Türk biRLİĞİ yolunda avşar türkmenleri sempozyumu biLDİRİler kitabi 21 Temmuz 2017 Kayseri



Yüklə 4,44 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə67/77
tarix15.03.2018
ölçüsü4,44 Kb.
#32400
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   ...   77

151
Türk Birliği Yolunda Avşar Türkmenleri Sempozyumu 
şantiye yeri gibidir her zaman
164
.
 
Söz konusu yukarıdaki durum günümüzde dahada farklı bir boyuta evrimleşmiştir. 
Zira sanallaşan dünyada elektronik yaşamla içiçe geçmiş olan yaşamsal anlam evrenimize 
sanal  dünya  diyebileceğimiz  yeni  bir  mekanında  eklemlendiğini  söyleyebiliriz.  Coğrafi 
Düşüncede Mekân Tartışmaları
165
 Mekânın başka şeylere bağlı olarak görülmesi görece bir 
mekân yaklaşımı gerektiriyordu. Bu yaklaşım, uzaklık ve yakınlık kavramlarını da sorunlu 
hale getirmiştir. Örneğin telefonda konuştuğunuz birine bir kaç blok ötedeki bir komşunuza 
göre daha yakın olabilirsiniz. Dolayısıyla, yakınlık ve mesafe aynı şeyler demek değildir. 
Aynı şekilde internette bir konuşma odasında konuştuğunuz dünyanın başka bir ucundaki 
bir insana, sizinle aynı kentte yaşayan birinden daha yakın hissedebilirsiniz. Hem daha rahat 
erişir  hem  de  kolaylıkla  etkileşimde  bulunabilirsiniz
166
  Tarihsel  olarak  geleneksel  felsefi 
tartışmalara baktığımızda zamanın öncelendiğini, mekânın ise göz ardı edildiğini görürüz. 
Zaman daha çok değişim ve gelişme olarak görülürken, mekân ise daha çok statik, sabit 
ve konteynır olarak görülmüştür. Örneğin Immanuel Kant, mekânsal boyutların,  mekânsal 
dinamiklerdeki değişim ile bilinmeye çalışılmıştır. Coğrafyadaki yeni yaklaşımlar, sosyal 
teorinin  insan  etkileşimlerinin  mekânsal  boyutunu  ihmal  ettiğine  ve  tarihsel  öğelerin 
mekânsal  öğelerden  daha  önemli  gördüğüne  vurgu  yapmaktadır.  Birçok  coğrafyacı, 
MichelFoucault’dan ilham alarak, 20. Yüzyılın bir “tarihsel” takıntı yüzyılı olduğunu, mevcut 
yüzyılın ise “mekânsalın” yüzyılı olacağını ifade etmiştir. Yeni yaklaşımlar, sorunsuz eski 
mekân  kavramlaştırmalarının  yeniden  tanıtımından  ziyade,  çoğulcu  ve  üretici  bir  mekân 
anlayışının  fark  edilmesi  gerektiğini  ortaya  koymaktadır.  Mekân  ve  mülkiyet  arasındaki 
ilişkiye büyük önem veren yeni yaklaşımlar, özel alan ile kamusal alan arasındaki farklılıklara 
vurgu yaparak ve genel kabullerimizi problematize ederek tartışmaya açmaktadır 
167
.
 
Günümüz  toplumu  yaşamını  çok  yönlü  sürdürme  eğilimindedir.  Çevremizdeki 
uyaranların  sayısı  sınırsızdır.  İlkel  insandan  bu  güne  ne  değişmiş  olabilir?...  Elbette  ki 
yaşam  alanımıza  etki  eden  nesnelerden  düşünce  biçimlerimize,  yaşam  doyumumuzdan 
algı  biçimimize,  üretim  ve  tüketim  alışkanlıklarımıza  kadar  her  türlü  yaşamsal  nitelikli 
enstrümanlarımızda  bariz  farklılaşmalar  olmuştur.  Bu  değişim  süreci  günümüzde  devam 
ederken, gelecekte de sürdürülecektir
168

 
İnsan beyni yaşam alanına hitap eden her türlü çevresel oluşumlara uyum sağlama 
eğilimindedir.  Bunu  yaparken  daha  önceki  yaşantı  deneyimlerimizin  düzeyi  ve  derecesi 
etkili olmaktadır. Başta insan olmak üzere doğadaki her türlü canlı yaşamını deneyimleri 
üzerinden şekillendirir. Nitekim bu konuda yapılan araştırmalar göstermektedir ki; önceki 
deneyimlerimiz sonraki yaşam biçimimizi %70 oranında etkilemektedir
169
.
 
Toplumsal  yaşamın  üretmiş  olduğu  değer  biçiminden,  sosyal  ilişkilere,  tüketim 
tercihlerimizden, yaşam kalitemize etki eden faktörleri hiç düşündük mü acaba! ya da bu 
faktörleri besleyen arka plandaki beslenge kaynaklarımız neler olabilir!... Bu durumu şöyle 
açıklamaya çalışacak olursak
170
:
 
İnsanlar bir yerden başka bir yere seyahat ederken, tercihlerini önemli gereksinimlerin 
dışında neye göre belirliyor olabilir? Veya bir araba, bir bisiklet, bir ev, bir elbise alırken,  
ya da bir tatil planlarken onların tercihlerini nelerin etkilediği konusunda bilindik düşünce 
biçimlerinin dışında başka bir bakış açısından hiç düşünebildik mi!  Örneğin bu veya benzeri 
ihtiyaçlarımızın  giderilmesinde  arka  planda  yatan  bilinçaltı/bilinçdışı  düşünsel  imgelerin 
164
 Göka E. 2012
165
 Kaya İlhan Debatesover Space in GeographicThought
166
 Kaya  İlhan (Elden, 2009; Mizrach, 2008; Peet, 1998Coğrafi Düşüncede Mekân Tartışmaları1 Debatesover Space in 
GeographicThought).
167
 Kaya İlhan (Elden, 2009; Mizrach, 2008; Peet, 1998Coğrafi Düşüncede Mekân Tartışmaları1 Debatesover Space in 
GeographicThought).
168
 Akt.Dilci, T. (2015)Eğitimin Mekânsal Boyutu
169
 Akt.Dilci, T. (2015)Eğitimin Mekânsal Boyutu
170
 Akt.Dilci, T. (2015)Eğitimin Mekânsal Boyutu


152
Şeref Kocakaya
varlığını idrak edebildik mi acaba! Bu örnekleri biraz daha söylem çözümlemesi bağlamında 
ele alacak olursak; diyelim ki “tatil” kavramı:  Kimilerinde deniz sahili, kimilerinde yüksek 
bir dağın zirvesine tırmanış, kimilerinde ormanlık bir alanda koytu bir yerde sessizlik ve 
kimilerinde de yeşillikler arasında sessizliği bozarak akan bir dere şırıltı şırıltısı eşliğinde 
engin  bir  vadi  vb.  gibi  çağrışımları  ifade  ederken,      Neden?  herkeste  farklı  çağrışımlar 
oluşumunda etken nedir? Bu ve buna benzer soruların elbette cevaplanması bilindik yüzeysel 
anlamın dışında derinlikler ifade etmektedir.
Yaşadığımız mekânların kendine özgü hafızaları vardır. Bu hafıza mekânların yaşanmışlığı 
ile doğrudan ilintilidir. Bu bağlamda mekânsal hafızayı salt bir akıl ve bilgi olarak görmek 
yeterli algı biçimi olmayacaktır. Bu nedenle mekânsal hafızayı mekânın tarihsel yaşantısını 
ve beraberinde yaşanmışlıkların onun üzerinde bırakmış olduğu kültürel etkileşimle anlamak 
ve yorumlamak gerekmektedir
171
. Bu bağlamda mekanların davranış biçimlerine yansıyan 
etkilerini  gözardıetmememk  gerekir.  Zira  nesnelerin  bile  hertürlü  psikolojik  iklime  göre 
çevreye tepkikde bulunduğu birçok bilim adamının çalışmalarına konu kolmuştur.
 
İnsanlar bir çok sebebe bağlı olarak mekânsal tercihlerini sürdürmüşlerdir. Hayatta 
kalabilmek  ve  ilerleyen  yıllarda  lüks  yaşamın  bir  biçimi  olarak  karşımıza  çıkan  mimari 
tasarımlardan; özgün yaşam alanlarına ve her geçen gün özlemini derinlerde hissettiğimiz 
organik yaşam alanlarına hasletimizle tutuşmaktayız. İnsanlar, çevre diye isimlendirdiğimiz, 
aynı  zamanda  Fiziksel  ve  ruhsal  gelişimizi  etkileyebilecek  bir  ortam  içinde  büyür  ve 
çoğalırız.  Başta  ormanlık  alanlar  olmak  üzere;  Bağ,  bahçe  gibi  kırsal  alanlar  kadar,  dar 
alanların, kısa sokakların da olduğu bu ortamlara fiziki çevre denir. Geçmişten günümüze 
insan,  fiziki  çevrenin  insanın  ruh  yapısını  nasıl  etkilediğini,  insanı  nasıl  yönlendirdiğini 
ve etkilediğini merak etmiştir. İnsan davranışlarını inceleyen, bunlar arkasındaki ilişkileri 
irdeleyerek neden sonuç ikileminde ele alarak, diğer bir tanımı ile ruhaniyet bilimi olarak 
adlandırılan psikoloji, günümüzün en popüler bilim dalları arasında yer almaktadır
172

 
Karadayı  ya  göre  Çevre  Psikolojisi  insan  ve  fiziksel  çevresi  arasındaki  karşılıklı 
etkileşimleri inceleyen bir daldır. Bu karşılıklı etkinliklerde birey çevresini değiştirirken, 
aynı zamanda insanın davranış ve deneyimleri de çevre tarafından değiştirilir, dönüştürülür. 
İşte çevre kavramı içerisinde yer alan algısal özellikler; mekâna ait donanımların oluşturduğu 
farklı özellikler bileşeninde bireyin duyumsal yapısı ile etkileşimi sonucunda, algısal sürecin 
bilişsel ve zihinsel süreçleri başlar. Mekânda yer alan sesler ve bu seslerin farklılığı, rengi, 
dokular,  tınısı,  kokular,  yüzeylerin  algısal  karakteristik  konumu,  fiziksel  özellikler  çok 
sayıda duyum ile adlandırıldığında birey bunları kendi değerlendirme süzgecinden geçirerek 
bir takım yargılara erişir ve nihayetinde mekânı algılar
173
.
 
  Hayatımızı  sürdürdüğümüz  mekânlar,  bazen  bütün  bir  huzurumuzun  sebebi 
olurken kimi kez de başlı başına bir stres kaynağımız olabilmektedir. Mekân sürekli olarak 
hayatımızın  içerisinde  önemli  bir  alanı  işgal  ederken;  varlığımızı  sarıp  sarmalar,  bize 
sunmuş  olduğu  mekânsal  hacim  boyunca  esnek  davranırız.  Yaşantımızın  çevre  boyutu 
içerisinde; biçim ve nesneleri görür, sesleri duyar, renkleri görür esintiyi hisseder ve bahçede 
açan rengârenk çiçeklerin kokusunu alırız. Mekân evrenin minyatürü olarak hissettiğimiz 
maddesel bir özdür. Ancak doğası itibariyle çoğu zaman biçimsizdir. Onun görsel biçimi, 
ışık kalitesi, boyutları ve ölçeği tamamen toplam biçimin elemanları tarafından tanımlanan 
kimlik ve karakter sınırlarına bağlıdır. Mekân kavranıp çevrelendikçe ve bir kalıba sokulup 
biçimsel  elemanlar  tarafından  düzenlendikçe  anlam  kazanır
174
.  Hayatımızı  her  yönüyle 
kuşatan;  yani,  oyun  oynadığımız  eğlendiğimiz,  mesleğimizi  icra  ettiğimiz,  koştuğumuz, 
çalıştığımız, duyumsayarak yaşadığımız çevrenin yaşantımızı nasıl etkilediğini çoğu zaman 
idrak edemeden yaşarız. Fiziksel çevrelerin, davranışlarımızı, deneyimlerimizi, yaşamımızı 
171
 Akt.Dilci, T. (2015)Eğitimin Mekânsal Boyutu
172
 Akt.Dilci, T. (2015)Eğitimin Mekânsal Boyutu
173
 Akt.Dilci, T. (2015)Eğitimin Mekânsal Boyutu
174
  (Mimarlık Biçim Mekân ve Düzen, Francis D.K. Ching).


Yüklə 4,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə