Monoteizm Hakkında Schmidt ile Pettazzoni Arasındaki Tartışma
127
hususuna vurgu yapmaktadır.
57
Daha sonra Schmidt, Din Biliminin konusu
olan din kavramını tanımlamaktadır. Schmidt‟e göre din:
Dünyevi ve maddi durumların üzerine yükselen bir veya birkaç kişisel varlığı
kabul etmek ve bunlara karşı bağımlılık duygusu hissetmektir. Çoğu zaman
yapıldığı gibi manevi güçler demiyor, kişisel güçler diyoruz çünkü böylece
maneviyat düşüncesinin henüz gelişmemiş olduğu biçimleri ve dönemleri
kuşatmış oluyoruz. Karşılaştırmalı Din Biliminde evrensel ve kişisel olmayan
büyüsel bir gücü evrimin başlangıcına yerleştirmeye çalışan en yeni hipotezler
bizim “kişisel” tabirimizi eleştirebilirler […] Bu tasavvurun yanlış olduğunu
ve en azından başlangıcı itibariyle büyü ile din arasında oldukça belirgin bir
karşıtlığın bulunduğunu göstereceğiz.
58
İlk din şekli olarak animizm teorisinin Din Bilimi alanında hâkim
olduğunu sık sık tekrar eden Schmidt,
59
bu teoriyi çökertmek için kendi
stratejisini ortaya koymaktadır. Schmidt‟e göre animizm ile mücadele
etmenin en iyi metodu, buna karşı olgular hakkında zengin bir
dokümantasyona dayanarak en ince detayına kadar geliştirilmiş “pozitif bir
teori” ile karşı koymaktır.
60
Tanrı Fikrinin Kökeni (L’origine de l’idée de
Dieu) adlı kitabına koyduğu
Pozitif ve Tarihsel-Eleştirel İnceleme (
Étude
historico-critique et positive) şeklindeki alt başlık da Schmidt‟in bu kitaptaki
misyonunu açık bir biçimde yansıtmaktadır. Bu teorinin özü, çeşitli ilkel
halklarda monoteizmin önceliğini ispat etmeye dayanmaktadır. Böylece
Schmidt‟e göre monoteizmi uzun bir evrim sürecinin son aşaması olarak
gören animizmin temel tezlerinden birine ölümcül darbe vurulmuş olacaktır.
Andrew Lang‟ı Schmidt nazarında önemli kılan en temel hususlardan biri,
onun ilk insanların vahyin muhatabı olduğunu ve bu İlk Monoteizmin
zamanla tahrif edildiğini savunan Vahiy teorisini reddeden Max Müller‟in
natüralizm teorisini çökerttikten sonra animizmin temel tezini çürütecek
deliller sunmasından kaynaklanmaktadır.
61
Lang için “Din Bilimi alanında
devrim yaptı” şeklindeki nitelemesi de Schmidt‟in bu İskoçyalı
araştırmacıya verdiği değerin bir ifadesi olarak gösterilebilir. Animizmi
57
Schmidt,
L’origine de l’idée de dieu, ss.2-3.
58
Schmidt,
L’origine de l’idée de dieu, s.4
59
Schmidt,
a.g.e., ss.28, 38, 58.
60
Schmidt,
a.g.e., s.61.
61
Bkz. F. Max Müller,
Introduction to the Science of Religion: Four Lectures Delivered at the Royal
Institution, (London: 1873), ss.40-41; Louis H. Jordan,
Comparative Religion: Its Genesis and
Growth, (Edinburgh: 1905), s.530.
128
Ramazan Adıbelli
savunanlar, her tür uygarlık seviyesinde, en düşük seviyedeki halklarda bile
yer alan Tanrı kültünün yani ilkel bir monoteizmin izlerini dikkate
almazlarken Lang bu noktaya vurgu yapmıştır.
62
Lang, Avustralya‟nın güney
ve güney doğusunda yer alan kabilelerde, Andaman adalarında, Güney
Afrika‟da yaşayan Bushmen kabilesinde, Kuzey Amerika yerlilerinde,
Güney Amerika kızıl derililerinde vs. yüce varlık inancının bulunduğunu
göstermiştir.
63
Ancak Schmidt‟in aksine Lang, hiçbir zaman ne doğrudan ne
de dolaylı olarak bu inancı herhangi bir vahiy biçimi ile
ilişkilendirmemiştir.
64
Animizm teorisine göre ruh kavramının Tanrı düşüncesine göre önceliği
bulunmaktadır. Oysa Lang, Avustralya‟daki, Andaman adalarındaki
kabileler ve Bushmenler gibi en ilkel kabilelerde ruhlara ilişkin herhangi bir
kült icra edilmediğini ortaya koyarak animizm teorisinin üzerine oturduğu
temel dayanaklardan birini daha yıkmış oluyordu.
65
Ancak Lang‟ın animizmi
kökten reddetmediğini göz ardı etmemek gerekir. Lang‟ın asıl itirazı, bu
düşüncenin, dinî hayatın başlangıç noktasına yerleştirilmesinedir. Myth,
Ritual and Religion adlı kitabının 1899 yılında yapılan yeni baskısında
Lang‟ın dinin ilk şekli konusunda Tylor‟un teorisinden ne derece uzaklaştığı
net bir biçimde görülmektedir. Bu yeni baskının önsözünde Lang, mevcut
bilgilerin, dinin kökeni hakkında bilimsel bir teori inşa etmek için yeterli
olmadığını ve belki de bunu yapmanın hiçbir zaman mümkün olmayacağını
ifade etmektedir.
66
Lang her ne kadar ilk din şekli hakkında bir hükme varabilmek için
yeterli malumat bulunmadığına dikkat çekse de tanrı fikrinin doğuşu
hakkında fikir yürütmekten de geri durmamaktadır. Lang‟a göre insan,
eşyanın meydana geldiğini fark ettikten sonra kendisinin yapmadığı ve
yapamayacağı şeyleri meydana getiren birinin bulunduğu sonucuna
varmıştır. Bilinmeyen bu şahsiyet, doğanın üstünde yer alan yüce bir insan
62
Schmidt, L’origine de l’idée de dieu, s.67.
63
Bkz. Schmidt, L’origine de l’idée de dieu, ss.78-103.
64
Lester Richard Hiatt, Arguments about Aborigines: Australia and the Evolution of Social
Anthropology, (Cambridge: Cambridge University Press, 1996), s.109. Schmidt‟in
L’origine de
l’idée de dieu adlı eserini değerlendiren Lang, ilkel kabilelerde bir Yüce Yaratıcı düşüncesinin
bulunmasının bu halkları Schmidt‟in kastettiği anlamda monoteist yapmadığına dikkat çekmekte ve
kendisinin bu ilkel kabilelerin dinin filozofların kullandıkları dar anlamda monoteist bir niteliğe
sahip olduğu yönünde hiçbir beyanda bulunmadığını ifade etmektedir (Andrew Lang, “Review:
L‟origine de l‟idée de dieu,” Folklore, 21:4 (1910), s.518).
65
Bkz. Schmidt,
L’origine de l’idée de dieu, s.104.
66
Andrew Lang,
Myth, Ritual and Religion, c.I, (London, 1899), s.xii.