldığı toplam oy üzerinden yapılacak. Dolayısıyla, geçmiş dönemde gizli, kapaklı yapılan ittifaklara artık ihtiyaç olmaya­cak. Her şey şeffaf ve meşru olarak bir araya gelen partiler seçim öncesinden birlikte gidecekler.

Değerli kardeşlerim, bu düzenlemeleri yaptık, Ana Muhalefet Partisi her zaman olduğu gibi yine buna da itiraz ediyor. Ne diyor? Efendim bu bir koalisyondur. Değerli kardeşlerim, hatırlayın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlayın, kapı kapı dolaşarak gizli, kapaklı ittifak yapan kimdi? Bunlardı. On dört direkli çadır ittifakını kimler kurdu? Bunlar kurdu. Çatı adayını kimler getirdi? Bunlar getirdi. 16 Nisan halk oylamasına ne kadar millet düşmanı varsa birlikte hayır cephesini kur­maya çalışan siz değil miydiniz? Bizim evde oyların yarısı CHP’ye, diğer yarısı HDP’ye diyen senin genel başkan yardımcın değil miydi? Şimdi artık her şey meşru, şeffaf ve partiler bir araya gelecek, seçime birlikte girecek. Olay bu kadar açık ve nettir.

KONYA-ANKARA ARASINDAKİ SEYAHATLERİN YÜZDE 80’İ ARTIK HIZLI TRENLE YAPILIYOR.

Değerli gençler, Konyalıların bir sözü var, sen ağa ben ağa inekleri kim sağa? Geçmiş dönemde iktidar olanlar, siyasetçiler hizmet edeceğine mil­lete ağalık ettiler. Biz ne dedik? Ağa olan millettir, hizmet eden devlettir, iktidardır. On altı yıl boyun­ca AK Parti kadroları millete hizmet için gece gün­düz çalıştı. Türkiye’yi büyüttük, büyütmeye devam ediyoruz. İşte Cumhurbaşkanımız dünya­nın dört bir yanını dolaşıyor. Gittiği her yerde say­gıyla, sevgiyle karşılanıyor. Türkiye’nin itibarıdır bu. İstikrarlı bir şekilde büyümeye devam eden Türkiye, on altı yılda yatırımlar açısından dünya­nın cazip merkezleri arasında yerini aldı. 2002’den bugüne kadar Türkiye’de 190 milyar dolarlık doğ­rudan yabancı yatırım yapıldı. Ekonomideki can­lılık, ihracattaki canlılık, istihdamdaki artış 2018’de de devam ediyor. 2017’de teşvikli yatırım tutarı yüzde 50 arttı. Konya, Anadolu’nun kadim şehri, on beş yılda altı basamak birden yükseldi; gelişmişlik düzeyi ve yenilikçilikte sekizinci sıraya geldi. 2017 ihracatımız yüzde 10 arttı ve 59 milyar liraya ulaştı. 2002 yılından bu yana ihracatçı sayı­mızı iki kat arttırdık. Büyüme hızımız dünyada bir numara oldu, yüzde 7’nin üzerinde büyüdük. Önceki aynı döneme göre, geçen yıl bir milyon dört yüz bin vatandaşımıza iş, aş temin ettik. Türkiye tarımda, sanayide, turizmde her alanda büyümeye, gelişmeye devam ediyor.

Değerli Konyalılar, şimdi Mecliste reform yasaları bir bir görüşülüyor. Otuz üç yıllık vergi sistemini değiştirecek KDV Kanunu önümüz­deki hafta görüşülecek. Bu kanunun anlamı ne? Vatandaş devletten alacağını yıllarca bekleme­yecek. Alacağına devlet nasıl şahinse, vereceği­ne de aynı şekilde hassas olacak. Dolayısıyla, birikmiş KDV borcu belirli bir takvimde ödene­cek. Eğer bu dönemden sonra KDV üç ay içeri­sinde ödenmezse faiz işleyecek, faiziyle beraber verilecek. Daha birçok kolaylık bu yeni reformla birlikte geliyor. Ülkemizi yatırım yapılabilir ülkeler arasında yirminci sıraya yükseltecek düzenlemeleri Meclisimizden geçirdik. Tarıma stratejik sektör olarak desteklerimiz devam edi­yor. Tarımsal girdilere sağladığımız destekleri devam ettiriyoruz. Biliyorsunuz gübrede ve yemde KDV’yi kaldırmıştık Ahmet Bey’in baş­bakanlığı döneminde. Şimdi de yeni bir desteği hayata geçirdik. Tarımda kullanılan mazotun yarısı bizden, yarısı sizden uygulamasını başlat­tık ve paralar çiftçimizin hesaplarına yatmaya başladı. Hayırlı, uğurlu olsun.

Son bir yılda tarımsal nüfusun gençleşmesi ve şehirlere göçün önlenmesi için genç çiftçile­re destek sağladık. Çiftçi ürünlerinin zamanın­da ve uygun fiyatlarla satılması için lisanslı depoculuk sistemini kurduk. Tarım ürünleri­nin ticaretinin kolaylaştırılması için ürün ihti­sas borsasını faaliyete geçirdik. Desteklerimiz tarımda bundan sonra da devam edecek. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası son günlerde bir rapor yayınladı. Bu rapor esas iti­barıyla Türkiye’nin son on beş yılda altyapıya, bölünmüş yollara yaptığı yatırımın ne fayda sağladığını anlatıyor. Ve rapor diyor ki; Türkiye’nin bölünmüş yollarda başlattığı hamle dünyaya örnek olmalıdır. Bu projeyle, yirmi altı bin kilometre bölünmüş yol projesiy­le iller arasındaki mesafe 1,5 saat kısaldı. Şehirler arasındaki ticaret yüzde 40 arttı. Ulusal işsizlikteki azalma yüzde 1 puan oldu. İşte boşuna biz, yollar medeniyettir, su mede­niyettir demedik. Yolları böldük hayatları bir­leştirdik, yolları böldük milleti birleştirdik. Yolları böleriz de Türkiye’yi böldürtmeyiz.

Değerli kardeşlerim, biz Konya’yı biliriz, Konya da bizi bilir. Konya’nın nereden nereye geldiğini en iyi sizler bilirsiniz. On altı yılda Konya’ya 44 milyar yatırım ve destek verdik, helalühoş olsun. Konya 2002’de 130 milyon ihra­cat yapabilirken, 2017’de Konya 1,5 milyar dolar ihracat yaptı. Maşallah, birin bin olsun Konya. Konya’da bugün beş yüz elli bin sigortalı çalışan var, kırk altı binden fazla iş yeri var. Allah sayıla­rını daha da arttırsın. 2003’e kadar Konya’da sadece 167 kilometre bölünmüş yol vardı. Biz bunun üzerine, on beş yılda 946 kilometre bölünmüş yol yaptık, 1113 kilometreye yükselttik. Konya’yı; Ankara’ya, Afyon’a, Niğde’ye, Karaman’a, Aksaray’a bölünmüş yollarla bağla­dık. Yedi bin altı yüz derslik yaptık, on altı yılda on dokuz yeni hastane, on adet yeni blok, bir tane ağız diş sağlığı merkezi, elli iki tane birinci basa­mak sağlık tesisini yaptık ve teslim ettik.

Gençler, hizmetler o kadar fazla ki say say bit­miyor. Eğer ben bunların hepsini anlatmaya kalk­sam Kütahya’ya yetişemem, onun için müjdelere gelelim. Konya’ya müjdelerimizi de verelim ondan sonra kongremizi tamamlayalım.

Evet, şimdi geldik Konya’ya müjdelere. Değerli Konyalılar, evet Konya’nın şehir hastanesini tamamlıyoruz, bin yataktan fazla kapasitesi var. Hayırlı, uğurlu olsun. Evet, daha önce Sayın Başbakanımız Ahmet Bey döneminde vadedilen metronun ihalesini de bu sene yapacağız, hayırlı, uğurlu olsun. Selçuk Üniversitesi kampüsünden hızlı tren garına kadar olan projenin çalışması da devam ediyor. İki proje var. Bir tanesi Meram’dan üniversiteye olan çepeçevre şehri kuşatan proje. Öncelikle 22 kilometre olan bu kısmın ihalesini bu sene yapıyoruz, 5 milyar, helalühoş olsun Konya’ya. Konya daha fazlasına layık.

Değerli kardeşlerim, ayrıca Konya’da yüksek hızlı tren garının sözünü verdik, işte inşaatı yükse­liyor. Yüksek lojistik merkezinin sözünü verdik. Onun da inşaatı yürüyor, bu sene tamamlanacak. Hayırlı, uğurlu olsun. Karaman-Konya hızlı treni­ni de bu sene içerisinde açıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Ayrıca Karaman’dan Mersin’e hızlı tren inşaatının da birinci bölümü başladı, ikinci bölü­mü Ulukışla-Mersin arasını da önümüzdeki süre içerisinde başlatacağız. Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya, Antalya demir yolu projesinin de etüt çalışmaları tamamlanmak üzere. Bu hattın, Konya’nın ve bölgenin ekonomisi için önemli olduğunu biliyoruz. Büyük çevre yolu inşaatına başladık, birinci bölümü bitti, önümüzdeki aylar­da açılışını yapacağız. İkinci etabın ihalesini yap­tık, çalışmalar başladı. Üçüncü etap ve daha sonrakinde 124 kilometrelik büyük çevre yolunu tamamlamış olacağız. Ankara’nın çevre yolundan daha uzun çevre yolunu Konya’ya yapıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun.

Konya-Ankara hızlı treninde sabah gelirken Ahmet Bey söyledi, artık bilet bulamıyor insan­lar maşallah. Konya-Ankara arasındaki seyahat­lerin yüzde 80’i artık hızlı trenle yapılıyor. İşte Konya’ya yakışan da bu! Konya Büyükşehir Belediyemiz de örnek çalışmalar yapıyor. Şehre girerken gurur duydum, sağında solunda park­lar, yeşil alanlar, tertemiz güzel bir Konya. Teşekkür ediyoruz Büyükşehir Belediye Başkanımıza. Bütün ilçe belediyelerimiz yaptık­ları güzel çalışmalardan dolayı tebriki, takdiri hak ediyorlar. Bu arada, Konya-Beyşehir bölün­müş yolu da tamamlandı. Hayırlı, uğurlu olsun. Konya’ya hizmet bizim için şereftir. Konyalı iş adamlarımızın başarılarının daha da artmasını istiyoruz. Hükûmet olarak yatırım yapan, üre­ten, istihdam oluşturan, ihracat yapan herkesin yanındayız, başımız gözümüz üzerinde yerleri var. Türkiye’nin değerlerine değer katan kim varsa başımızın tacıdır.

Değerli kardeşlerim, sevgili gençler; bizi bugü­ne kadar mahcup etmediniz, hep arkamızda oldu­nuz, hep yanımızda oldunuz. Sağ olun, var olun. İl, ilçe yönetimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, mahalle başkanlarımıza, sandık yöneticilerimize, bütün teşkilatlarımıza bu kutlu yolculukta gösterdikleri gayretli, başa­rılı çalışmalarından dolayı şükranlarımı sunu­yorum. Bu davaya gönül veren, hizmet eden herkese teşekkür ediyorum. Kongremizin hayır­lara vesile olmasını diliyor, bu vesileyle hizmet edecek, görev alacak bütün arkadaşlara başarılar diliyorum. Allah yâr ve yardımcımız olsun.

Allah’a emanet olun, sağ olun, var olun değerli kardeşlerim.


Yüklə 0,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə