İzmir ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
419
bizzat Adalet Bakanı‟nın müdahalesini gerektirdi. Ancak Ģiddet sadece Ġzmir‟le sınırlı
değildir. KemalpaĢa ilçesinin Armutlu köyü‟nde, mitinge katılımları engellemek isteyen bir
karakol komutanı silahı alındıktan sonra, sandalyeyle dövülmüĢtür (Anadolu, 24 Ekim 1930).
Durum gerçekten ciddidir. Köroğlu Gazetesi‟nin bir haberine göre, Adalet Bakanı Mahmut
Esat Bozkurt, KuĢadası‟na giderken köylülerin tepkisinden çekinerek otomobilinin farlarını
yakmayınca, bir kiĢiyi ezmiĢtir. Hafif bir yaralanmayla atlatılan bu kaza, aslında iktidarın
Ege‟de ne derecede tecrit edildiğini gösteriyor
(Köroğlu, 13 Eylül 1930).
Fakat bu büyük seferberliğin iktidar cephesinde hoĢ karĢılandığı söylenemez ve
göstericiler sadece karın tokluğu peĢinde koĢan bir « çıkar topluluğu » olarak değerlendirilir:
« […] halkın Fethi Bey‟e gösterdiği temayül Fethi Bey‟in programını benimsediği için değildir. Çünkü
Fethi Bey, bu gün için bile Halk Fırkası programımdan esaslı bir surette ayrılan bir program meydana
koymamıĢtır. Halkın sıkıntı içinde bulunan kısımları, gelen adamı ceplerini dolduracak ve onları iktisadi
refaha eriĢtirecek bir mesih telakki etmiĢtir » (Anadolu, 21 Eylül 1930).
Olayların bilançosu, bir ölü, onlarca yaralı, bir milyon lirayı aĢkın maddi zarar ve üç
yüzden fazla tutuklama. Keçeciler Karakolu‟nda yürütülen soruĢturmada tutuklanan elliye
yakın eylemcinin adını Anadolu ve Hizmet gazeteleri nüshalarından tespit edilebilir. Bunlar:
Ġncirtepeli garson Ġngiliz Hakkı, Komünist Kerim, Garson Sabri, Aypark Gazinosu Ģef
garsonu Rıza ve arkadaĢları, (24 eylülde kefaletle tahliye edildiler) Ahmet Asım, doktor
Bedri, Seyit Ahmet, Garson Nuri, Yahudi Mehmet, Fotoğrafçı Kemal (Olayları fotoğraflarken
tutuklandı), Niyazi, Selanikli Hüseyin, ġefik oğlu Hüseyin, incir amelesini greve zorlayan
Boksör Selami, Kocakafa Ahmet, ġen Gazino sahibi Hakkı, iĢçi Ahmet, avukat katibi ġevki,
Alaiyeli Ahmet Hamdi, Kadri Mahmut, Ġhtiyat Zabiti (muvazzaf yedek subay) Ġsmail Hakkı,
Fadıl, emekli pilot Necati, Antalyalı Sait Ahmet, Tütüncü Mehmet, ġah Ġsmail, yemiĢ
çarĢısında katip Seyit Ahmet, Çorbacı Tataroğlu, Yıldırım ġevki, Bekçi Mustafa (Mitinge
katıldığı için Çolakkapı Karakolu‟ndaki iĢine son verilmiĢtir), Ġstanbul‟dan mitinge katılmak
için gelen Mehmet adlı bir komünist, ĠkiçeĢmelik‟ten sandıkçı Abdullah oğlu ġevket,
Çorakkapılı Kürt Mustafa, Mahmut, Mehmet oğlu Ahmet, Halit oğlu ġeref, Bekir oğlu
Ahmet, Ġdris oğlu Nuri, Süleyman oğlu Muhittin, Selami, Ahmet oğlu Maksut, Ali Hayri,
Mehmet Hüseyin, Ali oğlu Remzi, Ahmet oğlu Mustafa, muakkip ġefik, seyyar tesviyeci
Recep, Kadir, Ispartalı Necati ve zeytin tüccarı Dağkızılcalı Hüseyin Çömezzade ve iki
arkadaĢı.
Listenin detayları, Ģiddetin toplumsal cepheleri ve Okyar‟ı karĢılayan on binleri
besleyen toplumsal katmanların ipuçlarını veriyor. Çocuk, genç, yaĢlı, zengin ve fakiri
Manas Journal of Social Studies
420
birleĢtiren bir çizgide, taĢra eĢrafından, köylüsüne, gayrimüslim, çeĢitli mezhepler, orta
kademeli memur, küçük burjuva ve lakaplardan anlaĢıldığı üzere göçmenler, çeĢitli ırklardan
Müslümanlara uzanan geniĢ bir yelpazede, neredeyse bütün toplumsal katmanları kapsayan
bir katılım söz konusu. Ġhtilal tutkusu içindeki komünistler ve gazino çalıĢanlarının son derece
aktif olduğu eylemler, aynı zamanda 4 Eylül seferberliğinin giriĢimcileri ve aracılarına dair
ipuçları veriyor.
7 Eylül sabahı Ġzmirliler miting için yeniden sokaklardaydı. Yoğun güvenlik kordonu
altında, ĠkiçeĢmelik, EĢrefpaĢa, Kestelli, Kasaplar, Balcılar, Arasta istikametinden
Basmahane‟ye kadar uzanan yoksul mahallelerden yoğunlukla, ama elbette Ġzmir‟in tamamı
ve taĢradan gelenler, yüz elli araçla ücretsiz olarak stadyuma taĢınmıĢtır. Bütün engellemelere
rağmen, taĢradan yoğun bir katılım vardır. Liman amelesi, yönetici engelini erken mesai
yapma çözümüyle aĢarak mitinge gitmiĢtir. Ġzmir Palas‟tan Alsancak‟a uzanan insan seli,
saatler öncesinden stadyumu doldurmuĢtur. Bir yerel gazete miting günü izlenimlerini Ģöyle
aktarıyor:
« Alanda toplanan zümre zabit, memur, tüccar, esnaf, iĢçi avukat, doktorlar, Amerikalılar, Ġtalyanlar ve
bilhassa Fransızlar, tribünlerde Ģık elbiseleriyle salon kadınları, iĢçi elbiseleriyle tütün, incir ve üzümde
çalıĢan kadınlar ve ev kadınları vardı. Nutuk nedeniyle çarĢılar kapanmıĢtı. Manifaturacılar, ufak büyük
esnaf mağazalarını kapatmıĢlardı. ÇarĢılarda büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Tribünler, localar,
koĢu pistleri, futbol sahası, hatta gol büstlerin üzerleri bile halkla dolmuĢtu. Stadyumda ine atacak yer
kalmamıĢtı. Nutka geç yetiĢenler, stadyum duvarlarına, etraftaki büyük mağazaların çatılarına, hatta
ağaçlara tırmanmıĢlardı » (Hizmet, 8 Eylül 1930).
Okyar, vizyonunu açıkladığı nutkunun bir anında, fesin geri getirileceğine dair
dedikodulara cevap vermek isteyince, dinleyiciler cümlenin sonunu beklemeden, Ģapkalarını
yere atıp çiğnemiĢtir. Nutuk, alkıĢlar arasında sona ererken, halkın coĢkusu rıhtım boyunca
yapılan eğlenceler, yöresel oyunlar ve zeybeklerle hürriyet bayramı kutlamalarına
dönüĢtürülmekteydi. ġehrin her katmanından oluĢan kalabalığın bu ortak tepkisi derin
anlamlar taĢıyor. Zira iflas etmiĢ bir tüccar, mübadil ya da bir köylü için Ģapka, biri
diğerinden tamamen farklı bir gerçeği simgelemekte. Mustafa Kemal, kalabalıkların Ģapka
krizi ve Halk Fırkası burjuvasının baskısı altında, « CumhurbaĢkanı olarak devleti, ebedi
baĢkanı olarak da Cumhuriyet Halk Fırkası‟nı koruma (Ġnsel, 2005: 70)
»
refleksini ön plana
çıkarmaya karar vermiĢtir:
« Ben Cumhuriyet Halk Fırkası‟nın umumi reisiyim. Bu teĢekküle tarihen bağlıyım. Bu bağı çözmek
için hiçbir sebep ve gereklilik yoktur ve olamaz. Ġzmir‟de bir gazete idarehanesine ve Cumhuriyet Halk
Fırkası merkezine, her ne sebep ve Ģekilde olursa olsun gerçekleĢmiĢ saldırılardan ve hükümet ricaline