Metalurji187. indd



Yüklə 0,69 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/12
tarix05.02.2023
ölçüsü0,69 Mb.
#100218
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
d187 2537

Metalurji Mühendisliği
Klasik anlamda metalurjinin kökeni olan “madencilik” 
uğraşı, insanlık tarihi kadar eskidir. Almanca’da 
madenciye “Bergman (dağ adamı)” denir; çünkü bir 
zamanlar yeraltı zenginliklerinin yalnızca dağlarda 
bulunduğuna inanılıyordu. “Metal” sözcüğü, anlamı 
“aramak” olan eski Yunanca “metallao” sözcüğünden 
türeyerek Latince’ye “metallum” şeklinde geçmiştir ve 
hem metallerin az bulunur olduklarını hem de ilk çağlarda 
kullanılan metallerin doğada katışıksız ve saf olarak 
bulunabildiklerini ifade eder. Tarihin uzun dönemleri 
boyunca maden cevherlerinin Toprak Ana ‘nın kutsallığını 
paylaştığına ve madenlerin tıpkı embriyolar gibi Toprak 
Ana’nın rahminde büyüyüp geliştikleri ve metal işçiliğinin 
“doğum” ile ilgili olduğu düşüncesine inanılmıştır (22). 
Prof. Dr. Fuat Yavuz Bor ise, metalurjiyi şöyle tanımlıyor: 
“Bugünkü teknik lisanda “metalurji” konusu itibarı ile 
endüstri ve teknikte “ malzeme olarak kullanılan metalik 
maddeleri” kapsar. Kısacası metalurjiyi, ana konusu 
metaller olan bir bilim ve teknik dalı olarak tarif etmek 
mümkündür. Metalurji, metallerin bileşiklerinden 
kazanılması, rafinasyonu, elde edilen metal veya alaşımın 
çeşitli özelliklerinin tespit ve incelenmesi ile bunların 
metal endüstrisinin istifadesine arz edilmesi hususlarını 
kapsayan bir bilim ve teknoloji dalıdır (49). 
Ancak gelişen teknolojilere paralel olarak, işlevi, etkinliği 
ve güvenilirliği geliştirilmiş fiziksel, kimyasal ve mekanik 
özellikleri daha üstün, daha düşük yoğunluğa sahip, daha 
ucuz ve yeni tasarımlara daha uygun, üstün performans 
gösteren, katma değeri yüksek malzeme ihtiyacı sürekli 
artmaktadır (23). Bu talep, metalurji mühendisliği disiplini 
yanında, metalurji ve maden bilimlerinden türeyen 
yeni bir alanın açılmasına neden olmuştur: “malzeme 
mühendisliği”. 1960 yılından sonra Batı üniversitelerinde, 
metalurji mühendisliği bölümlerinin adı “metalurji ve 
malzeme mühendisliği” ya da “malzeme mühendisliği” 
olarak anılmaya başlanmıştır (35). 
Prof. Dr. Yılmaz Taptık, Metalurji ve Malzeme 
Mühendisliğinin etkileşimde olduğu mühendislik 
alanlarını aşağıdaki gibi listelemiştir: işletme, 
elektroteknik, kalite güvence 5 sistemleri, birleştirme/
kaynak teknolojileri, demir-çelik endüstrisi, kimya 
endüstrileri, demirdışı metal endüstrileri, tahribatsız 
muayene, biomalzemeler, inşaat endüstrisi, imalat 
yöntemleri, ilaç endüstrisi, havacılık ve uzay endüstrileri, 
bilgisayar ve mikroçip endüstrileri, yarı-iletken 
teknolojileri, yeniden üretim (geridönüşüm), seramik ve 
refrakter endüstrileri, yüzey işlem teknolojileri, denizcilik 
endüstrisi, cam endüstrisi, metal üretimi, araştırma 
kurumları, mühendislik, formasyon ve eğitim kurumları, 
hasar analizi, patent kurumları, alüminyum endüstrisi, 
danışmanlık, gözetim ve kontrol servisleri (27). 
Gelişen teknoloji ile birlikte mühendislik disiplinleri 
arasındaki sınırlar belirsizleşmiş ve metalurji mühendisliği, 
geleneksel tanımının ötesinde, kuramsal ve uygulama 
boyutlarında yeni işlevler kazanmıştır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
Bilim ve teknoloji arasındaki, sanayi çıkarlarına ağırlık 
veren ve teknoloji lehine bozulan denge ile, Sanayi 
Devrimi sonrası teknolojik gelişmeye koşut olarak, 
ekonomik kalkınma ve büyüme stratejileri nedeni 
ile doğal kaynakların azalması, çevrenin kalıcı olarak 


28
Türk Mühendis ve Mimar Odalar
ı
Birli
ğ
i METALURJ
İ
VE MALZEME MÜHEND
İ
SLER
İ
ODASI • Metalurji Say
ı
:187 Nisan 2019
Te
k
nik Y
azı
kirletilmesi ve toplumsal gelişmişlik düzeyleri arasındaki 
farkın çok büyük oranda açılması gerçekleri ile yüzleşmiş 
durumdayız.
Bugün geldiğimiz nokta da;

Ortalama olarak dünya nüfusu yılda % 1,4 oranında 
artmaktadır. Dünya nüfusunun 2040 yılında 9 milyarın 
üzerinde olması beklenmektedir,

1 milyardan fazla insan temiz su bulamamaktadır,

Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan nüfusun yaklaşık 
% 70’inin evlerinde, okullarında ya da hastanelerinde 
elektrik yoktur,

Dünya nüfusunun yarısı günlük 2$’in altında kazanarak, 
yaşamaya çalışmaktadır. Daha da acısı her 6 kişiden 
biri, yani yaklaşık 1,1 milyar insan günlük 1$’in altında 
kazanç ile yaşamak zorundadır,

Yaklaşık 885 milyon insan okuma-yazma 
bilmemektedir. Bunun üçte ikisi kadındır.
Buna ek olarak, dünya enerji tüketimi her yıl ortalama 
%1,7 oranında artmaktadır (nüfus artışından daha fazla). 
Bugün dünya enerji tüketimi yaklaşık 15 TeraWatt ( 
1TW=1012Watt) civarındadır. Bu enerjinin yaklaşık % 80’i 
fosil yakıtlardan (% 34’ü petrol, % 25’i kömür, % 21’i doğal 
gaz), % 8’i bioenerji, % 6,5’u nükleer, % 2’si su kaynakları 
ve kalanı diğer kaynaklardan (jeotermal, güneş, rüzgar 
vs.) sağlanmaktadır. Bu tüketimin 2050 yılında 30 TW 
civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Sürdürülebilir kalkınma kavramının temelinde, çevre, 
ekonomik gelişme ve toplumsal yarar arasındaki 
çelişkileri ortadan kaldırarak, bir dengenin kurulması 
gereksinimi yatmaktadır ve bu proje, bugünkü 
kuşakların gereksinimlerini, gelecek kuşakların kendi 
gereksinimlerini karşılayabilmelerini tehlikeye sokmadan 
karşılayabilmeyi hedefl eyen bir kalkınma modelidir.
Sürdürülebilir Kalkınma’nın üretim bileşeni “endüstriyel 
ekoloji” olarak tanımlanır. Endüstriyel ekoloji, 
hammaddeden işlenmiş maddeye, yarı üründen son 
ürüne, yan ürünlere, atık ve bunların çevreye zarar 
vermeden yok edilmesine kadar, toplam madde 
döngüsünün optimizasyonunu içeren bir sistemdir (34).

Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə