11
3. URARTUCA ARAŞTIRMALARI
3.1. ERKEN DÖNEM GÖZLEM ve KAYITLARI
Urartu Dili’nin tarihsel ve kültürel içeriği ile dilbilimsel özelliklerinin
anlaşılmasına yönelik araştırmaların başlamasından önce, yani, yaklaşık olarak; 19.
yüzyıl ortalarına kadar devam edecek olan, erken dönem gözlem ve kayıtları,
dilbilimcilerin, Urartuca’nın çözümüne yönelik, ilgilerini çekerek, harekete geçirip,
incelemelerinin başlaması için oldukça önemli bilgi ve belgeler sağlamıştır. Bunlar :
Osmanlı döneminin ünlü seyyahı Evliya Çelebi 1655 yılında Osmanlı devlet
işlerinde görevli olarak Avrupa, Afrika ve Asya’yı dolaştığı sırada Van’a da gelmiştir.
Van şehrinin bu yüzyıldaki durumunu yansıtan anlatımlarının yanı sıra Van Kalesi’ndeki
Urartu yazıtlarını “rumuz ve işaret” şeklinde “hattı ibret - nümânlar” diye tasvir
etmiştir
1
.
1839’da Anadolu ve İran’a seyehati sırasında önemli keşiflerde bulunan Fransız
seyyah ve arkeolog Charles Texier Van’ı da ziyaret ederek şehrin o dönemdeki planını
ve gravürünü çizmenin yanında, (resim 2 a,b,c) Van Kalesi’ndeki mezar odalarını
inceleyerek kaledeki yazıtları kopyalamıştır
2
.
1846 yılında, Fransız Xavier Hommaire de Hell, ülkesi tarafından Yakın
Doğu’yu incelemek üzere İran’a gönderilmişti. Fransız gezgini bu seyahati sırasında
Van’da gözlemlerde bulunmuş ve Van Kalesi’nin öneminin Kalede bulunan yazıtlar ve
büyük oluklar diye tanımladığı krali mezar odalarından ileri geldiğini bildirmektedir.
İngiliz seyyah ve arkeoloğu Austen Henry Layard, 1849 ‘da Van’a gelip,
Musul’lu bir Hristiyan olan arkeolog Hormuzd Rassam ile birlikte Van Kalesi’nde
1
Evliya Çelebi - Mehmet Zılli İbn-i Derviş, Seyahatname,IV, İstanbul, 1314/1897-98, 252-256
2
Charles Texier, Description De I’ Armenie, La Pers Et La Mesopotamia I, Paris, 1842, 11-13
12
araştırmalar yapmıştır. Layard Kale’deki ve çevre bölgelerdeki Urartu yazıtlarını kopya
etmenin yanı sıra Kale’nin bir gravürü ile Urartu Krallarından I.Argisti’nin mezarının
detaylı bir planını ve resmini yayınlamıştır. Halkın Hazine Kapısı veya Analıkız diye
tanımladığı kale’nin kuzey eteklerindeki kutsal alanı da inceleyerek, burada kısa bir süre
kazı yaptığını ve toprağa yarı gömülü steli açığa çıkardığını bildirmektedir.
Toprakkale’de de incelemelerde bulunan Layard, Meherkapı (Taş Kapı/Çoban Kapı)
yazıtı hakkında bilgiler vermiştir
3
.
3.2. DİL BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR ve SONUÇLARI
Van bölgesinde Urartu Krallığı’na ilişkin arkeolojik ve filolojik (dil bilimsel)
değer taşıyan ilk bilimsel çalışmalar; 19. yüzyılın başlarında, Fransız bilim adamı
Saint Martin ve Fransız Hükumeti’nin desteğiyle, Doğu Anadolu’ya gönderilen Alman
bilim adamı Friedrich Eduard Schulz ile başlamıştır. M.S. 5. yüzyılda yaşamış Ermeni
tarihçi Khroneli Moses’in eserindeki kayıtlardan; Van’da bulunan eski kalıntılar
hakkında ilk bilgilerini edinen Schulz 1827 yılında Urartular hakkındaki ilk bilimsel
araştırmalarını Van Kalesi, Şamran Kanalı ve Urartu yazıtlarını araştırarak
gerçekleştirmiştir.
Schulz Van Kalesi’nde ve çevre bölgelerde bulunan 42 Urartu yazıtını kopya
etmiş ve bunları 1828 yılında Paris’e göndermiştir. Van’dan Hakkari’ye (Cölemerg)
doğru yaptığı bir inceleme gezisi sırasında öldürülmüş olan bu bilim adamının yaptığı
kopyalar ancak 1840 yılında yayımlanabilmiştir. Schulz’un araştırmaları, Urartu
yazıtlarına ilişkin ilk bilimsel verileri sunmanın yanı sıra, Urartu mimarisinin erken
dönem değerlendirmeleri hakkında da önemi büyüktür.
Urartu dilinin çözümüne yönelik ilk bilimsel uğraş 1847 yılında, İngiliz bilim
adamı Edvard Hincks ile başlamıştır. Schulz’un çalışmaları sonucunda ele geçirilen
yazıtlardan özellikle I. Argişti’nin tekrarlamalı yıllıkları, Hincks’in, Assur ve Babil
3
Vildan Sekmen, Van ve Toprakkale’deki Araştırma veKazıların Tarihçesi, İstanbul, 1990, Giriş II-XXI
13
yazıtlarında da görülen eş sesli bazı işaretlerin yanısıra “şehir” gibi bazı determinatifleri
(belirteç işaretleri) keşfederek, bir kaç kelimeyi ve Urartu Kralları’ndan bazılarının
adlarını doğru olarak okumasını sağlamıştır. Hincks, herne kadar, Urartu Dili’nin bir
İndo-Avrupa dili olduğuna inanmakla yanıldı ise de, özel adları ve bazı olay sonuçlarını
ayırt edip anlamayı başarması önemli gelişmedir.
19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Mezopotamya’nın Koyuncuk ve Nimrud
şehirlerinde önemli keşiflerin gerçekleştirilmesi önce arkeologların; daha sonra, henüz
tam olarak çözümlenmemiş Assur ve Babil dillerine ilişkin çivi yazılı belgelerin ele
geçirilmesi, dilbilimcilerin ilgisini güneye çekmiştir. Böylece, 1850’ li yıllarda çivi
yazılı metinleri çözmedeki uğraşlar Semitik Akad Dili ve bu dilin lehçeleri olan Assur
ve Babil Dilleri üzerinde yoğunlaştı. Bu dillere ait temel yazı kuralları anlaşıldıktan
sonra Urartu dili hakkındaki araştırmalara devam edildi.
Urartu çiyazılı metinlerinin şifresini çözme işi, 1871 yılında François Lenormant
ve 1872’de A. D. Mordtmann tarafından ele alındı. Lenormant metinlerin çözümü
konusunda Hincks’e göre biraz daha ilerlemiş, Mordtmann ise bir kaç kelimenin daha
anlamını bulmuştur. Fakat Assur Çivi Yazısı hakkındaki bilgisinin yetersiz oluşu, daha
fazla ilerlemesini engellemiştir
4
.
Dilin çözümüne yönelik pekte başarılı sayılmayan ilk denemelerin ardından 1880
yılında Fransız dil bilimci Stanislav Guyard, soruna ışık tutan yeni bir keşif yaptı. Bu
keşif, Urartu kitabelerinin sonunda sıklıkla karşılaşılan bir ibare olup, Assurca
kitabelerde aynı yerde bulunan lanetleme formülünü temsil ediyordu.
19. yüzyıl sonlarına doğru dilbilimciler Assur-Babil çivi yazılı belgelerinde
bulunan ideogram (sümerogram/logogram) ve determinatif işaretlerini tespit ettikten
sonra Urartu yazıtlarının ne hakkında olduklarını aşağı yukarı anlayabilmişlerdir. Bu
bilgilere dayanarak, 1882 yılında A. H. Sayce, dilin temel özelliklerinin anlaşılmasında
zorluklar yaşamasına rağmen çalışmalarıyla ilk başarılı çevirileri yapmayı başardı.
4
P. E. Zimansky, Ancient Ararat, A Handbook of Urartian Studies, Delmar, Caravan Boks, Newyork,
1998, 101 v.d
Dostları ilə paylaş: |