T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya 19:45’e kadar ara verildi



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə6/9
tarix14.06.2018
ölçüsü0,74 Mb.
#48491
1   2   3   4   5   6   7   8   9
Duruşmaya 19:45’e kadar ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu sırada tutuksuz sanık Erol Ölmez’in geldiği görüldü.

Huzurdaki yerine alındı.

Mahkeme Başkanı:”Hayır. Avukatlardan başlıyoruz.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı:"Daha önceden konuştunuz vakit geçe ilerledi daha sonra. Hayır, avukat bey buyurun. Efendim 45’er dakika konuştular, yeterince konuştular. Ha Erol Ölmez konuşsun buyurun. Kısaca alalım Erol bey yok oradan alalım, kısaca alalım, vakit ilerledi lütfen.”

Sanık Erol Ölmez söz istedi verildi:”Sayın Başkanım tahliye olmadan önce eşyalarımla ilgili, şahsi eşyalarımla ilgili teminatta eşyalarım vardı bir türlü alamadım. Tahliye olduktan tam yaklaşık 14 aya girdi emanetten halene şahsi eşyalarımı almıyorum onunla ilgili bir dilekçe vermek istiyorum ilk önce. Dilekçemi arz ediyorum Sayın Başkanım, lütfen yani şahsi eşyalarım verilsin. Şuandaki bulunmuş olduğum ikametgah ve telefon numaralarım mevcuttur.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz almadan konuştu.

Mahkeme Başkanı:"Tamam. Hayır Mehmet Zekeriya Bey lütfen, izin vermiyorum. İzin vermiyorum efendim, izin vermiyorum konu kapandı. Avukat beylerden buyurun konuşmak isteyen, buyurun Zeynep Hanım. Lütfen oturun, izin vermiyorum efendim, izin vermiyorum.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz almadan konuştu.

Sanık Erol Ölmez:”Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı:"Efendim burası duruşma salonu değil herkesin cevap hakkı doğarsa bu duruşmayı bitiremeyiz. Oturun izin vermiyorum, izin vermiyorum. Buyurun avukatlardan başlıyoruz konuşmak isteyen arkadaş varsa buyursun.”

Sanık Erol Ölmez:”Benden başlıyor ben bitirmedim ki. Sayın Başkanım ben bitirmedim daha.”

Mahkeme Başkanı:"Öyle mi bitti….. “

Sanık Erol Ölmez.”

Mahkeme Başkanı:”Dilekçe veriyorum deyince. Buyurun, buyurun.”

Sanık Erol Ölmez:”Hayır ben sadece dilekçemi verdim birde aramızda tahliye olanlardan, sanıklardan 1 tanesi Vedat Yenerer asılsızca bir iddialarda bulundu kendisi çıkartmış olduğu Demokrasiye ve Hukuka Ergenekon Tezgahı diyerekten bir kitap çıkarttı bu kitapta çok ağır sözlerle, çok ağır kelimelerle bana, şahsıma ve yanı zamanda Kuvayı Milliye, Kuvayı Milliye Derneğine ait üyelere aşır derece saldırı vardır. Bu saldırıdan dolaylı kendisini burada huzurunuzda tüm Ergenekon sanıkları huzurunda kınıyorum. Bu ayıptır, hiç kimse cezaevinde yaşanan içerideki yaşanan biz bir aile gibiydik içerde yaşanan bazı konular olur, bir şeyler olur dışarı yansımaması lazım. Bunu yapmakla birilerini arkasına almış, bir güç almış ve bu kitabı yazmıştır. Yani bu yandaş medyaya ekmeğine yağ sürmek demektir bu ayıp bir şeydir kendisini burada huzurunuzdan kınıyorum. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı:"Buyurun avukat arkadaşlardan başlayalım. Kendinizi tanıtın buyurun. Buyurun siz başlayın.”

Sanık Oktay Yıldırım müdafi Av. Murat İnan söz istedi verildi:”Sayın Başkanım Sayın üyeler.”

Mahkeme Başkanı:"Avukat arkadaşlar vaktin ilerlediğini hatırlamak isterim ona göre en az, daha doğrusu en fazla yarım saat konuşursanız memnun oluruz.”



Sanık Oktay Yıldırım müdafi Av. Murat İnan:”Efendim Sanık Oktay Yıldırım’ın gözaltı aşamasından mahkemeniz huzurunda yargılandığı 3 buçuk yıllık süreçte halen tutuklu olmasına ve isnat olunan suçlarının katalog suçlardan kabul edilmesine sebep delillerin yasa hükümlerine uygun olmadığı ve yasal delil olarak kabul edilip edilmeyecek hususlarını mahkemenizin bilgisine sunmak istiyorum. Malumunuz CMK 119/4 maddesi konut, işyeri yada diğer kapalı yerleri arama usulünü belirlemektedir. Şevki Yiğit tarafından yapılan telefon ihbarı üzerine Ümraniye Çakmak Mahallesindeki gecekondunun bulunduğu yere emniyet ekibi intikal etmiştir. Olay yerine intikal eden ekip ve daha sonra olay yerine çağrılarak gelen bomba ekibi tarafından olmak üzere 2 ayrı tutanak tanzim edilmiştir. Tanzim edilen ilk tutanak başlık kısmı tutanak ibaresi ile başlayan ve gecekondunun çatı katında el bombası bulunduğuna dair yapılan ihbar üzerine olay yerine ilk intikal eden ekip tarafından hazırlanan tutanaktır. Lütfen dikkat edin arama işleminde hazır bulunan 2 kişi dosyanın o anki şüphelileri ve şuanda ki dosya sanıkları olan Ali Yiğit ve Mehmet Demirtaş’tır.Yani bu tutanaktan anlaşılacağı üzere tüm arama işlemi bu 2 şüphelinin refakatinde gerçekleşmiştir. Daha olayın ilk safhasında hukuka aykırı işlem kendisini göstermiştir. Zira aramayı gerçekleştirecek ekibin olay yerinde yaptıkları arama sırasında Cumhuriyet Savcısı hazır bulunmadığından ötürü mahaldeki 2 komşu yada ihtiyar heyetinden 2 kişini bulunması CMK 119/4 gereğince olmazsa olmaz şarttır. Oysa ki emniyet ekibinin araması sırasında hazır bulunan hatta gecekondu içine dahi sokulmayan her 2 şahısta dosyanın o anki şüphelileridir. Emniyet ekibinin bu 2 şüpheliyi o an komşu şahıslar olarak düşünmüş olması elbette ki mümkün değildir. Zira hem Ali Yiğit hem de Mehmet Demirtaş’ın arama yapılacak gecekondunun sahibi ve önceki ikamet eden şahıs olduklarından haberdar durmadadırlar. Üstelik üst araması sırasında Mehmet Demirtaş’a ait ruhsatlı silahta bulunmuştur. Bu sebeple aramayı yapan ekibin CMK 119/4 şartlarına uygun bir arama işlemi yapmamış olduğu gayet açık ve seçik olarak ortadadır. Hal bu iken gecekondunun çatı katında bulunduğu iddia bulunup Sanık Oktay Yıldırım’a ait parmak izinin tespit edildiği öne sürülen ve aleyhine delil olarak kullanılan şeffaf yapışkan bandın yasa nazarında delil olarak kabulü mümkün değildir. Ceza Muhakemeleri Kanunu 206/2-a maddesine göre elde edildiği ileri sürülen delil kanuna aykırı elde edilmişse red olunur, yasa açıktır. Kanun koyucu yasanın belirlediği usul ve şartlar dairesinde elde edilmemiş tüm delilleri ispat vasıtası olarak kabul etmemektedir. Dikkat buyurunuz ki iddia makamı tarafından Oktay Yıldırım hakkında dosyaya sunulan delilerin tümü ya hukuk dışı elde edilmiştir yada şaibeli ve yönlendirmeli tanık beyanlarından oluşan tanık ifadeleriyle şekillendirilmiştir. Sanık Oktay ile ilgili dosyaya sunulan tüm deliler maksatlı şekilde hukuka aykırı toplanarak sanık hakkında adete aleyhe delil oluşturma yoluna gidilmiştir. Örnek vermek gerekirse Sanık Oktay Yıldırım’ın ruhsatlı silahı dahi ruhsatsız olarak iddianameye yazılmıştır. Dikkat çeken diğer bir delil ise Oktay Yıldırım’ın parmak izinin bulunduğu iddia edilen şeffaf yapışkan bant yüzeyidir. İlginçtir ki bu parmak izi bazı tutanaklarda 3 bazı tutanaklarda 2 bazı tutanaklarda ise 1 adet olarak geçmektedir. Madem ki ortada teknik bir ekspertiz incelemesi var bu çelişkilerin soruşturma tutanaklarına bu şekilde yansıyor olması ekspertiz incelemesinin meşruluğuna gölge düşürmektedir. Gecekonduda ele geçirildiği iddia edilen suç eşyalarıyla ilgili tanzim edilen ekspertiz raporu da, aynı şaibeleri taşımaktadır. Ekspertiz raporu dikkatli incelendiğinde adeta iddia makamının Sanık Oktay hakkında ısrarla suç delil üretme çabasına ayrı bir katkı sağlamıştır. Şöyle ki; bu iddialı savunmalarımızı daha evvel müteakip celselerde sunmuştuk ancak biraz daha açarak bilginize sunmak istiyorum. Oktay Yıldırım’ın gözaltına alınma tarihi 13 Haziran 2007’dir. Tutuklanma tarihi ise 16 Haziran 2007. Sanık Oktay’a emniyette ve sorgu hakimliğinde sorulan sorular içerisinde kendisine ait olduğu iddia edilen parmak izi de bulunmaktadır. Ancak ne ilginçtir ki gecekonduda yasaya aykırı üretildiği, arama neticesi ele geçen eşyalar üzerideki ekspertiz incelemesinin tamamlanıp emniyete teslim tarihi ise 18 Haziran 2007’dir. Görüleceği üzere Oktay Yıldırım’ın tutuklanma tarihinden 2 gün sonrasıdır. Yani ne kadar enteresan ki suç eşyalarını halen emniyet ekspertiz dairesinde incelemesi sürdüğü sırada Sanık Oktay’a emniyet ve sorgu hakimliğinde parmak izinin bulunduğu yapışkan bant, yapışkan bant yüzüyle ilgili soru sorulmaktadır. Sayın Mahkeme Heyeti sözünü etmiş olduğum durum sizlere çok mu mantıklı gelmektedir? Henüz ekspertiz incelemesi tamamlanmamışken suç eşyalarına parmak izinin bulunduğuna dair Oktay’a soru yönlendirilmiş olması özür dilerim ama halk arasında ki tabiri ile doğmamış çocuğa don biçmekle aynı anlama gelmektedir. Yasa hükmü açıktır hakim kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırılabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir. Oktay Yıldırım’ın terör örgütü üyesi suçlamasıyla 3 buçuk yıldır tutuklu olarak süren yargılamasına isnat edilen suçlama Ümraniye’de ele geçirildiği iddia olunan el bombalarıdır. Şimdi soruyorum 1, nerede bu el bombaları? 2, el bombaları gerçekten ele geçirildi mi? 3, emniyet tarafından gecekonduda yapılan aramanın usule aykırı olarak gerçekleştirilmesindeki niyet olmayan el bombalarının varlığına dair delil üretmekte miydi? 4, el geçirildiği iddia olunan el bombalarının neden saklanması gereken yerde, yasaya aykırı olarak ilgisiz bir yasa maddesine dayalı olarak imhası talep edildi? 5; imha talebi neden görevli hakim tarafından hukuka aykırı bir kararla kabul edildi? 6; imha kararı veren hakim neden imha talebini okumadan ve içeriğini bilmeden imzalayarak imha kararı verdi? Yukarıdaki soruların içeriği Sayın yargıcım size çok ağır ve itham edici gelebilir ancak tüm bu sorularımın içinde kullandığım bu cümlenin gerçekliğini yansıtan 2 örnek veriyorum takdir sizlerindir. Birleşen Danıştay Davasının 14. klasörün 474. sayfasında bir mahkeme kararı var. Soruşturama savcılığı aynen bizim dosyamızda olduğu gibi 2006/139 soruşturma dosyasında mevcut ve Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılma olayıyla ilgili muhafaza altına alınan 2 adet savunma tipi el bombası ve bunların eklentilerinin imhasını talep etmiştir. Yani soruşturma savcılığı kasten ve usul yasası 217. madde hilafına delilleri karatma çabası içerisine mahkemeden delillerin imhasını talep etmiştir. Anacak çok şükür ki halen hukuku bilen ve bağımsızdan ödün vermeyen hakimlerimiz var. Kendisini savcının zabıt katibi gibi hissetmeyen önüne gelen tutanağı okumadan imzalamayı kendisine utanç gören hakimlerimizde var. Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 2006/1149 değişik iş dosyası ile verdiği kararda ileride yeniden inceleme yapılması ihtimaline binaen imha talebini reddediyor ve yasa gereği Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ordinat ve Mühimmat depolarına teslimi şeklinde karar veriyor. Şimdi vereceğim örnek ise davamızın soruşturma aşamasının nasıl bir hukuk katli olduğuna ve bir hakim kararının nasıl hukuku katlettiğine dair örnektir. Ümraniye Asayiş Büro Amirliği tarafında el koyma tutanağında mevcut askeri mühimmat ile İstanbul 10 Ağır Ceza Mahkemesinin 13 Haziran 2007 tarihli el koyma imha kararı arasında ki farklar şu şekildedir: Emniyetin 12 Haziran 2007 tarihli tutanağında 4 adet DN41 el bombası DN41 marka el bombası. 13 Haziran tarihli 10 Ağır Ceza Mahkemesinin imha kararında ise DN 41 model el bombasının miktarı 7. Emniyet tutanağında 2 adet Alman N26 el bombası imha tutanağında, mahkemenin imha kararında 3 adet Alman N 26. Daha da şaşırtıcısı 12 Haziran tarihindeki emniyetin tutanağında Amerikan malı el bombasından hiç bahsetmezken Sayın yargıç mahkemedeki odasının çekmecesinde mi muhafaza ediyor ne yapıyorsa, nerden uydurmuşsa imha kararına 2 adet RFX Amerikan el bombası ekliyor. Şimdi bu iddianamenin mantığına göre o zaman 10 Ağır Ceza Hakimliğinde bu eli kanlı terör örgütünün bir üyesi olması lazım öyle ya kendi kendine buraya el bombası koyuyor. İstanbul 10 Ağır Ceza Mahkemesi hakimi savcılığın talebine dayandırmış olduğu CMK 137. maddenin içeriğini dahi kanundan araştırma zahmetine katlanmamıştır. Halbuki suç eşyası yönetmeliğinin 10. maddesi uyarınca ele geçen her türlü patlayıcı maddenin yargılama neticesine kadar en yakın jandarma biriminin depolarında saklanması gerekmektedir. Yukarıdaki imha kararı ve emniyet tarafından usulüne uygun olmadan yok hükmündeki tutanaklar bir araya getirildiğinde akla gelen tek soru şudur, soruşturma safhasında yargının bütün makamları el ele vermiş ve hukuku hiçe sayılarak adeta bir yerlerden emir ve talimat almışçasına Oktay Yıldırım aleyhinde sahte deliller üretilmiştir. Bu iddialar bana ait değildir. Bu iddia ve ithamlar ağırda olsa ne yazık ki dosyanın delil ve ekleri olarak önümüzde durmaktadır. Açık ve net olarak ifade etmek gerekir ki ele geçirildiği iddia edilen askeri mühimmatın iddia makamının talebi üzerine imha edilmiş olması net olarak delillerin bizzat iddia makamı tarafından karartılmasıdır. Delilleri karartan ve Sanık Oktay hakkında 3 buçuk yıldır tutsak olarak yaşamasına sebep olan iddia makamı her celse sonunda mevcut delil durumuna göre sanığın tutuk halinin devamını talep etmektedir. Hangi mevcut deliller? Emniyet tarafından yasaya aykırı toplanmış ve yine yasa hükümlerine göre hiçbir şekilde mahkeme kararına esas alınmayacak nitelikteki delilleri mi? Hangi mevcut deliler? Soruşturma safhasında önce elde edildiği iddia edilen hukuka aykırı elde etmekle kalmamış gibi birde gidip mahkeme önünde gerçek ortaya çıkmasın diye hukuka aykırı olarak imha ettirilen delillerin mevcut durumuna göre mi bu talep bulunuluyor? Sanık Osman Yıldırım’ın ifadesinde Ataşehir’de yapılan bir toplantıda Cumhuriyet Gazetesi saldırısında kullanılan el bombalarının kendisine teslimi sırasında Sanık Oktay Yıldırım’da bu toplantıda hazır bulunmuştur Sanık Osman Yıldırım’ın iddialarına göre. Halbuki Sayın Mahkeme tarafından Sanık Osman’ın beyanında adı gecen sanıkların CSM iletişim tutanakları getirtilmiş ve Ataşehir toplantısının yapıldığını iddia ettiği tarihte tüm adı geçen sanıkların farklı yerleşim bölgelerinde oldukları ve bulundukları yerde birden çok kişiyle iletişim halinde oldukları hatta bazılarının farklı şehirde oldukları ortaya çıkmıştır. Bu senaryo ifadelere dayanarak Sanık Oktay’ın tutukluluk hali mevcut delil durumuna göre devam edilmesi yönünde nasıl görüş bildirilmektedir? Yoksa şu deliler mi mevcut duruma göre mi, şu delillerin durumuna göre mi tutuk halinin devamı talep ediliyor. İddianamenin 501. sayfasında yazılan Gaziler Günü yürüyüşüne bir gazi olarak katılmış olması, sözde Ermeni Soykırım Yasasını protesto gösterisine katılması, Rahmetli Şehit Kaymakam Kemal Beyi katledildiği Beyazıt Meydanında anma toplantısına katılması mı? Sayın Başkanım, Muhterem heyet ele geçirildiği iddia edilen mühimmat ve beraberindeki eşya ile ilk teması kuran bomba imha ekibi tarafından olay yerine tanzim edilen tutanaktan 50 dakika önce bu askeri teçhizat ve beraberindeki eşyanın Ümraniye Asayiş Büro Amirliğinde ne işi var? Şeklindeki soruyu aylar evvel daha 49. celsede iddia makamına sormuştuk. 49. celsede. Emniyet ekipleri yetkili Cumhuriyet Savcılarının talimatıyla olay yerine intikal ederek bu tutanakları tanzim etmişlerdir. Dolayısıyla emri altındaki emniyet birimlerinin her türlü tasarrufundan haberdar olan iddia makamının bu çelişkiye dair mahkemenize sunacak bir gerekçesi olmalıdır. Ancak ne yazıktır ki aylardır bu sorunun cevabı iddia makamı tarafından cevaplanmamıştır. Ve aylardır tam bir suskunluk içerisindedirler. Çelişkiler ve şüpheler sadece bomba imha ekibiyle Ümraniye Asayiş Büro Amirliğinin çelişkili 2 tutanağıyla kalmamaktadır. Şöyle ki; ihbar üzerine başka bir görevli ekip olan olay yeri parmak izi inceleme ekibi intikal etmiştir. Bu ekibin Ümraniye Asayiş Büro Amirliğine intikal ediş saati 19:20’dir. Aynı ekibin incelemeye başlayış saati ise 19: 30’dur. Olay yeri inceleme ekibinin tutanak tanzimi sırasında ele geçirildiği iddia edilen tüm sözde suç eşyası Ümraniye Asayiş Büro Amirliğinde sehpa üzerinde sıralanmış vaziyettedir. Olay yeri inceleme ekibi yetkileri dahilinde olması nedeniyle ele geçirildiği iddia olunan tüm eşyanın kendilerine inceleme yapılması maksadıyla teslimini istemiştir. Ancak ne gariptir ki Asayiş Büro Amirliği tarafından hiçbir şekilde yetkileri dahilinde olmamasına rağmen teslimat gerçekleştirilmemiştir. O halde iddia makamı tarafından cevaplanması gereken sorular şunlardır. Bomba imha ekibi tarafından olay yerine tanzim edilen tutanak saatinden 50 dakika önce Ümraniye Asayiş Büro Amirliğindeki suça konu eşyalar nasıl sergilenmiştir? İddia olunan suç eşyaları üzerinde parmak izi incelemesi yapmakla görevli olay yeri inceleme ekibine, ele geçirildiği iddia edilen suç eşyaları neden teslim edilmedi? Ümraniye Asayiş Büro Amirliğinin ele geçtiği iddia olunan suç eşyalarını olay yeri inceleme ekibine teslim etmeme gibi bir yetkisi var mıydı? Yasal şartlara sahip olmayan aramanın neticesi ele geçirildiği iddia edilen sözde suç eşyaları arasında gerçekten de Oktay Yıldırım’a ait olduğu iddia edilen parmak izlerini taşıyan yapışkan bantlar eşyaların üzerinde miydi yoksa Oktay’ın parmak izlerini taşıyan yapışkan bant yüzeyi nezarethanede yapılan bir tertip neticesi mi deliller arasına sokuldu? Ele geçirildiği iddia edilen suç eşyalarını incelemeye yetkili olay yeri inceleme ekibine teslim edilmeme nedeni Oktay’ın parmak izinin bulunduğu yapışkan yüzeyli bandın henüz tertip edilmemiş olmasından mıydı? Tüm bu soruların yanıtları aslında kendi içlerinde mevcuttur. Emniyet tarafından tanzim edilen tutanaklarda ele geçirildiği iddia edilen sözde suç eşyaları hem yasal şartlara uymaksızın gerçekleşen bir arama neticesi ele geçirildiği iddia olunuyor, hem de bu arama sırasında ve sonrasına tanzim edilen tutanaklar birbirileri arasındaki çelişkiler oluşturuyor. Efendim özetlemek gerekirse Sanık Oktay Yıldırım aleyhine delil olarak ileri sürülen el bombaları CMK 217 hilafına ve suç eşyası yönetmeliğinin 10. maddesine gösterilen usule aykırı olarak imha ettirilerek iddia makamı tarafından delillerin karartılması yoluna gidilmiştir. Sanık Oktay Yıldırım aleyhine delil olarak ileri sürülen şeffaf yapışkan bant ekspertiz incelemesinden diğer suç eşyalarıyla birlikte 18 Haziran 2007 tarihinde tamamlanıp savcılığa sunulmuş olmasına rağmen Sanık Oktay Yıldırım’a gözaltına alınmış olduğu 13 Haziran 2007 tarih ile tutuklanma tarihi olan 16 Haziran 2007 tarihleri arasında sırasıyla emniyet, Cumhuriyet Savcılığı ve sorgu hakimliğinde şeffaf yapışkan bant yüzeyi üzerinde tespit edilen parmak izi sorulmuştur. Henüz tamamlanmamış bir ekspertiz incelemesi mevcut iken nasıl olurda sanığa şeffaf bant yüzeyi üzerindeki parmak izi sorulabilmiştir? Emniyet 14 Haziran 2007 tarihli dikkat edilirse emniyetin yazısında sadece Haziran 2007 tarihi mevcut. Bilgisayardan yazılmasına rağmen bu Haziran 2007 tarihi 14 rakamı yani günü belirten 14 rakamı el yazısı ile yazılmıştır. Oktay Yıldırım’ın kağıda alınmış parmak izi anahtar izi olarak ile bilgisayar ortamındaki parmak izi karşılaştırmasını soruşturma dosyasına koyarak ekspertiz incelemesinde suç eşyasında sanki Sanık Oktay’ın parmak izi çıkmış gibi bir intibah yaratılmaya çalışımlaştır. Bu affedilmez ve sanık aleyhine kasıtlı delil yaratma görüntüsü olan işlemin emniyet tarafından kötü niyetli olarak Sanık Oktay aleyhine gerçekleştirilmiş bir işlem olduğu açıkça ortadadır. Netice itibariyle efendim bilhassa Oktay Yıldırım’a isnat edilen suçlamalara dayanak olarak gösterilen delillerin usul yasaasına bu denli aykırı olarak toplanması neticesi ve hatta yok hükmünde sayılması neticesi halen daha şu dakika itibariyle Oktay Yıldırım’ın tutuk halinin devam etmesi mümkün görülmemektedir. Açıklamış olduğum Ceza Muhakemeleri Kanunun ilgili maddeleri uyarınca iddianamede Oktay Yıldırım’a isnat edilen suçlara dayanak gösterilen delillerin mahkemenizin gerekçeli kararına esas alınması mümkün değildir. Çünkü tüm bu deliler yok hükmündedir. Dolayısıyla izah etmiş olduğum esasa ve usule ilişkin yasa maddeleri ve açıklamalarım doğrultusunda Sanık Oktay Yıldırım’ın aleyhine isnat edilecek hiçbir suçlama bulunmaması tutuklulukta geçen sürenin nazara alınaraktan tahliyesini talep etmiyorum müdafisi olarak. Çünkü böyle yasaya aykırılıkların olduğu, böyle hukuksuzlukların mevcut olduğu bir dosya içerisinde Oktay Yıldırım’ın tahliyesini talep ne biz müdafilere ne de iddia makamının talebine bağlıdır. Şu dakikadan itibaren Sayın mahkemenizin resen Oktay Yıldırım’ın tutukluluk halinin kaldırılması hususunu gözetmesi lazımdır teşekkür ediyorum.”

Sanık Oktay Yıldırım müdafi Av. Yıldırım Çavuşoğlu söz istedi verildi:”Efendim her halde bir ceza avukatı için kendini tekrar kadar kötü bir şey olamaz. 2008’in Ekim ayından beri meslektaşımla tekrar tekrar hep aynı savunmaları yapıyoruz. Sayın meslektaşım daha evvel bizim müteaddit defalar tekrarladığımız, tutanaklar, parmak izi, olay yeri inceleme, tespit ettiğimiz bütün hukuka aykırılıkları bir kere daha usanmadan gene aynı azim ve kararlılıkla size arz etti. Bakıyorum bakıyorum dosyaya bende kendimi tekrarlamak istemiyorum. Müvekkilimiz bize diyor ki artık ya artık savunma yapmayın yeter. Yapacak bir şey kalmadı. Gerek yok diyor işte bakın duydunuz. Bakıyorum dosyaya şu söylediklerimizden başka biz hukukçu olarak neyi kaçırıyoruz acaba da sizleri ikna edemiyoruz? Yani gözden kaçırdığımız bir şeyde mi var bir şey mi varda sizi ikna edemiyoruz? E bakıyorum yok. Yani bomba meselesiyle bomba meselesini meslektaşım izah etti. Aynı şeyleri izah etmeyeceğim. E Danıştay saldırısı konusunda zaten müvekkilime bir suçlama yok. Cumhuriyet bombaları meselesi zaten biliyorsunuz tutanağa kesinlikle kafile numaraları da tutmuyor. Osman Yıldırım’ın sözlerini destekleyecek hiçbir delil yok. Üye Hakim Sayın Hüsnü Beyle beraber gittik keşif yaptık gösteremedi, rezil oldu. Şimdi niye biz bu sarmalın içinde sıkıştık kaldık? Sizden ricam bugün gene tahliye etmeyeceksiniz müvekkili o belli, o belli ama niye tahliye etmediğinizi.”

Mahkeme Başkanı:"Efendim, efendim ön yargılı olmayın.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”tahliye mi var yoksa.”

Sanık Oktay Yıldırım müdafi Av. Yıldırım Çavuşoğlu:”Peki efendim. Tahliye mi var yoksa dediği gibi. Evet, peki bugün eğer gene tahliye etmezseniz diyelim o zaman.”

Salonda söz almadan konuşmalar oldu anlaşılmadı.

Sanık Oktay Yıldırım müdafi Av. Yıldırım Çavuşoğlu söz istedi verildi:”Müvekkilimin bugün tahliyesine karar vermez iseniz eğer niye vermeyeceğinizi, niye vermediğinizi, şimdiki bundan evvelki duruşmalardaki klasik cümlelerle değil de bizim verdiğimiz savunma dilekçelerinde üzerinde durduğumuz delilleri açıklayarak talebimizi reddederseniz bizde ikna oluruz deriz ki ya hakikaten mahkemenin tahliye taleplerimizi reddetmekte hukuka uygun gerekçeleri var. Bizde kendimizi tekrar etmekten vazgeçeriz. Ben artık İstanbul’dan gelip aynı şeyleri tekrar tekrar söylemekten bıktım usandım. Başkada bir şey göremiyorum dosyanın içinde. Yani benim benim ceza avukatı olarak kapasitem belki bu kadar göremiyorum daha başka bir şey ama benim ileri sürdüğüm tahliye sebeplerini reddederken biraz gerekçeli olursanız çok sevineceğim. Mesela; deyin ki bu ihbar tutanakları arasında Trabzon ve İstanbul arasındaki ihbar tutanakları arasındaki farklığın hiçbir önemi yoktur. Esasa etkili değildir şu şu şu hukuki sebeplerden. Efendim Ali, Mehmet Demirtaş’ın biraz kendisi savunmasında izah etti o baz istasyonu kayıtlarıyla Mehmet Demirtaş’ın orada bomba olduğunu bile bile ve kendisini bir Ergenekon terör örgütü üyesi olduğunu bile bile, polis çağırdığı halde, pır diye uçup gideceğine kendi ayağıyla tutuklanmaya gelmesinin sebepleri ne olabilir? Ne olabilir değil mi? Ve ya niye Mehmet Demirtaş kendi size söylediği gibi ne Oktay Yıldırım’ı ne veya sözde örgütteki üstlerinden birini aramadı da karısını ekmekçiği falan aradı. Bomba imha tutanaklarıyla, bomba imha ekibinin tutanağıyla, olay yerinde tutulan olay tutanağı, polisin tuttuğu tutanak arasındaki saat farklılıkları neden bu, bunlar hiç önemi yoktur müvekkilimizin tahliyesi için yeterli sebep değildir? Bütün bunları geçelim bir hukukçu bu kadar sübjektif şeylerle de ilgilenmemesi lazım. Bombaların imha edilmesi hukuka uygundur deyin bizde tekrar tekrar söylemeyelim. Suç eşyası yönetmeliğinin 10. maddesinin hiç önemi yoktur deyin. Deyin ki bu imha kararı hukuka uygundur, doğrudur, bu deliller hukuka uygun delillerdir, o yüzden tutuyoruz deyin bugün bunu deyin. Kararınızda deyin ki Oktay Yıldırım’a ait olduğu iddia edilen bombaların ele geçer geçmez 1 gün sonra imha kararı verilmesi suç eşyası yönetmeliğinin 10. Maddesine uygundur şu sebepten. Bütün mahkemelerde hep böyle yapıyordur, Ankara’daki, meslektaşımın izah ettiği, arz ettiği Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği karar hukuka aykırıdır deyinde bizde ikna olalım lütfen. Parmak izi meselesi.”

Sanık Oktay yıldırım söz almadan konuştu:”Şimdi göstereceğim bir saniyenizi alabilir miyim?”

Sanık Oktay Yıldırım müdafi Av. Yıldırım Çavuşoğlu:”Parmak izini mi? Evet.”


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə