TüRKİye büYÜk millet mecliSİ


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA



Yüklə 3,61 Mb.
səhifə4/54
tarix26.08.2018
ölçüsü3,61 Mb.
#64465
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Bir toplumun sağlıklı olabilmesi için o toplumu oluşturan temel birlik yapısı ailenin de sağlıklı olması gerekir. Ancak yapılan istatistik çalışmalarında boşanmaların hızla arttığı, kurulan aile birliklerinin yaşadığı sorunlar karşısında gücünü kaybederek dağıldığı görülmektedir. Güçlü bir devlet gücünü milletinden alır. Bir milletin güçlü olması, o milletin çekirdek yapısı olan ailelerin ve bu aileler tarafından yetiştirilecek fertlerin güçlü olmasına bağlıdır. Bu nedenle ailelerin yaşadığı sorunların tespit edilmesi, aile birliğinin korunmasına yönelik araştırma ve çözüme yönelik çalışmalar yapmak üzere; Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.



1)

Deniz DEPBOYLU

Aydın

2)

Oktay VURAL

İzmir

3)

Erkan AKÇAY

Manisa

4)

Oktay ÖZTÜRK

Mersin

5)

Atila KAYA

İstanbul

6)

Kadir KOÇDEMİR

Bursa

7)

Arzu ERDEM

İstanbul

8)

Seyfettin YILMAZ

Adana

9)

Edip Semih YALÇIN

İstanbul

10)

İsmail OK

Balıkesir

11)

Mevlüt KARAKAYA

Adana

12)

Erhan USTA

Samsun

13)

Mustafa KALAYCI

Konya

14)

Mehmet ERDOĞAN

Muğla

15)

İzzet Ulvi YÖNTER

İstanbul

16)

Ümit ÖZDAĞ

Gaziantep

17)

Emin Haluk AYHAN

Denizli

18)

İsmail Faruk AKSU

İstanbul

19)

Ahmet Selim YURDAKUL

Antalya

20)

Ruhi ERSOY

Osmaniye

21)

Şefkat ÇETİN

Ankara

22)

Nuri OKUTAN

Isparta

Gerekçe:

Toplumda son yıllarda hızla artan kadına yönelik şiddet olayları ve aile içinde yaşanan diğer şiddet örnekleri sık sık basında yer alırken aileyle ilgili olarak yine hızla artan boşanma olayları maalesef dikkatten kaçmaktadır. Zaman zaman uzmanlar tarafından istatistiklerle dile getirilen bu konu yeterince araştırılmamış, üzerinde verimli bir çalışma yapılmamış görünmektedir. Şayet bir çalışma yapıldıysa da başarı elde edilemediği ortadadır.

Ülkemizdeki boşanma verilerinin değerlendirilmesine yönelik yapılan istatistik çalışmalarına göre; mevcut evliliklerin 2001 yılında 91.994'ü sonlanmış, 2014 yılında bu sayı 130.913 olmuş, boşanmalar 2001 yılından 2012 yılına kadar geçen süreçte %42.3 artmıştır.

Değerlerin hızla esnekleştiği, küreselleşmeyle birlikte artan tüketim çılgınlığıyla birlikte yaşanan ekonomik sorunlar aile içi yaşanan sorunları da arttırarak ailelerimizi de tüketmeye başlamıştır. Aile birliğini tehdit eden risklerin hızla arttığı günümüzde maalesef konuyla yakından ilgilenmesi gereken birimler aynı hızla artan sorunlara karşı sağlıklı ve kalıcı çözümler üretememiştir. Toplumumuzda aile yapısı tehlikeli dönemlerden geçmektedir. Nitekim artan boşanma ve suç oranları tehlike çanlarının Türk aile yapısı için çaldığını göstermektedir.

Aile toplumun en küçük yapı taşını oluşturduğu için ailedeki sıkıntılar topluma, toplumdaki sıkıntılar aileye yansır. Sağlıklı toplumu, sağlıklı aileler oluşturur. Tarihimiz iyice incelenirse Türk ailesinin dirlik ve düzenlik içinde olduğu devrelerde devlet de dirlik ve düzenlik içindedir. Bu bakımdan Törelerimizde aile, ülke, devlet ve millet kavramları iç içe bir manzara gösterir. Aile demek, bir noktada düzen demektir. Boşanma davalarının çığ gibi büyüdüğü şu dönemde devletin en büyük görevlerinden biri aile yapısına zarar veren unsurları araştırarak, soruna yönelik bilimsel ve etkin çalışmalar yapmaktır.

Artan boşanma nedenlerinin araştırılması, hukuksal uygulamalarda ailenin birlikteliğinin sürdürülmesine yönelik yeni düzenlemeler yapılması, ailelerin yaşayabileceği mevcut ve olası sorunlar için yardım sunacak yeni birimlerin oluşturulması, aile birliğinin korunmasına yönelik daha ayrıntılı çalışmaların planlanması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önem arz etmektedir.

8. Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 20 Milletvekilinin, kadına şiddetin önlenmesi adına yürütülen çalışmaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/13):

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Boşanma nedeniyle yaşanan olumsuzlukların, giderek artan kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin saptanması, mutlu ailelerden oluşan sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulması, kadınların sosyal ve ekonomik özgürlüğünün temin edilmesi için gerekli politikaların oluşturulması amacıyla Anayasa'mızın 98, İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.



1)

Aylin NAZLIAKA

Ankara

2)

Şenal SARIHAN

Ankara

3)

Ömer Süha ALDAN

Muğla

4)

Burcu KÖKSAL

Afyonkarahisar

5)

Tekin BİNGÖL

Ankara

6)

Yaşar TÜZÜN

Bilecik

7)

Özkan YALIM

Uşak

8)

Muharrem ERKEK

Çanakkale

9)

Gamze AKKUŞ İLGEZDİ

İstanbul

10)

Serkan TOPAL

Hatay

11)

Gülay YEDEKCİ

İstanbul

12)

Onursal ADIGÜZEL

İstanbul

13)

Bihlun TAMAYLIGİL

İstanbul

14)

Necati YILMAZ

Ankara

15)

Mustafa AKAYDIN

Antalya

16)

Devrim KÖK

Antalya

17)

Lale KARABIYIK

Bursa

18)

Mustafa Sezgin TANRIKULU

İstanbul

19)

İlhan CİHANER

İstanbul

20)

Ahmet AKIN

Balıkesir

21)

Tacettin BAYIR

İzmir

Gerekçe:

Ülkemizde işsizlik yoksulluk derinleşirken, gelir dağılımı her geçen yıl biraz daha bozulmaktadır. Yaşanan bu olumsuzluk aile kurumunu da derinden etkilemekte, boşanma sayısında büyük artış görülmektedir. Aile kurumunun dağılması çocuklar üzerinde sosyal ve psikolojik açıdan olumsuzluğa neden olurken diğer bir yanda boşanmak isteyen ya da boşanan kadınların büyük bölümü ayrıldığı eşi tarafından uygulanan şiddete maruz kalmaktadır.

Kadına yönelik her türlü şiddet Türkiye'de gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum sayılara vurulduğunda karşımıza yüzde bin 400 gibi ürkütücü bir tablo çıkmaktadır.

Kadına yönelik şiddet verileri toplum olarak sürüklendiğimiz utanç tablosunu göz önüne sermektedir. Sadece Ekim 2015'te 25 kadın öldürülmüş, 15 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edilmiş, 5 kadın ve kız çocuğuna zorla fuhuş yaptırılmış, 29 kadın yaralanmış, 6 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunulmuştur. 2015'in ilk 10 ayında ise 236 kadın öldürülmüş, 112 kadına tecavüz edilmiş, 157 kadın fuhuşa zorlanmış, 319 kadın yaralanmış, 179 kadın tacize uğramıştır. Bu veriler sadece medyaya yansıyan haberlerden toparlanmaktadır. Gerçek tablonun ise daha da ürkütücü boyutlarda olduğu ifade edilmektedir. Bu cinayetlerin failleri ise kadınların en yakınları olan, eşleri, sevgilileri, babaları, kayınpederleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Failler bu suçlara kıskançlık, namus ve boşanma gibi sözde gerekçeler ileri sürmektedir.

Gördüğü baskı, şiddet, ekonomik sorunlar ve sosyal dışlanmışlık nedeniyle kadınlar mecburen boşanma yolunu seçmektedir. Kadının boşanma nedenleri erkeklerin öldürme gerekçesi olamaz.

Aile kurumunun sürdürülmesi, aile bireylerinin ve toplumun her kesiminin istediği bir durumdur. Ancak boşanma kararı fiziksel ve psikolojik şiddet gören kadınların insanca yaşama hakkı adına verdiği bir karardır. Bu kararın şiddete gerekçe gösterilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.

Kadın aile üzerinden değil birey olarak tanımlanmalıdır. Türkiye bu tanımı imzaladığı uluslararası sözleşmelerle de kabul etmiş, bu konuda yükümlülük altına girmiştir.

Kadınları ekonomik ve sosyal hayattan çekerek eve hapsetmek isteyen, kadınların siyasal katılımı önüne engeller koyan, kadınları erkek egemen toplumun kurallarına hapseden anlayış ülkemizde yaşanan bu olumsuz tablonun baş mimarıdır.

Demokrasi ve adalet, ekonomik ve sosyal kalkınma, kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması, toplumun ve siyasal iktidarın bu konuda kararlı adımlar atmasıyla mümkün olacaktır. Aksi takdirde Türkiye bu çağdışı tabloya mahkum olmaya devam edecektir.

Boşanma nedeniyle yaşanan olumsuzlukların, giderek artan kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin saptanması, mutlu ailelerden oluşan sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulması, kadınların sosyal ve ekonomik özgürlüğünün temin edilmesi için gerekli politikaların oluşturulması amacıyla Anayasa'mızın 98, İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

9. İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve 24 Milletvekilinin, boşanan kadınlara sosyal destek politikalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/14):

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Özellikle taciz ve kötü muamele içeren evlilikler içerisindeki kadınların yaşadıkları sorunların araştırılarak evlilik bağını sonlandırmak isteyen kadınlara yönelik sosyal destek politikalarının belirlenmesi için Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla teklif ederiz.



1)

Filiz KERESTECİOĞLU DEMİR

İstanbul

2)

Pervin BULDAN

İstanbul

3)

Meral DANIŞ BEŞTAŞ

Adana

4)

Behçet YILDIRIM

Adıyaman

5)

Berdan ÖZTÜRK

Ağrı

6)

Dirayet TAŞDEMİR

Ağrı

7)

Sırrı Süreyya ÖNDER

Ankara

8)

Ayşe ACAR BAŞARAN

Batman

9)

Mehmet Ali ASLAN

Batman

10)

Saadet BECEREKLİ

Batman

11)

Hişyar ÖZSOY

Bingöl

12)

Mizgin IRGAT

Bitlis

13)

Altan TAN

Diyarbakır

14)

Çağlar DEMİREL

Diyarbakır

15)

Feleknas UCA

Diyarbakır

16)

İmam TAŞÇIER

Diyarbakır

17)

Nimetullah ERDOĞMUŞ

Diyarbakır

18)

Nursel AYDOĞAN

Diyarbakır

19)

Sibel YİĞİTALP

Diyarbakır

20)

Ziya PİR

Diyarbakır

21)

Mahmut TOĞRUL

Gaziantep

22)

Abdullah ZEYDAN

Hakkari

23)

Mehmet Emin ADIYAMAN

Iğdır

24)

Erdal ATAŞ

İstanbul

25)

Besime KONCA

Siirt

Gerekçe:

Aile, karşılıklı görev ve sorumluluklara dayanan, tarihsel olarak ekonomik ve ideolojik koşullarla değişegelmiş bir yapıdır. Ne var ki, aile tarih ötesi, ekonomik ve politik şartlardan bağımsız, mutlak ve ideal bir yapı gibi tariflenmekte; bu ideal yapının "korunması" gereği özellikle yeni-muhafazakar siyasetçilerce sıkça gündeme getirilmektedir. Bu siyaset anlayışı, aile içindeki iktidar ilişkilerini ve kadın-erkek eşitsizliğini gizleyerek ev içi şiddet, işsizlik, boşanma, yoksulluk gibi konuları ailenin çözülmesiyle açıklamakta, ailenin ne şartta olursa olsun korunmasını öncelemektedir.

Neo-liberal politikalar sonucu kısıtlanan sosyal güvenlik ve refah hizmetlerinin aileye -esasen ailedeki kadınlara- devredilmesi de "ailenin güçlendirilmesi" söylemiyle meşrulaştırılmaktadır. Tüm dünyada kentleşme, kadınların işgücüne katılımının artması, kadınların güçlenmesi ve aile içinde yaşadıkları sorunlara karşı çıkabilmeleri sonucu boşanma oranları artsa da Türkiye, boşanma oranları bakımından OECD ülkeleri arasında sonlarda (27.sırada) yer almaktadır. Aslında Türkiye'deki sorun, boşanma oranlarının yükselmesi değil; taciz ve kötü muamele içeren evlilikler içindeki kadınların boşanmak istediklerinde eşleri ve aileleri tarafından baskıya ve şiddete maruz kalmaları ve maalesef öldürülmeleridir.

Boşanmak isteyen kadınlar yalnızca şiddet görecekleri korkusuyla değil, sosyal ve ekonomik güvenceden yoksun olacakları için de evliliklerini sürdürmeye mecbur bırakılmaktadırlar. İçinde bulundukları evlilikleri sonlandırmak isteyen kadınların birçoğu, evlilik dışında kendilerini ve hanede birlikte yaşadıkları kişileri idame ettirebilecek ekonomik olanaklara sahip değiller. Kadınların istihdama katılımı Türkiye'de %27.1 gibi düşük bir oranda seyrettiğinden kadınların çoğu evlilikleri boyunca ücretli bir işte çalışmıyorlar. Boşanma durumunda da iş bulmakta güçlük çekiyor; cinsiyetçi iş bölümü sebebiyle düşük ücretli ve güvencesiz, ailelerini geçindirmelerine imkan vermeyen işlerde çalışıyorlar. Devlet ve işyerleri yaygın, ücretsiz ve ulaşılabilir çocuk bakım hizmeti sunmadığından kazandıklarıyla çocuk bakımı masraflarını karşılayamıyorlar.

Önyargılar, toplumsal roller, boşanmış kadınlara yönelik çevre baskısı, kadınların tekrar evlenmeye zorlanmaları sebebiyle boşanma, kadınların ancak en son olarak başvurabildikleri bir durumdur.

"Aileyi korumak" adı altında kötü evliliklerin devamının özendirilmesi, şiddete karşı koruyucu ve güçlendirici önlemler almak yerine karakollar ve ŞÖNİM’ler aracılığıyla kadınların şiddet uygulayan erkeklerle bir araya getirilerek arabuluculuk yapılması, sığmaklarda kadınları güçlendirici, kadın dayanışmasını esas alan destek mekanizmaları bulunmadığından kadınların bir hapishane gibi tarif ettikleri sığınaklara yerleşmek istememeleri, kadına yönelik şiddeti önemli ölçüde artırmaktadır. Bu yaklaşımla kurgulanan, kadını değil, aileyi korumayı esas alan politikalar, kadınların kötü muameleye maruz kaldıkları evliliklerinin içinde sıkışmalarına sebep olmaktadır.

Taciz ve kötü muameleye dayalı evliliklerde çocuklar da fiziksel ve psikolojik zarar görmektedir. Şiddet içeren bir evliliğin devlet tarafından "çocukların korunması" maksadıyla sürdürülmesinin teşvik edilmesi Türkiye'nin imzacısı olduğu ve taraf devletleri, çocukları bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunmakla yükümlü kılan Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır.

Türkiye'de, eşi vefat etmiş kadınlar ile boşanmış kadınlar benzer yoksulluk koşullarıyla baş etmeye çalışmalarına rağmen, eşi vefat etmiş kadınlar için Sosyal Yardım Programlarından boşanmış kadınlar yararlanamıyorlar. Bu durum, devletin sosyal politika oluştururken hak ve ihtiyaç saikiyle değil siyasi saiklerle hareket ettiğini ortaya koymaktadır.

Pek çok ülkede evliliğini sona erdiren kadınlara yönelik sosyal destek programlan oluşturulmuştur. Boşanmış kadınların işgücüne katılımını kolaylaştıracak önlemlerin alınması; tüm bireylere tanınması gereken yaşlı, hasta ve çocuk bakım hizmetlerinin boşanmış kadınları da kapsayacak şekilde genişletilmesi, maddi, hukuki ve psikolojik destekler kadınların devam ettirmek istemedikleri evliliklerini sonlandırmalarına yardımcı olmaktadır. Türkiye'de de boşanan kadınlara yönelik sosyal destek politikalarının araştırılması amacıyla, Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla teklif ederiz.

10. Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç ve 24 Milletvekilinin, boşanma olaylarının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/15):



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Ailenin korunması, huzur ve refahı için; ailelerin dağılmasına, tarafların ve çocukların mağdur olmasına neden olan boşanma olaylarının ve sebeplerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin, bu yönde oluşturulacak sosyal politikaların belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.



1)

Emine YAVUZ GÖZGEÇ

Bursa

2)

Zeki AYGÜN

Kocaeli

3)

İlyas ŞEKER

Kocaeli

4)

İsmail TAMER

Kayseri

5)

Hakkı KÖYLÜ

Kastamonu

6)

Hüseyin KOCABIYIK

İzmir

7)

Yılmaz TUNÇ

Bartın

8)

İsrafil KIŞLA

Artvin

9)

Fevzi ŞANVERDİ

Hatay

10)

Mehmet AKYÜREK

Şanlıurfa

11)

Ali İhsan YAVUZ

Sakarya

12)

Şirin ÜNAL

İstanbul

13)

Markar ESEYAN

İstanbul

14)

Özcan ULUPINAR

Zonguldak

15)

Ayşe DOĞAN

Tekirdağ

16)

Halil ÖZCAN

Şanlıurfa

17)

İsmet UÇMA

İstanbul

18)

Adem YEŞİLDAL

Hatay

19)

Zehra TAŞKESENLİOĞLU

Erzurum

20)

Ebubekir GİZLİGİDER

Nevşehir

21)

Reşat PETEK

Burdur

22)

Mustafa BALOĞLU

Konya

23)

Tülay KAYNARCA

İstanbul

24)

Sami ÇAKIR

Kocaeli

25)

Tahir ÖZTÜRK

Elazığ

Gerekçe:

Aile, toplumun temel kurumlarından, hatta en önemli kurumlarındandır. Güçlü ve huzurlu aile, güçlü ve huzurlu bir toplumun temel kaynağıdır. Aile, aynı zamanda hem bir kültür kaynağı, hem de toplumun değer yargılarının ve kültürünün muhafaza edildiği en temel birimdir. Devletin ve toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ve varlığını devam ettirebilmesi, ailenin güçlü olmasına bağlıdır. Bu nedenle; Anayasamızın 41. Maddesinde ailenin korunması özel olarak düzenlenmiştir.

"Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ve uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar... ."denilmektedir.

Anayasanın ışığında; Ak Parti iktidarı ile Ailenin Korunmasına özel olarak önem verilerek bu konuda özel yasalar çıkarılmış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurularak, hem ailenin hem de kadının korunmasına ilişkin Medeni Kanun ve diğer kanunlarda iyileştirici mevzuat değişiklikleri yapılmış, aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmak üzere Aile Mahkemeleri kurulmuştur.

Ülkemizde evlenme oldukça yaygın ve devamlılık gösteren bir yapıya sahiptir. Ülkemizde evlilik kurumu önemini sürdürmekle birlikte aileye ilişkin değerlerin yıprandığı özelliklede genç nüfusta büyük farklılaşma yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu birliğin çeşitli nedenlerle sürdürülememesi söz konusu olduğunda boşanma, aile birliğini sona erdiren önemli bir karar ve toplumsal bir olgu olarak gündeme gelmektedir. Aileyi kuşatan sorun alanlarına bakıldığında, sebepleri ve sonuçları açısından boşanma en önemli sorun olarak tespit edilmektedir.

Toplumsal değişim süreci, geleneksel geniş aileden çekirdek aileye geçiş süreci ve daha araştırılması gereken birçok süreçle beraber, boşanma oranlarının arttığı gözlemlenmektedir. Boşanma sürecinde, hem taraflar; ekonomik, sosyolojik, psikolojik sorunlar yaşamakta, hem de çocuklar bu durumdan en fazla ve olumsuz şekilde etkilenmektedir. Boşanma sürecinde; tarafların ve çocukların olumsuz etkilenmesinin en aza indirgenmesi için tedbirler alınıyorsa da boşanmaya vardıran sebeplerin irdelenmesi, bu sebeplerin tespit edilerek ortadan kaldırılmasını amaçlayan önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ciddi sosyal sorunları ortaya çıkarma potansiyeli olan boşanma vakaları, nedenlerinin bilinmesi ve uygun önlemlerin alınmasıyla azaltılabilme imkânı olan bir problemdir. Her türlü sağlıklı müdahale boşanmaların ciddi bir toplumsal soruna dönüşmeden kontrol edilmesini mümkün kılacaktır.

Bu yönde oluşturulacak sosyal politikaların belirlenmesi için kapsamlı bir araştırma yapılması zaruridir. Ailenin kurulması, evlilik kararının alınması aşaması, hatta öncesinden başlanarak; sağlıklı bir ailenin temellerinin atılması, bu birlikteliğin huzurlu bir şekilde devam ederek, sağlıklı nesiller yetiştirmesinin sağlanması, hükümetimizin de temel hedeflerindendir. Bu nedenle, aileyi boşanma sonucuna götüren sebepler nelerdir, ne gibi önlemler alınması gerekir, hangi aşamada hangi somut adımların atılması gerekir, ekonomik, sosyal, psikolojik her alanda yapılması gerekenlerin tespiti için bir meclis araştırma komisyonunun kurulmasının, "güçlü aile-güçlü toplum" oluşturulmasına önemli katkılar sağlayacağı kanaatindeyiz.

11. İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca ve 26 Milletvekilinin, boşanma olaylarının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/16):

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Ailelerin dağılmasına ve çocuklarımızın mağdur olmasına neden olan boşanma olaylarının ve sebeplerinin, özellikle sosyal medyanın boşanmaya etkilerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.



1)

Tülay KAYNARCA

İstanbul

2)

Mustafa BALOĞLU

Konya

3)

Hamza DAĞ

İzmir

4)

Nihat ZEYBEKCİ

Denizli

5)

Ali ERCOŞKUN

Bolu

6)

Selim DURSUN

Sivas

7)

Orhan ATALAY

Ardahan

8)

Adem YEŞİLDAL

Hatay

9)

Yılmaz TUNÇ

Bartın

10)

Gökcen ÖZDOĞAN ENÇ

Antalya

11)

Mihrimah Belma SATIR

İstanbul

12)

İsmail BİLEN

Manisa

13)

Radiye Sezer KATIRCIOĞLU

Kocaeli

14)

Mücahit DURMUŞOĞLU

Osmaniye

15)

Emrullah İŞLER

Ankara

16)

Cahit ÖZKAN

Denizli

17)

Şahin TİN

Denizli

18)

Ahmet Sami CEYLAN

Çorum

19)

Lütfiye İlksen CERİTOĞLU KURT

Çorum

20)

Hatice Dudu ÖZKAL

Afyonkarahisar

21)

Orhan KARASAYAR

Hatay

22)

Fevzi ŞANVERDİ

Hatay

23)

Fehmi KÜPÇÜ

Bolu

24)

Murat ALPARSLAN

Ankara

25)

Ravza KAVAKCI KAN

İstanbul

26)

Ceyda BÖLÜNMEZ ÇANKIRI

Mardin

27)

Mustafa Şükrü NAZLI

Kütahya

Gerekçe:

Aile yararlı bir kurumdur ve sürdürülmesi gereklidir. Aile; bireye temel eğitiminin verildiği, ruhsal ve fiziksel yönden sağlık kazandırıldığı, dış tehlikelerden ve zararlardan korunduğu böylece bireyin kendisini huzur ve güvende hissettiği bir yuvadır. Aile toplumun çekirdeği ve temel birimidir. Her toplum varlığını sürdürebilmek için aile kurumuna ihtiyaç duyar. Sağlıklı bir toplumun oluşumu ve devamı açısından ailenin devamlılığı oldukça önemlidir.

Ülkemizde artan genç nüfusa rağmen evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre % 0,1 azalarak 2014 yılında 599 bin 704 olmuştur. Kaba evlenme hızı ise binde 7,8 olarak gerçekleşmiş, boşanan çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre % 4,5 artarak 130 bin 913'e yükselmiştir. Böylece kaba boşanma hızı binde 1,7 olarak gerçekleşmiştir. Bütün bu rakamsal değerler göstermedir ki gelecekte bu durumun sosyal sorunlara sebep olması ihtimali yüksektir.

Araştırmalar, boşanma nedenlerinde ilk sıranın, iletişim çağında iletişimsizlik olduğunu göstermektedir. Uzmanlar, iletişimsizliğe neden olan sosyal medyanın boşanmayı tetiklediğini belirtmektedirler. Facebook, twitter ve sosyal medyanın hayatımıza çok fazla girmesiyle aile hayatının olumsuz etkilendiği son zamanlarda basında da sıkça yer almaktadır. Son yıllarda artan boşanma olaylarının sonuçları incelendiğinde bu sonuçların altında internetin özellikle de sosyal medyanın önemli bir yeri olduğunu görmekteyiz. Çiftlerin en büyük problemlerinden bir tanesi iletişim kuramamaktadır. Bu iletişimi sosyal medya ile çok daha iyi kurmakta ve birbirleriyle konuşmak yerine iletişimi atlayarak ne yazık ki sosyal medyaya daha çok yüklenmekteler ve bu da çiftlerin bir biriyle olan ilişkilerini azaltan ve koparan bir vaziyet haline gelmektedir.

Boşanma olaylarının en büyük mağdurları çocuklar olmaktadır. Anne veya babasından ayrı kalmak zorunda kalan veya devletin kurumlarına verilen çocukların kişisel gelişimlerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmakta ve bu nedenle ilerleyen yıllarda topluma entegre olma sorunu yaşamaktadırlar. Dolayısıyla boşanma hadiseleri, kişisel ve ailevi problemler olmaktan öte toplumun genelini ilgilendiren sonuçlar doğurmakta ve toplumumuzun geleceğini derinden etkilemektedir.

2002'den bu yana aile kurumunun güçlendirilmesi amacıyla pek çok kanuni düzenleme yapılmış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuş, aile mahkemeleri oluşturulmuş, çeyiz, konut ve doğum yardımları çıkarılmıştır. Bu konuda büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Tüm iyileştirmelere rağmen toplumda bu sorunun artış göstererek devam etmesi nedeniyle bu konuda çalışma yapılması toplumumuz için önem arz etmektedir. Yapılacak çalışmalar boşanmaların ciddi bir toplumsal soruna dönüşmeden kontrol edilmesini mümkün kılacaktır.

Bu nedenlerle ailelerin dağılmasına ve çocuklarımızın mağdur olmasına neden olan boşanma olaylarının ve sebeplerinin, özellikle sosyal medyanın boşanmaya etkilerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir meclis araştırması açılması faydalı olacaktır.

12. Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt ve 21 Milletvekilinin, boşanma olaylarının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/17):



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Sağlıklı aile sağlıklı toplum için; ülkemizde yaşanan boşanma olaylarının nedenleri ile boşanmaya yönelik değer farklılaşmaları ve algılamaların tüm boyutlarıyla araştırılması ve alınması gereken tedbirler ile sosyal politikaların belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.



1)

Lütfiye İlksen CERİTOĞLU KURT

Çorum

2)

Mustafa BALOĞLU

Konya

3)

İlyas ŞEKER

Kocaeli

4)

Fevzi ŞANVERDİ

Hatay

5)

Adem YEŞİLDAL

Hatay

6)

Yılmaz TUNÇ

Bartın

7)

Hüseyin KOCABIYIK

İzmir

8)

İsrafil KIŞLA

Artvin

9)

Mehmet AKYÜREK

Şanlıurfa

10)

Tülay KAYNARCA

İstanbul

11)

Şirin ÜNAL

İstanbul

12)

Ebubekir GİZLİGİDER

Nevşehir

13)

Özcan ULUPINAR

Zonguldak

14)

Ali İhsan YAVUZ

Sakarya

15)

Ayşe DOĞAN

Tekirdağ

16)

Zehra TAŞKESENLİOĞLU

Erzurum

17)

Halil ÖZCAN

Şanlıurfa

18)

Reşat PETEK

Burdur

19)

Tahir ÖZTÜRK

Elazığ

20)

İsmet UÇMA

İstanbul

21)

Zeki AYGÜN

Kocaeli

22)

Sami ÇAKIR

Kocaeli

Gerekçe:

Aile toplumun çekirdeği ve temel birimi, aynı zamanda en eski ve evrensel bir kurumdur. Her toplum varlığını sürdürebilmek için aile kurumuna ihtiyaç duyar. Sağlıklı bir toplumun oluşumu ve devamı açısından ailenin kurumunun devamlılığı oldukça önemlidir. Aile her ne yaşta olursak olalım mutlu ve huzurlu olabildiğimiz, karşılıksız sevgi ve saygının olduğu, birbirini mutlu etmek için uğraşan, menfaatlerin değil iyi niyetin yarıştığı bir ortamdır. Bu ortamın ürünü olan sağlıklı nesiller sağlıklı toplumları meydana getirir. Toplumu oluşturan bu temel kurum ne kadar sağlam ve sıhhatli olursa, şüphesiz bunların oluşturduğu toplum ve devletler de o derece güvenli ve huzurlu olur. Bu yapının bozulması, sorunlu birey ve ailelerin sayısının artmasına sebep olacağı gibi toplumun huzuruna da olumsuz etki yapacaktır.

Sanayileşme, şehirleşme ve teknolojik gelişmeler aile kurumunu da etkilemiştir. Ailenin yapı, fonksiyon ve rollerindeki değişim bazı sosyal sorunları da beraberinde getirmiştir. Bugün diğer toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de temel değerlerin zaafa uğraması, nüfusun şehirlerde toplanması, günlük hayatın karmaşıklaşması, iletişim teknolojilerinin ve kitle iletişim araçlarının yaygınlığı, tüketim kültürünün değişmesi, bireysel değerlerin ön plana çıkması ile birlikte toplumların temeli olan aileyi yıkıma götüren aile içi şiddet ve boşanma olgusu birey, toplum ve hukuk açısından toplumsal sorun haline gelmekte olan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Günümüzde boşanmaya yönelik değer farklılaşmaları ile algılamaların ülkemiz için ciddi bir sosyal sorun olma düzeyine gelmemesi adına boşanma oranlarındaki artışı anlayabilmek, bu konuda duyarlı olabilmek, çiftleri boşanma sürecine sokan nedenleri araştırmak oldukça önemlidir. İnsanların ruh ve beden sağlığı, aidiyet duygusu bir ve beraber yaşamayı öğrendikçe artar. Boşanma sonucunda gerek boşanmış eşler, gerek bu ailenin çocukları telafi edilmesi güç, çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü, çocuklara uygulanan şiddetle ilgili risk etmenleri arasında anne babalarının ayrı yaşıyor olmasını ilk sıralarda yer vermiştir. Gerek okullarda, gerekse sosyal hizmet kurumlarında problemli çocukların boşanmış aile çocukları olduğu da bir gerçektir. Boşanma, eşleri ekonomik yönden sarsmakta, ruhsal yönden örselemekte; toplumdaki durumlarını etkilemektedir. Çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi ise çok daha karmaşık sorunlar doğurmaktadır. Toplumumuzda bu işin en büyük mağdurları çocuklar ve kadınlar olmaktadır.

Aile yapısının güçlendirilmesi, boşanmaların engellenmesi, boşanmaların olumsuz sonuçlarının bertaraf edilmesi için yapılacak tüm çalışmalar geleceğimize yönelik yapılacak en güzel yatırımdır. Toplumda neyi düzeltmek istiyorsak önce aileden başlamak durumundayız. Dünyanın pek çok ülkesi ile karşılaştırıldığında Türkiye'deki boşanma olaylarının nispeten daha düşük düzeylerde olması ülkemiz için bir avantajdır. Aile birlikteliğini korumak adına son yıllarda boşanma olaylarında meydana gelen artışı önlemek hedefimiz olmalıdır.

2002 ila 2015 yılları arasında aile ve çocukların korunmasına özel olarak önem verilerek bu konuda pek çok yasal düzenleme yapılmış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmak üzere aile mahkemeleri kurulmuş, pek çok sosyal destek hayata geçirilmiştir.

Tüm bu iyileştirmelere rağmen boşanma olaylarında meydana gelen artışın sebeplerinin araştırılması ve çözüm önerilerinin bir meclis araştırması komisyonu kurularak TBMM nezdinde ortaya konulması bu sosyal sorunun toplumsal yara halini almadan çözümlenmesine katkı sağlayacaktır.

13. Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir ve 22 Milletvekilinin; kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/18):



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Ev içi şiddetin boyutlarının tespit edilmesi, ailenin demokratik bir yapıya büründürülmesi için gereken önlemlerin tespit edilmesi, kadınların aile içerisinde güçlendirilmesi için mekanizmaların kadın örgütleriyle birlikte araştırılması amacıyla Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.



1)

Dirayet TAŞDEMİR

Ağrı

2)

İdris BALUKEN

Diyarbakır

3)

Filiz KERESTECİOĞLU DEMİR

İstanbul

4)

Garo PAYLAN

İstanbul

5)

Hüda KAYA

İstanbul

6)

Müslüm DOĞAN

İzmir

7)

Ali ATALAN

Mardin

8)

Erol DORA

Mardin

9)

Mithat SANCAR

Mardin

10)

Ahmet YILDIRIM

Muş

11)

Burcu ÇELİK ÖZKAN

Muş

12)

Besime KONCA

Siirt

13)

Kadri YILDIRIM

Siirt

14)

Aycan İRMEZ

Şırnak

15)

Faysal SARIYILDIZ

Şırnak

16)

Ferhat ENCU

Şırnak

17)

Leyla BİRLİK

Şırnak

18)

Dilek ÖCALAN

Şanlıurfa

19)

İbrahim AYHAN

Şanlıurfa

20)

Osman BAYDEMİR

Şanlıurfa

21)

Alican ÖNLÜ

Tunceli

22)

Nadir YILDIRIM

Van

23)

Tuğba HEZER ÖZTÜRK

Van

Gerekçe:

Türkiye'de kadına yönelik şiddet her boyutuyla giderek daha da artmakta, ülkenin en can alıcı sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Eril zihniyetin sistematik bir politikası olan kadına yönelik şiddet, toplumsal bir şiddet olarak ortaya çıkmaktadır. AKP döneminde 2002-2015 yılları arasında ulaşılabilen bilgilere göre, 7.427 kadın katledilmiştir. Cinsiyetçiliğin ve militarizmin en ağır şekilde yaşandığı 2015 yılında kadın cinayetleri de artan militarist ortama paralel bir şekilde yükselmiştir. Kadınların sistematik bir şekilde öldürüldüğü adı konulmamış bu savaşta, kadın cinayetleri 2015 yılında en yüksek seviyeye çıkarak son 10 ayda 346'a ulaşmıştır. Aynı dönemde 271 transfobik nefret cinayeti işlenmiştir.

Kadına yönelik şiddetin nedenleri incelendiğinde, erkek şiddetinin üretildiği en büyük kaynağın aile olduğu görülmektedir. Kadın cinayetlerinin failleri incelendiğinde büyük oranının kadınların eşleri, babaları, nişanlıları ya da erkek kardeşleri olduğu görülmektedir. Sadece 2015 yılı Eylül ve Ekim aylarındaki 45 kadın cinayeti incelediğinde bile bu gerçekliği görmek mümkündür. Öldürülen 45 kadının %44'ü evli iken, 7 kadın evliliğini sonlandırmak için öldürülmüştür. 22 kadın kocası, eski kocası, babası veya erkek kardeşi tarafından öldürülürken, 20 kadın, aile bağı bulunmayan veya hiç tanımadığı biri tarafından öldürülmüştür. Yine öldürülen kadınların %48.8'inin çocuğu varken %13.3'ü hamile olduğu belirlenmiştir. Toplumumuzun bir gerçeği olan aile kurumu adeta ulus-devlet sisteminin mikro bir prototipi haline gelmiştir ve iktidarcı, baskıcı yaklaşıma sahip anti-demokratik bir kurum haline gelmiştir. Ancak kadın cinayetleri ve ev içi şiddetin bu denli yoğun olarak üretildiği aile, bu gerçekliği ile alınmadığı zaman eksik ve kadınların öldürülmesini teşvik eden bir kurum haline dönüşmektedir.

AKP'nin iktidara geldiği günden bu güne kadını sadece ailenin bir parçası olarak gören, kadını ikincilleştiren yaklaşımı aile içindeki şiddeti daha da görünmez hale getirmiştir ve kadının aile içinde giderek güçsüzleşmesine hizmet etmiştir. Oysaki yapılması gereken kadının aile içerisinde siyasal, sosyal ve ekonomik tüm açılardan güçlendirilmesi ve devletin oluşturacağı kadın politikaların bu yönde olması gerekmektedir. Aile kurumunun kadına yönelik şiddetin en çok üretildiği kurum olduğu gerçeği ile yaklaşıldığında ancak kadın-erkek eşitliğini esas alan bir politika oluşturulabilir. Bu da ailenin kadın-erkek eşitsizliğini üreten yapısının dönüştürülerek, demokratik bir aile kurumunun oluşturulmasıyla mümkündür. Ailenin demokratikleştirilmesi ve kadının aile içerisinde güçlendirilmesi erkek şiddetinin önüne geçilmesine de hizmet edecektir. Elbette ki kadınların özgürlük mücadelesi, eril sistemin ve tahakkümün ortadan kaldırıldığı, eşit, demokratik ve özgür bir toplumun inşa edilmesi yönündedir. Uzun bir yol gerektiren kadınların mücadelesinde, devletin üzerine düşen ailenin bir tahakküm kurumu olmasından çıkarılmasına hizmet eden politikalar üretmektir. Bu amaçla ev içi şiddetin boyutlarının tespit edilmesi, ailenin demokratik bir yapıya büründürülmesi için gereken önlemlerin tespit edilmesi, kadınların aile içerisinde güçlendirilmesi için mekanizmaların kadın örgütleriyle birlikte araştırılması için bir araştırma komisyonu kurulmasını önermekteyiz.



Yüklə 3,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə