Бакы дювлят университети илащиййат факцлтясинин



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/73
tarix14.07.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#55525
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   73

Mustafa Altundağ 
 
44 
3. İkâmet, vâsıb ve garâm kelimeleri 
Azabın sonsuzluğunu bildiren kelimelerden bir diğeri de Türkçeye 
“devamlı/dâim” diye aktarılabilecek olan mukîm kelimesidir.
4
 Bu kelime 
azabın sıfatı olarak (azâbun mukîm: devamlı azap)  şeklinde Kur’an’da beş 
âyette
5
 yer almaktadır. Mukîm kelimesi bir âyette (et-Tevbe 9/21) de cennet 
nimetlerinin sıfatı olarak zikredilmiştir. Bu konuda yakın anlamlı 
kelimelerden bir diğeri de “vâsıb” sözcüğüdür. Sözlükte “devamlı, sınırsız” 
manasına gelen sözcük bir âyette (es-Sâffât 37/9) cehennem azabının niteliği 
olarak yer almıştır. Cehennem azâbının mahiyeti bir âyette (el-Furkân 25/65) 
ise Türkçeye “geçici olmayan, alacaklı gibi enseye binen” anlamındaki 
“ğarâm” kelimesi ile ortaya konmuştur.  
4. Kâfirlerin cehennemden çıkamayacaklarına dair âyetler 
Kâfirlerin cehenneme girdikten sonra pişmanlıklarının ve kendilerine 
ikinci kez dünyaya dönme fırsatının verilmesi temennilerinin anlatıldığı 
Bakara âyetinin (2/167) sonunda “onlar artık ateşten çıkacak değillerdir” 
denilmekte, Hac sûresinde (22/22) kâfirlerin cehennem azabının verdiği 
ıztıraptan ötürü oradan çıkmaya her teşebbüs ettiklerinde oraya geri 
döndürülecekleri belirtilmekte; benzer bir ifade Secde sûresinde (32/20) yer 
almakta; İnfitâr sûresinde (82/16) ise cehennemden hiç ayrılmayacakları dile 
getirilmektedir.  Şu âyetler de kâfirlerin söz konusu durumlarını ortaya 
koyması açısından önemlidir: “Onlar ateşten çıkmak isterler, fakat oradan 
çıkacak değillerdir. Onlar için sürekli bir azap (azâbun mukîm) vardır” 
(Mâide 5/37); “Suçlular cehennem azabında ebedi kalacaklardır (hâlidûn). 
Azap kendilerinden hiç hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde artık 
ümitlerini yitirmiş haldedirler” (Zuhruf 43/74-75). 
5. Allah’ın inkârcıları bağışlamayacağına dair âyetler 
Cehennem azabını ebedi görmeyenler sıklıkla Allah’ın rahmet ve 
mağfiretine vurgu yapmaktadırlar. O’nun rahmetinin kuşatıcılığı üzerinde 
ileride (B/3) durulacağından burada mağfiret konusuna değinilecektir. Evet, 
çok sayıdaki âyet Allah’ın çok bağışlayıcı olduğunu dile getirir. Ancak 
bundan yola çıkarak kâfir olarak ölenleri de bağışlayıp cehennemden azat 
                                                 
4
 Bk. Râgıb el-İsfahânî, kvm md. 
5
 Bk. Mâide 5/37; Tevbe 9/68; Hûd 11/39; Zümer 39/40; Şûrâ 42/45. 


Kur’an’da müşkil bir mesele: Cehennem azabının ebediliği 
 
45 
edeceği sonucuna varılabilir mi? Kur’an’a baktığımızda, cehennemde ebedî 
olarak kalacak kâfirleri Cenâb-ı Hakk’ın aslâ bağışlamayacağı duyurulur 
(Nisâ 4/168). Benzer ifade inkârda derinleşenler, kâfir olarak ölenler ile 
münafıklar hakkında da kullanılmıştır (Nisâ 4/137; Tevbe 9/80; Muhammed 
47/34; Münâfikûn 63/6). Ayrıca Nisâ sûresinin iki yerinde (4/48, 116) 
Allah’ın  şirk (inkâr) dışındaki bütün günahları –dilerse- bağışlayacağı 
belirtilmektedir. Bundan da anlaşılır ki O’nun mağfireti küfür üzere ölenleri 
kapsamayacaktır. O’nun bütün günahları bağışlayıcı olduğunu bildiren 
Zümer âyeti (39/53) –ileride tekrar gündeme geleceği üzere- dünyada mümin 
kâfir bütün günahkârları tövbeye davet niteliği taşımakta; dünyada tövbe 
edildiği takdirde inkâr da dahil ilâhî af dışında kalacak hiçbir günahın 
olmadığını ortaya koymaktadır. Ancak ölüm anında ve bir de kâfir olarak 
ölenlerin tövbesinin kabul edilmeyeceği yine Nisâ sûresinde açıkça ifade 
edilmiştir (4/18). 
6. Kâfirlerin cennete giremeyeceklerini, cennetin onlara haram 
kılındığını bildiren âyetler  
Kâfirlerin, Allah’ın hükmüne göre, cennete girmelerinin imkânsız 
olduğu, A’râf sûresinin 40. âyetinde “deve iğne deliğinden girinceye kadar 
onlar cennete giremezler” ifadesiyle açıklanmıştır. “Deve iğne deliğinden 
girinceye kadar” sözü Arapçada bir deyim olup Türkçedeki karşılığı “Balık 
kavağa çıkıncaya kadar” sözüdür.
6
 Kâfirler hakkında böyle bir deyim 
kullanılmakla onların cennete girmelerinin muhal olduğu vurgulanmaktadır. 
İbn Âşûr’un isabetle belirttiği gibi bu deyim, kâfirlerin cehennemde ebedî 
kalacaklarını bildiren 36. âyeti etkili bir şekilde tekit niteliğindedir; 36. 
âyette zikredilen ateşte ebediliğin (hulûd) “ateşte uzun süre kalmak”tan 
kinâye olma ihtimal ve tevehhümünü de ortadan kaldırmaktadır.
7
  
                                                 
6
 Bk. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1982, III, 
2161-2162. 
7
 Muhammed Tahir İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, y.y., t.y., VIII, 125. 
  İslâm âlimlerinin âyetten anladıkları mana bu olmakla birlikte bazı mutasavvıfların: 
“Allah, deveyi –hakikatini değiştirmeden- iğne deliğinden geçecek kadar 
küçültmeye kâdirdir. Böylece onların da cennete girmeleri için bir ümit kapısı 
açılmış olur” anlamına gelebilecek sözleri vardır. Tabi böyle bir yaklaşım başta dil 
mantığına ve edebî san‘ata terstir: Örfte iğne deliği küçüklükten, deve ise 
büyüklükten kinayedir. Bu konuda Mustafa Sabri Efendi’nin şu izahı ile iktifa 
 


Mustafa Altundağ 
 
46 
Üstelik yine aynı sûrenin cehennem ahvâlinden bahseden ileriki 
âyetlerinde (7/50) Allah’ın cennet nimetlerini kâfirlere haram kıldığı -cennet 
ehlinin dilinden- anlatılır. Demek ki, A’râf sûresinin cennet ve cehennem 
ahvalini konu edinen uzunca pasajı (34-53. âyetler), aslında, kâfirlerin uhrevî 
âkıbetleri konusunda yeterli bilgiyi ihtiva etmektedir. Allah’ın cenneti 
müşriklere haram kıldığı Mâide sûresinde (5/72), Hz. Îsâ’nın diliyle de 
beyan edilmiştir. 
7. Cehennemin ve halkının ebedi olduğuna dair hadisler 
Yukarıda zikredilen âyetlerin yanında birçok hadis de cehennem 
azabının ebedi olduğunu açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Burada 
onlardan birkaç tanesi kaydedilecektir. 
-“Kıyamet günü (cennetlikler ve cehennemlikler birbirinden ayrıldıktan 
sonra) ölüm alaca bir koç suretinde getirilir, cennet ile cehennem arasında 
durdurulur ve ‘Ey cennet halkı sizler bunu tanıyor musunuz?’ diye sorulur. 
Cennetlikler hemen boyunlarını uzatıp başlarını ona doğru kaldırıp bakarlar: 
‘Evet tanıyoruz bu ölümdür’ derler. Daha sonra cehennemliklere ‘Ey cehennem 
halkı! Bunu tanıyor musunuz?’ denir. Onlar da başlarını kaldırıp bakarlar: 
‘Evet tanıyoruz, bu ölümdür’ derler. Ardından koç suretindeki ölüm boğazlanır 
ve: ‘Ey cennet halkı! Cennette ebedî yaşayacaksınız; artık ölüm yoktur! Ve ey 
cehennem halkı! Sizler de yerinizde ebedîsiniz, artık ölüm yoktur’ denilir.”
8
 
-Kıyamet günü karşılaştığı babasının acıklı halini gören Hz. İbrahim: 
“Rabbim! Kıyamette beni utandırıp mahzun etmeyeceğine dair bana söz 
vermiştin” diyecek. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak: “Ben cenneti kâfirlere 
haram kıldım” buyuracaktır.
9
 
                                                                                                                   
edilecektir: Kur’an kâfirlerin cennete girmelerinin imkânsızlığını, en büyüğün en 
küçüğe girmesi şeklinde anlatmıştır. Büyüklük küçüklük kavramları, mahiyeti 
ilgilendirmeyen ârızî  şeylerden sayılsa bile ayette büyüklük sembolü olarak 
kullanılan devenin mahiyetinde yani edebi olarak kullanılışında büyüklük anlamı 
olduğundan, küçüldükten sonra onda deve mahiyeti kalmaz (bk. İlâhî Adâlet, s. 
118). 
8
 Buhârî, Tefsir 19/1; Müslim, Cennet 40. 
9
 Buhârî, Enbiyâ 8. 


Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə