80
değerlendirilmeli, Hellp Sendromu ve gestasyonel trombositopeni grupları
ayırtedilmeli ve özellikle Hellp Sendromlu
hastalar mümkünse tersiyer
merkezlere gönderilmeli ve bunlarda postpartum kompikasyonlara hazırlıklı
olunmalıdır.
Ağır preeklampsiye göre Hellp Sendromunda doğumdaki gestesyonel
hafta, doğum ağırlığı, 1ve 5.dk apgar skorlarının düşük olduğu, yoğun bakım
ihtiyacı ve süresi, mekanik ventilayon ihtiyacı, NEK ve nonatal ölüm oranın
daha fazla olduğunu tespit ettik. Perinatal morbidite ve mortalitenin hastalığın
şiddetiyle mi ilgili olduğu yoksa doğumdaki gestasyonel yaşın küçük olmasıyla
mı ilgili olduğu hala netleşmemiştir. Bizim de çalışmamızda neonatal morbidite
ve mortalitenin gerek gestasyonel yaşın küçük olmasıyla açıklanabilmesi
gerekse de Hellp Sendromunda gestasyonel yaşın Ağır preeklamptiklere göre
daha küçük olması nedeniyle kötü neonatal sonuçların sebebi konusunda net
bir sonuca varamadık. Ağır preeklampsi ve Hellp Sendromu ile normotansif
gebeliklerin neonatal sonuçlar açısından karşılaştırılmalarını konu alan daha
fazla kapsamlı çalışmaya ihtiyaç vardır.
Etyolojisi tam olarak bilinmeyen, önceden belirlenmesi tam olarak
mümkün olmayan bu hastalık grubunun önlenmesi için kişilerin gebe
kalmadan sağlık kontrolünden geçmeleri, özellikle risk faktörleri
bulunanların antenatal gebelik takiplerinin düzenli yapılması, hastalık
tespit edildiğinde doğumun mümkünse maternal ve yenidoğan yoğum
bakım şartları iyi olan tersiyer merkezlerde yaptırılması hem perinatal
hem de maternal mortalite ve morbiditeyi olumlu yönde etkileyecektir.
81
ÖZET
GİRİŞ-AMAÇ: Bu araştırmanın amacı HELLP(hemoliz,yükselmiş karaciğer
enzimleri,düşük trombosit sayısı) Sendromu ve Ağır preeklampsi olgularında
maternal ve perinatal sonuçların karşılaştırılmasıdır.
MATERYAL –METOD:
Bu çalışma Ocak 2005-Ocak 2008 tarihleri arasında Zeynep
Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve
Doğum kliniği preeklampsi odasında takip ve tedavi edilen Hellp Sendromu tanısı alan
gebeler ile Hellp Sendromu olmadan sadece Ağır preeklampsi tanısı alan 578 gebenin
maternal ve perinatal sonuçların karşılaştırılması amacıyla dosyalarının retrospektif
olarak incelenmesini kapsamaktadır. Çalışmaya Hellp Sendromu ve Ağır preeklampsi
tanısı almış 24 ve üzeri gestasyonel haftada tek canlı fetusu olan kadınlar dahil edildi.
Çalışmaya kronik karaciğer, böbrek ve hematolojik hastalığı olanlar, kromozomal veya
konjenital fetal anomalisi olanlar dahil edilmedi. Ağır Preeklampsi teşhisi için NHBPEP
(the National High Blood Pressure Education Program) gebelikte yüksek kan basıncı
çalışma grubu raporunun kriterlerleri kullanıldı.Hellp Sendomu tanısı için
trombosit<100.000/mm³ ,AST>70 IU/L ve LDH>600 IU/L kriterleri kullanıldı. Her hasta
için yaş, gravida, önceki gebelik öyküsü, aile öyküsü, hastaneye yatıştaki gestasyonel
hafta, sistolik ve diyastolik kan basıncı, ağır preeklampsi semptomları, prepartum ve
postpartum laboratuvar bulguları, yatışından doğuma kadar geçen süre, trombositopeni
nedeniyle dexametazon kullanımı, doğum şekli, maternal ve perinatal sonuçlar
incelendi.
BULGULAR:
Hastanemizde çalışma dönemimizde 40.908 doğumda Ağır preeklampsi
veya Hellp Sendomunun toplam görülme oranı %1,41 dir. Hellp Sendromu görülme
oranı %0,27, Ağır preeklampsi görülme oranı %1,39 dur. Çalışmamızda Hellp
Sendromunda epigastrik hassasiyet (%32,4), C/S ile doğum oranı 90 (%81,1),
postpartum oligüri, kan ürünleri özellikle de trombosit, eritrosit ve taze donmuş plazma
transfüzyonu, hematom oranı(%3,6), postpartum BUN ve kreatinin değerleri, ABY oranı
(%8,1), en az 1 komplikasyon olan hasta oranı(%62,2), annenin yoğun bakım ihtiyacı
ve mekanik ventilasyon ihtiyacı, NEK, bebeklerin yoğun bakım ihtiyacı(%69,5),
mekanik ventilasyon ihtiyacı(31,4) ve yoğun bakımda kalma süreleri(13,1±18,5 gün) ve
neonatal ölüm oranının(%14,3) Ağır preeklamptik gruba göre anlamlı derecede yüksek
olduğunu gözlemledik(p<0,05). Hellp sendromunda yatıştaki gestasyonel
hafta(33,1±3,6), doğumdaki gestasyonel hafta(33,2±3,6), yatışından doğuma kadar
82
geçen süre(0,7±1,1 gün), doğum ağırlığı(1971,2±735,5 gr), hemoglobin ve hematokrit
değerleri, apgar 1.dk ve apgar 5.dk skorları Ağır preeklamptik gruba göre oldukça
düşük ve istatistiksel olarak anlamlıdır(p<0,05). Hellp Sendromunun tanı kriterleri
dışındaki laboratuvar bulgularının genelde her iki grupta benzer olduklarını ve
istatistiksel olarak anlamlı olmadıklarını gördük. Dipstik ile proteinüri tayininde +3,+4
proteinürinin Ağır preeklampside (%98,3) Hellp Sendromuna (%79,3) göre daha fazla
olduğu aynı zamanda her iki grupta da +3,+4 proteinürinin <+3 proteinüriye göre
oldukça yüksek olduğunu gördük. Yalnız Ağır preeklampsili hastalarda postpartum
komplikasyon gelişimini diğerlerine oranla %10 daha az saptadık. Hellp Sendromu ve
Ağır preeklampsinin aynı anda bulunmasının postpartum komplikasyon gelişimini 8,4
kat arttırdığını ancak yalnız Hellp Sendromu olan hastalar ile postpartum komplikasyon
gelişimi arasında bir ilişki olmadığını gördük. Çalışmamızda batında asit varlığı, oligüri,
C/S, AST≥70 U/L, Trombosit sayımı<100.000/mm³, serum kreatini ≥1,36mg/dl
olmasının maternal postpartum komplikasyon gelişimini arttırdığını tespit ettik.
Trombosit sayımı<100.000/mm³ olanlarda postpartum eklampsi, kan ürünleri
transfüzyonu, ABY ve hematomun daha sık gözlendiğini ancak diğer komplikasyonlarla
anlamlı bir ilişkisinin olmadığını gördük.
SONUÇ:
Ağır preeklampsi ve Hellp Sendromu özellikle gelişmekte olan ülkeler başta
olmak üzere maternal-perinatal morbidite ve mortalite oranlarını arttırmaktadır.
Çalışmamızda da özellikle Hellp sendromunun Ağır preeklampsiye göre daha fazla
maternal komplikasyona yol açtığını belirledik. Ancak neonatal morbidite ve
mortalitenin gerek gestasyonel yaşın küçük olmasıyla açıklanabilmesi gerekse de
Hellp Sendromunda gestasyonel yaşın Ağır preeklamptiklere göre daha küçük olması
nedeniyle kötü neonatal sonuçların sebebi konusunda net bir sonuca varamadık.
Etyolojisi tam olarak bilinmeyen, önceden belirlenmesi tam olarak mümkün
olmayan bu hastalık grubunun önlenmesi için kişilerin gebe kalmadan sağlık
kontrolünden geçmeleri, özellikle risk faktörleri bulunanların antenatal gebelik
takiplerinin düzenli yapılması, hastalık tespit edildiğinde doğumun mümkünse
maternal ve yenidoğan yoğum bakım şartları iyi olan tersiyer merkezlerde
yaptırılması hem perinatal hem de maternal mortalite ve morbiditeyi olumlu
yönde etkileyecektir.