Monoteizm Hakkında Schmidt ile Pettazzoni Arasındaki Tartışma
125
veya alan/kültür çevreleri (Kulturkreis) teorisini benimsemiştir.
50
20.
yüzyılın başlarında Alman Antropoloji Okulunda hâkim olan bu teorinin
temel ilkesi, insanlığın dünyanın belirli bir yerinde meydana gelerek
yeryüzüne yayıldığı düşüncesine dayanmaktadır. Schmidt‟e göre daha sonra
gerçekleşen göçlerle birlikte kültür, değişime uğramıştır. Schmidt, bu göçler
sonucunda insanların yerleştikleri bölgelerin kültürlerini meydana
getirmeyip, başlangıçtaki kültürün değişime uğratılmış şeklini devam
ettirdiklerine dikkat çekmektedir.
51
Değişik kültürlerdeki benzerlikleri ve
farklılıkları izah etmeyi amaçlamak üzere geliştirilen yayılma kanununa göre
en geniş çapta yaygın olan bir unsurun en eski olması gerekmektedir.
52
Kulturkreis teorisine göre tarihsel katmanlaşma sayesinde arkaik, hatta
“ilk” gelenekleri daha sonraki gelişmeler ve etkilerden ayırt etmek mümkün
olacaktı. Tarihsel Etnoloji, Avustralya‟nın güney-doğusunda yaşayan
kabileleri, Pigmeleri, Asya ve Amerika‟nın kuzeyinde yaşayan bazı
kabileleri ve Fuegienleri en eski uygarlıkların kalıntıları olarak
değerlendirmektedir. Bu kalıntılardan hareketle Schmidt, başlangıçtaki dinin
ortaya konulabileceğini düşünüyordu. Schmidt‟e göre Tarihsel Etnoloji
sayesinde insanlığın ilk dönemlerine yaklaşarak en eski din şeklini
keşfetmek mümkün olacaktı. Avcılık ve toplayıcılıkla yaşamlarını sürdüren
ilkel kabilelerin (Urvölker) dinlerini bilmek bu bakımdan son derece önemli
idi. Zira bu halklar gelişim safhasının en başlarında bulunmaya devam
ettikleri için bunların dini de ilk insanların dinine yakın olmalıydı.
53
Ona
göre bu
Urreligion (İlk Din) ebedî, yaratıcı, her şeyi bilen, iyiliksever ve
gökte yaşadığına inanılan bir Yüce Tanrı inancından ibaretti. Sonuç
itibariyle Schmidt, başlangıçta dünyanın her yerinde bir tür ilk monoteizmin
50
Eliade, La nostalgie des origines, s.51; Schmidt, Origine et évolution de la religion, ss.278-279.
Alman yayılmacı okulu hakkında daha fazla bilgi için bkz. Robert H. Lowie,
The History of
Ethnological Theory, (New York: Farrar & Rinehart, 1937), ss.177-195. Bu okulun teorisi hakkında
eleştirel bir bakış açısı için bkz. Clyde Kluckhohn, “Some Reflections on the Method and Theory of
the Kulturkreislehre,” American Anthropologist, New Series, 38:2 (1936), ss.157-196. Schmidt‟in
Kulturkreis teorisi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Marvin Harris, The Rise of Anthropological
Theory: A History of Theories of Culture, (London: Routledge, 1968), 382-388. Schmidt‟e göre
Etnolojinin tespit edebildiği kadarıyla Pigmeler, insanlığın evrim safhasında en eski katmanı
oluşturmaktadır (Schmidt, Origine et évolution de la religion, s.242). Schmidt, Pigmeler gibi en eski
halklarda Yüce Tanrı inancına rastlanılmasını, bu düşünceyi evrim sürecinin sonuna yerleştiren
animizm, totemizm, büyücülük vs. gibi din teorilerinin yanlışlığını ortaya koyan en önemli argüman
olarak görmektedir (Schmidt, Origine et évolution de la religion, s.351).
51
Schmidt, “The Quest of the Supreme Being,” s.277.
52
Harris, a.g.e., s.376
53
Henryk Zimon, “Wilhelm Schmidt‟s Theory of Primitive Monotheism and its Critique within the
Vienna School of Ethnology,”
Anthropos, 81:1-3 (1986), s.246.
126
Ramazan Adıbelli
(Urmonotheismus) yer aldığını ve toplumlar bünyesinde daha sonra meydana
gelen değişimlerin bu inancı azalttığını, tahrif ve çoğu zaman da yok ettiğini
düşünüyordu.
54
Şimdi bir bakışta ilkel uygarlıkların ve bunların ortaklaşa paylaştıkları
Yüce Varlık inancının yayılışını göz önüne getirirsek hiç de anlamsız ve
belirsiz bir şeyin söz konusu olmadığını fark ederiz. Bu uygarlıklar, bir
kemer gibi Eski Dünyanın güneyinin yarısını çevrelemekte ve bu kuşağı
Ges-Tapuyalar, Yeni Dünyaya uzatmaktadır. Bunların şu an yaşadıkları
adalar, kıtaların en ücra köşeleri, sıradağların ortası, bakire ormanların içi
gibi kenar bölgelere itilmiş olması daha yoğun ve eskiden beri süregelen
yayılmayı göstermektedir. İkinci ve üçüncü aşamada bunların kuzey ve
güney kültürleriyle birlikte dünyanın en uç köşelerine yayıldıklarını
görüyoruz. Yeni uygarlıkların hiçbirinin böyle bir coğrafî yayılma
gerçekleştirmediği söylenebilir. Eğer şimdi bu devasa alanın genişliği
içerisinde her yerde parçalar hâlinde olsalar da ilkel halklarda bir Yüce
Varlık inancı görünüyorsa, bu inancın en eski insan uygarlığının büyük
bölümünü oluşturduğunu ve insanlığın çeşitli gruplara ilk bölünmesinden
önce durumun böyle olduğunu kuşkusuz kabul etmek gerekecektir.
55
Dinin ve tanrı kavramının kökenini incelemek üzere kaleme aldığı ve
İlahi Kelam Cemiyetinin (Societas Verbi Divini) kurucusu Arnoldi Ianssen‟e
ithaf ettiği L’origine de l’idée de Dieu adlı kitabının önsözünde Schmidt,
metodoloji hakkındaki düşünceleri ile ilgili önemli bilgiler aktarmaktadır.
Karşılaştırmalı Din Bilimini, Etnolojinin bir dalı olarak gören Schmidt,
öncelikle bu disiplinin amacını belirlemektedir:
Din Biliminden ya da Din Felsefesinden ayırt etmek için çoğu zaman
adlandırıldığı üzere Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, halkların yaşamı
içerisindeki bir grup olguyu yani dini olguları tüm genişlikleri, kökenleri,
yayılmaları ve evrimleri açısından incelemek ve betimlemekten başka bir
amacı olmayan etnolojik bir disiplindir
.
56
Schmidt, Din Biliminin, herhangi bir din türünün ya da dinî düşüncenin
hakikati veya değeri hakkında hiçbir değer yargısında bulunmayarak bu işi
etnolojik bilimlerin dışında yer alan Din Felsefesine bırakması gerektiği
54
Eliade,
La nostalgie des origines, ss.51-52.
55
Schmidt,
Origine et évolution de la religion, ss.321-322.
56
Wilhem Schmidt,
L’origine de l’idée de dieu. Étude historico-critique et positive, (Paris, 1910), s.2.