Monoteizm Hakkında Schmidt ile Pettazzoni Arasındaki Tartışma
119
Görüldüğü üzere Darwin‟in evrim teorisi, sadece doğa bilimleri için
değil, aynı zamanda dinleri araştıranların büyük çoğunluğu tarafından da
temel bir postulat olarak kabul görmüştür. Evrim düşüncesi, Din
Bilimlerinde etkisini uzun bir süre devam ettirmiştir. 20. yüzyılın başlarında
Avrupa‟da dinler tarihi alanında yazılan kitapların hemen hepsinde ele alınan
dinî olgular, evrim teorisi doğrultusunda izah edilmeye çalışılmıştır.
21
Örneğin J. Estlin Carpenter (1844-1927), 1913 yılında ilk baskısı yapılan
Comparative Religion adlı kitabındaki; “Artık tüm din tarihi incelemesi
sağlam bir şekilde bu büyük düşünce [evrim] üzerine kurulmuştur”
22
ifadesi,
evrim teorisinin Dinler Tarihi alanındaki etkisini açık bir biçimde ortaya
koymaktadır. Eliade‟ın belirttiği gibi bu dönemde Batı bilim dünyası, her
şeyin (hayatın, evrenin, dillerin, dinlerin, ırkların, sanatın, kurumların, vs.)
kökenini arama saplantısı içerisindedir.
23
Robert Ranulph Marett (1866-1943) ise özellikle dinin kökenini
araştırma konusu edinen Antropoloji‟nin evrim teorisinden ne derece
etkilendiğini şu şekilde ifade etmektedir: “Antropoloji Darwin‟in çocuğudur.
Onu [Antropolojiyi] Darwinizm mümkün kılmıştır. Darwinizm bakış açısını
reddettiğinizde Antropolojiyi de reddetmeniz gerekecektir.”
24
Marett‟in hocası olan İngiliz antropolog Edward Burnett Tylor (1832-
1917), 1871 yılında yayımlandığında İngiltere‟de büyük bir ilgi uyandıran
Primitive Culture (İlkel Kültür) adlı eserinin birinci cildinde “aşağı ırklar”
(lower races) diye nitelendirdiği ilkel halkların dinlerinin sistematik şekilde
incelenebilmesi için basit bir din tanımının gereğinden bahsetmektedir. Bu
tanımın yüce bir tanrıya ya da ölüm sonrası hesaba inanç, putlara tapınma
temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Evans-Pritchard‟a göre bunların nazarında ilkel dinin diğer
dinî inançlardan bir farkı yoktu, yani o da bir yanılsamadan ibaretti. Bu araştırmacıların teorilerinin
daha iyi anlaşılması açısından bu teorilerin arka planında yer alan asıl amacın ne olduğu yönünde
Evans-Pritchard‟ın sunduğu görüş daha da dikkat çekicidir. Evans-Pritchard‟a göre ilkel din
hakkında teori üreten araştırmacıların çoğu ilkel dinlerde Hıristiyanlığa ölümcül darbeyi vuracak
silahı aramışlar ve bulmuşlardır da. Bu araştırmacılar tarafından ilkel dinin hayali bir ürün olduğu
gösterilmek suretiyle onun akıl dışı ve saçma bir şey olarak izah edilerek ilkel dinin yıkılması ve
bundan hareketle büyük dinlerin gözden düşürülmesi ve sonunda da yok olması amaçlanmıştır (E. E.
Evans-Pritchard, Des théories sur la religion des primitifs, (Paris: Payot, 2001), ss.29-30).
20
Bowie, a.g.e., s.14.
21
Eric J. Sharpe, “Some Problems of Method in the Study of Religion,” Religion, 1:1 (1971), s.4.
22
J. Estlin Carpenter, Comparative Religion, (London: Oxford University Press, 1944), s.33.
23
Mircea Eliade, “The Quest for the „Origins‟ of Religion,” History of Religions, 4:1 (1964), s.160.
Ayrıca bkz. Eliade,
La nostalgie des origines, ss.81, 85; Mircea Eliade,
Aspects du mythe, (Paris:
Gallimard, 1963), s.100.
24
R. R. Marett, Anthropology, (London: 1912), s.8.
120
Ramazan Adıbelli
veya kurban icrası gibi hususları içermesi zorunlu kılınırsa birçok kabilenin
din kategorisi dışında kalacağına
dikkat çektikten sonra Tylor, “asgari bir din
tanımı” yapmaktadır. Ona göre din, “Ruhsal/Manevi Varlıklara inanç”tan
oluşmaktadır.
25
Evrimci anlayış doğrultusunda düşünen Tylor‟a göre din,
insanlığın çocukluk safhasını yani “ilkel bir zihniyeti” yansıtmaktadır. Tylor,
evrim süreciyle birlikte insanlığın “dinin karanlıklarından” sıyrılarak bilimin
aydınlığına kavuşacağına inanıyordu. Ona göre dinin ilk safhası olan
animizden politeizm, bundan da monoteizm türemiştir. Bu düşüncesini
desteklemek için antropolojik verileri zikreden Tylor, hiçbir “vahşi” kabilede
monoteizmin izine rastlanılmadığını ileri sürmüştür.
26
Tylor‟un sadık öğrencisi İskoçyalı şair, gazeteci, tercüman ve romancı
Andrew Lang (1844-1912), hocasının monoteizm hakkındaki görüşlerini
paylaşıyordu. Tylor gibi Lang da monoteizmin uzun bir evrim sürecinin
sonucunda animizden türediğini kabul ediyordu. 1887 yılında yayımlanan
Myth, Ritual and Religion adlı kitabında Lang‟ın evrimci düşünceyi
mitolojiye uyguladığı görülmektedir. Bu kitapta Lang, uygar halkların
mitlerindeki “aptalca, vahşi ve irrasyonel” unsurun ya vahşilik döneminin bir
kalıntısı, ya mevcut vahşi halklardan bir alıntı ya da şairlerin vahşi
halklardaki bilgileri taklit etmesinden ibaret”
27
olduğu yönündeki görüşünü
dile getirmektedir. Tylor gibi Lang da mitin insanlığın çok eski çağlarında
cehalet içerisinde vahşi bir hayat sürdüğü dönemin kalıntısı olduğu
görüşündedir.
28
Lang, Tylor‟un ileri sürdüğü animizm teorisini İngiltere‟de
git gide güç kazanan Max Müller‟in Doğa Mitolojisi Okulu karşısında
savunmuştur.
29
Mitolojik ve tanrısal figürleri, doğal gerçekliklerin ve
özellikle de gök cisimlerinin kişileştirilmiş hâlleri olduğunu savunan bu
okulun teorisi çökünce Lang, dikkatini antropologların verilerine çevirerek
“yüce tanrılar” meselesi ile ilgilenmeye başlamıştır.
30
1898 yılında
yayımlanan
The Making of Religion (Dinin Oluşum) adlı kitabı, Lang‟ın
25
Edward B. Tylor, Primitive Culture, c.I, (London: 1871), s.383; Edward B. Tylor, “Animism,”
Classical Approaches to the Study of Religion. Aims, Methods and Theories of Research. Volume 1:
Introduction and Anthology, (ed.) Jaques Waardenburg, (The Hague: Mouton, 1973), ss.213-214.
Ayrıca bkz. Samuel G. F. Brandon, “Origins of Religion,” The Dictionary of the History of Ideas,
(ed.) Philip P. Wiener (New York Charles Scribner‟s Sons, 1973), c.4, s.96.
26
Bkz. Edward B. Tylor,
Primitive Culture, c.II, (London: 1871), s.302 vd.
27
Andrew Lang,
Myth, Ritual and Religion, c.I, (London: 1887), s.33.
28
Lang,
Myth, Ritual and Religion, c.I, s.34
29
Schmidt,
Origine et évolution de la religion, s.111.
30
Sharpe,
Comparative Religion, s.59.