Bilimsel Eksen-Sicientific Axis-Научный Меридиан/Yıl-Year-Год 2017/Sayı-Number-Число 20
116
Görüldüğü gibi, Güney konusu M.İsmayıl yaratıcılığında leytmotiv sayılır ve
şairin "o tay, bu tay fıkrası" ni car çeken şiirleri C.Yusiflinin tabiri ile söylersek,
onun "yazılım eserleri" sırasına dahildir.
M.İsmayıl misal getirdiğimiz: "Arzum da, Araz da bölündü iki, Yine biz-biz
oldu başımın tüyü, Nefret o güne ki, o zamana ki, Bir kalbin iki tür alemi oldu ..,
Savalan düşmana yağı durmuş, Göğsü dağlıdır, dağı da yanmış, Qezebden saçının
ağı da yanmış, Bu odlar diyarı böyle mi oldu? "("Böyle mi oldu"[6]); veya "Yolları
bağlanmış Tebriz yolları, Kolları bağlanmış Tebriz yolları, Eğilip Arazdan su iç-
mek ister, O ciyəriyanmış Tebriz yolları" ( "Gecikmiş gam" [6]) gibi mısralar şairin
vatandaşlık lirikasının esas felsefesini oluşturmaktadır.
Azerbaycan şiirinde "Araz dili" nde en çok, üç şair konuşuyor ve "Araz dili"
nde daha mecazi konuşan ( "Araz yadıma düştü", "Yine Arazı gördüm ...", "Araz
üste çınar gördüm" vb.) M .Arazın vatandaşlık lirikasında "Araz" ( "Araz, dilin olsa
sözün, sohbetin Bin yıl yazılası bir destan olur" ( "Aras'ın neğmesi" [1]), "Sudan
çıkan balık tek ölürüm ben Araz, Tayı kaybolmuş ceyran tek melerem ben Araz" (
"Ben Araz şairiyem" [1]), "Gözüme bir Araz şırımı çarptı, Yüz Araz döküldü gö-
zümden benim" ( "Mehmet Arslan'a" [1]) "taş" ( "Bu toprağın taşı olup qalaydım,
Yok özge umacağım" ( " Yok özge umacağım "[1])," Gözünü yoğun, hangi taşta su
yansa, O taş altta Mehmet Araz yaşıyor "(" Ana yurdum ... "[1])," ... diyorum keş-
ke: İşte böylece taşa dönem yavaş yavaş ... taş ayaklı, taş elli bir insan gibi Enib
taştan taşa düşəm ... Onda beni-bir küçük taş askeri koyar galiba katılmayı bu cer-
geye ... Onda Vatan sanır beni bir küçük vatan taşı, Vatan taşı olmayandan olmaz
ülke vatandaşı "(" İnsan kayalar "[1])," Tarih alfabesi taştan başlanır ... Başdı- taş
olubdu, daşdı- baş olup, Bunları seçmek de hünərdi indi "("Tarihçi alime "[1]);
"Kaya" ("Azerbaycan-kayalarda biten bir çiçek, Azerbaycan -çiçəklərin içinde
kaya") ("Azerbaycan- dünyam benim" [1]); "Taleyimi kayaların kaderine bağlasan
ben ... Kayaların geçmişini kayalara xatırladam, Deyem: bir zaman insanoğlu insan
olup bu kayalar ... İnsanların neresinden doğup bu kayalar ... Kaya gibi dayanak
olup, yumruk olup, ok olmuşlar, Qayadöşlü kahramanlar qayalıqda yok olmuşlar ...
"("İnsan kayalar "[1])," Vatan bana oğul dese ne derdim, Mamır olup Kayası biter-
dim "("Vatan bana oğul dese "[1]) arxetipləri məxsusiləşərək, sosyal içerikli yeni
poetic "qövsi- qüzeh" oluşturur ve eğer "Azerbaycan - mayası nur, gayesi nur ki,
Her taşından ateş dilli ok olabilir, Azerbaycan dendiğinde ayağa dur ki, Ana yur-
dun kalbine dokunabilir "("Azerbaycan-dünyam benim "[1]), "Ne kaldın, ihtiyar
volkan, seninleyim, Ayağa dur, Azerbaycan, seninleyim! "("Ayağa dur, Azerbay-
can! "[1]) şiirsel çağrıları ile Vatana "Kaderin hükmünü kendin imzala,"- diyen
M.Araz yaratıcılığında vatandaşlık lirikasının anlam ve mahiyetini, onun felsefesini
özetlemek isteseydik, fikrimizin en akıcı ifadesi şairin "Xetainin kılıcını suvardım,
Mehmet Araz karandaşı göyerdi" ( "Göyerdi" [1]) mısraları olmuş olurdu.
Asi ruhlu bir çok şiirlerin ana hattını oluşturan "Ver dilimi, al canımı!" [2] çağ-
rısı Güney Azerbaycan'da halk mücadelesinin başlıca güdüsünün dil olduğundan
soraq veriyordu. Çünkü ilk olarak dil "hür" sonra bağımsız devletin kurulmasından
söz konusu olabilir. 1945 yılında Pişəvəri hükümeti faaliyetlerine öncelikle Azer-
Bilimsel Eksen-Sicientific Axis-Научный Меридиан/Yıl-Year-Год 2017/Sayı-Number-Число 20
117
baycan Türkçesinin devlet dili ilan edilmesi ile başlamıştır. Bundan sonra kadınlara
özgürlük, 8 saatlik iş günleri, eğitim özgürlüğü, para biriminin devreye bırakılması,
halka toprak dağıtımı vb. hakkında kanunlar kabul edilmiştir; diğer tüm özgürlük-
ler dilin özgürlüğünden neşet bulur.
Homeros'un "İliada" ve "Odisseya" sından hacimce neredeyse üç kat daha bü-
yük (70 bin misraya yakın) "Baba" destanı ile (21 ile yazılmış bu eserde bir kelime
de yabancı, gelme söz yoktur) kendi tebirince desek, yaratıcılığına son noktayı
koymuş S .Tahirin vatandaşlık lirikasının esas felsefi anlamı onun henüz gençlik
yıllarında yazdığı "Ben", "dönmüştür səngərimə", "Özgürlük", "Zindanda tutuklu",
"Tebrizi geziyorum" ve diğer şiirlerinde açıkça yer buluyor. Yaradıcılığa başladığı
çağlardan "Şərəfsiz hayatta bir insan olsa, bilin, o, şerefle ölmek içindir" ( "Zin-
danda tutuklu" [2]), "Ölüme gidiyorum ben de korkmadan, Çünkü böyle ölüm mü-
cadeledir" ( "Ölüm karşısında" [2]) düşüncesini ortaya koymuş şairin "Senin zirvən
özgürlüktür, o zirvənə varırım, Savalanım, Savalan" ( "Savalanım, Savalan" [2)
diye haykıran mısraları bir manifest gibi geliyor.
"Tebrizi geziyorum" şiirinde mübariz şair şehrin yaşadığı faciaları göz önünde
şöyle canlandırıyor: "Tırnak-tırnak qopartdılar, Nohut-nohut çeynədilər, Tuğla-
tuğla götürdüler ..."
Şiir böyle bir sembolü sonluqla bitiyor:
duruyorum
devrimle saltanatın
Kesiştiği Mezarlığı. [2]
"Yol arkadaşlığı" kesinlikle mümkün olmayan "devrim" la "saltanat" sadece
papaza olabilir! Devrim oldu, ama bu, S.Tahir devrimi değildi. Yoksa, Söhrab Ta-
hir- AzərAzər olmazdı, şair bir isimde iki "Azer" daşımazdı.
"XX yüzyıl Azerbaycan şiirinde sesi, soluğu, üslubuyla herkesten seçilip-
ayrılan, hiç kimseyle ortak" malı "olmayan, baştan başa içindeki kum saatinden
süzülen kaderini yazan, şiirinde her türlü" yazı tekniğinin "aleyhine işleyen nefesi
duyulan şairlerden olan" [14] Mehmet İsmail önünde M.Arazı, S.Tahiri görmüştü.
M.İsmayıl kendi yakın selefleri sürekli "müşterek makamdan "konuşma yapmıştır
ve bugün yarattıkları "gurbet aşaması" ndədir ( "İşdi yalan söylersem, çıkarma
yalanı, gurbet, Birce ana- vətənmiş, Yerde kalanı, - gurbet ..." ("Gurbet" [5]).
Asıl şair aydınlar aydınıdır ve M.İsmayıl göre: "Aydın'ın görəvi karanlıkları
aydınlatmaqdır ... Dərdi yalnızca para olan bir yığından milletvekili olmaz, olsa da
ayakta kalması mümkün ... Satqınlığın baş alıp gittiği coğrafi məkanlarda toplum-
lar milli lallığını, karlığını yaşıyor ... "
"Bu da böyle bir ömürdü yaşadım" (M.Araz) yaygın deyimi ile uyumlu olan
M.İsmayılın "Yaşadım" [5] ( "Dalga gibi dert döydükcə döşüne, Tenha könlüm
üşüm-üşüm üşünər, Ömür deme, gün tutulur," gök kişner, bulut ağlar "bir bayatı
yaşadım") ve kendi "Ağaçkakan, döy kapımı" [6] ("Den geziyorsun saçlarımın
dənində") şiiri ile belli assosasiya doğuran "Ey güvercin" [5] şiirinde ("Den gezi-
Dostları ilə paylaş: |