69
3.2. «Alıntı» terimini tanımlama kriterleri.
Dünyadaki her bir dil kendine has içerik ile alıntıların bir bileşimidir. Rusça
açısından ise alıntılar, dilin gelişme tarihi boyunca her aşamada dile zenginlik katan
unsurlardır.
Toplumsal ilerleme, bilim ve teknikteki gelişmeler, tarihsel gelişimin tüm
aşamaları dilde yeni şekillerin ortaya çıkmasına ve eskilerin yok olmasına neden
olmaktadır. “Yeni oluşumlar ve yok oluşlar dil sisteminin tüm alanlarını kapsamakla
birlikte, özellikle en hareketli birimler olan leksik içerik ve dilin deyim yapısını
etkilemektedir.”
31
Dilin içindeki boşlukların yeni ögelerle doldurulması başka bir
dilden alıntı sürecine bağlıdır. Leksik alıntı konusu deyimsel alıntı konusuna oranla
daha iyi işlenmiş olduğundan (bkz: Amosova, Beletskiy, Egorova, Lotte, Pizani,
Haugen ve diğerleri), Rus ve yabancı dilbilimcilerin çalışmalarındaki “alıntı”
teriminin anlamı üzerinde durmanın daha uygun olacağını düşünmekteyiz.
Birçok araştırmacı (L. Bloomfield, G. Paul, L. A. Fridman) “alıntı” terimini
oldukça geniş bir anlamda değerlendirmektedir.
Örneğin, bilim adamları bu terimin bir dilde benimsenen yabancı dillere ait
farklı ögeleri kapsadığı gibi belli bir dilin içine o dilin lehçelerinden geçmiş olan
olguları da kapsadığını düşünmektedir. Bu dilbilimciler için bir dilin taşıyıcıları
arasında gerçekleşen iletişim süreci çerçevesinde ortaya çıkan konuşma
alışkanlıklarının geçişi de, çocukların büyüklerin konuşma tarzlarını taklit etmesi
olayı da “alıntı” teriminin sınırlarını aşmamaktadır.
32
Ancak dilbilimcilerin çoğu
31
E.M. Soloduho, Teoriya frazeologiçeskogo sblijeniya, Kazan’, 1989, s. 6
32
Daha fazla bilgi için bkz. L. Bloomfield, Yazık, Moskova, 1968, s. 487 - 488
70
“alıntı” terimini tanımlarken esas vurguyu dilin alıntı sisteminin yabancı dil ögeleri
üzerine koymaktadır (Ahmanova, Beletskiy, Egorova, Krısin, Pizani, Soloduho,
Haugen). “Alıntı” kavramı yabancı dilin farklı ögelerinin kullanılması olgusuna
dayanmaktadır. Bu durumda farklı ögeler olarak fonoloji, morfoloji, sentaks, leksik,
semantik gibi dilin çeşitli katmanlarındaki birimler anlaşılmaktadır. Bu çerçevede,
bilim adamlarının incelemelerindeki ““alıntı” terimi dilsel iletişim sonucunda bir
dilden diğer dile geçmiş olan yabancı dil ögesini (sözcük, biçimbirim, sentaks yapısı
vb.) ifade etmektedir
.”
33
Leksik alıntılar konusundaki araştırmaların analizi araştırmacıların kural
olarak 3 temel tip leksik alıntı türü belirlediği sonucuna varmamıza olanak
vermektedir:
1) alıntı sözcükler (doğrudan alıntı);
2) taklit edilmiş sözcükler;
3) semantik tip leksik alıntı.
Çalışmamızın bu bölümünde bunların üzerinde daha ayrıntılı duracağız.
Hemen hemen tüm dilbilimciler sözcük alıntısı (doğrudan alıntı) gibi bir alıntı
tipini tanımlamaktadırlar (Pizani, Haugen, Lotte, Amosova ve diğerleri). Doğrudan
alıntı genellikle yabancı dilden sözcüğün anlamının olduğu gibi ve aynı zamanda
sözcüğün sesli ifadesiyle birlikte alınmasıdır (örneğin, Latince brachium “el” bu da
Yunanca fipaxicoy “el” şeklindedir). Ancak V. Pizani “içerik bazında alıntı” olarak
tanımladığı başka bir özel alıntı kategorisine dikkat çekmektedir. Araştırmacı, bu
33
V.N.Yartsev, Bol’şoy Entsiklopediçeskiy slovar’. Yazıkoznaniye, Moskva, 1998, s. 158.
71
kategoriye, “taklitleri, yani kendi öz malzemesi bazında, ancak dışardan alıntı
yapılmış yapıya göre şekillenmiş sözcükleri ve yapıları”
34
dahil eder. Araştırmacılar
örnek olarak genellikle şu ifadeyi göstermektedir: Almanca “Wolkenkratzer”
(bulutu tırmalayan) ve Fransızca “gratte-ciel” (göküzü tırmalayan), ngilizce “sky-
scraper” (göküzü tırmalayan), Rusça “Небоскрёб” (neboskr’ob) - (göküzü
tırmalayan
),
(Türkçe’de
“gökdelen”)
sözcükleri
benzer
bir
şekilde
oluşturulmuştur”
35
Bu tip alıntılar ngilizlerin bilimsel çalışmalarında genellikle “loan
translation” (harfiyen: çeviri alıntısı) olarak adlandırılmaktadır, ancak E. Haugen’in
işaret ettiği gibi “Fransızca caique (Rusçası “калька” (kalka) - taklit) terimi daha
uygundur, çünkü taklitte tam anlamıyla çeviriden bahsedilemez.
”
36
A. A. Beletskiy’in görüşüne göre taklit ile harfiyen çevirinin ayırt edilmesi
gerekmektedir, çünkü taklidin ve harfiyen çevirinin sonuçları aynı değildir. “Taklit
daha sonradan kolayca canlandırılabilir duruma gelen dil olguları yaratmaya
yöneliktir. Harfiyen çevrilen birimlerin sayısı ise bir dilden diğerine tercüme edilen
farklı dizim ve tümcelerin sayısı kadar olabilmektedir.
”
37
Edebiyatta taklidin kendi başına ayrı bir dilbilimsel olgu olması nedeniyle
bunun bir alıntı çeşidi olarak değerlendirilemeyeceği şeklinde görüşler
paylaşılmaktadır. Yazarlar taklitlerin alıntı grubundan çıkarılması gerektiğini
kanıtlamak için birçok kanıt öne sürmektedir. L. P. Efremov’un belirtiğine göre
34
V. Pizani, Etimiligiya. storiya-problemı-metod., Moskva, 1956, s. 67
35
Daha fazla bilgi için bkz. E. Haugen, Lingvistika i yazıkovoye planirovaniye, Moskva, 1975, s.
352-355
36
E. Haugen, 1975, s. 347
37
A. A. Beletskiy, Greçeskiye elementı v geogr. nazvaniyah Krıma. Etimiligiya., 1967, Moskva s. 68
Dostları ilə paylaş: |