Mst güvenlik temel İlk Yardım İlk yardimin tanimi


ÇOCUKTA: Erişkinle aynı yere ancak tek el ile ve göğüs kemiği 2,5–4 cm içeri girecek kadar basınç uygulanır. BEBEKTE



Yüklə 319,76 Kb.
səhifə3/7
tarix29.05.2018
ölçüsü319,76 Kb.
#46712
1   2   3   4   5   6   7

ÇOCUKTA: Erişkinle aynı yere ancak tek el ile ve göğüs kemiği 2,5–4 cm içeri girecek kadar basınç uygulanır.

BEBEKTE: İki meme başını birleştiren hayali çizginin tam ortasından bir parmak aşağıya iki parmak (orta ve yüzük parmakları) yerleştirildikten sonra göğüs kemiği 1,5–2,5 cm içeri girecek kadar bastırılır.

Dış Kalp Masajı Yaparken Geçici Olarak Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

> Nabız alınabiliyorsa kalp masajına s verilir ve solunum kontrol edilir.

> Alttaki kaburgalar elle tespit edilir, eller kaydırılarak göğüs kemiğinin alt ucu belirlenir.

> Yapay solunum ve dış kalp masajı birlikte uygulandığında yetişkinlerde tek ya da iki ilk yardımcı ya da iki ilk yardımcı ile 15/2 olarak uygulanır. Bebek ve 1–8 yaş çocuklarda ise 5/1 olarak uygulanır.

> Her siklusta hasta /yaralının solunumu ve şah damarından nabzı 5 saniye süre ile kontrol edilmelidir. (1 siklus: 15 kalp masajı ve 2 yapay solunum uygulamasının 4 kez tekrarlanmasıdır.)

> Temel yaşam desteğine bu konuda eğitim almış bir sağlık personeli gelinceye kadar devam edilmelidir.



6. YAPAY (SUNİ) SOLUNUM: Solunumu olmayan kişinin yapay olarak solutulmasıdır. Hasta/yaralının hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir, solunum yoksa tıbbi yardım istenir (112) ve hemen yapay solunuma başlanır. YAPAY SOLUNUMA BAŞLANMADAN ÖNCE SOLUNUMUN OLMADIĞINDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR.

Yapay (suni) solunum üç yoldan gerçekleştirilebilir. 1. Ağızdan ağıza, 2. Ağızdan buruna, 3. Ağızdan ağıza ve buruna.


Ağızdan ağıza suni solunum, genellikle en çok tercih edilen yoldur. Ağızdan ağıza tekniği için hasta/yaralıya Baş-Çene pozisyonu verilir, bir elin baş ve işaret parmakları ile burun kanatları hava çıkmayacak şekilde kapatılır, ilk yardımcı, hasta/yaralının ağzını hava çıkmayacak şekilde kendi ağzı ile kavrar, hasta akciğerine 400–600 mI. hava gidecek şekilde ağızdan iki kez üflenir. Kişinin ağzı iyice kavranmalıdır ve burun delikleri iyice kapatılmalıdır ki etkili olsun. ŞAH DAMARINDAN 5 SANİYE SÜRE İLE NABIZ KONTROLÜ YAPILIR. Nabız varsa dakikada 15–20 kez olacak şekilde yapay solunuma devam edilir. 1 yaşın altındaki bebeklerde 20–25 kez olacak şekille hava verilir.

Eğer nabız alınamıyorsa suni solunumla birlikte kalp masajına başlanır. Nabız olup olmadığı şah damarından kontrol edilmelidir, İlk yardımcı kendini korumak için yapay solunum sırasında ince bir tülbent, gazlı bez gibi araçlar kullanabilir. Ağızdan buruna suni solunumda kişinin ağzı sıkıca kapatılmalıdır. Önerildiği durumlar şunlardır:

> Hastanın ağzını açmak mümkün değilse,

> Yüzdeki ciddi yaralanma nedeniyle ağızdan soluk verilemiyorsa,

> Hastanın dişleri yoksa ve bu nedenle soluk verirken ağız kapanmıyorsa,

Ağızdan ağıza ve buruna suni solunum, ağız-burun mesafesinin kısa olması nedeniyle bebeklerde uygulanır. Bebeklerde verilecek soluğun miktarı yanakları şişirecek kadar olmalıdır, az ve sık soluk verilmelidir. Kişide nabız var ise ve sadece suni solunun yapılacaksa, o zaman: Erişkinde 5 saniyede bir (12 kez / dk), Çocukta 4 saniyede bir (15 kez / dk), Bebekte 3 saniyede bir (20 kez / dk ) soluk verilmelidir. Yapay solunumun etkili olup olmadığı Bak-Dinle-Hisset ile her 10 üflemede bir kontrol edilmelidir. Buraya kadar anlatıları suni solunum yöntemi, sırtüstü yatan, ağzında ve burnunda soluk vermeyi engelleyici bir sorunu olmaya hastaya uygulanan suni solunum yöntemiydi. Bu yöntemin dışında, hem suni solunum yapmak hem de yabancı CİSİM çıkarmak amacı ile kullanılan iki yöntem daha var. Bunları Holger-Nielsen yöntemi ve Silvester yöntemidir.



6.1. HOLGER-NIELSEN YÖNTEMİ: Hastanın ağzında ve burnunda soluk vermeyi engelleyen bir sorun varsa (kırık, yaralanma vb), yabancı CİSİM tıkanması veya suda boğulma söz konusu ise uygulanabilir. İleri dönem hamile, şişman, boyun, sırt ve kollarında yaralanma olan kişilerde uygulanamaz.

UYGULANIŞI: Hasta yüzüstü yatırılır ve başı yana çevrilir. Kolları dirsekten bükülüp, elleri çene altında birleştirilir. Uygulamacı hastanın baş kısmında diz çöker ellerini hastanın sırtına, akciğerler hizasına yerleştirir. Kollar bükülmeden, omuzlardan kuvvet alınarak sırta basınç yapılır. Bu basınçla, akciğerlerdeki hava dışarı çıkarken soluk yolunu tıkayan nesnede dışarı sürüklenir. Hastanın nefes alabilmesi için, hastanın dirseklerinden tutularak mümkün olduğunca geriye doğru yukarı kaldırılır. Yabancı CİSİM çıkana ya da hastanın kendi solunumu dönene kadar uygulama sürdürülür.

5.2. SİLVESTER YÖNTEM: Bu yöntem şişman kişilerde ve ileri dönem hamilelerde uygulanır. Boyun-sırt’ kollarında yaralanma olan kişilerde ve soluk yolunun tıkanma olasılığında (midesi dolu ise) uygulanmaz.

UYGULANIŞI: Hasta sırtüstü yatırılır, hastanın kolları kaburga kemiklerinin (kostaların) üzerine yerleştirilir ve uygulamacı tüm ağırlığını verecek şekilde bastırır. Ardından kolları gergin olarak açılır. -

7. SOLUNUM YOLU TIKANIKLIK BELİRTİLERİ: Tıkanma nedeniyle kişi öksürüyorsa hiçbir girişim yapılmadan gözlenir. Ta ki aşağıdaki belirtiler görülene kadar. Kişi konuşamıyor, öksüremiyor, iki eli ile boğazını kavramış ve panik halinde ise. siyanotik görünümün yanı sıra aşırı zorlanarak nefes almaya çalışıyorsa hemen müdahale edilmesi gerekir. Eğer kısa sürede müdahale edilmezse bilinç kaybı ve ölüm meydana gelebilir.

7.1 BİLİNÇLİ KİŞİDE HEİMLİCH MANEVRASI: Yabancı cismi çıkarmak üzere uygulanan yönteme Heimlich (Subdiyafragmatik—batından itme) manevrası denilmektedir. Bu yöntem ayakta veya otururken uygulanabilir. Uygulamacı, tıkanan kişinin arkasına geçer; göğüs kemiğinin alt ucu (ksifoid çıkıntı) ile göbek çukuru arasındaki boşluk üzerinde ellerini kenetler, içe-yukarı doğru darbeler yapar. Yabancı CİSİM çıkana veya kişi bilincini kaybedene kadar bu işleme devam edilir. Heimlich manevrasını kişi kendi kendine de uygulayabilir bir sandalyenin arkalığına göbeğin üstündeki boşluktan abanarak yabancı CİSİM çıkarılabilir. İleri dönem hamilelerde Heimlich manevrası göğüs kemiğinin alt yarısına (kalp masajı yapılan kısma) uygulanır.

7.2. BİLİNÇSİZ KİŞİDE HEİMLİCH MANEVRASI:

1-Bilinçli kişide Heimlich manevrası etkili olmadığında ve bilinç kapandığında. Kişi hemen sırt üstü yatırılır, başa pozis-yon verilir, ağız içi parmakla kontrol edilir ve yabancı CİSİM varsa çıkartılır yoksa hemen Heimlich manevrasına geçilir.

2- Yerde yatan, bilinçsiz olduğu saptanan, kişiye baş pozisyonu ve iki kurtarıcı soluk verilmesine rağmen göğüs kafesinde hareket gözlenmedi ve havaya karşı direnç hissedildi ise yabancı CİSİM tıkanması olduğu varsayılır ve hemen Heimlich manevrasına geçilir. Eller, göbek çukuru üstündeki boşlukta üst üste konularak içe-yukarı doğru 5 kez darbe uygulanır, sonra ağız içi kontrol edilir, yabancı CİSİM çıkmamışsa bir soluk verilir ve bu işlem yabancı CİSİM çıkana dek sürdürülür.

3. Bebeklerde, karaciğeri yaralayabileceği için, Heimlich manevrası önerilmemektedir.


7.3. BEBEKLERDE HAVA YOLU TIKANIKLIĞI: Bebeklerde yabancı cisim iki şekilde çıkarılabilir

1- Bebek ayaklarından sıkıca kavranarak baş aşağı gelecek şekilde tutulur. Akciğerleri hizasından sırtına hafif darbelerle vurulur. Ancak bu yöntem çok fazla tercih edilmemektedir.

2- Bebek, uygulamacının koluna yüz üstü gelecek şekilde yatırılır. Bebeğin başı çene kısmından elle kavranır, yer çekimini sağlamak üzere, kol aşağıya doğru dize desteklenir. Bebeğin sırtına, kürek kemiklerinin (skapulaların) hizasından, diğer elin taban kısmı ile 5 kez vurulur. Sonra diğer kola sırt üstü yatırılarak, kalp masajı yapıları (iki meme başı arasında çizilen hayali çizginin bir parmak altı ) yerden 5 kez bastırılır. Ağız içine, yabancı CİSİM çıktı mı diye bakılır ( gözle), görünen bir şey yoksa işlem yabancı CİSİM çıkana kadar sürdürülür. Eğer bebeğin bilinci kapanmışsa, ağız içi kontrol edildikten sonra bir kez soluk verildikten sonra işlem sürdürülür,

Yerde yan yatan birisi görüldüğünde yapılması gerekenler

1. Omuzlarından tutarak hafifçe sarsın ve” iyi misiniz?’ diye sorun. Hiç yanıt alınamıyorsa bilinçsiz kabul edilir,

2. Görünürde yaralanma ya da olasılığı yoksa kişi sırt üstü yatırılır, kolları uzatılır ve yardım istenir.

3. BAK-DİNLE-HİSSET yöntemi ile solunumu saptanır.

4. Solunum yoksa ağız içi körleme yöntemiyle ( ağız içinin parmakla araştırılması) kontrol edilir.

5. Başa pozisyon verilir (alt çene veya baş çene).

6. Solunum tekrar saptanır. Solunum yoksa iki kurtarıcı soluk verilir.

7. Eğer bir kez soluk verildiğinde göğüs kafesinde hareket yoksa tekrar baş pozisyonu verilir ve tekrar bir kez soluk verilir.

8. Eğer halen göğüs kafesinde hareket yoksa yabancı CİSİM varsayılarak hemen Heimlich manevrasına başlanır. 5 kez batından itme yapılır.

9. Ağız içi kontrol edilir.

10. Bir kez soluk verilir.

11. Tıkanıklık açılana kadar 8–9–10 tekrarlanmalıdır.

Hareketsiz ve tepkisiz yatan bir bebek görüldüğünde

1. Omuzlarından tutularak hafifçe sarsılır. Hiçbir tepki yoksa bilinçsiz kabul edilir.

2. Bak-dinle-hisset yöntemi ile solunumu saptanır.

3. Solunumu yoksa ağız içi ağız açıldıktan sonra gözle incelenir ( körleme yapılmaz).

4. Başa pozisyon verilir. Bebeklerde boyun mesafesi kısa olduğu için baş hafifçe geriye yatırılır.

5. Erişkinlerde olduğu gibi fazla geriye yatırılmaz!

6. Solunum tekrar saptanır. Solunum yoksa iki kurtarıcı soluk verilir.

7. Bir kez soluk verildiğinde eğer göğüs kafesinde hareket yoksa tekrar baş pozisyonu verilir ve tekrar bir kez soluk verilir.

8. Eğer halen göğüs kafesinde hareket ‘yoksa yabancı CİSİM varsayılarak hemen çıkarma girişimi başlatılır. Bebek yüz üstü kola yatırılır, kol dizde desteklenir. Sırttan, kürek kemiklerinin (skapula) hizasından 5 kez el tabanı ile hafif darbelerle vurulur.

9. Sonra diğer kola sırt üstü yatırılır ‘e iki meme başı arasında çizilen hayali çizginin bir parmak altından iki parmakla 5 kez bastırılır.

10. Ağız içi kontrol edilir.

11. Bir kez soluk verilir.

12. Tıkanıklık açılana kıdar7–8–9–10 tekrarlanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KANAMALARDA iLK YARDIM
1.KANAMA: Kanama, tartışmasız, belli başlı acil sorunlardan biridir. Kanama mutlaka kısa sürede belirlenmeli ve ciddiyeti değerlendirilerek, kontrol altına alınmalıdır. Kanın damar dışına çıkmasına KANAMA (HEMORAJ) denir.

Kanamaların tanımında kullanılan bazı terimler şunlardır:



HEMATEMEZ: Kusmuk ile kan gelmesi

HEMOPTIZI öksürükle kan gelmesi

HEMATOM Deri altında yumuşak dokuda kan birikimi ile oluşan yumuşak kitle EKIMOZ: Deride siyah ve mavi renk değişikliği; morluk, çürük.

MELENA Katran gibi siyah dışkı

HEMATOŞEZI: Rektumdan parlak kırmızı kanama

HEMATORI Kanlı idrar

Normal bir erişkinin vücut ağırlığının ortalama 1/13’ unu kan oluşturmaktadır. 70 kg’ tık bir kişide 5–6 it civarında kan bulunduğu varsayılmaktadır. % 10 oranındaki kan kaybı (ortalama erişkinde 600 mI, çocukta 200–300 rol, bebekte 25–30 mİ) oldukça tehlikelidir.



2. KANAMALARIN ÇEŞİTLERİ: Kanamalar genel anlamda iç ve dış kanama olmak üzere ikiye ayrılır. İç kanamalar gözle görülemediklerinden, belirlenmeleri ve en kısa zamanda hastaneye ulaştırılmaları önemlidir. Halbuki dış kanamalar gözle görülebilir ve durdurulma yöntemleri ile kontrol altına alınabilirler. Kanama başlangıçta halsizlik yapar, eğer kontrol altına alınmazsa şok ve ölüm gelişebilir. Kanamalar kapsamlı olarak aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir:

1. Kanamanın meydana geldiği yere göre:

A. İç kanama, B. Dış kanama, C. Doğal deliklerden olan kanama



2. Kanayan damarın cinsine göre:

A. Atardamar (arter) kanaması: Parlak kırmızı renklidir, kalp atımı ile eşzamanlı fışkırır.

B. Toplardamar (yen) kanaması: Koyu kırmızı renklidir, devamlı akar

C. Kılcal damar (kapiller) kanaması: Devamlı, yavaş, sızıntı şeklinde akar. Kısa sürede fazla miktarda kan kaybını vücut dengeleyemez (tolare edemez) ve şok gelişir. Oysa az miktarda ve uzun zaman süresi içindeki kan kaybını vücut kısmen de olsa dengeleyebilmektedir. Örneğin: kan verme işleminde 500 mI kan, 10–15 dakika gibi bir zaman zarfında ve kontrollü olarak alındığından, vücutta herhangi bir sorun oluşturmamaktadır.

2.1.İÇ KANAMA: İç kanamanın vücut dışında en ‘sık görülen belirtileri ezikler ve çürüklerdir. Bu belirtiler yumuşak doku içine kanama olduğunun göstergesidir. İç kanamalar, gözle görülemeyen kanamalar olmasına rağmen dışa açıları bir iç organda meydana gelmişse daha kolay ve çabuk fark edilirler. Örneğin: mide, akciğer, böbrek kanamalarında olduğu gibi. İç kanamayı düşündüren bulgular genellikle hipovolemik şoka ait bulgulardır.

İç kanama bulgular: Nabız zayıf ve süratlidir (ipliksi), Deri soğuk ve nemlidir (yapışkandır) Gözler donuk, gözbebekleri genişlemiş ve ışık refleksi zayıftır, Hastada genelde susuzluk hissi ve huzursuzluk vardır, Bulantı, kusma olabilir, Geç bulgu: Kan basıncı düşer.

İlkyardım: Herhangi bir vurma, çarpma, darbe sonrası bu belirtiler söz konusuysa, bu durumda yapılacak en doğru şey, kişiyi bir an önce hastaneye ulaştırmak olmalıdır. (bakınız: şok)

2.2. DIŞ KANAMA: Kanamayı durduran savunma mekanizmaları damarın kesilmesi sonucu hava ile temas edince faaliyete geçerek önce kesilen damar uçlarının büzülmesini sağlarlar. Daha sonra kesik damar uçlarında pıhtı oluşur, pıhtı büyüyerek damarı tıkar ve böylece kanama durur.

Vücuttaki pıhtılaşma mekanizmaların, dokular ve doku sıvıları uyarır. Normalde atardamar ve toplardamardaki kan, aradaki damar duyan nedeniyle, doku ve doku sıvıları ile temas etmediğinden, damar yaralanmadıkça pıhtılaşma olmaz. Damar yaralandığında, kanama fazla olacağından pıhtılaşma gecikebilir, o nedenle pıhtılaşmayı hızlandırmak için kanama durdurma yöntemlerine başvurulur.



3. KANAMALARDA İLKYARDIM UYGULAMALARI: Kanamayı durdurmak için uygulanan başlıca yöntemler şunlardır. Parmakla (lokal, yerel) basınç, Basınçlı sargı, Yaranın üstünde yer alan artere/damar köküne basınç (femoral arter, brakiyal arter, temporal arter vb), Elevasyon (kanayan kısmın kalp seviyesinde veya üzerinde tutulması), Turnike, Atelleme kanamayı doğrudan durdurma yöntemi değildir. Kırıkların sabitlenmesi sonucunda kanamanın da kontrol altına alınmasını sağlar.

3.1, VÜCUTTA BASKI UYGULANACAK NOKTALAR: Atardamar (arter) kanamalarında kan basınç ile fışkırır tarzda otur. Bu nedenle, kısa zamanda çok kan kaybedilir. Bu tür kanamalarda yapılması gereken, kanayan yer üzerine veya kanayan yere yakın olan bir üst damar bölgesine baskı uygulanmasıdır. Bunlar atardamarların nabız noktalandır. .

Vücutta bu amaç için belirlenmiş bası noktalan şunlardır



> Boyun: Boyun atardamarı (şahdamarı) baskı yeri

> Köprücük kemiği üzeri: Kol atardamarı baskı yeri

> Koltukaltı: Kol atardamarı baskı yeri

> Kasık: Bacak atardamarı baskı yeri

> Uyluk: Bacak atardamarı baskı yeri

3.2. KANAMALARDA BANDAJ UYGULAMASI:

Üçgen bandaj: Vücudun değişik bölümlerinde bandaj ve/veya askı olarak kullanılabilir. Üçgen bezin tepesi tabanına doğru getirilip yerleştirilir, sonra bir ya da iki kez daha bunun üzerine katlanarak istenilen genişlikte bir sargı bezi elde edilmiş olur,

Elde üçgen bandaj uygulaması: Parmaklar, üçgenin tepesine gelecek şekilde el üçgen sargının üzerine yerleştirilir. Üçgenin tepesi bileğe doğru katlanır. Elin sırtında, üçgenin uçları karşı karşıya getirilir ve çaprazlanır, bilek seviyesinde düğümlenir.

Ayağa üçgen bandaj uygulaması: Ayak üçgenin üzerine düz olarak, parmaklar üçgenin tepesine bakacak şekilde yerleştirilir. Üçgen bandajın tepesini ayağın üzerinde çaprazlayacak şekilde öne doğru getirilir. İki ucu ayak bileği etrafında düğümlenir.

Dize üçgen bandaj uygulaması: Üçgenin tabanı dizin 3–4 parmak altında ve ucu dizin üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Dizin arkasından uçları çaprazlanır, dizin üstünde uçları düğümlenir.

Göğüse üçgen bandaj uygulaması: Üçgenin tepesi omuza yerleştirilir ve tabanı göğsü saracak şekilde sırıta düğümlenir. Bu düğüm ile üçgenin tepesi, bir başka bez kullanılarak birbirine yaklaştırılarak bağlanır.

Kalçaya üçgen bandaj uygulaması: Üçgenin tabanı uyluğun alt kısmının etrafında düğümlenir, tepesi ise belin etrafını saran bir kemer ya da beze bağlanır.

3.3. TURNİKE: Diğer yöntemlerle durdurulamayan kanamalarda en son seçenek olarak uygulanmalıdır. Ancak eskisi kadar sık uygulanmamaktadır. Çünkü çok uzun süreli turnike uygulaması sonucu doku harabiyeti ya da uzvun tamamen kaybı meydana gelebilmektedir. Genellikle organ kopmalarında veya derin arter kesilerinde, tek kemikli olan üst kola veya üst bacağa uygulanır. Amaç, kanayan atardamarı, kemik ile deri arasında sıkıştırarak, yaralı yere olan kan akımını engellemektir. Ara ara gevşetilmelidir, aksi halde kangren gelişebilir.

Turnike en fazla ki saat uygulanabilir. Gevşetme süresi ilk bir saatte 10.20 dakikada bir, sonraki bir saatte ise 5—10 dakikada bir olmalıdır. Gevşetme süresi turnike uygulanan yerin, yaralı kısma olan uzaklığı ile ters orantı olmalıdır. Mesafe uzunsa, gevşetme süresi kısa olmalıdır, Turnike gevşetildiğinde, lokal basınç yapılmalı ve cilt normal rengine döndüğünde, turnike yine sıkılmalıdır.



3.1.TURNİKENIN UYGULANDIĞI DURUMLAR:

1. Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilk yardımcı varsa (kanamayı durdurmak ve daha sonra da diğer yaralılarla ilgilenmek için) 2. Yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa, 3. Uzuv kopması varsa, 4, Baskı noktalarına baskı uygulamak yeterli olmuyorsa


TURNİKE UYGULAMASINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR:

1. Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8–10 cm. olmalıdır.

2. Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.

3. Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.

4. Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.

5. Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.

6. Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.

7. Turnike kol uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak önkol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında ön kol ve bacağa da turnike uygulanabilir.



3.3.2. EL VE AYAK KOPMALARINDA TURNIKENIN UYGULANIŞI:

1. Kopmuş olan uzvun kanama kontrolü yapılır. Tampon yapılır ve kapatılır.

2. Turnike uzvun koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye uygulanır.

3. Turnike uygulandıktan sonra sıkıştırılarak uzuvdaki kanama kontrol edilir.

4. Kopmuş uzuv parçası, su geçirmeyen plastik bir torbaya konur.

5; Daha sonra kopmuş uzuv parçasının konduğu plastik torba ağzı kapatıldıktan sonra içerisinde 1 ölçek suya 2 ölçek buz konulmuş ikinci bir torbaya ya da kovaya konulur. Bu şekilde, kopmuş uzuv parçasının buz ile direkt temas: önlenmiş ve soğuk bir ortamda taşınması sağlanmış olur.

6. Torbanın üzerine kopan uzuv parçasının sahibine ait kimlik bilgileri kaydedilir ve yaralı ile araca konularak en çok 6 saat içerisinde sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.

3.4. DESTEKLEME (ATELLEME): Yaralı kol veya bacaklardaki kanamaların çoğu, kınları kemiğin sivri uçları ile kasların yırtılması ya da kınları kemiğe yakın damarların yırtılması sonucunda meydana gelir. Kol veya bacak sabitlenmezse, hasar ve kanama devam eder. Ekstremitenin (kol veya bacak) sabitlenmesine destekleme denilmektedir. Kırık kemik uçları kontrol altına alındıklarında kanama da azalacaktır.
3.5. DOĞAL DELİKLERDEN ÇIKAN KANAMALARDA İLK YARDIM:

3.5.1. BURUN KANAMASI (EPİSTAKSIS): Kafatası kırığı, darbe sonucu oluşan yüz yaralanmaları sinüzit, enfeksiyon, burun anomalisi, yüksek tansiyon, kanama bozuklukları gibi nedenlerle oluşabilir.

Burun Kanamasında İlk Yardım: Kişi k oturtulur. Başı hafif öne eğilir ve burun kanatlarından iki parmakla bastırılır. Duma, ama ve enseye soğuk ıslak bez konarak lokal soğutma ile kanama kontrol altına alınabilir. Özellikle endişeli ve yüksek tansiyonlu kişilerin sakinleştirilmesi önemlidir.

3.5.2. KULAK KANAMASI:

İlk yardım: Hasta yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir. Kanama hafifse kulak temiz bir bezle silinir. Kanama ciddi ise, kulağı tıkamadan temiz bezlerle kapanır. Bilinci yerinde ise hareket ettirmeden sırt üstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır. Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı kanama örnekleri ile uzman bir doktora sevk edilir.

3.5.3. SAÇLI DERİ KANAMALARI: Saçlı deriye gelen darbeler, kesik ve ezik oluşturması nedeniyle kanamalara yol açar. Çünkü kıl dipleri kılcal damar ağı bakımından oldukça zengindir. Kafatasında yaralanmalarda ve kanamalarda muhakkak kırık olasılığı akla gelmelidir. Başa gelen darbelerden sonra bilinç kaybı söz konusu ise bu olasılık çok daha yüksektir. Kafaya gelen darbeden sonra burun ve kulaktan kan ve berrak su gelmesi kafatası kırıklarının göstergesi olabilir.

İlk Yardım:

> Saçlı deri kanamaları doğrudan basınç uygulanılarak kolayca kontrol edilebilmektedir.

> Eğer yaranın içerisinde kırık ya da yabancı CİSİM veya yaranın üzerine doğrudan basınç uygulanmamalıdır. Simit sargı kullanılarak sağlık kuruluşuna gönderilebilir.

> İlk yardımın ABC’si yönünden sürekli hasta takip edilmelidir.

> Küçük çocuklarda ve büyüklerde saçın deri kanamasıyla ilgili müdahale yapıldıktan sonra eğer başka bir sorun yoksa yüzün silinmesi ailenin ve kişinin sakinleşmesini sağlayacaktır. Çünkü saçlı deriden akan kanın yüzdeki görünümü aileler üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
4.ŞOK: Dolaşım sistemi, kanın tüm hücre ve dokulara ulaşmasını sağlar. Bu sistem sayesinde her hücreye oksijen ve besin maddesi taşınır ve hücrelerden metabolik atıklar uzaklaştırılır. Dolaşım sisteminin etkin olarak çalışabilmesi için üç bölümünün etkin olarak işlevini yerine getirmesi gerekir.

> Kalbin pompalama etkinliği

> Kapalı damar ağı, ya da dolaşım sisteminin bütünlüğünün sağlanması, kapalı bir sistem olarak işlevini sürdürmesi

> Yeterli miktarda kan hacminin sağlanması

Bu bölümlerden herhangi birisinde yetersizlik olursa dokulara kan iletiminde bozukluk olacak (perfüzyon bozukluğu) ve şok gelişecektir. Beyin, medulla spinalis ve kalp gibi organların devamlı ve belirli miktarda kana gereksinimleri vardır ve kan akımının kesilmesine birkaç dakikadan fazla tahammül edemezler. Aksi halde, hücreler ya ölürler ya da fonksiyonlarını kaybederler.

Kalp, kanın dolaşım sistemi içinde sürekli dolaşmasını sağlar bir dakikada ortalama 6- 8 k kanı, sadece 6–8 lt kanı sisteme pompalar. Doku ve hücrelerin kanlanmasının ve kan dolaşımının bozulmasına bağlı olarak birçok hayati olayın ortadan kalkması durumuna şok denir. Enfarktüs, şiddetli kanamalar, aşırı sıvı kaybı, büyük yanıklar, karın içi iltihaplanmalarda karın ve başa şiddetli darbelerde aşırı korku ve heyecanlarda şok görülebilir. Yanık, karın ve göğüste büyük ezici yaralanmalar, şiddetli ağrıya yol açan bütün diğer durumlar şok nedeni olabilir. Alerjik reaksiyonlar, alkol ve kimyasal madde zehirlenmesi, karın içindeki organların yırtılmaları diğer önemli nedenler arasındadır:



4.1. ŞOK ÇEŞİTLERİ:

Hipovolemik Şok: Damar içinde dolaşan sıvı hacmindeki azalma nedeniyle görülen şok çeşididir. Nedeni: Ani ve şiddetli sıvı veya kan kaybıdır.

Hemorajik şok: Vücuttan aşırı miktarda kan kaybedilmesi sonucu Oluşur. Yanıklarda harap olan deri bölgesinden önemli boyutta serum sızıntısı olur. Aşırı terlemede tehlikeli sıvı kaybına neden olabilir.

Yüklə 319,76 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə