Murray Bookchin’in hayatı ve fikri gelişimi
431
Bookchin, 2002'den beri kalbindeki ağrılardan sürekli şikayetçiydi. 2005'in
Haziran ayından sonra ağrıları bitti. İyi olduğu konusunda haberler çıktı. Ancak 30
Temmuz 2006'da Burlington’da –Vermont- bulunan evinde 85 yaşında öldü.
Yakınları, son zamanlarda tehditler aldığını ve otopsi yapılmasını istedi. Ancak
otopsi yapılmadı ve ölüm nedenine 'kalp yetmezliği'dendi(8).
Bookchin’in düşünce metodu, diyalektik düşüncenin yeniden işlenmesine
dayanmaktadır. Felsefi görüşlerini, Hegel’e dayanan, fakat onun teolojik
yaklaşımına uzak olan bir diyalektik düşünce metodu olarak nitelemekte,
düşüncesini diyalektik doğacılık olarak adlandırmaktadır. Marksizm ve Marx‟ın
kendi öz fikirleri ayrımını ortaya koymak suretiyle, Marx’a ait olan, onun öz
fikirlerini benimsediğini ifade etmektedir. Bookchin’e göre, günümüzde ne
anarşizm, ne de marksizm tek başlarına yeterli bir ideolojidir. İkisinin de büyük bir
kısmı, artık bugünün dünyasında uygulanamaz niteliktedir. Bugün için, kıtlık sonrası
topluma yaklaşmış durumda olduğumuzdan, kıtlık dönemlerine özgü ideolojiler ve
mücadele biçimleri olan anarşizm ve marksizm aşılmış durumdadır. Marx’ın
ekonomizminin ve anarşizm içindeki bazen gizli, bazen de açık olan bireyselliğin
ötesine geçmek gerekmektedir. Bookchin‟in bu konudaki saptaması oldukça nettir:
İnsanın doğal süreç içerisinde değişimini ve teknolojik gelişimini olağan -ve
yararlı- bir olgu olarak gören Bookchin, tarihî sürece bakışıyla ilkelci pek çok
anarşistten ayrılmaktadır. Ona göre ilkelci anarşistler, yaşanan sorunların ana nedeni
olarak teknolojiyi görmektedirler. Hatta mizahi bir bakış açısıyla, onların
“çakmaktaşı araçlar”a ve “takas ekonomisi”ne geri dönmeyi arzuladıkları yönünde
bir tespite sahiptir. Hâlbuki sorunların temel nedeni, sosyal ilişkilerde, kapitalizm ve
ulus-devlette, her şeyin ve tüm ilişkilerin metalaştırılmasında yatmaktadır. Eğer
toplum, korporatif ve insancıl bir yönde örgütlenmiş olsaydı, teknoloji sorunların en
önemli çözüm yollarından birisi olabilirdi. Bookchin’e göre ilkelci anarşistler,
insanlığın çok fazla uygarlaştığına inanmaktadırlar. Oysa ona göre, bu veçhesiyle
yeterince uygarlaşamadığımız bile söylenebilir. Karşı karşıya kalınan temel soru,
teknolojiyi hangi standartlarla ve hangi amaçlarla kullanacağımız meselesine
ilişkindir(9, 81;82).
Murray Bookchin’in bilinen ve yayınlanan kitapları:
Post-Scarcity Anarchism (1971-2004)- The Limits of the City, (1974)- The
Spanish Anarchists (1977) - Toward an Ecological Society (1981)- The Ecology of
Fredoom, (1991) The Modern Crisis, (1986) The Rise Of Urbanization and the
Faruk KURT
432
Decline of Citizenship (1987-1992) -The Philosophy of Social Ecology (1990-
1996); Revoltion. Popular Movements in the Revolutionary Era (1996-2003)- Social
Anarchism or Lifestyle Anarchism: An Unbridgeable chasm(1997)- The Politics Of
Social Ecology: Libertarian Municipalism(1997); Anarchism, Marxism and the
future of the Left. İnterviews and Essaya, (1993-1998) konularla ilgilenmiş ve hu
konularda yazmış olan Bookchin, Ramparts, Telos, Our Generation ve
Environmental Ethics gibi süreli yayınlara da katkıda bulunmuştur( 5, 1).
Türkiye’de bir çok kitabi çevrileri yapılarak yayınlanmış, Toplumsal Anarşizm
mi Yaşam tarzı Anarşizm mi Kaos yayınları 1998, Köylü isyanlarından Fransız
devrimine ve Fransız devriminden İkinci Enternasyonale 2012 Dipnot yayınları,
Toplumu yeniden Kurmak 2013 Sümer yayıncılık, Özgürlüğün Ekolojisi 2013
Sümer yayıncılık, Ekolojik bir Topluma doğru 2013 Sümer yayıncılık, Toplumsal
Ekoloji ve Komünalizm 2013 Sümer yayıncılık, Kentsiz Kentleşme 2014 Sümer
yayıncılık, Toplumsal Ekolojinin Felsefesi 2014 Sümer yayıncılık(6, 1).
Sonuçve Değerlendirme
Bu toplum bir kader mi? Dünyanın bugünkü durumu, mümkün olan yegâne
durum mu? Yoksa önceki kuşaklarca yapılmış tercihlerin mi bir sonucu? Bugün ya
da gelecekte yeni bir toplum mümkün mü? Toplumsal Ekoloji hareketinin en önemli
isimlerinden Murray Bookchin insanlık tarihini yeniden okumaya girişiyor ve
buradan hareketle "yeni bir toplum" tasarısı öneriyor. Bookchin'e göre, insanın
insana tahakküm etmesi anlayışı, doğayı tahakküm altına alma anlayışından önce
oluşmuş ve kabile hiyerarşileri, erkek-egemen avcı ve savaşçı toplulukları gibi
yapılarla pekişmiştir. Bu tahakküm biçimleri zamanla doğaya da yansıtılmış ve
sonuçta bugün karşımızda duran manzarayla, tükenmek üzere olan bir doğa,
yırtılmış bir ozon tabakası ve gitgide yayılan sınai ve nükleer atıklarla baş başa
kalınmıştır.
Bookchin, insanlık tarihinde egemen olan her siyasal yapının özgürlükçü bir
alternatifinin bulunduğunu savunmaktadır: Bugünün toplumunun da alternatifi
vardır. Katılımcı bir siyaset, yerinden yönetim, yaşanabilir küçük topluluklar
oluşturulması, doğaya zarar vermeyecek hatta doğal bozuklukları onarabilecek
teknolojiler kullanılması, insan ve doğa arasında uyumlu bir denge ve alışverişin
kurulması gibi yaklaşımlar sayesinde, dünya, bugünkü gidişatının varacağı
kaçınılmaz "kıyametten" kurtulabilir. Tarih boyunca nice acılara yol açan tahakküm
ortadan kaldırılabilir.