48
Tablo 27: VRS Açısından Gruplar Arasındaki Karşılaştırması
Grup LF
Grup LSF
Postop Verbal Rating Skala
0
20 100,0%
20
100,0%
Tablo 28: Hasta Memnuniyeti
Grup LF
Grup LSF
2 1 5,0%
1 5,0%
χ²:0
Hasta
Memnuniyeti
3
19
95,0% 19
95,0% p=1
Grup LF ve Grup LSF’nin Postop Verbal Rating Skala değerleri sıfır bulunmuştur.
Grup LF ve Grup LSF’nin Postop memnuniyet puan dağılımları aynı bulunmuştur.
Tablo 29: Grupların Komplikasyonlar Açısından Karşılaştırılması
Grup LF
Grup LSF
Bulantı Yok
20
100,0%
20
100,0%
Aritmi Yok
20
100,0%
20
100,0%
Horner
Sendromu
Yok
20
100,0%
20
100,0%
Kusma Yok
20
100,0%
20
100,0%
Pnömotoraks Yok 20
100,0%
20
100,0%
Yok
19
95,0% 20
100,0% χ²:1,02
Hematom
Tam
1 5,0% 0 0,0% p=0,311
Hipotansiyon Yok 20
100,0%
20
100,0%
Diyafragma
Paralizisi
Yok
20
100,0%
20
100,0%
Kaşıntı Yok
20
100,0%
20
100,0%
Grup LF ve Grup LSF de bulantı, aritmi, Horner Sendromu, Kusma, pnömotoraks,
hipotansiyon, diyafragma paralizisi, kaşıntı gözlenmemiştir.
Grup LF ve Grup LSF hematom varlığı dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık gözlenmemiştir (p=0,311).
49
E. TARTIŞMA
Genel anestezinin indüksiyonunda, idamesinde ve uyanma aşamasında oluşturduğu yan
etkiler nedeniyle günümüzde uygun operasyonlar için giderek artan oranda rejyonel anestezi
teknikleri tercih edilmektedir. Schulz
[55]
, el ve kol cerrahisinde anestezi veya analjezi
amacıyla brakiyal pleksus blokajının güvenle kullanılabilecek etkin bir yöntem olduğunu
belirtmiştir.
Rejyonel anestezi uygularken yaş, kilo, boy, uygulanan anestezik solüsyonun özelliği ve
hacmi gibi birçok faktör etkili olmaktadır. Brown
[56]
, brakiyal pleksus
anatomisinin iyi
bilinmesi gerektiğini, hangi tip blokajın, hangi hastada, hangi amaçla uygulanması gerektiğini
belirtmiştir.
Brakiyal pleksus bloğunda; supraklaviküler yaklaşım, anatomik yerleşim açısından aksiller
yaklaşımdan sonra en güvenli ve kolay yaklaşımdır.
Brakiyal pleksus, supraklaviküler bölgede tek enjeksiyonla bloke edilebilmekte,
istenildiğinde aynı yöntemle konulacak kateter yardımıyla etki süresi uzatılabilmektedir.
Blokaj sırasında üst ekstremite pozisyonunun uygulamayı olumsuz etkilememesi, avantajlı
yönlerinden birisidir.
[9]
Aksiller arter kolay palpe edilebildiği için, aksiller yaklaşımla brakiyal pleksus bloğu
uygulanması daha kolaydır. Ancak bu teknik, çok sayıda iğne girişini ve pleksusun her
komponentine ayrı lokal anestezik enjeksiyonunu gerektirmektedir. Ayrıca aksiller ve
muskulokutanöz sinirler daha önce pleksustan ayrıldığı için, tam pleksus bloğu sağlanamaz.
Biz de bu çalışmamızda supraklaviküler tekniğini, daha fazla tecrübeli olmamız ve aksiller
bloğa göre daha geniş brakiyal pleksus bloğu sağlaması, infraklaviküler
tekniğe göre ise daha
az pnömotoraks, hemotoraks ve şilotoraks riski bulunması nedeni ile tercih ettik. Bu tekniği
uyguladığımız hastalarımızda bu komplikasyonlardan herhangi birine rastlamadık.
Franco ve arkadaşları
[6]
yapmış olduğu çalışmada supraklaviküler teknikle brakiyal
pleksus bloğunun üst ekstremite cerrahisi için efektif bir anestezi yöntemi olduğunu
göstermişlerdir. Bu tekniğin başarısının, pleksusun komponentlerine ayrıldığı noktada lokal
anestezik enjekte edilebilmesi olduğunu düşünmüşlerdir. Sinir stimülatörü tekniğinin başarılı
bir yöntem olduğunu da bu çalışmada vurgulamışlardır. Ayrıca supraklaviküler brakiyal
pleksus bloklarında görülebilecek olan sistemik toksisite, anestezi esnasında ve sonrasında
50
solunum problemleri, özellikle son yayınlarda üzerinde çok durulan, % 0,5-6 gibi insidansı
bulunan pnömotoraks görülmemesini “tek enjeksiyonla” girişim yapılmasına bağlamışlardır.
Biz de yaptığımız çalışmada tek enjeksiyon yöntemi ile supraklaviküler blok uyguladık ve
ciddi komplikasyonlarla (sistemik toksisite, pnömotoraks, dispne v.b) karşılaşmadık.
Levobupivakain, bupivakaine göre daha az toksik etkiye sahiptir. Tavşan kalbi üzerinde
yapılan çalışmalarda kardiyotoksisite (geniş QRS, AV blok, VT, VF) bupivakainde
levobupivakaine göre 3-4 kat daha fazla bulunmuştur
[31]
. Başka bir çalışmada ise 12 sıçana
bupivakain 2mg/kg iv dozunda verilmiş ve tüm hayvanlarda apne, bradikardi ve hipotansiyon
gelişmiştir. Oysa ki levobupivakain verilen 12 sıçan ise solumaya devam etmiştir. ve sadece 4
tanesinde bradikardi gelişmiştir
[35]
. Yapılan gönüllü insan çalışmalarından ise levobupivakain
bupivakaine göre %40-60 daha az miyokardiyal kontraktilite depresyonuna neden olmuştur.
Bu sebeplerden levobupivakain bupiavakaine göre daha az SSS ve KVS toksisitesine yol
açtığı gösterilmiştir.
[ 27, 28, 38]
Brakiyal pleksus blokajında lokal anestezik ilaca, gerek analjezik etkinin kalitesini
arttırmak, gerek süresini uzatmak amacı ile anesteziklerin etkilerini potansiyelize eden
adjuvan ilaçlar eklenmektedir.Bu ilaçlar; opioidler, klonidin, tramadol, neostigmin, ketamin,
adenozin, deksmedetomidin, somatostatin olarak sıralanabilir. Ayrıca epinefrin analjezi
süresini uzatmak ,bikarbonat da başlangıç süresini kısaltmak için kullanılmaktadır.
[57]
Rejyonal anestezi uygulamalarında lokal anesteziklerle kombine veya tek başlarına opioid
kullanımıyla ilgili araştırmalar; periferik sinirlerde opioid reseptölerin
var olduğu ve primer
afferent dokularda (dorsal kökler) Mü reseptölerine ait bağlanma bölgeleri bulunduğu,
bunların sonucunda da perinöral uygulanan opioidlerin, periferde bulunan kendi reseptörlerine
bağlanarak etki gösterdiği hipotezlerine dayanmaktadır.
[52, 58]
Periferik sinirlere uygulanan opioidlerin epidural ve subaraknoid mesafelere diffüze olarak
veya aksonal transport yoluyla medulla spinalis dorsal boynuzda bulunan substansiya
jelatinozadaki presinaptik ve postsinaptik reseptörlere ulaşarak etkili olduğu bildirilmektedir.
[59]
Ayrıca opioidlerin periferik etkileriyle, santral kaynaklı yan etkiler olmaksızın, rejyonal
anestezi kalitesinin ve postoperatif analjezi süresinin uzatılabileceği ileri sürülmektedir.
[60]