VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
367
KAYSERİ İLİ EL ÖRME PATİKLERİN MOTİF, RENK VE KOMPOZİSYON
YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
(RESEARCH ABOUT MOTIF, COLOR AND COMPOSITION OF KAYSERİ HAND
KNITTED BOOTIES IN KAYSERİ PROVINCE)
Banu Hatice GÜRCÜM
Aslıhan ÇİFÇİ
ABSTRACT
In the globalizing world, traditional arts and cultural values are increasingly
being lost, breaking away from the essence of the world societies, and moving
towards a monolithic atmosphere in which the cultural and artistic values of the
developed countries are foregrounded. As in all cultural elements, traditional arts
also reveal the basic aesthetic values of society and designers fall into the
responsibility of creating designs that conform to the ever-changing modern era.
Traditional Turkish textile arts, together with being a valuable cultural heritage,
contain motifs, designs, colors and composition information which are the basic
aesthetic values of Turkish society. Hand craftsmanship has a separate
prescription because it is one of the richest with technical, color, motif and product
variety among the handicrafts which constitute one of the richest sources of
Turkish culture. Since culture is a dynamic system of values, it is replaced by new
forms and meanings which are traditional with social change. When it comes to the
use of cultural elements in contemporary design applications, all standards, rules
and guidelines are limited. There is no framework to transfer the basic components
of culture into product design. Culture based product design namely textile design
is a field where the designer should depend on ethnographic values to decide on
how culture should be conveyed. Culture based textile production is a field of
handcrafts and the instuitive design is carried on through continuous repetition of
the craftsman's knowhow. Thus, there is no definite method to explain how culture
should be transferred in textile product design. This research is carried out as a
qualitative research to examine the tradition of the hand knitting in Kayseri province
and to document the motifs, patterns, colors and compositions on the booties
made by women in the village. This research will enable textile designers transfer
the beauty of the traditional to future generations by taking tradition as a source of
contemporary interpretation without disturbing the conscious nature of our cultural
values.
Key words: Etnographic research, Handknitted booties, textile design,
Kayseri province
1. GİRİŞ
Bir toplumun kültürü o toplumun tarihini, bireylerin hayatın çeşitli
zamanlarındaki eylemlerini, ekonomik faaliyetlerini, dinlenme, eğlence ve dini
hayata ayrılan kısımlarını içermektedir. Bu nedenle, ulusların geçmişleri
Doç. Dr., Gazi Ün. Sanat ve Tasarım Fak. Tekstil Tasarımı Böl. Ankara.
Gazi Ün. Güzel Sanatlar Enst. Tekstil Tasarımı ABD Yüksek Lisans Programı Öğrencisi,
Ankara.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
368
geleceklerine bağlayan en önemli köprülerden birisi de kültür varlıklarıdır. Kültür
varlıkları içerisinde el sanatlarının önemli bir yeri bulunmaktadır. Çeşitlilik gösteren
el sanatları ve bunlara bağlı olarak üretilenler, bir bütün olarak kültür ürünüdür ve
doğrudan doğruya insan ile ilgili olduğundan, insanın yaşama biçimini belirten
göstergelerden birisidir (Güler vd. 2010: 9; Sarıkaya Hünerel ve Er 2012:180).
Türkiye'nin kültür, sanat, bilim ve turizm merkezlerinden biri olan Kayseri,
tarihin en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa beşiklik etmiş ve her
dönemde önemini korumuştur. Şehrin en eski adı olan Mazaka, Roma devrine
kadar devam etmiş, Roma devrinde şehre imparator Şehri anlamında Kaisareia adı
verilmiş, bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde kullanılmıştır. Türkler de Anadolu'yu
fethettikten sonra şehre Kayserîye adını vermişler ve bu ad Cumhuriyet dönemi ile
birlikte Kayseri şeklini almıştır (Demir, 2012:12). Kayseri’nin kültürünün bir parçası
olan ve geçmişte ekonomik hayata yansıyan geleneksel el sanatlarının çoğu
kaybolmuştur.
Doğanın bir parçası olan insan, tarih boyunca zekâsını kullanarak yaşamını
sürdürürken, daima gördüğünü, duyduğunu, hissettiğini çeşitli şekiller bularak,
bunları çizerek, boyayarak, yontarak, dokuyarak, işleyerek, örerek birçok objeyi
süslemiştir. İnsan işlenmemiş olarak bulduğu doğayı kendi ihtiyaçlarına göre
işlemiş ve bunun sonucunda da birçok sanatın doğmasına sebep olmuştur (Ortaç
ve Çatalkaya, 2016:28). Anadolu’nun birçok uygarlığa ev sahipliği yapması zengin
Türk kültürünün oluşmasını sağlamıştır. Türkler hâkimiyet kurdukları coğrafyalarda
toplumların sanat ve kültür birikimlerinden de etkilenmişlerdir. Türk el sanatları bu
zenginlik içinde kendine özgü bir sanat anlayışı gelişmiştir. El sanatları, Türk
kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bir toplumun kimliği niteliğinde olan el sanatları,
geçmişle günümüz arasında bağ kurarak, gelecek kuşaklara Türk kültür ve
sanatının tanıtılmasına katkı sağlamaktadır (Er ve Sarıkaya Hünerel, 2012:170). El
sanatları, toplumların yapılarına, geleneklerine, beğenilerine ve kültürlerine göre
değişik özellikler gösteren, maddi ve manevi değerlerini yansıtan çalışmaların bir
bölümüdür. Aynı zamanda, bireylerin bilgi ve becerilerine dayanan, özellikle doğal
ham maddelerin kullanıldığı, elle ve basit araçlarla yapılan ve içinde yaşanılan
toplumun yaşam biçimini, gelenek ve göreneklerini taşıyan, duygularını yansıtan en
eski sanat dalıdır (Yüceer Arslan, 2014:124). El sanatları, bireylerin bilgi ve
becerisine dayanan özellikle doğal hammaddelerin kullanıldığı elle ve basit
araçlarla yapılan ve toplum kültürünü, gelenek ve göreneklerini taşıyan ayrıca
üretimini yapan bireylerin duygu, düşünce ve becerisini yansıtan, gelir getirici
üretime yönelik ürünlerdir (Onuk ve Akpınarlı, 2003:519). Aynı zamanda el
sanatları bir ulusun kültürel kişiliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir (Akpınarlı ve
Özkahveci, 2006: 125).
El sanatları içinde yer alan örücülük sanatı, zengin konu, üslup ve tekniği ile
önemli bir yer tutmaktadır. Örücülük sanatı kullanılan araç ve gerece göre el ve
makine örücülüğü olarak ikiye ayrılırken, el örücülüğü de araç ile yapılan ve araçsız
yapılan örücülük diye ikiye ayrılmaktadır. Araç ile yapılan örücülük ise şiş, tığ, iğne,
mekik ve firkete örücülüğü diye sınıflandırılmaktadır. El örücülüğü, pamuk, yün,
sentetik vb. elyaftan elde edilen iplik ve bitkisel materyallerin oluşturduğu ilmeklerin
birbiri içerisinden geçerek meydana getirdikleri dokulardır. Hammaddesinin kolay
temin edilmesi ve araç özelliğinin taşınabilir olmasından dolayı her yerde ve her
zaman el örücülüğü üretimi yapılabilmektedir. Yörede yapılan el örücülüğü sadece
giyim ve aksesuarları olarak görülmemekte Türk insanının özellikle de