Bal Arısı Hastalık ve Zararlıları
kalmakta, peteklerde bal ve larva büyütme alanları fark edilmektedir.
Koloni çöküş sendromu görülen kolonilerde tespit edilmesi nedeniyle
kayıplardan sorumlu tutulmuştur. Koloni çöküş sendromu sebebi ile
2006-2007 yılı kışında Amerika’daki ticari arıcılığın %23’ü
etkilenmiş ve koloni kayıp oranı %50-90 arasında olmuştur. Daha
sonraki çalışmalar virusun koloni çöküş sendromu görülen tüm
kolonilerde olmadığını göstermektedir.
Önlemler:Bilinen arı viruslarının hemen hepsi hasta arıların
yaşam sürelerinin kısaltmaktadır. Virusların hepsi arılar için
tehlikelidir. Diğer hastalıklara nazaran hastalığın şiddeti daha düşük
derecelerde seyretmektedir. Ancak bu durum değişerek çok daha
büyük salgınlar ve şiddeti daha artmış bir tablo ortaya çıkabilir.
Virusların varlığı yada yokluğu Nosema apis ve varroa parazitleriyle
bağlantılıdır. Parazitlerin miktarıyla virusların yoğunlukları arasında
paralellik vardır. Bal arılarında viruslar lokalize olarak yerleşmekte ve
arının direncinden dolayı hastalık belirtileri göstermezler.
Nosema apis ve Varroa’ya karşı kimyasal maddelerle mücadele
edilmelidir. Çünkü bu parazitler virusların üremesini uyarmaktadır.
Nektarın bol geldiği zamanlarda ve arı populasyonunda fazla olması
halinde hastalık belirtileri yok olmaktadır. Nektar bölgede yeterli
değilse koloniler nakledilmelidir. Hastalıklı kolonilerin ana arıları
yenilenmelidir. Virusların yayılmasını önlemek için şurupla besleme
yapılmalıdır. Sacbrood’lu kolonilerde erişkin arılar arasında kovan içi
hizmetleri yeterli düzeyde götürecek miktarda arı olması halinde
hastalık sönmektedir. Bu durum en iyi nektar akımına bağlıdır.
Çevrede bol nektar yoksa virus aşırı çoğalmakta, genç işçi arılar
beslenmeyi durdurmakta ve larvaları bakmayı bırakmaktadır.
Normalde tarlacı olmaları gereken süreden daha önce tarlacı
olmaktadırlar. Hastalık durumu bilinmeyen arılıklardan malzeme, arı,
ana arı, bal ve polen alınmamalıdır. Hastalıklı kolonilere sağlıklı, genç
ana arılar verilmelidir.
3. Protozoonlar
3.1. Nosemosıs (Nosema Hastalığı)
1909 yılında Alman bilim adamı Enoch Zander, bal arılarının
orta bağırsak epitel hücrelerinde enfeksiyon yapan parazite Nosema
apis ismini vermiştir. White, 1919 yılında N. apis’in bal arılarında
28
Bal Arısı Hastalık ve Zararlıları
yaptığı enfeksiyonu nosema hastalığı olarak adlandırmıştır. Apis
cerana ve Apis mellifera ırklarının her ikisinde de hastalık meydana
gelmektedir. Hastalık önce Doğu bal arısı Apis cerana’da iken daha
sonra Apis mellifera’ya bulaşmıştır.
Nosema apis, bal arılarının erişkinlerinde hastalık yapmaktadır.
Arıların sindirim sisteminde bozukluk yaparak verim düşüklüğüne yol
açmaktadır. Parazit, Microspora sınıfının tüm üyeleri gibi hücre içi
parazittir. Rutubetli bölgelerde hastalığa daha çok rastlanmaktadır.
Hastalık yavru üretiminin çok olduğu ilkbaharda döneminde
artmaktadır. Enfekte koloniler daha az bal üretmektedir. Enfekte
kolonilerde kış kayıplarının yüksek olduğu görülür.
Dünyanın her yerinde nosema hastalığına rastlanmaktadır.
Ülkemizde nosemosis önemli bir arı hastalığı olarak karşımıza
çıkmaktadır. Nosemosis, ilkbaharda yavru üretiminin olduğu
zamanlarda daha çok görülmektedir. Ilıman iklime sahip bölgelerde
arılar daha uzun süre kovan içinde kapalı kalmaktadır. Nosema
hastalığının ılıman bölgelerdeki şiddeti yıldan yıla büyük farklılık
göstermektedir. Havaların uzun süre yağışlı, soğuk sürmesi halinde
arılar kovan içinde kalmaktadır. Dolayısıysa kovan dışına dışkılarına
bırakamayan arılar kovan içine dışkılarlar. Bu durumda kovan içinde
N. apis sporları aşırı artar. Böylece hastalı ortaya çıkmaktadır. İklim
şartlarının iyi gittiği yıllarda hastalık oranı düşmektedir. Ayrıca
arılıklar ve koloniler arasında da büyük farklılık vardır. Bazı koloniler
hastalığa daha dirençlidir.
Avrupa bal arılarında nosemosis enfeksiyonunun görülme oranı,
Afrika bal arılarına kıyasla 4 yada 5 daha fazladır. Bu durum hastalığa
karşı genetik direncin önemli olduğunu göstermektedir.
Etken : Hastalık etkeni bir protozoon olan ve sporlanarak
çoğalan Nosema apis’dir. Nosema apis doku ve hücre parazitidir.
Nosema apis’in şekli genellikle ova, nadiren armut yada liman
şeklindedir. Bazılarının ön ucu arka ucundan daha geniştir. Enfekte
spor yaklaşık 5-7 × 3-4 μm ebatlarında, çift çekirdekli ve iplik
şeklinde kuyruğa sahiptir. Bir hücrede 150-200 spor üreyebilmektedir.
1 Bulaşıcı spor, yaklaşık 5–7 × 3–4 μm ebatlarındaki 2
çekirdekli enfekte sporu parazitli arıların dışkılarının alınmasıyla olur.
2, 3 Bağırsak içine tubular uzanır, peritropik membranı delerek
bağırsak hücresi içine girer. Polar filamentin tubul lümeninden
29
Bal Arısı Hastalık ve Zararlıları
geçerek epitelyum hücresine girmesiyle sporoplazma(SP) hücre içine
enjekte olur. 4–12 sporoplazma (9) büyür ve aseksüel olarak
bölünerek konak hücresi içinde 4 çekirdekli hale gelir. Sonuçta,
diplokaryon aşaması başlar (10) bölünme ile sonlanır. 13 Sporlar
olgunlaştığında, konak hücreleri parçalandığında enfeksiyon gücü
olan sporlar bağırsak lümenine boşalır. Sporlar ya dışkıyla atılır yada
komşu epitel hücrelerine girerek enfekte eder. Yazın sonunda,
Nosema apis’in gelişmesi azalır. İlkbaharda tekrar üremeye başlar.
Bağırsaklar kadar tüm organlar parazitlenmiştir. Nosema apis, yeni
enfeksiyon meydana getirdiğinde, aynı arı içinde birçok defa üreme
döngüsü yaparak otoenfeksiyon oluşturmaktadır. CW, kist duvarı; EN,
enkistazyon; HC, konak hücresi; N, çekirdek; NH, konak hücresinin
çekirdeği; PP, SP, sporoplazma; TI, polar filament girişi; TU, polar
filament
Nosema apis’in üreme döngüsü
Orta bağırsağa gelen nosema sporlarının içindeki polar filament,
sporun uç kısımdan dışarı çıkarak epitel hücresine girmektedir. Epitel
hücresine giren spor gelişerek, çoğalırlar. Çoğalma sporlanma ile
olmaktadır. Sporoplazma, konakçı hücresinde kısa bir zamanda
olgunlaşarak merontlar meydana gelmektedir. Bölünme işlemleri
sonucu meydana gelen merozoitlerin olgunlaşarak sporontlar oluşur.
30
Dostları ilə paylaş: |