33
değildir. Yani ‘ulusal çıkar’ egemen sınıfın kendi çıkarını tüm topluma ortak çıkarmış
gibi kabul ettirmesine yarayan bir kavramdır.
72
Marx, burjuvazinin kendi çıkarını
genel ve bütün toplumun çıkarı olarak göstermesini, feodalizm karşısında toplumsal
kesimlerin desteğini sağlama çabasına bağlamaktadır. Marx’a göre egemen sınıfın
düşünceleri her dönemde egemen düşüncelerdir; yani bir toplumu maddi anlamda
yöneten sınıf aynı zamanda o sınıfın egemen entelektüel gücü olmaktadır. Maddi
üretim araçlarına sahip olan sınıf, bunun bir sonucu olarak düşünsel ürünlerin
ortaya çıkışını da denetlemektedir.
Marx’ın, toplumun kurumsal ve ideolojik
yapısının ekonomik üretim ilişkileri tarafından belirlendiği varsayımına indirgediği
görüşüne göre ekonomik sistemi denetleyebilen siyasal sistemi de denetler. Devletler
bu nedenle burjuvazinin proletarya üzerindeki egemenliğini güçlendirmeye
yaramaktadır. Sosyalizm bu bağlamda sınıfların ortadan kalkmasına yol açarak
devletin de ortadan kalkmasını sağlayacaktır.
73
Diyalektik bir tarih anlayışını
benimseyen Marx ve Engels'e göre tarih boyunca baskı altında tutulan ezilen sınıflar
ile egemen güçler arasındaki çatışma devam etmiştir. Günümüze kadarki bütün
savaşlar sınıf savaşıdır. Bu savaş “özgür insan ile köle, patrisyen ile pleb, bey ile serf,
lonca ustası ile kalfa, tek kelimeyle ezen ile ezilen arasında” süregelmiştir. Bu
mücadele kimi zaman örtülü kimi zaman açıktan ama daima var olmuş ve son kertede
burjuvazi ile proletaryanın savaşına dönüşmüştür.
74
Dolayısıyla tarihi, bir sınıf
mücadelesi tarihi olarak alan Marx’a göre; ezen sınıf ile ezilen sınıf arasındaki bu
mücadele hep yeni bir ekonomik, siyasal ve toplumsal sistemin doğmasıyla
sonuçlanmıştır. Marxist yaklaşım ulusal çıkarı devlet-sınıf ilişkileri ekseninde ele
72
Baskın Oran, Türk Dış Politikası, letişim Yayınları, 8. Baskı, stanbul,2003. s. 34.
73
Tayyar Arı, Uluslararası lişkiler Teorileri, Alfa yayınları, 4. Baskı, stanbul, 2004, s. 279.
74
A.g.e. s. 279.
34
almakta ve devletin iktidarda bulunan sınıfların çıkarlarını koruduğunu, bu çıkarları
tüm topluma kabul ettirmek ve rızalarını almak için ulusal çıkar kavramına
başvurduğunu varsaymaktadır.
Marx ve Engels iktidara yönelen her sınıfın, tıpkı işçi sınıfı gibi, kendi çıkarını genel
çıkar olarak sunmak zorunda olduğunu belirtmektedir. Her bir yeni sınıf, amacını
gerçekleştirmek için, kendi çıkarlarını bütün toplumun üyelerinin çıkarı olarak
gösterir ve bunu da ideal bir biçim içinde sunar. Kendi düşüncelerine evrensellik
boyutu katmak zorundadır ve bunları tek geçerli evrensel ve akılcı düşünce olarak
ortaya koyar. Yeni yükselişe geçen bir sınıf, kendisinden önceki sınıfı karşısına
alacaktır. Bu karşı çıkışı da kendi adına değil, bütün toplum adına yaptığı iddiasında
olacaktır. Eski sınıf içinde olumsuz konumda bulunan birçok kişi, bu yeni oluşan
sınıfı destekleyerek egemen bir konum elde etmeye çalışacaktır. Burjuvazinin kendi
çıkarını toplumun çıkarı olarak sunmasının bir sonucu olarak, o toplumda kapitalist
üretim biçiminin egemen olması ve toplumun bu yönde ideolojik olarak
bilinçlendirilmesi Marx’ın çıkar anlayışının temelini oluşturmaktadır.
75
Marx bunun
yanında her bir ulusun burjuvazisinin aynı ulusal çıkarlara sahip olabileceğini de
kabul etmektedir. Çünkü bir ülkedeki kapitalist sınıfın çıkarları diğer ülkelerdeki
kapitalistlerin çıkarıyla çatışır. şçi sınıfının çıkarı ise, burjuvaziden farklı olarak
ulusal sınırları aşar ve diğer ülkelerdeki işçi sınıflarıyla bütünlük gösterir.
Marx
sınıflı bir toplumda ulusal çıkarın bulunamayacağını, ancak sınıflara ait çıkarların
bulunacağını savunur. Dolayısıyla, ulusal çıkar Marx’a göre; toplumun tümüne değil,
75
lhan Uzgel, Ulusal Çıkar ve Dış Politika, mge Kitabevi, 1.Baskı, Ankara, Mayıs 2004, s. 97.
35
burjuvaziye ait çıkar anlamına gelir.
76
Devlet toplumsal istikrarı sağlayabilmek,
tarafsız görünümünü sürdürebilmek ve meşruiyetini koruyabilmek için ulusal çıkar
adına hareket ettiğini ileri sürer. Kuşkusuz bu kavram, Marksizm’e göre, devletin
meşrulaştırma araçlarından yalnızca biridir. Bunun yanında, örneğin serbest
seçimler, parlamento ve diğer üstyapı kurumları da kapitalist sistemde halkın
desteğini sağlayan etkenlerdir.
77
Kapitalist sınıfın ekonomik çıkarlarının yeniden üretimi doğrudan etkilenmediği
sürece devlet, yönetilen sınıflara özveride bulunabilir. Diğer bir deyişle; devlet ulusal
çıkar adına hareket ettiğini belirttiği durumlarda ve bu gerçekten halk kesiminin
çıkarlarıyla örtüştüğü zaman bile, sonuçta egemen sınıflara hizmet etmekte, uzun
vadede onun çıkarlarını gözetiyor olmaktadır. Doğrudan kapitalist sınıfın çıkarını
gözettiği durumlarda da yine ‘ulusal çıkar’ kavramını kullanarak o yönde politika
uyguladığını ileri sürmektedir. Zaten Marxizmde halkın genel çıkarı kavramı devletin
işlevinin ideolojik maskesidir.
78
Marxist yaklaşımın temeli, devletin kapitalist sınıfın
doğrudan aracı olmadan da genel olarak onun çıkarlarına uygun davranabileceğini
savunmasıdır. Dolayısıyla, bir sınıf toplumsal yapıda siyasal olarak değil; fakat
ekonomik olarak egemen olabilir. Eğer devlet son aşamada kapitalist üretim
biçiminin sürmesi için gerekli koşulları sağlıyorsa, kapitalist sınıfın ayrıca bu
işlevi üstlenmesinin gereği ortadan kalkmaktadır. Devlet bu sınıftan belli ölçüde
özerk durarak sistemin sürmesi için halk kesimine verilmesi gereken ödünleri de
verebilmektedir. Böylelikle, devlet sisteme ilişkin meşruiyet sorununu da aşmaya
76
A.g.e. s. 99.
77
lhan Uzgel, Ulusal Çıkar ve Dış Politika, mge Kitabevi, 1.Baskı, Ankara, Mayıs 2004, s. 100.
78
A.g.e., 117.
Dostları ilə paylaş: |