S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə248/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   244   245   246   247   248   249   250   251   ...   256

592

a r a l ı k   1 1

argümanlar ise, harekâtın meşrulaştırılması 

bağlamında tek parti zihniyetinin nasıl güncel-

lenebileceğinin örnekleri olarak kayda geçti. 

Tarihle yüzleşme 

Dersim tartışması, geçen sürede, Kılıç-

daroğlu’nun genel başkanlığıyla sembolize 

edilen CHP’deki değişim dinamiğinin çapı, yö-

nelimi ve imkânı hakkında dört dörtlük bir im-

tihana  dönüşmüş  durumda.  Yıllardır,  CHP’ye

blok olarak destek vererek ana muhalefet olma-

sına imkân sağlayan Alevi tabanının yüz yıllık 

mağduriyetini bile tartışamayan bir CHP yöne-

timinin değişim sancısı ve sınırları bu vesileyle 

gün yüzüne çıktı. Böylece, değişim niyetinde 

olan bir CHP için muazzam bir ahlâki ve vic-

dani zemin sağlayan Dersim harekâtı, CHP’nin

yenilenmesine imkân sağlamak yerine, statü-

koculuğunu tescilleyen bir işlev gördü. 

Dersim  tartışmasının,  CHP  içi  iktidar  mü-

cadelesini aşan daha önemli ikinci ekseni, 

Başbakan’ın devlet adına özür dilemesiyle aç-

tığı düzlem üzerinden yol alıyor. Başbakan’ın 

devlet adına Dersim harekâtının mağdurların-

dan özür dileyerek tartışmaya yaptığı müdaha-

le, meseleyi CHP parantezinden çıkarıp bütün

bir Kemalist modernleşme sürecinin sorgulan-

masına yol açtı. 

CHP yönetiminin Başbakan’ın özrünü, CHP’yi

sıkıştırmaya matuf taktiksel bir hamle olarak 

yorumlayarak özrün sembolik değerini azalt-

maya yönelik çabaları, ne bu değeri azaltacak 

ne de eski Türkiye’nin kabahatlerini sorgulama-

yı engelleyecektir. Başbakan’ın özrünü CHP’yi

sıkıştırma parantezine hapsetmek, siyasetin 

matematiğinden habersiz olmayı gerektirir. 

Siyasi faaliyeti bilimsel veya felsefi faaliyetten 

ayıran en önemli zemin pragmatik güdüdür. 

Burada önemli olan, pragmatizmin doğruluk 

ve ahlâkla kurduğu ilişkidir. Başarılı siyasetçi

siyaset pratiğinin gerektirdiği pragmatik so-

nuçları, doğruluk ve ahlaki zeminle örtüştürür. 

Başbakan’ın özrü, etkili bir siyasi hamle olduğu 

kadar, tarihsel doğruluğa ve ahlâki duruşa da 

sahiptir.  Nitekim  son  on  yıldır,  AK  Partili  si-

yasi aktörlerin alan genişletme mücadelelerini 

demokratik siyasetin güçlenmesiyle örtüştür-

me becerileri dolayısıyla Türkiye siyaseti nor-

malleşmektedir. CHP Dersim üzerinden, BDP

Kürt sorunu üzerinden aynı siyasi mahareti 

gösterdiğinde, Türkiye daha da normalleşecek, 

demokratik siyaset daha da güçlenecektir. An-

cak her iki parti de, henüz bu mahareti göste-

rebilmiş değil. Dolayısıyla, burada dikkat edil-

mesi gereken nokta, siyasi aktörlerin pragmatik 

öncelikleri değil bu önceliklerini siyasetin nor-

malleşmesine işletme becerileri olmalıdır. 

Bu hatırlatmadan sonra, Başbakan’ın özrünün 

tarihle yüzleşmeye yaptığı katkının üzerin-

de durmakta yarar var. Başbakan’ın özrü, her 

şeyden önce, tek parti üzerindeki örtüyü kal-

dırmış, tarihsel tabuları yıkmıştır. Bugün Der-

sim üzerinden yapılan tartışmanın ve dilenen 

özrün diğer mağduriyetleri de kapsaması mu-

kadderdir. Türkiye, normalleştikçe, teker teker 

diğer başlıklar da tartışmaya açılacak ve tabular 

üzerinden kabuklaşan küskünlerin giderilmesi-

nin yolu aranacaktır. Türkiye’de ulus inşa süreci 

çok sancılı geçmiştir. Bu sancıyı, her ulus-dev-

letin geçmesi zorunlu bir evresi veya dönemin 

otoriter zihniyeti ile meşrulaştırmak mümkün 

değildir. Bu iki unsur, yaşatılan acıların neden-

lerini açıklamaya yardımcı olabilir ama yürütü-

len politikaları meşrulaştırmaya yetmez. Kaldı 

ki, aynı dönemde, bu her iki ‘hafifletici’ unsura 

rağmen, daha az sancılı bir siyasal programa sa-

hip gruplar ve iktidar alternatifleri mevcuttur. 

Tek parti yönetiminin ulus-inşa sürecinde uy-

gulamaya koyduğu siyasal program, bir mec-

buriyet veya zorunluluk gereği değil, iradi bir 

tercihin ürünüdür. Bu tercih, siyasi aktörlerin 

siyasi ve ideolojik dinamiklerinden beslen-

miştir.  Uygulanan  program,  birçok  toplumsal

kesimi mağdur etmiş, toplumsal barışı zedele-

miştir. Çok partili süreçte, iktidarlar, bir kısım 

küskünleri telafi etme imkânı bulmuş, bir kısım 

küskünlükler de telafi edilmemiştir. Çok parti-

li hayata kesintiye uğratan askeri darbeler ve 

ardından tesis edilen vesayet sistemi hem eski 

mağduriyetlerin dillendirilmesini engellemiş, 

hem de yeni mağduriyetler üretmiştir. Devle-

tin işlediği kabahatler, Atatürk, tek parti veya 

devletin çıkarı gibi kutsallık kodları üzerinden 

koruma altına alınmış ve tartışmadan uzak tu-

tulmuştur. 

Eski Türkiye kavramsallaştırmasıyla kastedilen 

siyasal düzen bu mağduriyetler üzerinden te-

sis edilmiştir. Yeni Türkiye’nin inşası, bu mağ-

duriyetleri giderme, devlet-toplum ilişkilerini 

yeniden yapılandırma ile mümkün olacaktır. 

Bunun en önemli dinamiklerinden biri, tarihle 

yüzleşmedir ve Dersim üzerinden Türkiye bu 

yola girmiştir.

Sabah, 03.12.2011



593

a r a p   b a h a r ı   v e   a b d

SETA YORUM

Turkish-American 

Partnership 2.0?

The new paradigm in relations seems to be working so far in critical issue areas, 

including Syria and NATO’s missile shield.

KILIÇ BUĞRA KANAT

arap baharı ve abd

ARALIK 2011 - 

ABD Başkanı Barack Obama, yönetime gelmesinin ardından Ortadoğu’nun 

en kronik sorunlarından Arap-İsrail sorununa el attı, ancak İsrail’in uzlaşmaz tavrı nedeniyle 

taraflar herhangi bir ilerleme kaydedemedi. Öte yandan Başkan Obama döneminde ABD-İsrail 

ilişkilerinde özellikle de Ortadoğu politikaları bağlamında sıkıntılar yaşandı. İkili ilişkilerdeki sı-

kıntılar iki ülkenin iç politikasında da ciddi yankılanmalara sebep oldu. Ayrıca, ABD’nin Asya 

stratejisi ve Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra yaşanabilecek stratejik ve jeopolitik revizyon-

ların ABD-İsrail ilişkisini etkileyebileceği konuşulmaya başlandı. Bu noktada Türkiye’nin konu-

munun da yeniden ele alınabileceğine dair beklentiler de arttı. 

The  new paradigm in relations seems to be 

working so far in critical issue areas, includ-

ing Syria and NATO’s missile shield. However,

the endurance of this partnership has yet to be 

seen. The future of cooperation in bilateral rela-

tions depends on multiple conditions, includ-

ing preventing misperceptions and misunder-

standings on both sides, respecting individual 

interests and concerns and diversifying the ar-

eas  of  cooperation.  In  addition  to  its  current

level, the partnership also needs a more com-

plex  bilateral  engagement  with  economic,  so-

cial and political ties on multiple levels in order 

to become resistant to crises and conflicts of 

interests in current issue areas.

The state of Turkish-American relations in the 

last eight years has become a subject of contro-

versy, debate and in some instances polarization 

among pundits from different political and ide-

ological backgrounds. The “Who lost Turkey?” 

debate in the early 2000s evolved into a “shift of 

axis” argument in the last years of the decade,

and for a considerable number of these pundits 

this period marked the end of a half-century-

long alliance. Although in the first months of 

the Obama administration, the parties tried 

to reconcile the differences between them and 

put forward the concept of “model partnership” 

in order to create a new form of cooperation, 

these efforts failed to come to fruition.

The final nails in the coffin were considered to 

be when the two parties confronted each other 

at the UN Security Council regarding sanctions

against Iran and when a trilateral relationship

between  the  US,  Israel  and  Turkey  was  dam-

aged due to the flotilla incident. In fact, the last



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   244   245   246   247   248   249   250   251   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə