T. C. İStanbul 10. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya kısa bir ara verildi



Yüklə 0,59 Mb.
səhifə4/4
tarix08.09.2018
ölçüsü0,59 Mb.
#67648
1   2   3   4
Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Altan Dikmen. Buyurun savunmanızı yapın.”

Sanık Altan Dikmen: “Sayın Başkan, Mahkeme Heyeti. İddianamede 160. sırada sanık olarak bulunmaktayım. Balyoz darbe planı haberlerini İzmir’e talimatla ifade verilmek üzere çağırıldığımda öğrendim. Bugüne kadar da, o güne kadar da bununla ilgili basına çıkan haberler dışında hiç kimsenden bu olaya ait hiçbir şey duymadım ve bu olaylarla ilgili en ufak bir bilgim dahi olmamıştır. Bahse konu olaya ilişkin 2002-2003 yıllarında subay temel okulundan jandarma teğmen olarak mezun olduğum sene kura çekerek Halkalı Komando Tabur 1. Bölük Komutanlığı 1. Tim Komutanlığı’na atandım. Ve 10 ay süreyle orada görev yaptım. Ona müteakiben de Mayıs ayı atamalarında Bingöl iline tayin oldum. Bu esnada bir toplantıya, seminere herhangi bir yasadışı oluşuma katılmadım. Ve bu konuyla ilgili de tarafıma veya görevlendirildiğimle ilgili tebliğ veya tebellüğ olmamıştır. Hakkında bilgi sahibi ve kimin tarafından yapıldığını bilmediğim, kesinlikle alakam olmayan bu çalışmayla ilgili olarak hiçbir kişi ile iletişim kurmadım ve kimseyi görevlendirmedim. Zaten makam itibariyle de tim komutanı olduğum için benden, jandarma teşkilatı benden ast rütbede herhangi bir birimde olmamaktadır, bulunmamaktadır. Birlikte İzmir Savcılığında bana gösterilen listedeki arkadaşları timimde görünen personelin hiç birisini tanımıyorum. Ayrıca da üçüncü tim elemanım olarak gözüken Erdal Yıldırım da burada sanık da değil şu anda. Nerede olduğunda herhangi bir bilgimiz yok. Bu arkadaşlarla daha önceden hiçbir yerde tanışmadım, görüşmedim de. Özel hayatımda da bu arkadaşlar herhangi bir irtibatım veya temasım olmamıştır. Kesinlikle iddianamede tarafıma isnat edilen suçu kabul etmiyorum. Yukarıda arz ve izahına çalıştığım sebeplerden ötürü, bu suçtan ötürü beraatime karar verilmesini istiyorum. Ayrıca son atamalarla beraber Muğla’dan Mardin İl Jandarma Komutanlığı emrine atandım. Sayın Başkanım gelip giderken malumunuz son günlerde olan olayları takip ediyorsunuzdur.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Sanık Altan Dikmen: “Sürekli konvoyla gidip gelmemiz gerekiyor ve bu Mahkemeye geliş gidiş açısından baya bizim için sıkıntı yaratıyor. Bunun için de duruşmadan vareste tutulmak istiyorum arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “O suç tarihinde teğmendiniz değil mi?”

Sanık Altan Dikmen: “Evet jandarma teğmen.”

Mahkeme Başkanı: “Şu andaki rütbeniz ne?”

Sanık Altan Dikmen: “Jandarma yüzbaşıyım.”

Mahkeme Başkanı: “Yüzbaşısınız şu anda.”

Sanık Altan Dikmen: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Altan Dikmen. Hikmet oğlu, Yosma’dan olma 10.10.1977 doğumlu. Sinop merkez, Akbaş nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Altan Dikmen: “Doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıka kaydınız yok. Klasör 72, Dizi 170 ve devamında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadeniz mevcut. Doğru mudur?”

Sanık Altan Dikmen: “Evet aynen katılıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Kabul ediyorsunuz. Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Altan Dikmen müdafii Av. Yağmur Cumhur Marşan: “Efendim söz ve savunmalara katılıyoruz. Aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz. Yine savunmamızı toplu olarak gerçekleştireceğiz. Onu beyan etmek isterim.”

Mahkeme Başkanı: “Sanığa soru sormak isteyen var mı?”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Hanifi Yıldırım ile herhangi bir yerde çalışmanız ya da birlikte çalışmanız oldu mu?”

Sanık Altan Dikmen: “Şöyle efendim. Halkalı Komando Taburunda görev yapıyorum. Alay bünyesinde bir taburdu. 3 taburlu bir alay. Hanifi Yıldırım o zaman binbaşımızdı. Bir kere onu da dediğim gibi duruş, yani o gün savcılıkta hatırlamaya çalıştığım yani hatırladığım kadarıyla da harekat eğitim şube müdürü olarak mı öyle bir denetlemeye gelmişti bizi. Halkalı Komando Taburundayken. Oradan bir kere yani o da o zaman görsem belki hatırlayamayacağım derecede biliyorum yani.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bu ilk atandığınızda 10 aylık süre içerisinde Halkalı Komando Taburunda teğmen olarak çalıştığınızda bir adaptasyon eğitimi gibi bir şey mi, yoksa oraya normal olarak, kadro olarak atandıktan sonrasında yani görev miydi, kurs gibi bir şey miydi o çalışmanız?”

Sanık Altan Dikmen: “Normal görev olarak ilk atamamızdır bizim. Yani ilk atamalarımız subay temel kursundan sonra Haziran ayında kurayla belirlenir. İlk atamalar, subay atamaları.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Evet.”

Sanık Altan Dikmen: “Dolayısıyla kura ile ilk görev yerime atandım. Yani görev olarak atandım oraya.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Daha öncesinde, yani beyanlarınızda o hususta eğitim ya da kursla ilgili bir husus var gibi geldi de ondan netleştirmek için sordum.”

Sanık Altan Dikmen: “Anladım.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun yerinize geçebilirsiniz. Osman Çetin.”

Sanık Osman Çetin: “Sayın Başkanım öncelikle 28 Şubat 2010 tarihli Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğum ifademe aynen katılıyorum. İddianamede sözde sakal eylem planının icrası için oluşturulan timlerden tahrik a timinde, yine sakal kod adlı operasyonda görevlendirildiğim iddia edilmektedir. 2002-2005 yılları arasında sırasıyla Halkalı Özel Operasyon Birlik Komutanlığı, Ümraniye İlçe Jandarma Komutanlığı ve Ümraniye Cezaevi Bölük Komutanlıkları emrinde çalıştım. İddia edilen suçlamalarla ilgili amirlerimden herhangi bir emir almadım. Sözlü veya yazılı herhangi bir tebliğ yapılmadı, tebellüğ etmedim. İsmimin geçtiği suçlamaları ilk defa Taraf gazetesinden öğrendim. Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Sözde planlara ismimi yazanlardan şikayetçiyim. Beraatimi istiyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Osman Çetin. Mustafa oğlu, Fatma’dan olma 26.12.1973 doğumlu. Konya İli, Hüyük İlçesi, Merkez Yukarı Mahalle nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Osman Çetin: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir adli sicil kaydınız yok. Klasör 84, Dizi 186 ve devamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadeniz mevcut. Doğru mu ifadeniz?”

Sanık Osman Çetin: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Kabul ettiniz.”

Sanık Osman Çetin: “Kabul ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Osman Çetin müdafii Av. Yağmur Cumhur Marşan: “Yine söz ve savunmalara aynen iştirak ediyoruz efendim. Savunmamızı toplu halde.”

Mahkeme Başkanı: “İsminizi de belirterek geçerseniz.”

Avukat Yağmur Cumhur Marşan.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı?”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bu Halkalı Jandarma Komando Alay Komutanlığında deneme amaçlı operasyon birlik komutanlığındaki göreviniz neydi?”

Sanık Osman Çetin: “Görevim unsur komutanıydı.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Efendim.”

Sanık Osman Çetin: “Unsur komutanıydı. Timlerimiz rütbeli timiydi. Başımızda 1 subay, bir de timde 7 veya 8 astsubayımız vardı. Deneme amaçlı kuruldu. Bu bina operasyonlarına, rehine kurtarma buna benzer faaliyetler yürütmek için Güneydoğuya gene aynı şekilde, yeterli şeklide kurs aldığımız zaman oralarda da görevlendirilecektir.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Almış olduğunuz kurslar bu görevinizle ilgili miydi?”

Sanık Osman Çetin: “Yok efendim. Onlar.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Keskin nişancılık kursu, mayın kursu.”

Sanık Osman Çetin: “Mayın kursunu ben o birlik içerisinde gördüm. Mart ayının sonu gibi olması lazım tam tarihini hatırlamıyorum. İzmir’e gitmiştim.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Evet.”

Sanık Osman Çetin: “O birlik bünyesinde gördüğüm bir kurstu. Ondan önceki kurslarda meslekte zaman zaman gidip gördüğümüz kurslardı. Bu birlikle bir ilgisi yoktu. Yani daha öncede komando birliklerinde çalıştığımız için görevimiz icabı emir veriliyordu. Kurslara gidiyorduk.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tamam Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Yerinize geçebilirsiniz. Murat Balkaş.”

Sanık Murat Balkaş: “Sayın Başkanım, Sayın Üyeler, Sayın Savcım. İddianamenin 887. sayfasında 11 nolu CD içerisinde operasyon timleri ve görevlendirme çizelgesinde ismim geçmektedir. Sayın Başkan ve Sayın Mahkeme Heyeti. Ben bu iddianamede geçen görevlendirmeleri ilk defa basından duydum. Görevlendirme çizelgesindeki isimleri, isimlerin hiçbirini tanımadığım gibi beraber yargılandığım 195 sanıktan hiç kimseyi de tanımıyorum. Çizelgede ismi geçenlerden ve sanık olmayan sadece Jandarma Yüzbaşı Eyüp Aktaş’ı o dönemde aynı şubede çalıştığımdan dolayı tanıyorum. Diğer ismi geçen sanıklarla herhangi bir yerde görev yapmadım. Türk Silahlı Kuvvetleri hiyerarşik yapısı dışında oluşturulduğu iddia edilen bu örgütün hiç kimseyi tanımadan ben içerisinde nasıl olabilirim? 2001-2003 yılları arasında İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube’de İstihbarat Değerlendirme Merkezinde çalıştım. İstihbarat toplama timlerinde görev almadım. Benim 2003 yılında İstanbul İl Jandarma Komutanlığından tayinim Hakkari İl Jandarma Komutanlığına çıktığı için 01 Temmuz 2003 yılında İstanbul İl Jandarma Komutanlığından ilişiğimi keserek ayrıldım. Tayinimin çıktığı Mayıs 2003 ayın da ortalarında belli olmuştu. Ki bu bize 2002’nin Aralık ayında şarka hazırlık listesi olarak gelir efendim. Benim görev yaptığım süre zarfında hiçbir şekilde meslek hayatımda kanun dışı ve suç teşkil edebilecek herhangi bir eylem ve davranışım olmamıştır. Suçlamaları nefretle kınıyorum. Ben hiçbir şekilde sakal ve çarşaf eylem planlarında görev almadım ve bu çerçevede görev ifa etmedim. Sözlü veya yazılı olarak bana kimse bu şeklide bir emir vermedi. Böyle bir çalışmadan basından duyana kadar haberdar değildim. Benim hiç haberim olmadığı halde benden habersiz ismimi yazdıkları için ilgili şahıs veya şahıslardan davacıyım ve şikayetçiyim. Sayın Başkanım duruşmanın bu aşamasında şayet mümkün ise beraatimi, Heyetinizce bu mümkün görülmediği takdirde duruşmalardan vareste tutulmayı arz ve talep ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Murat Balkaş. Niyazi oğlu, Sevgül’den olma 31.12.1973 doğumlu. Niğde Merkez, Fertek Kasabası/Cumhuriyet Mahallesi nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Murat Balkaş: “Doğru efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıka kaydınız yok. Klasör 84, Dizi 151-152’de Savcılıkça alınan ifadeniz var. Kabul ediyor musunuz ifadenizi?”

Sanık Murat Balkaş: “Ediyorum efendim, doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Murat Balkaş müdafii Av. Yağmur Cumhur Marşan: “Söz ve savunmalara aynen iştirak ediyoruz. Savunmalarımızı bilahare bildireceğiz.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı?”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bu Murat Kekeç’le şey, Mehmet Kekeç’i tanıyor musunuz?”

Sanık Murat Balkaş: “Tanıyorum Hakim Bey. 95-99 yılları arasında Şanlıurfa/Viranşehir ilçesinde beraber çalışmıştık. Ben merkez, Viranşehir Merkez Karakol Komutanlığında görevliydim. O da BTR Tim Komutanlığında görevliydi. Kapı komşumuzdu. Ailece görüşürdük.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bu Yaptığınız iddia edilen telefon görüşmesi olayın gazetelere yansımasından sonra yaptığınız bir orda görüşme var. İçeriğinde işte sana da, size de bombacı oldun mu şekliyle bir beyanı var herhalde. Doğru mudur, öyle bir beyan kullandı mı size karşı?”

Sanık Murat Balkaş: “Şimdi efendim onu Sayın Savcım da bana sordu. Tam olarak o beyanı hatırlamıyorum ama telefonda ben.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bombacı Mülayim olmuşsun şeklinde bir beyanı var.”

Sanık Murat Balkaş: “Bu olaya, özür dilerim Sayın Hakim Bey.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bombacı Mülayim olmuşsun şekliyle bir beyanı varda.”

Sanık Murat Balkaş: “Efendim kendisi hala telefonda görüştüğüm bir arkadaşımdır. Benden kıdemlidir. O şaka yapmış olsa gerek ki bana, ben çünkü arz ettiğim gibi onunla ailecek görüştüğüm bir astsubaydı.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Evet.”

Sanık Murat Balkaş: “Kesinlikle efendim bu konuları da o durumu da ben şu anda hatırlamıyorum bile.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tamam Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Peki yerinize geçebilirsiniz. Duran Ayhan. Bunlar sizin listenizde yazılı olanlar değil mi Avukat Bey? Sıkıntı yok. Duran Ayhan, sonra Hakan Öktem ve Mustafa Aydın. Bunlara devam. Bunları bitireceğiz. Buyurun sizi dinliyoruz Duran Ayhan.”

Sanık Duran Ayhan: “Sayın Başkanım, Sayın Heyet, Sayın Savcım. Ben balyoz darbe planı olduğu iddia edilen planların görevlendirme çizelgelerinde ismimin geçtiğini ilk defa 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf gazetesinde yayınlanan haberlerden öğrendim. Daha öncesinde bu planların varlığından haberdar değilim. Bu konuda tarafıma herhangi bir yazılı ya da sözlü tebligat yapılmamıştır. İsmimin bu tür bir eylem planında yazılı olması benim bu eylemleri emir verildiğinde asker bir şahıs olarak mutlaka yapacağım veya yerine getireceğim anlamına gelmemektedir. Ben balyoz darbe planı ile ilgili, ilgili olarak hiçbir toplantı, seminer, keşif ve tatbikat faaliyetine katılmadım. Eğer yapılmışsa dahi benim haberim olmamıştır. İddia edilen balyoz darbe planı evraklarını kim veya kimler tarafından nasıl tanzim edildiğini bilmiyorum. Sonuç olarak suçsuzum. Emekli olmam sebebiyle duruşmalara gelip gitmekte maddi yönden sıkıntı çekmekteyim. Bu nedenlerle Heyetinizin yapacağı değerlendirmeler sonucu bundan sonraki yapılacak duruşmalardan vareste tutulmayı ve yargılama sonucunda da beraatime karar verilmesini arz ve talep ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Duran Ayhan. Durmuş oğlu, Fatma’dan olma 20.03.1968 doğumlu. Mersin İli, Erdemli İlçesi, Pınarbaşı nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Duran Ayhan: “Doğru efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıka kaydınız yok. Klasör 81, Dizi 62-64’de Savcılık ifadeniz, Klasör 5, Dizi 128’de Hakimlikteki savunmanız var. Bunlarla ilgili bir itirazınız var mı?”

Sanık Duran Ayhan: “Doğru efendim, kabul ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Kabul ediyorsunuz. Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Duran Ayhan müdafii Av. Yağmur Cumhur Marşan: “Söz ve savunmalara aynen iştirak ediyoruz. Aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz. Savunmamızı bilahare toplu olarak yapacağız.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı? Hakan Öktem. Buyurun.”

Sanık Hakan Öktem: “Sayın Başkanım, Sayın Heyet. İddianamede operasyon timleri içerisinde yumruk adlı operasyon timinde ismim geçmektedir. Söz konusu görevlendirme listesinde ismimin geçmesi tamamen bilgim dışındadır. Kim tarafından, ne zaman ne maksatla yazıldığı hakkında hiçbir bilgim yoktur. Sözde plan doğrultusunda hiçbir kimseden ne emir, ne talimat almadım. Hiçbir emir ve talimatı yerine getirmedim. İddia edilen planın hiçbir noktasında ne bir toplantıya, ne bir seminere katılmadım. İsmimin böyle bir planda geçtiğini ilk defa Ankara Adliyesinde ifade vermek amacı ile çağırıldığımda öğrendim ve şok oldum. Şu an kendimi daha fazla nasıl savunacağımı dahi bilmiyorum. Tek bir bildiğim şey hiçbir bilgim, ilgim, alakam olmayan bir olayla her ay buraya gelerek maddi ve manevi zarar gördüğümdür. Dosyada aleyhime olan belge ve bilgileri kabul etmiyorum. Bundan sonraki duruşmalarda vareste tutulmak istiyorum. Suçsuzum beraatimi istiyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Hakan Öktem. Metin oğlu, Güngör’den olma, 09.01.1969 doğumlu. Ankara İli, Bala İlçesi, Kartaltepe nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Hakan Öktem: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Size ait. Klasör 88, Dizi 116-105 arasında savcılık ifadeniz mevcut. Bu ifade ile ilgili.”

Sanık Hakan Öktem: “Ankara Adliyesinde verdiğim ifade.”

Mahkeme Başkanı: “Ankara Adliyesinde alınan.”

Sanık Hakan Öktem: “Evet katılıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Doğru, kabul ediyorsunuz.”

Sanık Hakan Öktem: “Doğrudur, kabul ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Hakan Öktem müdafii Av. Yağmur Cumhur Marşan: “Söz ve savunmalara aynen iştirak ediyoruz. Aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz. Toplu olarak savunmamızı yapacağız.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı? Evet, Mustafa Aydın. Buyurun.”

Sanık Ayhan Taş: “İki önceki arkadaşımıza Sayın Peksak bir soru sordu. İfade veren arkadaşla bir arkadaş arasındaki telefon görüşmesinde sen de bombacı Mülayim mi oldun diye? Sayın Peksak biliyor mu? Bilmiyor mu? Bombacı Mülayimdeki, oradaki kasıt nedir? Nasıl algıladınız siz? Sahte kabadayı diye Kemal Sunal’ın filmi vardır.”

Mahkeme Başkanı: “Evet:”

Sanık Ayhan Taş: “Kemal Sunal’a mafya babaları bir takım efendim suikast metotları ile öldürmek isterler. Hiç birinde başarısız olurlar. Giderler Bombacı Mülayim diye birisi var, ona bomba sipariş ederler. Bu arkadaşımızın sende mi Bombacı Mülayim olduğun şeklindeki söz?”

Mahkeme Başkanı: “Muhtemelen o filmden alınmadır.”

Sanık Ayhan Taş: “Evet, oradan geliyor. Yoksa öyle teşkilatın içinde jandarma.”

Mahkeme Başkanı: “Kemal Sunal’da kanser hastası olduğunu zannediyor.”

Sanık Ayhan Taş: “Falan anlamasınlar.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Yalnız arayanların hepsi de ya şaka ya dalga geçmek için arıyorlar ne işse. Yani.”

Sanık Ayhan Taş: “Ama şey bu. Şey bu, gerçeği bu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, oradan kaynaklanıyor diyorsunuz. Peki.”

Sanık Ayhan Taş: “Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Mustafa Aydın. Buyurun.”

Sanık Mustafa Aydın: “Sayın Başkan, Değerli Üyeler. İddianamede sanık olarak 171. sırada bulunmaktayım. Balyoz darbe planı haberlerini normal bir vatandaş olarak basın organlarından öğrendim. Basında bu olaya ilişkin haberler çıkana kadar hiç kimseden bu olaya ait hiçbir şey duymadım. Ve bu olay ile ilgili en ufak bir bilgim dahi olmamıştır. 09 Haziran 2010 tarihinde Diyarbakır Savcılığında verdiğim ifadeyi aynen tekrarlıyorum. Bahse konu olaya ilişkin olarak Tuzla Jandarma Komando Tabur Komutanlığında görev yaptığım süre içerisinde herhangi bir toplantıya, seminere herhangi bir yasadışı oluşuma katılmadım. Görevlendirildiğime ilişkin şahsıma kimse tarafından yazılı veya sözlü olarak herhangi bir görev tevdi ve tebliğ etmedi ve edilmedi. Hakkımda bilgi sahibi ve kimin tarafından yapıldığını bilmediğim kesinlikle alakam olmayan bu çalışma ile ilgili olarak hiç kimse ile iletişim kurmadım ve hiç kimseyi görevlendirmedim. Birlikte görevlendirdiğim iddia edilen astsubay arkadaşları ilk defa bu salonda gördüm ve tanıdım. Daha önce hiçbirisi ile birlikte görev yapmadım. Astlık üstlük ilişkim olmadı. Ve hayatın hiçbir safhasında bahse konu astsubaylar ile gerek görevim ve gerekse de herhangi bir vesile ile karşılaşmadım. Özel hayatımda da bu şahısları tanımamaktayım. İlk defa isimlerini ilk defa ifademin alındığı sırada duydum. Aynı şekilde operasyon timleri ve İstanbul ilinde görevlendirilen personel listeleri ile görevli timler özel talimat listelerinin altında ismi bulunan Jandarma Kurmay Binbaşı Hanifi Yıldırım’ı savcılık ifademde de belirttiğim şekilde tanımıyorum. Ayrıca emir komuta hiyerarşisi içinde ve herhangi bir yerde hiç beraber çalışmadım ve kişisel ilişkim olmadı. Kesinlikle iddianamede tarafıma isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Ayrıca 09 Haziran 2010 tarihinden itibaren şahsımın, ailem ve akrabalarımın yaşamış olduğu psikolojik travmalara neden olan ve hiçbir şekilde haberimin olmadığı, tasvip etmediğim ve kesinlikle kabul etmeyeceğim ve bilgim dışında balyoz darbe planı gibi yasadışı bir oluşum içinde görevlendirilecek personel listelerinde ve oluşturulan timlerin birinde ismimi yazan, yazılmasına sebep olan kişi ya da kişilerden şikayetçiyim. İsmimin yazılı olduğu sözde plan ve listeleri hazırlayanların tespit edilerek bu listelerin nerede, nasıl ve ne için hazırlandığını da ortaya konularak, listeleri hazırlayanların ismimi listelere nasıl dahil ettiklerinin kendilerine sorulmasını, gerek sanık gerek tanık olarak Mahkemenizce huzurda dinlenilmelerini talep ediyorum. Sonuç olarak yukarıda arz ve izahına çalıştığım sebeplere binaen soyut iddialardan öteye gitmeyen, üzerime atılı suçtan beraatime karar vermesini Sayın Mahkemenizden saygılarımla arz ve talep ediyorum. Ayrıca ayrıntılı yazılı savunmamı Mahkemenize sunuyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, yazılı savunmanız alındı. Vareste tutulmayı talep ettiniz mi?”

Sanık Mustafa Aydın: “Yazılı savunmada talep ettim Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “İçinde var evet. Nüfus kaydınızı okuyorum. Mustafa Aydın, Rasih oğlu, Havva’dan olma, 15.03.1971 doğumlu. Muğla ili Fethiye ilçesi Alaçatı nüfusuna kayıtlı. Size mi ait?”

Sanık Mustafa Aydın: “Doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Yurtdışından bir sabıkanız var mı?”

Sanık Mustafa Aydın: “Yok hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Yurtdışında bulundunuz mu 2005 yılında?”

Sanık Mustafa Aydın: “Hayır hiç bulunmadım. Mustafa Aydın ismi çok fazla ama. Google girdiğiniz zamanda da.”

Mahkeme Başkanı: “Muhtemelen 71 doğumlu bunu adli sicil (bir kelime anlaşılamadı.).”

Sanık Mustafa Aydın: “Evet, çok fazla çıkıyor. Onu.”

Mahkeme Başkanı: “Bir tane Fransa’da.”

Sanık Mustafa Aydın: “Hayır hiç yurtdışına çıkmadım.”

Mahkeme Başkanı: “Bir ilam geçmiş buna.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Doğum tarihi ay ve gün tutmuyor.”

Sanık Mustafa Aydın: “15.03.71.”

Mahkeme Başkanı: “Hatalı çıkmış adli sicil kaydınız. Tekrar çıkartıp size okuruz.”

Sanık Mustafa Aydın: “Evet. Ayrıca Başkanım ben tayin olmam sebebiyle bir adres değişikliğim vardı. Onu yazılı olarak bildirmiştim. İstanbul Bölge Komutanlığı olarak.”

Mahkeme Başkanı: “Yeni görev yeriniz İstanbul Bölge Komutanlığı.”

Sanık Mustafa Aydın: “Evet yeni görevim zaten onu yazılı savunmamda da belirttim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Sanık Mustafa Aydın: “Ayrıca daha önce de yazılı olarak iletmiştim onu size.”

Mahkeme Başkanı: “Klasör 78, Dizi 106-86 arasında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadeniz var.”

Sanık Mustafa Aydın: “Evet doğrudur. İfademi kabul ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Doğru, kabul ediyorsunuz. Peki, sanık müdafiinden soruldu. Şimdi bütün şeyiniz atandığınız müvekkillerinizin savunmaları bitti. Buyurun savunma yapabilirsiniz.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Yağmur Cumhur Marşan:”Evet efendim. Sayın Başkan, Değerli Heyet. Şimdi ayrı ayrı tüm sanıklara baktığımız zaman burada olmalarının tek nedeni kimin tarafından yazıldığı belli olmayan verilerde isimlerinin geçmesidir. Sanıkların hiçbirinde suç işleme kastı bulunmamaktadır. Yargıtay içtihatları kesin olmakla birlikte bir örgüt üyeliğinden söz edebilmek için örgüte katılma iradesinin açık olması, açık olması gerekmektedir. Ve örgüt faaliyeti çerçevesinde faaliyetlerde bulunmak gerekmektedir. Şimdi ortada var olduğu iddia edilen bir örgüt var. Ancak müvekkillerden hiçbirisi o örgüte katılma adına bir irade beyanında bulunmuyor. Veya o örgüt için bir faaliyette bulunmuyor. Bundan dolayı hiçbir suç işleme kasıtları da olmadığından dolayı ben ayrı ayrı hepsinin beraatlerini talep ediyorum. Ayrıca buraya gelip gitmeleri hem maddi olarak hem de manevi olarak kendilerini çok büyük zarara uğratmaktadır. Hepsinin ifadesi de alınmıştır. Hepsi ayrı ayrı yerlerde görev yapmaktadırlar. Bundan dolayı duruşmalardan da vareste tutulmalarını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı? Buyurun yerinize geçebilirsiniz.”

Sanık Mustafa Aydın: “Teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Abdil Akça, müdafii var mı? Buyurun.”

Sanık Abdil Akça: “Ben 17 yıldır jandarma astsubay olarak görev yapıyorum. Bahsedilen balyoz güvenlik harekat planında adımın geçtiği tırpan ve sakal eylem planını ilk kez basından öğrendim. Bu konuda bana herhangi bir görev yazılı ya da sözlü tebligat yapılmadı. Daha önceden hiçbir kimseden böyle bir planın varlığını duymadım. Hiçbir yerde bu planların hazırlanması ile ilgili kesinlikle çalışmam olmadı. Eylem planları ile ilgili herhangi bir plan seminerine, tatbikata, keşfe ve benzeri faaliyete katılmadım. Tırpan ve sakal eylem planında adı geçen kişilerin hiçbiri ile aynı birlikte çalışmadım. Amir ve mahiyet ilişkim olmadı. Planları hazırladığı söylenen ve adı geçen asker şahısları bu soruşturmaya kadar tanımıyordum. 2001-2004 yılları arası İstanbul Küçükyalı 2. Özel Koruma Tabur Komutanlığında araçlı koruma tim komutanı olarak görev yaptım. Meslek hayatımdaki bütün doğu görevlerini komando birliklerinde icra ettim. Halende doğuda terörle mücadele kapsamında komanda birliğinde görev yapmaktayım. Yıllarca teröre karşı görev yapan biri olarak haberimin olmadığı bir olaydan, terör örgütüne üye olmaktan yargılanmak şahsım için çok üzücü bir durumdur. Hakkımda yakalama ve tutuklama kararı çıktı. Ben vatanımı ve milletimi seven bir asker olarak şimdiye kadar görevimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Meslek hayatımın hiçbir bölümünde hukuka ve demokrasiye karşı bir planlama ve faaliyet içerisinde bulunmadım. Hazırlandığı belirtilen eylem planında ismimin yer alması kişisel onur ve haysiyetimi ihlal etmiştir. Meslek hayatım boyunca hiç ceza almadım. Masum biri olarak yaşadıklarım bana ve aileme ne kadar zarar verdi, söylememe gerek yok. Her ne kadar Mahkemede sanık olarak yargılansam da adımın iradem dışında kullanılması ve böyle bir insanlık dışı eylem planında kullanılmasından dolayı mağdur olduğumu değerlendiriyorum. Gerçek suçluların Yüce Mahkemenizce tespiti halinde adımı kullanan bu kişiden şikayetçi ve davacıyım. Mahkemenizce yapılacak değerlendirme sonucu terör bölgesinde aktif olarak görev yapmam nedeni ile ve geliş gidişlerde yaşadığım sıkıntıların değerlendirilerek duruşmalardan vareste tutulmayı, sanık sıfatından çıkarılarak mağdur sıfatına alınmayı ve beraatimi arz ve talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Abdil Akça, Hasan oğlu, Fatma’dan olma, 24/03/1975 doğumlu. Konya ili, Doğanhisar ilçesi Baş nüfusuna kayıtlı, size mi ait?”

Sanık Abdil Akça: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıkanız yok. Klasör 95, Dizi 41-42 de savcılık ifadeniz. Klasör 5, Dizi 129’da hakimlikteki savunmanız var.”

Sanık Abdil Akça: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Bunları kabul ediyor musunuz bunları?”

Sanık Abdil Akça: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Kabul ediyor. Sanık müdafiinden soruldu. Açalım.”

Sanık Abdil Akça müdafii Av. Mahir Işıkay: “Efendim beyanlara aynen katılıyoruz. Bundan sonra 170,172, 173, 174 numaralı sanıklarda müvekkilimdir. Onlarla birlikte eğer öne alınırsa toplu bir değerlendirme ve savunma yapacağım.”

Mahkeme Başkanı: “Hangileri demiştiniz?”

Sanık Abdil Akça müdafii Av. Mahir Işıkay: “170, 172, 173,174.”

Mahkeme Başkanı: “Peki, soru sormak isteyen var mı?”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Hüseyin Özçoban ile birlikte çalışmanız oldu mu? Ya da tanır mısınız?”

Sanık Abdil Akça: “Hayır efendim. Kesinlikle çalışmadım. Tanımıyorum efendim.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tamam.”

Üye Hakim Murat Üründü: “Tahrip ve bomba imhası konusunda kurs aldınız mı?”

Sanık Abdil Akça: “Terörle mücadelede 1997 Şubat ayında mayın ve bubi tuzaklarını basit şekilde imha etmek şeklinde 3 hafta kurs gördüm.”

Mahkeme Başkanı: “Mustafa Kelleci. Buyurun geçebilirsiniz yerinize.”

Sanık Mustafa Kelleci: “Sayın Başkanım, Sayın Mahkeme Heyeti, Sayın Savcım. Ben 170 numaralı sanık olarak yargılanmaktayım. Bu dava hakkında her türlü bilgiyi ve konuyu da Taraf Gazetesinde yayınlanması ile birlikte öğrendim. Daha önceden hiçbir şey duymadım, haberim yoktu. Ben 2002 ve 2007 yılları arasında Şile İl Jandarma Komutanlığında Karakol Komutanı olarak görev yaptım. İstanbul’da bulunmam bundan ibarettir. İsmimin kim veya kimler tarafından ve ne maksatla böyle bir plana yazıldığını bilmiyorum. Listede isimleri yazılı bulunan şahısları da ilk defa yargılama esnasında öğrendim. Sadece Sayın Hüseyin Özçoban albayımı 2007 yılından Şırnak’tan tanıyorum. Şırnak Uludere’de İl Jandarma Komutanıydı. Ben Şırnak Uludere Uzungeçit Karakol Komutanıydım. Oradan tanıyorum. Bir yıl beraber çalıştım kendisi ile. Kendisi onun haricinde de salonda gördüğüm hiçbir kimseyi tanımıyorum. Daha önce de görmedim. Adımın bu çizelgelere hangi maksatla ve kimler tarafından yazıldığını bilmiyorum. İsmimi bu çizelgelere yazan veya yazanlardan da şikayetçiyim. Hakkımı da helal etmiyorum. Efendim ileri derecede depresif rahatsızlıklarım var. Obsesif kompulsif bozukluğu tanısı ile sürekli doktor kontrolündeyim. Aynı zamanda hipertansiyon tanısı ile ilaç kullanıyorum. Bu davada Diyarbakır’dan 10 kez, 11 kez buraya gelmem, beni rahatsızlıklarımı da tetikledi. Şuan tahmin edemeyeceğiniz ruhi bunalımlar içerisindeyim. Bir buçuk yıldır. Aynı zamanda 2500 lira ile geçinmeye çalışan bir astsubayım. 2 tane çocuk okutuyorum. Bir tanesi Çorum’da Anadolu Lisesi okuyor. Bir tanesi de üniversite okuyor. Artık yaşadığımız maddi sıkıntıları da takdirinize bırakıyorum efendim. Uygun görüldüğü takdirde beraatimi talep ediyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Mustafa Kelleci, Ömer oğlu, Şehriban’dan olma, 25.12.1970 doğumlu. Çorum ili Osmancık ilçesi Güney nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Mustafa Kelleci: “Güney Mahallesi efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Mahalle nüfusu evet. Size mi ait?”

Sanık Mustafa Kelleci: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıkanız yok. Klasör 123 dizi 66-68’de hakimlikteki ifadeniz, aynı klasör dizi 73’te de hakimlikteki savunmanız mevcut.”

Sanık Mustafa Kelleci: “Aynen kabul ediyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Mustafa Kelleci müdafii Av. Mahir Işıkay: “Efendim beyanlarına aynen katılıyoruz. Daha sonra tekrar toplu savunma yapacağım.”

Mahkeme Başkanı:“Soru sormak isteyen var mı? Buyurun yerinize geçebilirsiniz.”

Sanık Mustafa Kelleci: “Sağ olun efendim.”

Mahkeme Başkanı: “İmdat Solak.”

Sanık İmdat Solak: “Sayın Başkan, Değerli Üyeler, Sayın Savcı. 172 numaralı sanık İmdat Solak. Öncelikle tarafıma isnat edilen suçlamaların tamamını reddediyorum. Tarafıma isnat edilen suç kapsamında şahsımın icra edeceği iddia edilen eylemlerle ilgili olarak çarşaf eylem planı kapsamında Fatih Camiinde yapılacak eylem, Kayıt B timinde kürek ismi ile kodlandırılan darbe karşıtı aşırı sol kesimi hedef alarak belirlendiği operasyon kapsamında görevlendirildiğim iddia edilmektedir. 2001-2004 yılları arasında Çanakkale Kirazlı Karakol Komutanlığında Karakol Komutanı görevdeydim. Bu görev yeri dışında başka hiçbir yerde daimi ve de geçici görev almadım. Öncelikle bu planın bilgim dahilinde hazırlandığını veya tarafıma tebliğ edildiğini tamamen kabul etmiyorum. İsnat edilen eylemler ile ilgili olarak hiçbir bilgim ve görgüm yoktur. Ne söz konusu seminere katıldım ne de böyle bir seminerden haberim oldu. Bu, bunların tamamını Taraf Gazetesinden öğrendim. Sözde çarşaf eylem planı ve görevlendirmelerde ismim olduğunu ilk defa Taraf Gazetesinden ve savcılık tarafından öğrendim, daha sonra. Sözde planların hiçbirinde imzam ve e-imzam yoktur. Bulunmamaktadır. Ayrıca iddia edilen timlerde görevli, başka görevli liste ile ilgili olarak tamamen bilgim dışında adımın geçmesi, yanında hedef olarak nitelendirilen darbe karşıtı sol kesim hakkında en ufak bilgim dahi yoktur. Ve bu listeye ismimi yazanların tespit edilerek, kendilerinden şikayetçi ve davacıyım. Bu konuda başka diyeceğim savunmam yoktur. Verasette tutulmamı veya beraat talep ediyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı:“Nüfus kaydınızı okuyorum. İmdat Solak. Necip oğlu, Gül Ayşe’den olma, 03.01.1969 doğumlu. Burdur İli, Merkez, Yaka nüfusuna kayıtlı.”

Sanık İmdat Solak: “Doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Sabıkanız yok.”

Sanık İmdat Solak: “Yok.”

Mahkeme Başkanı: “Klasör 102, Dizi 33’de savcılık ifadeniz mevcut. Doğru mu ifadeniz?”

Sanık İmdat Solak: “Doğrudur. Sadece orada düzeltmek istediğim bir husus var. 94-97 yılları arasında kursları gördüm. Orada 2003 diye bir konu geçebilir.”

Mahkeme Başkanı: “Aynı klasör, dizi 30’da hakimlikteki savunmanız var.”

Sanık İmdat Solak: “Kabul ediyorum. Doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık İmdat Solak müdafii Av. Mahir Işıkay: “Beyanlara aynen katılıyoruz efendim. Toplu savunma yapacağım.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı? Mutlu Kılıçlı.”

Sanık Mutlu Kılıçlı:“Sayın Başkanım, Sayın Üyeler, Sayın Savcım. Tarafıma isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Söz konusu plan ve ismimin bulunduğu listelerden ilk kez basında yayınlanması ile haberdar oldum. Daha evvel böyle bir konuyu hiç kimseden duymadım. İsmimin söz konusu listelere kim veya kimler tarafından ve ne maksatla yazıldığını bilmiyorum. Tespiti halinde de ismimi yazanlardan şikayetçiyim. 1 Eylül 2001, 5 Eylül 2003 tarihleri arasında Balıkesir İli, Marmara Adasında görevliydim. Gözaltına alındığım 26 Şubat 2010 tarihinde önce hiçbir sebeple İstanbul’a gelmedim. İstanbul ilini bilmiyorum. Aynı listede ismimin yazılı bulunduğu personeli de tanımıyorum. Kendileri ile daha önce birlikte çalışmışlığımız yoktur. Sayın Başkanım savunmam bu aşamada bundan ibarettir. Beraatimi ve gelecek duruşmalardan vareste tutulmayı saygılarımlar arz ve talep ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Mutlu Kılıçlı. Sabri oğlu, Hacer’den olma, 06.11.1973 doğumlu. Isparta İli, Yalvaç İlçesi, Tırtar nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Mutlu Kılıçlı: “Benim efendim.”

Mahkeme Başkanı:“1999 yılında suç tarihi olup, 15.07.2003’de karar, 05.09.2003’de kesinleşme tarihi olan görevi ihmalden Güney Deniz Saha komutanlığından ceza almışsınız. Doğru mu?”

Sanık Mutlu Kılıçlı: “Evet doğru.”

Mahkeme Başkanı: “Tecilli size ait. Klasör 84, Dizi 233-238 arsında savcılık ifadeniz var.”

Sanık Mutlu Kılıçlı: “Kabul ediyorum efendim, benimdir.”

Mahkeme Başkanı: Peki. Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Mutlu Kılıçlı müdafii Av. Mahir Işıkay: “Efendim beyanlara aynen katılıyoruz. Son müvekkilimden sonra savunmamı yapacağım.”

Mahkeme Başkanı: “Soru sormak isteyen var mı?”

Sanık Hanifi Yıldırım: “Sanığa, psikolojik harekat kursu gördünüz mü?”

Sanık Mutlu Kılıçlı: “Gördüm. 1996 yılının Haziran ayında Van İli Çatak İlçesinde çalışıyordum. 4 hafta süreli bir kurs gördüm. Silahlı kuvvetler istihbarat okulunda ilk kez açılmıştı. 1996 yılından Haziran ayında.”

Sanık Hanifi Yıldırım: “Evet. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Yerinize geçebilirsiniz.”

Sanık Mutlu Kılıçlı: “Teşekkürler.”

Mahkeme Başkanı: “Hakan Yıldırım.”

Sanık Hakan Yıldırım: “Sayın Başkan, Sayın Üyeler, Sayın İddia Makamı. 1987 yılında jandarma astsubay olarak başladığım mesleğimin 24’üncü yılındayım. Savunmamın temelini Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Yardımcısınca alınan ifadem oluşturmaktadır. Bana isnat edilmeye çalışılan suça ait delil olarak sunulan dijital verilerin yasal bir geçerliliği olmadığını düşünüyorum. Zira delillerin geçersizliği benden önce ifade veren komutanlarım ve Değerli Avukatlarınca, Yüce Heyetin anlayabileceğini düşündüğüm açıklıkta delillendirilmiştir. Burada yargılanan, tarafsız olan herkesin şüphesinin olmayacağını düşündüğüm sözde balyoz belgelerinin sahteliğinin, bunca açıklamalardan sonra Heyetinizce de kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diyarbakır’da ifadem alınırken sorulan bir soru da görevin ne zaman, kim tarafından tebliğ edildi? Tarzında bir soru sorulmuştu, öyle hatırlıyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerinde verilmiş ya da verilecek olan bir görevin tebliğ usulü bellidir. Emir ya da görevler imza karşılığı tebliğ belgeleri ile yapılır. Şahsımın suçlandığı delil olarak gösterilen belgeler de geçersiz birer listeden ibarettir. Belgelerin nasıl üretildiği anlatılmasına rağmen ele geçiriliş şekilleri şaibeli, delillerin sahteliği zaman, mekan ilişkileri ile Sayın Avukatlarca ispat edilmesine rağmen, bizim suçsuzluğumuzu ispat etmeye zorlanmamız, zorlanmamızın adalet kavramına uygun olmadığını değerlendiriyorum. Planda gurup olarak bir araya getirilen isimlerin birbirini tanımadığı, hiç telefon görüşmesi yapmadığı düşünülürse, kendi adıma söylüyorum bunu, böyle bir gurubun nasıl bir eylem icra edeceği yanıtı da havada kalan bir sorudur. Şahsi sicil dosyamda 24 yıldır hiyerarşik yapı dışında bir faaliyet içerisinde bulunduğum ile ilgili tek bir satır, yazı, savunma, adli makamlarca bu kapsamda tek bir soruşturma yoktur. 10 yılı doğuda ve güneydoğuda terörle mücadele içerisinde olmak üzere toplam 24 yıllık meslek hayatım boyunca onuruma, vatana, bayrağa, millete, aziz şehitlerimizin anısını halel getirecek tek bir faaliyetim yoktur, olmamıştır. Aksi ortaya çıkartılıp uydurma olmayan gerçek deliller ile ispat edildiği takdirde de bugün itibari ile hak ettiğim emeklilik ikramiyemi sağlık ile ilgili ülke çapında faaliyet gösteren bir yardım kurulu ya da kuruluşuna bağışlayacağımı Heyetiniz huzurunda taahhüt ediyorum. Sayın Heyetinizce iddianamenin temelini oluşturduğu düşünülen ve delil niteliği olduğu Heyetinizce değerlendirilen dijital verilerin yukarıda saydığım gerekçelerden ötürü hiçbir yasal geçerliliği olmadığını düşündüğümden dolayı daha önce tüm Sayın Avukatların da belirttiği üzere davanın temelden düşmesi gerektiği kanısındayım. Tarafıma isnat edilen hiçbir suçlamayı kabul etmiyor, beraatimi arz ve talep ediyorum. Daha önce vareste taleplerini kabul ediyoruz diye söylediğinizden o konuda herhangi bir talepte bulunmuyorum. Önceki taleplerin geçerli olduğunu söylemiştiniz. Yazılı ifademi avukatım sunacaktır.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Hakan Yıldırım. İsmail oğlu, Elife’den olma, 30.09.1969 doğumlu. Mersin İli, Mut İlçesi.”

Sanık Hakan Yıldırım: “Hacınuhlu.”

Mahkeme Başkanı: “Hacınuhlu nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Hakan Yıldırım: “Evet bana ait.”

Mahkeme Başkanı: “Sabıkanız yok. Klasör 78, Dizi 117-130 arasında savcılık ifadeniz var Diyarbakır’da alınan.”

Sanık Hakan Yıldırım: “Diyarbakır Savcılığınca evet.”

Mahkeme Başkanı: “Var mı buna bir itirazınız. Kabul ediyor musunuz?”

Sanık Hakan Yıldırım: “Yok hayır. Kabul ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu. Daha önceki sanıklar hakkında da Mutlu Kılıçlı, İmdat Solak, Mustafa Kelleci ve Abdil Akça hakkında da savunma yapacaksınız herhalde, buyurun.”



Bir kısım sanıklar müdafii Av. Mahir Işıkay: “Öncelikle tüm müvekkillerin beyanlarına aynen katılıyoruz. İddia edilen hiçbir eylemi kabul etmiyoruz. Doğrudan beraatlerini talep ediyorum. Bunun haricinde sahteliği zaten geçen celselerde de ortaya konulmuş olan dijital belgeler üzerindeki bu suçlamalar nedeni ile daha önce yapılan sanık ve sanık müdafilerinin savunmalarını da bizim savunmanın bir bölümü olarak kabulünü talep ediyoruz. Bunun haricinde müvekkillerimin ortak noktası, iddia edilen olay tarihlerinde 1. Ordu bölgesinde ki Jandarma Bölge Komutanlığı nezdinde görevli olmalarıdır. Onların bünyesinde görevli olmalarıdır. Onun haricinde ortak başka hiçbir noktaları yoktur. Buna baktığımızda birçok buradaki astsubay müvekkillerim ile ilgili gördükleri kurslar ile iddia edilen eylemler arasında bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Müvekkillerin gördüğü kurslar mesleklerinin ve sınıflarının gerektirdiği ve özellikle terörle mücadele konusunda genç rütbede gördükleri kurslardır. Dolayısı ile bunların altında gördükleri kurslar ile bunlar arasında bir illiyet bağı kurmak mantıkdışıdır. Tek tek baktığımızda Mutlu Kılıçlı, ben kendisini daha önce de takım komutanı olması hasebi ile tanıyordum. Zaten iletişim tespit tutanaklarında da olaylar basına yansıdığı zaman ilk beni arayıp benle görüşmüştür. Hayatında ilk defa İstanbul’u, geldiğinde yani savcılık soruşturmasına geldiğinde İstanbul’u o zaman görmüştür. 38 yaşında astsubay olmasına rağmen, hatta soruşturma savcısı da bu konuya şaşırmıştır. Ama maalesef ilk defa bu olay nedeni ile ismi geçmesi nedeni ile İstanbul’a gelmiştir. Dolayısı ile İstanbul’un işte Fatih Camii, Eyüp Camii gibi iddia edilen eylemler ile ilgili hiçbir yerini bilmez. Bilmesi de mümkün değildir. Kendisine isnat edilen eylem kayıtçı, yani orada gerçekleştirilecek bir eylem sonrası bunları kayıt altına alması görevi verildiği iddia edilmekteyse de aynı iddia İmdat Solak için de geçerlidir. Jandarmanın bünyesinde sadece bu konu ile ilgili foto film merkezleri, fotoğraf konusunda uzman astsubaylar varken, konusunda hiç alakası olmayan kişileri görevlendirmesi mantıksızlıktır. Bunun haricinde Mutlu psikolojik harekat kursu, demin de Hanifi Yıldırım sordu, psikolojik harekat kursu almıştır. Kendisi de söyledi. Hangi tarihlerde kaç hafta süre ile aldığını söyledi. Operasyon timleri ve görevleri bir açabilir miyiz? İddia edilen listeye baktığımızda, bir alt sayfa. Mutlu Kılıçlı’nın karşısında psikolojik harekat ve hedef. Şimdi yani takdiri mahkemeye bırakıyorum. 4 haftalık psikolojik harekat kursu almış. Yaklaşık iddia edilen olaylardan 10 sene önce etki edeceği şahsılar ülkenin önde gelmiş kanaat önderleri. Toktamış Ateş, Hasan Cemal, Cüneyt Ülsever. Yani olası bir darbe sonrası bunlara karşı bir harekat, psikolojik harekat mı yürütecek bu çocuk? Yani bunun takdiri mahkemeye aittir. İmdat Solak 2001 ile 2004 yılları arasında Çanakkale’de Kirazlı Karakol Komutanlığında görev yapmıştır. Görev yaptığı dönem içinde 2004 yılına kadar cep telefonu bile çekmeyen bir yerde görev yapmıştır. Sadece o da 1993 yılında 1 günlüğüne özel kuvvetler komutanlığında basınç testi için gelmiştir. O da İstanbul’u bilmez. Abdil Akça, bir üst sayfaya çıkalım. İddia üzerine tırpan ve tahrip ve bomba imha kursu gördüğü iddia ediliyor. Bu listeye baktığımızda hedef bölümünde karşı boş olan tek bölüm onundur. Tırpanın karşısı. Yani ne? Darbe karşıtı akademik kadro. Karşısı boş. Ya darbe karşıtı akademik kadro bulamadı bu belgeyi hazırlayanlar ya da öyle birileri yok. Çünkü diğerlerine baktığımızda hepsinin karşılığında bir şeyler var. Mustafa Kelleci’ye baktığımızda yine hani kurslar ile irtibat kurulmaya çalışılıyor ya ona baktık. Mustafa Kelleci’nin gördüğü kurslar adli kolluk kursu, trafik kursu, doğal hayatı koruma kursu. Ya bu olaylar ile alakası olmadığı zaten kesin. Böyle bir eyleme girişecek kişiler bu kursları, yani madem altında bu kurslar aranıyor bunlarla irtibatlı kişilere irtibatlandırırlar onlara görev verirler. Hakan zaten kendi savunmasını yaptı. Ancak dijital veriler ile ilgili zaten daha önce de savunmalarımızı yapmıştık. Bunların ne şartlarda, nasıl hazırlandığını bahsetmiştik. Dolayısı ile fazla girmeyeceğim. Ben bu iddia edilen eylemlerin hiçbirinin müvekkillerim tarafından işlendiğine, işlendiğini düşünmediğimden her birisi için ayrı ayrı beraat kararı verilmesini ve ülkenin değişik yerlerinde halihazırda görev yapmaları nedeni ile geliş gidişlerinin zor olması nedeni ile haklarında vareste kararı verilmesini talep ederim. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı:“Sanığa soru sormak isteyen var mı? Yerinize geçebilirsiniz. Uğur Üstek.”



Sanık Uğur Üstek:“Sayın Başkanım, Değerli Üyeler, Sayın Savcım. 1992 yılında jandarma astsubayı olarak Adana/Yumurtalık İlçe Jandarma Komutanlığında göreve başladım. 1994 yılında Bingöl/Kığı İlçe Jandarma Komutanlığına tayin oldum. 1996 yılında da İzmir/Bornova 10. Jandarma Er Eğitim Alayına tayin oldum. 1999 yılında Siirt Jandarma Özel Harekat Gurup Komutanlığına atandım. 2002 yılında da Çanakkale/Ecabat İlçe Jandarma Bölük Komutanlığına gittim. 2005 yılında buradan tayinim Diyarbakır/Hazro Jandarma Komando Bölük Komutanlığına çıktı. 2007 yılında da Zonguldak/Devrek 2. Jandarma Eğitim Tabur komutanlığına atandım. Halen de orada görev yapmaktayım. Görev yaptığım 19 yıl boyunca İstanbul merkezde geçici olsa dahi görev yapmadım. Komando ve bomba tahrip kursları gördüm. Komando kursunu 3 buçuk ay gördüm. Bunu 1992 yılında gördüm. Bomba tahrip kursu 21 gün sürmüştü. Bu 21 günlük bomba tahrip kursunu da 1996 yılında atandığım İzmir Bornova 10. Jandarma Eğitim Alayında görev yaparken gördüm. Bu kursu acemilere mayın ve bubi tuzaklarından nasıl korunacaklarına dair eğitim vermek için İzmir/Foça Komando Okulunda gördüm. Ben halen, ben balyoz güvenlik harekat planı isimli planı basından duydum. Daha önce de böyle bir plan duymadım. Sakal eylem planı ile çarşaf eylem planını da ilk defa basından duydum. Hüseyin Topuz, Hüseyin Özçoban, Hanifi Yıldırım ve Kubilay Aktaş isimli şahısları tanımıyorum. Herhangi bir yerde de birlikte görev yapmadım. Sakal eylem harekat planı emri gereğinde düzenlenen görevlendirme çizelgesinde sadece Osman Çetin’i tanıyorum. Devrek’te birlikte görev yaptığım sırada tanıdım. Diğer şahısları tanımıyorum. Diğer kişilerle de herhangi bir yerde birlikte çalışmışlığımız yoktur. Ben sakal eylem planı harekat emrinde geçtiği şekilde, içerisinde tahrip düzeneği bulunan bir çantayı Beyazıt Camii şadırvanına bırakmak şeklinde herhangi bir kimseden yazılı veya sözlü bir emir almadım. Ayrıca Beyazıt Camiinin nerede olduğunu da bilmiyorum. İsmimi görevlendirme çizelgesine kim tarafından, ne amaçla konulduğu konusunda da bir fikrim yoktur. ismime ve bilgilerime istenildiği takdirde Çanakkale İl Jandarma Komutanlığı ya da Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı ya da Jandarma Genel Komutanlığından ulaşılabileceğini biliyorum ama. Tüm listelerdeki isimlerden sadece Osman Çetin’i Devrek’te birlikte görev yapmamız nedeni ile tanıdım. Öncesinde Osman Çetin’i de tanımıyordum. Ayrıca benim ismim neden burada yer aldığı konusunda hiçbir fikrim yok, bilgim yok. Ben meslek hayatım boyunca İstanbul’da hiç çalışmadım. İsmimin ne şekilde bu listede geçirdiklerini de bilmiyorum. Benim görev yaptığım süre zarfında hiçbir şekilde meslek hayatımda kanun dışı ve suç teşkil edebilecek herhangi bir eylem ve davranışım olmamıştır. Ve suç teşkil eden herhangi bir eylem ve oluşum içinde de bulunmadım. Suçlamaları nefretle kınıyorum ve ayrıca benim ismimi buradaki listelere yazanlar hakkında şikayetçiyim. Beni ve ailemi hem maddi hem de manevi yönden son derece mağdur ettikleri için ileride tazminat davası açmayı düşünüyorum. Ben hiçbir şekilde balyoz güvenlik harekat planı ile sakal, çarşaf eylem planlarında görev almadım. Böyle bir görev bana ne yazılı ne de sözlü olarak tebliğ edilmedi. Böyle bir çalışmayı basından duyuncaya kadar haberdar da değildim. Ben 19 yıllık meslek hayatım boyunca şerefim ve haysiyetimle görev yaptım. Verilen tüm görevleri kanuna uygun bir şekilde yerine getirdim. Suçsuzum, beraatimi talep ve arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Uğur Üstek, İbrahim oğlu Elmas’tan olma 03.03.1972 doğumlu Konya ili, Beyşehir ilçesi, Başgöze nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Uğur Üstek: “Doğru”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıkanız yok.”

Sanık Uğur Üstek: “Evet”

Mahkeme Başkanı: “Klasör 81, Dizi 32-33’te Savcılık ifadeniz, klasör 5, dizi 130’da Hakimlik savunmanız var. Bunları kabul ediyor musunuz bunları?”

Sanık Uğur Üstek: “Doğrudur, kabul ediyorum Efendim.”

Mahkeme Başkanı: “ Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Uğur Üstek müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar: “Esasen Efendim Av. Burak Karabulut’un müvekkilidir Uğur Üstek, ancak biz yetki belgesi ile katılıyoruz. Yetki belgemizi ibraz edeceğiz. Geç haber verildiği için böyle bir aksaklık oldu.”

Mahkeme Başkanı: “Siz kabul ediyor musunuz müdafii”

Sanık Uğur Üstek: “Ediyorum ben, kabul ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, mesele yok o zaman.”

Sanık Uğur Üstek müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar: “Ayrıca Sayın Başkanım ben de diğer Meslektaşlarım gibi toplu olarak savunma yapmayı tercih ederim. Müvekkilin beyanlarına şimdilik katılıyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “Peki, soru sormak isteyen var mı sanığa? Levent Maraş.”



Sanık Levent Maraş: “Sayın Başkanım, Değerli Üyeler balyoz güvenlik harekat planı kapsamında darbeye zemin oluşturmak maksadı ile hazırlandığı belirtilen çarşaf, yumruk eylem planlarındaki görevlendirme çizelgelerinde ismimin geçtiğini ilk defa 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf Gazetesinin yayınlamış olduğu haberlerden öğrendim. Soruşturma kapsamında 25 Ocak 2010 tarihinde gözaltına alınarak, 28 Şubat 2010 günü İstanbul Beşiktaş Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarımızdan Bilal Bayraktar’a ifade verdim. Çıkarıldığım 10. Ağır Ceza Mahkemesince soruşturma evraklarının incelenmesi ve yapılan sorgulama ve soruşturma neticesinde tutuklama kararırının reddine karar verilerek serbest bırakıldım. Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğum ifadeye ek olarak iddianame öncesi göndermiş olduğum savunmam, soruşturma dosyasında mevcuttur. Darbeye zemin oluşturmak üzere hazırlanıldığı belirtilen çarşaf ve yumruk eylem planlarından bilgim ve görgüm tamamen basında çıkan haberlerden ve Cumhuriyet Savcılığının sorgulamaları esnasında tarafıma yöneltilen sorular sonucu öğrendiklerimden ibarettir. Daha öncesi bu planların varlığından bile haberim yoktu. Bu planlar ile ilgili tarafıma yapılan sözlü ve yazılı herhangi bir tebligat olmamıştır. Planların hazırlanıldığı belirtilen 2003 senesinde ben Balıkesir ili Ayvalık ilçe Jandarma Komutanlığında görev yapmaktaydım. Her iki planda da adı geçen subaylar ile astsubayları 2003 yılı dahil olmak üzere öncesi ve sonrası olan soruşturma safahatı başlangıcı 2010 yılına kadar Meslektaşlarım olmasına rağmen ve jandarma sınıfında bulunmalarına rağmen tanımıyordum. Bu kişiler ile de amir ve mahiyet ilişkisinde bulunmadım. Planların hazırlandığını belirtilen Jandarma Kurmay Albay Hanifi Yıldırım ve Hüseyin Özçoban’ı tanımam. Bu kişilerin emrinde amir ve mahiyet ilişkisinde çalışmadım. Bu kişiler ve başka askeri kişilerce de eylem planlarının hazırlandığı tarih öncesi ve sonrası herhangi bir şekilde bana ulaşmadılar veya bir başkası aracılığı ile bana herhangi bir talimat ve söylemde bulunmadılar. Ben meslek hayatım boyunca konusu suç teşkil eden bir emir almadım. Bu şekilde kanun ve nizamlara uymayan, konusu suç teşkil eden bir emri yerine getirmedim. 211 Sayılı TSK İç Hizmet Kanununda ve 1632 Sayılı Askeri Ceza Kanununda da bu konuda kesin talimatlar vardır. Bu tür emirleri yerine getirenlerin de emir veren ile hukuki yönden sorumlulukları eşit olduğunu bilmekteyim. Planların hazırlayıcı olduğu söylenen askeri şahıslar benim amirim değil üstüm mahiyetindedir. Amirim mahiyetinde olsalar dahi konusu suç teşkil eden böyle bir emrin tarafımca yapılması söz konusu değildir. Amir mahiyetinde olmayan ve planların hazırlayıcısı olduğu söylenen askeri kişiler benim üstüm sıfatında olup iç hizmet kanunu madde 23 ve 24’e göre kural olarak bana emir verme yetkisinde değillerdir. Sadece disipline aykırı davranışlarda fesat, isyan, yağmacılık ve kaçak askerlerin kaçmalarının önlenmesinde emir vermeye yetkili ve görevlidir. Bu eylem planlarının hazırlanması ile ilgili olarak hiçbir aktif ve pasif çalışmalar içerisinde bulunmadım. Bu planların ne maksat ile hazırlandığını, kimler hazırladığını, amaç ve elde etmek istedikleri sonuçlardan bilgim yoktur. İsmim tamamen iradem ve bilgim dışında yazıldığını değerlendirmekteyim. Kimin yazdığı konusunda herhangi bir bilgim yoktur. TSK’da bulunduğum rütbe ve kadro görevlerim benim hukuka uygun dahi olsa herhangi bir plan hazırlama ve uygulama gibi bir durum içermemektedir. Sene 95 ve 97 yılları hariç. Bu yıllarda Beykoz İlçe Jandarma Komutanlığında çalıştım. Planların yapıldığı sürede 2003 yılı öncesi ve sonrasında hiçbir şekilde İstanbul ilinde atamalı olarak veya geçici görev, kurs ve benzeri durumlar dahil bulunmadım. Görmüş olduğum bomba tahrip imha kursu tamamen iç güvenlik harekatı kapsamında patlayıcı maddeleri aramak, yerlerini tespit etmek, işaretlemek ve emniyetli bir şekilde imha edilmesi gereken durumlarda basit bir teknik ile yerinde imha etmekten ibarettir. Görmüş olduğum bu 3 haftalık kurs benim tahrip ve mühimmat imha astsubayı yani sürveyan olarak görev yapmama yeterli değildir. Bu hususta Jandarma Genel Komutanlığına yapmış olduğum müracaat sonucu adli tahkikata esas olmak üzere almış olduğum kurum bilirkişi yazısı dosyamda mevcuttur. Çarşaf ve yumruk kod adlı eylem planları ile ilgili herhangi bir toplantı, seminer, keşif, tatbikat ve benzeri hiçbir faaliyete katılmadım, varlığından bile haberim yoktu. Sonuç olarak, darbeye zemini oluşturmak için hazırlandığı belirtilen çarşaf ve yumruk kod adlı operasyonlara yazılan ismim iradem dışında kullanıldığı, ismimin böyle bir insanlık dışı eylem planlarında yer alması şahsımı, Türk Milletine karşı zan altında bırakmıştır. Şahsım ile ilgili hiçbir maddi delil ortada yokken terör örgütü üyeliğinden soruşturma geçirmem beni ve ailemi çok üzdüğünü, hatta psikolojimi bozduğunu söyleyebilirim. Meslek hayatımın hiçbir bölümünde hukuka ve demokrasiye karşı bir planlama ve faaliyet içerisinde bulunmadım. Hazırlanıldığı belirtilen eylem planlarında ismimin yer alması kişisel onur ve haysiyetimi ihlal etmiştir. Belgelerin nasıl tanzim edildiği ya da kimler tarafından tanzim edildiği tam belli olmadan olayın mağduru iken sanık olarak iddianameye girmiş olmamı tamamen talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Yüce Mahkemenizden yapılacak değerlendirmeler sonucu, taşıdığım sanık sıfatından, mağdur pozisyonuna geçirilmeyi talep ediyorum. Gerçek suçluların Mahkeme sonucu tespiti halinde iradem dışında ismimi böyle insanlık dışı eylemlerde kullananlardan şikayetçi ve davacıyım. Halen Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığında görev yapmaktayım. Malum terör şartları, Mahkemeye geliş gidişlerde yaşadığım zorlukların da Yüce Mahkemenizce dikkate alınarak bundan sonraki yapılacak duruşmalardan vareste tutulmayı talep ediyorum. Savunmam bundan ibarettir Başkanım. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Levent Maraş, İsmail oğlu Emine’den olma. 12.12.1976 doğumlu, Çankırı ili, Yapraklı ilçesi, Çevrecik nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Levent Maraş: “Doğrudur Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Sabıka kaydınız yok. Klasör 81, dizi 125-135 arasında Savcılık ifadeniz. Klasör 5, dizi 133’te Hakimlikteki savunmanız var. Onlara bir diyeceğiniz var mı?”

Sanık Levent Maraş: “Katılıyorum efendim. İtirazım yok.”

Mahkeme Başkanı: “Doğrudur diyorsunuz, itiraz etmiyorsunuz.”

Sanık Levent Maraş: “Doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden soruldu.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Efendim müvekkilimin beyanlarına aynen katılıyorum. Toplu olarak savunma yapacağız.”

Mahkeme Başkanı: “Peki, Avukat Hanım 5 tane daha müvekkiliniz var. Saat de 5’i geçti. Soru sormak isteyen var mı sanığa? Buyurun.”

Üye Hakim Murat Üründü: “Savcılık beyanlarınızda tahrip ve bomba imha kursu aldığınızı beyan etmişsiniz. Hangi yıllarda aldınız o kursu?”

Sanık Levent Maraş: “Efendim ben biraz önce de arz ettim. Bu gördüğüm kurs tamamen terörle mücadele kapsamında, patlayıcı maddelerin bulunması, mayınların işaretlenmesi ve basit teknikler ile imhası amacı ile 3 haftalık bir kurstu ve sene 97’de İzmir Foça Komando okulunda gördüm.”

Üye Hakim Murat Üründü: “Tamam.”

Mahkeme Başkanı: “Yazılı savunmanız bize ulaştı. Şimdi 5 müvekkiliniz daha var ya da atandığınız, müdafii olarak atandığınız sanık var. Bunlar uzayacak. Yarın sabah ilk olarak sizinkilerden devam edeceğiz. Hasdal Ceza İnfaz Kurumundan Ramazan Cem Gürdeniz, Soner Polat, Cem Aziz Çakmak, Murat Özçelik, Yusuf Kelleli, Hüseyin Topuz, Meftun Hıraca, Şafak Duruer, Levent Çehreli, Dursun Tolga Kaplama, Utku Arslan, Orkun Gökalp, Ercan İrençin, Zafer Karataş, Mustafa Yuvanç, Doğan Fatih Küçük, Cemalettin Bozdağ, Ahmet Yavuz, Alper Güney, İlkay Nerat, Cengiz Köylü, Soydan Görgülü, Hasan Nurgören, Ali Semih Çetin, Tugay Erdağ, Abdullah Gavremoğlu, Servet Bilgin, Ertuğrul Uçar, Fatih Uluç Yeğin, Faruk Doğan, Sinan Topuz ve Bilgin Balanlı’nın sağlık sebebi ile, Sanıklar Mehmet Fatih İlğar, Mücahit Erakyol, Ali Türkşen, Kadir Sağdıç, Tayfun Duman, Koray Özyurt, Dora Sungunay ve Levent Görgeç’in de İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaları sebebi ile gönderilemediklerine dair yazı Mahkememize gönderilmiş. Deniz Kutluk müdafii Av. Gül Hanyaloğlu, Mahkememizin tutukluluk halinin devamına ilişkin karara itirazlarına ilişkin dilekçeyi Mahkememize sundu. Yine Aydın Gürül yönünden de aynı müdafii itiraz dilekçesi sundu. Sanıklar Ali Rıza Sözen, Ali Demir, Yusuf Kelleli, Hakan Sargın, Hüseyin Özçoban, Hüseyin Topuz, Kahraman Dikmen, Murat Özçelik ve Gökhan Murat Üstündağ müdafii Av. Mahir Işıkay Mahkememizin tutuk halinin devamına ilişkin kararına itiraz dilekçesi sundu. Sanıklar Ayhan Taş, Memiş Yüksel Yalçın, Nejat Bek, Selim Erkal Bektaş, Nurettin Işık, Hasan Nurgören, Behçet Alper Güney müdafii Av. İlkay Sezer de Mahkememize, tutukluluk halinin devamına ilişkin 21.09.2011 tarihli karara itirazlarına ilişkin dilekçeler sundular.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Başkanım daha önce de ben belirtmiştim. Yarın mazeretim var. Dolayısı ile yarına kalması halinde mazeret bildirmek durumunda kalacağım. İstanbul Ağır Cezada, Beşiktaş’ta bir başka dosyam var ve girmek durumundayım. Tabi hani burada duruşmalar karşılıklı belirlenemediği için böyle rastlantılar, çakışmalar oluyor. Eğer yarına kalırsa mazeret bildirmem gerekecek.”

Mahkeme Başkanı: “Perşembe günü gelirsiniz öyle devam ederiz.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Efendim ondan sonrada işte il dışında olacağım. İstanbul dışında olacağım. Söylemiştim Başkanım siz de tamam demiştiniz.”

Mahkeme Başkanı: “Yetişmedi yani ne yapabiliriz ki yani belli bir zaman var.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Yani zaten ben kendi savunmamı çok kısa tutacağım. Müvekkillerim gereğince yapıyorlar savunmalarını. Ben kısa eklemelerde bulunacağım efendim. Eğer sakıncası yoksa Mahkeme açısından da.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi ona biz karar vereceğiz yani sizin.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Ben de onu ifade ettim zaten.”

Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun Avukat Bey.

Sanık Musa Farız müdafii Av. Yunus Ahmet Ertürk:” Benim müvekkil de tutuksuz. Sıra yarın sabah gelecek. Benim de Çağlayan’da 5 tane duruşmam var. öğleden sonraki celselere katılacağım. Benim müvekkilimin savunması öğleden sonra alınırsa sevinirim. Sabah için de mazeret dilekçesi bırakıyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, saat gecikeceği için devam etmeyeceğiz. Yarın sabah gelirseniz ilk olarak sizin müvekkillerinizin savunmasını alır sizi göndeririz. Beşiktaş’taki duruşmalara yetiştiririz. Muhtemelen oradaki duruşmalar tutukludur. Saat 11’den önce de başlamıyor. Oraya da mazeret fakslarsanız onlar öğleden sonraya sizi beklerler.”

Sanık Levent Maraş: “Başkanım, Başkanım söz alabilir miyim?

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Efendim şansa bırakmış olacağız çünkü hiç belli olmuyor. Siz orayı bizden daha iyi biliyorsunuz yani diyorsunuz ki saat 11’de gitsem yetişirim. Mesela benimki 10 duruşması bazen gidiyorsun zamanında alınıyor. Bir de buraya gelip gitmek zor yani. Beşiktaş Silivri, Silivri Beşiktaş.”

Mahkeme Başkanı: “O zaman yani bu iş böyle alelacele olacak bir mesele değil, bir kişi olsa alacağız ama 5 tane müvekkiliniz var. Çapraz sorgu var. Soru sormak istenebilir. Öğleden sonraya bırakılırsa biz sizi göndeririz buradan sabahtan savunmalarınıza.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “O zaman Efendim yarından bir başka gün, sonraki güne alınmasını tercih ederim. Çünkü yarın o duruşmaya girmezsem sıkıntı yaşarım. Perşembe olabilir dediğiniz gibi veyahut.”

Mahkeme Başkanı: “Tercih sizin tabi mazeretinizi belgelerseniz Mahkeme onu değerlendirir.”

Sanık Levent Maraş müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar : “Peki”

Sanık Levent Maraş: “Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Sabahtan ama gelirseniz öncelikle sizin müvekkillerinizi, kalan müvekkillerinizi alır, Beşiktaş’taki duruşmaları da öğleden sonraya bıraktırırsanız yetiştirirsiniz diye düşünüyoruz. Peki.”

Sanık Levent Maraş: “Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet ışığınızı yakarsanız, siz mi ben oradan avukatlar konuşuyor diye o tarafa avukat arkadaşlar, buyurun.”

Sanık Levent Maraş: “Başkanım Barodan gelen Avukat Hanımın benim ile ilgili söyleyecek bir şeyi yoksa kalkabilir miyim?”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, duruşmayı kapatacağız zaten sizin bitti savunmanız. Peki, duruşmayı 11.10.2011 günü saat 09:30’a bırakıyoruz.” 10.10.2011




BAŞKAN 33944 ÜYE 39800 ÜYE 40001 KATİP 117864



Yüklə 0,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə