Besinlerde Aflatoksin Oluşumunu Önleme
veya Arındırma Çalışmaları:
Tahıllar dahil birçok ürünün büyüme, hasat,
depolama ve işlenmesi esnasında aflatoksinler
tarafından kontamine edilmemesini sağlamak
günümüzde en önemli amaçlardan biridir. Mantar-
la kontamine olmamış tohum kullanımı, böcek ve
hastalıkların kontrolü, yeterli aşılama, kuraklıktan
mümkün olduğunca korunma, ürün olgunken ve
çabuk hasat yapma, mekanik hasarı en aza in-
diren hasat tekniklerinin kullanımı, mantar
yerleşimi ve aflatoksin oluşumunu engelleyebilir.
Ancak ne yazık ki bazı aflatoksin kontaminasyon-
ları engellenememektedir.
Hasat sonrası aflatoksin kontaminasyonunun
önlenmesi hasat edilen ürünün hızlı bir şekilde
kurutulması, depolama ve nakliyat işlemlerinin
aflatoksin oluşumunu desteklemeyecek nem
seviyelerinde yapılması sayesinde kontrol altında
tutulabilir. Bunun yanında hasat edilen ürünlerde
depolama esnasında bazı basit gereçler (UV lam-
bası veya vakum uygulaması gibi) kullanılarak
hasarlı ve olası toksin içeren ürünler teşhis ve
ayırdedilerek ürünün sağlam kısmında kontami-
nasyonun derinleşmesi önlenebilir veya azaltıla-
bilir. Bu uygulamalar sayesinde aynı zamanda
yüksek oranda kontamine olmuş tahıl ürünlerinin
serilerinin belirlenmesi ve market zincirine girip
daha yüksek miktarda yiyecek kontaminasyonuna
neden olmadan elimine edilmesi de mümkün olur
(6). Aflatoksin üretimi için optimum sıcaklık 20-
38°C olmasına rağmen daha uzun süreli inkübas-
yonlarda 7-12°C’lik sıcaklığa sahip ortamlarda da
üretim olduğu gözlenmiştir (1,3). Bu nedenle daha
düşük sıcaklıklarda depolama aflatoksin üretimini
engellemek için yeterli bir koşul sağlamamaktadır
(1). Özellikle hasat öncesi kuraklıkla birleştiğinde
hasat sonrası rutubetli depolama koşulları yüksek
aflatoksin kontaminasyonu ile sonuçlanır.
Tohum ve yağlar üzerinde etanol (%95),
2-propanol (%80), asetonun (%90) sulu çözeltileri
ve hekzanın alkol, sulu alkol veya sulu asetonla
olan karışımları gibi bazı çözücüler ile denenen
arındırma çalışmalarının aflatoksinleri ayırmada
başarılı olduğu bildirilmektedir.
Nemli veya kuru öğütme ile fraksiyonlandırma
yapılarak insan kullanımına sunulacak ürüne afla-
toksinlerin çok az bir miktarının geçmiş olması
sağlanabilir. Bu miktar yine de izin verilen
20 µg/kg'lık düzeyi aşabileceğinden dolayı dikkatli
olunmalıdır (6).
Saf haldeki aflatoksinler genellikle erime
dereceleri olan 250°C'ye kadar dayanıklıdırlar. Isı
uygulanan kontamine ürünlerde bir miktar afla-
toksin kaybının meydana gelmesi büyük olasılıkla
nem, pH ve çevrenin kompleks yapısı ne-
deniyledir. Bu yöntemin pratikte bir detoksifikas-
yon yöntemi olarak kullanılamamasının nedeni
aflatoksinlerin yukarıda belirtildiği gibi ısı uygula-
malarına dayanıklı olmaları ve söz konusu yüksek
ısı uygulamalarında ürünün besin değerini kaybe-
decek olmasıdır. Örneğin sütteki AFM
1
' i n
pastörizasyon, depolama ve çeşitli işlemlere tabi
tutulması
sürecinde
değişen
sıcaklıklara
dayanıksız olduğuna dair raporlar bulunmaktadır
fakat sütteki AFM
1
'in sütün içerdiği besleyici
bileşenlere zarar vermeden uzaklaştıracak veya
etkisiz hale getirecek bir yöntem henüz bilin-
memektedir (6). Yerfıstıklarının kavrulması,
mısırların patlatılması gibi bazı pişirme işlemleryle
de aflatoksin düzeyleri azaltılabilir fakat bu azal-
ma çok az düzeyde olmaktadır (1).
Baharatlarla yapılan çeşitli mikotoksin konta-
minasyon çalışmalarında karabiber, tarçın, nane,
kekik, zencefil gibi baharatların aflatoksin
oluşumunu kısmen veya tamamen inhibe ettiği
gözlenmiştir. Bu baharatların küf mantarının
çoğalmasından çok aflatoksin oluşumunu
engelledikleri düşünülmektedir (12,13).
Aflatoksin molekülü asit, baz ve okside edici
ajanlardan oldukça etkilenen bir moleküldür. Kon-
tamine ürünlerin kimyasallarla muamelesinin afla-
toksin miktarını azaltmada etkin olması mümkün
olsa da diğer olası toksik maddelerin oluşması,
besin değeri kaybı ve protein kalitesindeki düşüş,
organoleptik özelliklerde istenmeyen değişiklikler
ve maddi kayıp gibi diğer faktörler de gözönünde
bulundurulmalıdır.
Fındık ve keten tohumu üzerinde yapılan pek
çok arındırma çalışmaları sonucunda amonyak,
metilamin, sodyum hidroksit ve formaldehitin
oldukça etkili kimyasallar oldukları saptanmıştır.
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
VOL 58, NO 3, 2001
103
Bu işlemlerden amonyaklamanın en etkin uygula-
ma olduğuna karar verilmiştir.
Çalışmalar amonyak uygulamasının afla-
toksinlerin tamamına yakınının inaktive edilme-
siyle sonuçlandığını ortaya koymuştur. Ancak
ürünün kullanımdan önce amonyağın uzak-
laştırılması için tamamen kurutulması gerekmek-
tedir. Amonyak pek çok yiyecekte aflatoksinlerin
detoksifiye edilmesi için gaz veya amonyum
hidroksit çözeltisi halinde kullanılmaktadır
(1,6). Amonyak AFB
1
etkileşmesinde AFB
1
' i n
lakton halkasının açıldığı ve takiben AFD
1
bileşiğinin meydana geldiği gösterilmiştir.
Amonyaklanmış ürünler hayvanlarda herhangi bir
toksisiteye neden olmamıştır. Amonyaklanmış
tahıllarla beslenen inek sütlerinde AFM
1
’ e
rastlanmamasının yanı sıra karaciğer, böbrek ve
kalpte de herhangi bir aflatoksin kalıntısı
bulunmadığı gözlenmiştir. Metilaminle yapılan
çalışmalarda ise bileşiğin keten tohumu
ürünlerinde, özellikle sodyum hidroksit varlığında
aflatoksinleri önemli ölçüde etkisiz hale geti-
rirken başta karaciğer büyümesi olmak üzere
organizmada istenmeyen bazı etkiler oluşturduğu
gözlenmiştir.
Ozonlama yoluyla da AFB
1
ve AFG
1
’ i n
düzeylerinde azalma saptanırken AFB
2
v e
AFG
2
’ye herhangi bir etkisinin olmadığı gözlen-
miştir. Sodyum hipoklorit, formaldehit-kalsiyum
hidroksit karışımı ve bisülfüt gibi pek çok bile-
şikle çalışmalar yapılmasına rağmen günlük
kullanıma çok az madde girebilmiştir. Örn.
Hindistan’da düşük konsantrasyonda hidrojen
peroksitin yerfıstığı ürünlerinin mikotoksinlerden
arındırılmasında kullanımına izin verilmektedir
(6).
Fenolik antioksidanlardan olan bütillenmiş
hidroksi toluen (BHT) ve bütillenmiş hidroksi
anisol (BHA) ile yapılan çalışmalarda, bu iki
antioksidanın farelerde karaciğer kanserinin
başlatma aşamasını inhibe ettiği gözlenmiştir
(14). BHT’in etki mekanizması karaciğer
glutatyon-S-transferazlarını (GST) indükleye-
rek AFB
1
8,9-epoksitin DNA’ya bağlanma-
sını etkin olarak inhibe etmesidir (15). Fare-
lerle yapılan çalışmalarda BHA’ün etkisinin
BHT’den daha fazla olduğu belirlenmiştir (14).
Yapılan çalışmalar sonucunda amon-
yaklamanın arındırma çalışmalarında en etkin
kimyasal
uygulama
olduğu
saptanmıştır.
Araştırmalar;
amonyak
uygulanmasının
aflatoksinlerin tamamına yakınının inaktive
edebildiğini ortaya koymuştur. Ancak ürünün
kullanımdan önce amonyağın uzaklaştırılması
için tamamen kurutulması gerekmektedir.
Hayvan yemlerine ilave edilen aktif karbon,
sodyum bentonit, sodyum aluminosilikat hidrat
gibi sekestre edici ajanların aflatoksinlerden
arındırma
amacıyla
yapılan
çalışmalarda
hidrojene sodyum kalsiyum alüminosilikat
(HSCAS)’ın aflatoksinleri bağlamada oldukça
etkili olduğu saptanmıştır (1,16,17). Yemlerine
HSCAS ilavesi yapılan ineklerin sütlerine itrah
edilen AFM1 miktarında anlamlı bir azalma
olduğu bildirilmiştir (17).
Aflatoksin kontaminasyonunun engellenmesi
amaçlı bir başka yaklaşımı da
A . f l a v u s v e
A . p a r a s i t i c u s’un toksijenik olmayan suşlarının
geliştirilip bunlar aracılıklı, toksik olan
Aspergillus
suşlarının üremesinin yavaşlatılabilmesi veya
durdurulabilmesidir (1).
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
TÜRK HİJ DEN BİYOL DERGİSİ
104
Şekil 4. A ve B tipi trikotesen örnekleri
R
3
R
4
R
7
R
8
R
15
A Tipi
Skirpentriol
OH
OH
H
H
OH
T-2 Toksini
OH
OCOCH
3
H
OCOCH
2
CH(CH
3
)
2
OCOCH
3
B Tipi
Nivalenol
OH
OH
OH
OH
Deoksinivalenol
OH
H
OH
OH