23
2- Lipooksijenaz yol: Bu yolun önemli metabolitleri lökotrienler ve lipoksinlerdir (antienflama-
tuvar etkilere sahiptir). Lökotrienler; nötrofiller, makrofajlar ve mast hücrelerince salınır. Nötrofil-
ler için güçlü bir kemotaktik ajandır, nötrofil agregasyonuna neden olur. Bunun alt ürünleri vaso-
konstrüksiyon, bronkospazm ve vasküler permeabilite artımına neden olur. Lipoksinler, nötrofil
kemotaksisini ve endotel adezyonunu inhibe eder. Bu nedenle iltihap inhibitörü olarak,
lökotrienlerin endojen antagonistleri olarak görev yapar.
Trombosit Aktive Eden Faktör
Trombosit aktive eden faktör (TAF), membran fosfolipidlerinden kökenli diğer bir medyatör-
dür. Mast hücreleri ve bazofil olmak üzere nötrofil, monosit, endotel hücresi ve trombositler gibi,
pek çok hücre tipi TAF’ı salgılıyabilir. Zedelenen doku çevresinde trombosit kümelenmesine ve
trombositlerin degranulasyona (trombositlerden serotonin açığa çıkması) neden olur. Bunun öte-
sinde TAF, vasokonstrüksiyon ve bronkokonstrüksiyona neden olur. Ayrıca vasküler geçirgenliğin
artmasına, lökosit endotel adezyonuna, kemotaksise ve lökosit degranulasyonuna neden olur.
Özetlersek; TAF, iltihabın tüm kardinal belirtilerini ortaya çıkarır.
Nitrik Oksit
Nitrik oksit (NO), çeşitli hücreler (endotel, damar düz kas ve makrofajlar) tarafından üretilen,
ve şaşırtıcı sayıda fonksiyonu olan, solubl (çözük) kısa ömürlü bir serbest radikal gazdır. Sitotok-
sik bir metabolit olarak salınan nitrik oksitin, iltihabi reaksiyonlardaki yeri önemlidir. İltihabi
yanıtta çok önemli görevleri vardır: (1)Damar çevresindeki düz kasları gevşetir, vasodilatasyona
neden olur, (2)trombosit aktivasyonunun tüm safhalarında (adezyon, agregasyon, degranulasyon)
etkilidir, (3)iltihabi bölgedeki lökosit sayısını azaltır ve (4)makrofajları aktive ederek, mikroorga-
nizmaları öldüren ajan işlevi görür. Tümör hücrelerinin zararsız hale getirilmesinde etkilidir ve
ayrıca, doku hasarına da neden olur.
Damar endotel hücrelerinde bulunan nitrik oksit sentaz (NOS) adlı enzimin aracılığıyla, L-ar-
ginin, oksijen molekülü (O
2
) ve NADPH (nicotinamide adenine dinucleotid phosphate)’ dan NO
sentez edilir. NO, endotel hücrelerinden damar düz kas hücrelerine diffüze olur. Guanilat siklaz
enzimini aktive ederek, siklik guanozin monofosfat (cGMP)’ı oluşturur ve çoğaltır. Bu da damar
düz kas gevşemesine –vasodilatasyona- neden olur. Endoteli etkileyen durumlarda (diyapedes
mellitus, yağlı beslenme- hiperlipidemi ve sigara içimi), NO sentezi oluşamayacağı için, damarlar-
da hipertansiyon (kan basıncında artma) gelişecektir. NO’in kan damarları üzerinde oluşturduğu
bu etki, anjinli (kalb kasında yetersiz kan dolaşımından dolayı meydana gelen ağrı) hastaların te-
davisi için, 100 yılı aşkın zamandır kullanılan nitrogliserinin, etki mekanizmasını da açıklar. Nit-
rogliserin, NO e dönüştürülerek kalb kasındaki kan akımını arttırır. NO sinir sisteminde çok önem-
li bir transmiterdir, birçok sinir hücresi tarafından komşu hücrelere sinyal iletmek için kullanılır.
Penisdeki otonom sinirlerden salgılanarak, yerel kan damarların genişlemesine yol açar ve ereksi-
yona neden olur.
Oksijen Kökenli Serbest Radikaller
Oksijen kökenli serbest radikaller (reaktif oksijen ürünleri), NADPH (
nicotinamide
adenine
dinucleotide
phosp
hate) oksidaz aracılığıyla sentez edilir ve kemotaktik ajanların (bakteriler), im-
mun komplekslerin ve fagositik aktivitelerin stimülasyonuyla, nötrofil ile makrofajlardan salınır.
Bu proçesde oksijen, süperoksit iyonuna (O
2
-.
) dönüştürülür. (
2O
2
+ NADPH
__
2O
2
-.
+ NADP
+
+ H
+
)
Süperoksit sonradan kendiliğinden (spontanös dismutasyonla) hidrojen peroksit’e (H
2
O
2
), hidrok-
sil iyonu’na (OH) ve toksik nitrik oksite (NO) dönüşür. Bu reaktif oksijen örnekleri, çeşitli doku
zedelenmelerinden sorumlu tutulmuştur. Trombüs oluşturarak ve permeabiliteyi arttırarak, endotel
24
hasarı meydana getirir. Proteaz aktivasyonu ve antiproteaz inaktivasyonuyla,
ekstrasellüler matriks
yıkımını arttırır. Tümör hücreleri, eritrosit ve parankim hücreleri gibi, bazı hücre tiplerinde direkt
hasar oluşturur. Buna karşın koruyucu mekanizmalar (katalaz, süperoksit dismutaz ve glutatyon)
olarak, antioksidanlar vardır.
Sitokinler
Sitokinler, özellikle aktive olmuş lenfosit ve makrofajlar olmak üzere, pekçok hücreden salgıla-
nan polipeptid yapısında ürünlerdir, immün ve iltihabi yanıt sırasında üretilir. Sitokinler olarak iki
tipi önde gelir; interlökin-1 (IL-1) ve tümör nekroz faktör (TNF). Bunlar yanında İnterferon ve
kemokinler de vardır. Kemokinler (IL-8), lökositlerde adezyonu ve yönlendirilmiş hareketi /kemo-
taksis stimüle eder. Tümör nekroz faktör, TNF-alfa (kaşektin) ve TNF-beta (lenfotoksin) olmak
üzere ikiye ayrılır. Bu sitokinler; endotoksin, immün kompleksler, toksinler, fiziksel incinme ve
bazı iltihabi medyatörlerin stimülasyonuyla makrofajlarca salınır. Endoteli aktive ederek; adezyon
artımına, nötrofillerin kümelenmesine, kemotaksislerine, fagositik ve sitotoksik aktivitelerinin art-
masına, büyüme faktörlerinin salınmasına ve nitrik oksit'in (NO) sentezlenmesine neden olur.
Mezanşimal hücrelerden proteolitik enzimlerin salınmasına da neden olarak doku hasarları meyda-
na getirir. Bağ dokusu elemanı fibroblastları aktive eder, proliferasyona ve ESM ürünlerinin artı-
mına neden olur. Zedelenme veya enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkan akut faz reaksiyonlarını
da oluşturur. Özellikle bunlar ateş, letarji (halsizlik- bilinç uyuşukluğu), anoreksi (iştahsızlık),
metabolik bozukluk (kaşeksi) ve nötrofillerin dolaşıma katılımları (nötrofili) gibi, olaylarda, TNF-
alfa ve IL-1, birlikte rol oynar. TNF-alfa, tümör ve ağır kronik enfeksiyonlarda görülen kilo
kaybından (kaşeksi) sorumlu olduğu için, “kaşektin” olarak da adlandırılır. Tüberküloz, lepra,
AIDS gibi, kilo kaybettiren bazı enfeksiyon hastalıklarında ve malign neoplazmlarda TNF’ün
serum düzeyleri yüksek olduğu görülmüştür. TNF, tümör hücrelerinin lizislerine neden olur.
Kemokinler; iltihabi hücreler için kemotaksis eğilimli moleküller olduklarından ve hatta özel sito-
kin etkileri nedeniyle bu şekilde adlandırılmıştır. İlk tanımlanan kemokin, interlökin-8 (IL-8) dir
ve özellikle nötrofilleri aktive eder. IL-1 ve TNF’e yanıt olarak aktif makrofajlar, endotel hücreleri
ve fibroblastlar tarafından salgılanır.
İltihabın indüke ettiği doku hasarı: İltihabi yanıtta limitli bir doku hasarı, hemen daima eşlik
eder. Örneğin, fagositozda lisosomal enzimler yalnızca fagolisosom içine boşalmaz, aynı zamanda
ekstrasellüler alana da sızarak, doku hasarı ve matriks parçalanmasına neden olur. İltihabi yanıt,
pekçok yönden kontrol altına alınmalar ve dengelemelerle geliştirilir. Bu nedenle lökotrien gibi
güçlü medyatörler, eşit güçte lipoksinlerle kontrol altına alınır. Lenfositler (T) ve makrofajlar,
konak hücreleri ve bağ dokusunu haraplayabilir. Zedelenmenin mekanizması, iltihap hücrelerince
lizozomal enzimlerin salınması ve oksijenden türeyen serbest radikal ürünleri içerir. Serbest radi-
kaller (oksidanlar), antioksidan mekanizmalarla temizlenir.
Kemiği tutan lezyonlarda IL-1 ve TNF gibi, medyatörlerce aktiflenen osteoklastlar kemik re-
zorbsiyonu oluşmasından sorumlu olur. Fibroblastların aktivasyonu fibrozisle sonuçlanabilir veya
bir enzim olan metalloproteinas salgılayan fibroblastlar, bağ dokusu hasarlarına neden olur.