İzmir ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
435
ve vazifeden men edilmiĢlerdir. Reyler defterdeki imzalarla karĢılaĢtırılmamıĢtır. Sandıklar ayrı ayrı
tasnif edilmeyerek bir harman halinde dökülmüĢtür. Yolsuzluklar her tarafta sistematik bir Ģekilde,
tafsilden içtinap ediyoruz. Ġzmir‟de intihap hakkını caiz olanların yarısından fazlası defterlere
yazılmamıĢ ve yüz bini mütecaviz müntehiplerin adedi bu suretle kırk beĢ bine indirilmiĢtir. Birçok
mahalleler kayıt harici bırakılmıĢtır. Muterizlere bir kayıt lüzumu bile verilmeyerek itirazlarını ispat
edemeyecek vaziyete düĢürülmüĢlerdir. Bu Ģerait içinde burada intihabın selamet-i cereyanını temine
imkan yoktur. Seçimlere iĢtirak için hüviyet cüzdanları kabul ediyorlar. Eski nüfus tezkereleri istiyorlar.
Muhacirler reyden mahrum edilmektedir. Ġntihap sandıkları on sekiz saat evvel belediye dairesinde
yalnız belediye mührüyle mühürlenmiĢtir. Vilayet itirazı nazarı dikkate almamıĢtır. Tesadüf ettiğimiz
müĢkülatın izalesi artık bizim kudret ve tahammülümüzün fevkine çıkmıĢtır. Hükümet ve belediye
kuvvetleri bu hususta tevhid-i mesai eylemiĢlerdir. Dâhiliye vekilinin Meclis-i Milli‟de intihabata
müdahale edilmediği hakkındaki beyanatı hayret ve teessürlerimizi mucip olmaktadır. Binaen aleyh vasi
ve takatimizin çok fevkine çıkan ve mütemeddin hiçbir memlekette görülmeyen Ģu mânialar karĢısında
fırkamızın çalıĢmasını beyhude addediyoruz. Ġntihabat da usulsüzlük azami derecesini bulmuĢtur.
Hükümet kuvvetleri, belediye, mebuslar müĢtereken cephe almıĢtır ve kanunu ihlal etmektedir. Geçen
her günde tazyik de artmaktadır. Memlekette hassasiyet fazladır » (Balkaya, 2006: 200).
Karaburun‟da ise iki hafta sürmesi kanunen ön görülen seçimlerin ikinci gününde sona
erdirilmesi, tamamen yerel yönetimin hukuka aykırı bir kararıydı:
« Burada intihabat dün baĢladı. Bugün bitirmek istiyorlar. Kaim-i makam Hilmi Bey jandarmalarla
müdahale ediyor. Hak intihabı haiz olanların dörtte üçü rey veremiyor » (Balkaya, 2006: 210).
Bornova örneğindeyse cebrin bir baĢka yüzü ortaya çıkmakta:
« [...] bir rakı kaçakçısı tarafından yaralanan bir polisten dolayı, hiç alakası olmadığı halde fırkamız
Ģubesi gece yirmi üç buçukta iki jandarma ve bir polis tarafından tarassut altına alındı. Gece yarısı
kâtibimiz bir polis komiseri ve nahiye müdürü tarafından Ģubemiz açılarak bütün evrak ve vesaik
alınmıĢtır » (Balkaya, 2006: 202).
KemalpaĢa‟daysa muhalefetin kazanma ihtimali belirince, yerel idare duruma el
koymuĢtur:
« [ ...Belediye intihabı üç günden beri salim bir Ģekilde ve fırkamız lehine devam ederken bugün Halk
Fırkası mutemedi, Ġzmir Jandarma Alay Kumandanı Mustafa Beyi ve Mebus Vasıf ve Haydar RüĢtü
beyleri celp eylemiĢ olmakla bilâsebep, sakin geceleyin tehdit ve tevkif ve belediye intihabatını tehdit
eyledi. Merfukumuzun inkârı da Gazi Hazretleri‟nin fırkamızın teĢekkülünden nadim bulundukları ve
belediye intihabatı kaybedildiği takdirde istifa edecekleri, fırkamızın Ermeni ve Rumlardan teĢekkül
ettiğini ve vatanımızı Ġtalyanlara teslim edeceğimiz Ģeklindeki beyanatları ile de halkın hissiyatını
rencide etmiĢler ve müessif hadiseler meydana gelmiĢtir » (Balkaya, 2006: 202).
Muhalefete gidebilecek oyları engellemek için ilginç koĢullar ileri sürülmüĢtür.
Örneğin, okuryazar olmayanların, adayların adlarını yazmaya, ya da aday listelerini ezbere
Manas Journal of Social Studies
436
bilmeye zorlanmaları gibi (Hizmet, 30 Eylül 1930). Açık oy ve kapalı sayım usulü, seçmen
özgürlüğünü sınırlandırmıĢtır.
Seçim süreci ve öncesinde iktidarın muhalefete karĢı kullandığı en etkili söylemlerden
birisi Ģüphesiz irtica odağı olma suçlamasıdır. Seçmeni mürtecilikten tutuklanma tehdidiyle
yüzleĢirken, Okyar, iktidarın birkaç Ģehirde kıĢkırtıcı eylemlere giriĢtiğini iddia etmekteydi.
1930 yerel seçimlerinde yaĢanan baskının en büyük mağdurları Ģüphesiz kadınlar, göçmenler
ve azınlıklardır. Bazı yerlerde seçmen listelerinde tek bir kadın adı bile yoktu. Bunun ardında
Ģüphesiz kadınların muhalefete oy verecekleri öngörüsü ve erkek engeli vardı. Azınlıkların
baskı altına alınma yöntemleriyse daha ilginçtir. Örneğin, yolsuzluk iddiaları sonucu
seçimden çekilmek zorunda kalınan Edirne Uzunköprü‟de, vergi borçlusu Yahudi tüccarların
kanunsuzca darp ve hapsedilmesi gibi:
« Mal müdürü Ġhsan Bey memur olmasına rağmen muhacirleri Ġstanbul Oteli kıraathanesinde
toplayarak, Serbest Fırka‟ya rey vermek vatana ihanet etmek, hükümete isyan etmektir, Ģeklinde çok
Ģayanı hayret konferanslar vermiĢtir. [...] Bugün borçlu olması nedeniyle hapse girenler meyanında bir
tek Halk Fırkası‟ndan kimse yoktur. Mahpusların hepsi Serbest Cumhuriyet Fırkası‟na mensup
kimselerdir. Bağırsakçı Ġbrahim, Terzi Yuda, Nesim Haras ve daha birçok kimselere, Halk Fırkası reisi
Ahmet ve azadan Kazım Efendiler tarafından Ģu Ģekilde tehdit edilmiĢlerdir: ‛Reyinizi halk Fırkasına
veriniz. Yoksa borcunuzdan dolayı hapsedileceksiniz.‟ Bunlardan Halk Fırkası‟na reylerini
vermeyenler hapsedilmiĢler. Halk Fırkası‟na reyini veren Bağırsakçı Ġbrahim hapisten çıkarılmıĢtır.
Nihayet iĢ dayağa dökülmüĢ, Ġsak Behar Efendi karakola celp edilerek kaymakam ve komiser beyler
tarafından dövülmüĢtür » (Balkaya, 2006: 316).
Seçimlerin sonunda Ġzmir‟de ki 33 sandıktan toplam 24 932 oy çıkmıĢ, bunlardan 14
624‟ü Halk Fırkası, 9 960‟ı Serbest Fırka, 20‟si bağımsız aday için kullanılmıĢtır. Ġmzasız
veya adressiz olduğu için geçersiz sayılan oy sayısı 1 090 olarak not edilmiĢtir. Sonuçlara
göre Ġzmir‟de oy kullanma oranı % 34 civarında kalırken, CHF oyların % 58,6‟sını, SCF %
39,9‟unu almıĢtır.
Gerek SCF belgeleri, gerekse muhalif yerel basının iddiaları iktidar partisinin Ģehirde
yüzde onlar civarında bir oy potansiyeline sahip olduğu iddiasındadır. CHF‟nin bütün
çabalarına, rağmen Ġzmir‟de aldığı oy, bu iddianın doğruluğunu kanıtlamakta. Buna karĢılık
muhalefetin aldığı oy genel seçmen sayısına oranla % 12‟de kalmasıysa gerçek potansiyelini
yansıttığı söylenemez. Zira seçime katılım oranlarının düĢüklüğü, açık oy, gizli sayım
sistemi, oy pusulalarında isim ve adres zorunluluğunun getirilmesi, muhalefete desteği
zayıflatan baĢlıca nedenlerdi.
İzmir ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
437
Ancak Ġzmir gündemine, Ģaibeli seçim sonuçlarından daha çok sel gibi yağmurlar
damgasını vurmuĢtur. Hemen hemen bütün Ege‟de felaket korkunç: Onlarca ölü, yıkılan
evler, zarar gören tarımsal alanlar. Seçim sürecinde Ġzmir‟de adım atmadık yer bırakmayan
Vali Kazım PaĢa‟nın felaket karĢısındaki yetersizliği, hemen bir toplumsal tepki doğurmuĢtur.
Doğal felaketler birçok toplumda her zaman ilahi bir uyarı olarak algılana gelmiĢtir. Her ne
kadar Ġzmir 1930 Türkiye‟sinin görece modern bir yüzü olsa da, felaketin ilahi bir uyarı
olarak algılandığı muhakkak. ġüphesiz bu algının seçimlerdeki adaletsizliklerle ilgili bir yönü
de olmalı. Zaten kısa süre sonra Menemen‟de Mehdi Mehmet bunu açıkça ilan edecektir.
Bütün baskılara rağmen SCF, 502 belediye baĢkanlığı için 37 ilde girdiği seçim
yarıĢında, ikisi büyük kent olmak üzere 40 belediyede kazanmayı baĢarabildi. Elimizde
inceleme konusu seçimlerin resmi sonuçlarına dair hiçbir resmi sonuç tutanağı yok. Bu
nedenle buradaki analizlerde daha çok gazete arĢivlerine baĢvuruldu. Eğer gerçeği ifade
edersek, seçim sonuçlarından daha çok, ortaya dökülen gerçekler ĢaĢırtıcıdır. Aslında seçime
iliĢkin en gerçekçi tespiti Mustafa Kemal yapmıĢtır. Hasan Rıza Soyak‟ın « ‛Hangi fırka
kazanıyor?‟ sorusuna cevaben, ‛Tabii bizim fırka paşam‟ demesi üzerine Ģu cevabı vermiĢtir:
‛Hayır Efendim, hiçte öyle değil! Hangi fırkanın kazandığını ben sana söyleyeyim, kazanan
idare fırkasıdır, çocuk! Yani jandarma, polis nahiye müdürü, kaymakam ve valiler. Bunu
bilesin!‟ » (Balkaya, 2005: 324).
Sona Doğru
Hiç Ģüphesiz Serbest Fırka‟nın kapatılmasında Okyar‟ın Ġzmir seyahati boyunca
yaĢananların büyük etkisi vardır. Bu gezi bütün taĢları yerinden oynatmıĢ ve muhalefetin
elitlerin elinden çıkıp, Mustafa Kemal‟in deyimiyle « ayak takımının » (Balkaya, 2006: 133-
134) eline geçmesinin sembolik zamanı olarak tarihe geçmiĢtir. Gezinin ortaya çıkardığı
gerçekler, büyük bir iç sorgulamanın baĢlamasına neden olsa da, atılan adımlar muhalefetin
tam olarak okunamadığını göstermekte. Halk Fırkası‟nın yerel örgütlerinin yenilenmesi ve
tartıĢmalı mutemetlerin görevden alınması muhalefeti dizginleyememiĢtir. Mutemetlerin
« saltanat » olarak nitelenen yaĢam tarzları, yoksul katmanlardaki eĢitsizlik algısını
güçlendiren baĢlıca nedenlerden biridir. Seçimlerden sonra, eski düzenin değiĢmeyeceği
inancı iyice güçlenmiĢtir:
« ġimdi birçok vatandaĢ mağazalarını iĢ görmediklerinden kapatmaya mecbur olurken, birçok vatan
yavrusu Ġzmir gümrüğüne son piyasa gereğince okkası on kuruĢa kadar gelen Ģekeri, elli kuruĢtan
Manas Journal of Social Studies
438
yiyemeyerek kansızlığa maruz bırakılırken, onlar yine Ģampanyalarını çekecekler, yine konaklarını,
apartmanlarını Avrupa‟nın en nadide eĢyasıyla süsleyecekler. »
87
CumhurbaĢkanı muhalefetin ortaya çıkardığı diğer iki önemli gerçeği BaĢbakan‟a
açıkça Ģöyle ifade etmiĢtir:
« Ġyi oldu. Memnun ol. Durumu anlamıĢ olduk. Görülüyor ki halkı memnun edememiĢiz. Ona göre
hareket etmek ve halkı kazanmak lazımdır. AnlaĢılıyor ki parti teĢkilatı dediğimiz Ģey de çarık çürük bir
yapıdan ibarettir »
(Balkaya, 2006: 133).
17 Kasım 1930‟da Serbest Fırka fesih edildi. Bu ani, fakat beklenen geliĢmenin, baĢta
Ġzmir olmak üzere, Ege‟de ki hayal kırıklığı tarifsizdir:
« MeĢum haber, dün Ģehrimiz afakında bir bomba gibi patladı; hiç beklenmeyen bu hadise karĢısında
efkâra, evvela bir durgunluk geldi; kimse, gözlerine ve kulaklarına inanamıyordu. Daha düne kadar,
fırkasının Cumhuriyet gibi ebedi ve lâyemut olduğunu temin eden sabık lider, kendi eserini, kendi eliyle
mi katla karar vermiĢti? Herkes, derin bir hayret ve teessür içinde; bu suali kendi kendine soruyor ve
gelen haberlerin doğruluğuna muttali olunca, vicdanında hissettiği elemi ifadeden aciz kalıyordu »
(Serbest Cumhuriyet Gazetesi, 19 Kasım 1930).
Bu ani son parti tabanında Okyar‟ın
88
« ihaneti » olarak algılanmıĢtır. Buna rağmen
muhalif akımlar, toplumsal düzeyde aylar boyunca devam edecektir. Eklektik parti tabanı
belki birbirinden kopmuĢtur ama koalisyonun farklı katmanları kendi gündemine göre aktiftir.
23 Aralık 1930‟da meydana gelen Menemen Olayı da, bu koalisyonun marjinal katmanlarının
bir aktivitesi olarak görülebilir.
Ġktidarın Serbest Fırka deneyiminden çıkardığı ders, bilindiği gibi SCF‟nin yarattığı
dinamiklerin sosyal okunuĢunu reddetmesi, ‛kötü çobanların‟ sözüne kapılan halka
Kemalizm‟i ve ihtilali ‛daha iyi‟ anlatmayı kararlaĢtırması oldu. Halkın ‛mürtecilere‟
inanmasını engellemek gerekiyordu. Bu nedenle, diğer ‛ihtilalci rejimlerde‟ halkın ‛ihtilale‟
nasıl katıldığını öğrenmek ve onların tecrübesinden ders almak zorunluydu. 1930 krizi,
rejimin açıkça doktriner bir sisteme geçtiği, kendisini Ġtalya ve Sovyetler Birliği ile birlikte
87
Bkz. Mehmet Sırrı‟nın Halkın Sesi Gazetesi‟ndeki « Millet Unutmadı ve Unutmayacaktır » adlı baĢ
makalesinden, 20 Ekim 1930, (BCA BMGM K, Katalog no: 030 10 78 519 4).
88
1880‟de Pirlepe‟de doğan Okyar, 1904‟te Harp Akademisi‟ni bitirdi. Selanik‟teki III. Ordu‟da görev yaparken
Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne girdi. II. MeĢrutiyet‟in ilanından sonra Paris askeri ataĢeliğine atandı (1908).
Trablusgarp ve Balkan savaĢlarına katıldı. 1911‟deki Meclis-i Mebusan ara seçimlerinde Manastır
milletvekilliğine seçildi. 1913‟te Sofya büyükelçiliğine atandı. 1917‟de Ġstanbul milletvekili olarak yeniden
Meclis-i Meb‟usan‟a girdi ve dahiliye nazırı oldu (1918). 1919‟da Ġttihat ve Terakki yöneticileriyle birlikte
Malta‟ya sürüldü. 1921‟de Ankara‟ya giderek Türkiye Büyük Millet Meclisi‟ne katıldı. ĠçiĢleri bakanlığı ve iki
kez baĢbakanlık (1923, 1924-1925) yaptı. 1925-1930 arasında Paris büyükelçiliği yaptı ve 1930‟a kadar bu
görevde kaldı. 1930‟da Serbest Cumhuriyet Fırkası‟nı kurdu. 1934‟te Londra büyükelçiliğine atanan Okyar, daha
sonra yeniden milletvekili seçildi (1939-1942). Mayıs 1939‟dan Mart 1941‟e kadar Refik Saydam hükümetinde
adalet bakanlığı yaptı. 7 Mayıs 1943‟te Ġstanbul‟da vefat etti.
İzmir ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
439
demokratik olmayan bir dünyanın üçüncü kutbu olarak tahayyül ettiği yeni bir sürecin
baĢlangıcını oluĢturmaktaydı (Bozarslan, 2005: 113).
Sonuç
Görülüyor ki Okyar, ümitlerin tamamen tükendiği bir anda ortaya çıkmıĢtır. O, bu
nedenle Ġzmir‟deki gibi bazen bir ihtilalci lidere, bazen de bir mehdiye dönüĢebiliyordu.
ġahsına yüklenen anlamlar ve beklentiler, ister uhrevi, ister dünyevi olsun, toplumdaki güçlü
dönüĢüm ve özgürleĢme isteğini iĢaret eder. Serbest Fırka böylece, bir komünistin ihtilalci
tutkuları, dindarın uhrevi, tüccarın ekonomik beklentileri, köylünün refah arayıĢı, rejim
muhalifi, liberal, ulema, tarikat mensupları, taĢra aydınları, toprak zenginleri, feministinden
köylüsüne kadın, gençlik, farklı tüm etnik gruplar ve mezheplerin, hülasa karmakarıĢık
toplumsal kategorilerin ortak çatısı olarak kitlesel bir partiye dönüĢmüĢtür. Serbest Fırka bir
cinsiyetler, ırklar, mezhepler, nesiller, dinler, siyasi görüĢler ve farklı ajandaları olan muhalif
grupların bir koalisyonuydu. Bu, onun hem en büyük avantajı, ama daha da önemlisi aĢil
topuğudur.
SCF‟nin üç aylık kısa serüveni, toplumun dönüĢümünü gösteren izler bıraktı
ve günümüz Türkiye‟sinin siyasal bölünme ve çatıĢma alanlarının ilk fay haritasını çizdi. Üç
aylık bir parantez içinde kalan bu göreceli özgürlük dönemi, aslında tek partinin devletle
bütünleĢmesiyle sonuçlandı. Ġktidarın toplumdan ne derece dıĢlandığı anlaĢılınca, Halkevleri
aracılığıyla taĢrada Kemalizm‟in topluma anlatılmasına karar verildi. Partinin kapanmasından
sonra CumhurbaĢkanı‟nın ülkeyi dolaĢması, toplumun yoksulluğunun belgelenmesiyle
sonuçlandı ve gezi ileride baĢbakan olacak Adnan Menderes‟inde aralarında bulunduğu
muhalefet kadrolarının bir kısmının Halk Fırkası‟na devĢirilmesine fırsat verdi.
Menemen Olayı ise, iktidar için adeta altın tepside sunulmuĢ bir fırsat oldu. Bu sayede
muhalefeti dizginleyecek fırsatları elde etti. Zira olayın ardından meydanlara kurulan idam
sehpaları, muhalefet tabanının güçlü dinamiklerini parçalamıĢtır. Kendini, Kubilay‟ın
Ģahsında sembolize eden Cumhuriyet, merkez/çevre gerilimini yeniden din üzerinden
oluĢturmayı baĢaracaktır. Serbest Fırka‟nın sonu, aynı zamanda liberalizmin meĢruiyetinin de
sonudur. Zira liberalizm, ancak II. Dünya SavaĢı sonrasında yeniden gündeme gelebilecektir.
Kaynakça
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı:
- (BCA) Basẏbakanlık Muamelat Genel Müdürlügẏü Katalogẏu [1924-1951], (BMGMK).
- (BCA) Cumhuriyet Halk Partisi Kataloğu (1923-1950), (CHPK).
Ağaoğlu, A., (1994). Serbest Fırka Hatıraları, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları.
Manas Journal of Social Studies
440
AkĢam, Anadolu, Büyük Torbalı, Hizmet, Köroğlu, Son Posta, Serbest Cumhuriyet, Slovo gazeteleri ve Gediz
Dergisi.
Bali, R. N., (1997). « 1930 Yılı Belediye Seçimleri ve Serbest Fırka‟nın Azınlık Adayları », Tarih ve Toplum
Dergisi, 67, s. 25-34.
Balkaya, Ġ. S., (2005). Ali Fethi Okyar, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Balkaya, Ġ. S., (2006). « Isparta‟da Serbest Cumhuriyet Fırkası‟nın Kurulma ÇalıĢmaları », Atatürk Üniversitesi
Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi, 30.
Balkaya, Ġ. S., (2006). Serbest Cumhuriyet Fırkası Arşiv Belgelerine Göre 1930 Belediye Seçimleri, Erzurum,
GüneĢ Vakfı Yayınları.
Bozarslan, H., (2005). « Ali Fethi Okyar », in Modern Türkiye‟de Siyasi Düşünce, Liberalizm, Iẏstanbul,
Iẏletisẏim Yayınları.
Emrence, C., (2006). 99 Günlük Muhalefet Serbest Cumhuriyet Fırkası, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları.
Göksu, E., (2003). 1929 Ekonomik Buhran Yıllarında İzmir ve Suç Coğrafyası, Iẏzmir, Iẏzmir Büyük Sẏehir
Belediyesi Yayınları.
Gürsoy, N., (2015). Emine, Celal Bayar Arşivinden Serbest Fırka Anıları, Ġstanbul, Doğan Kitap.
Ġnsel, A., (2005). « Türkiye‟de Liberalizm Kavramının Soyçizgisi », Modern Türkiye‟de Siyasi Düşünce,
Liberalizm, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları, s. 41-74.
Kılıç Denman, F., (2009). İkinci Meşrutiyet Döneminde Bir Jön Türk Dergisi: Kadın, Ġstanbul, Libra Kitap Yayınları.
Koçak, C., (2006). Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları.
Mardin, ġ., (2009). Türkiye‟de Toplum ve Siyaset, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları.
Metinsoy, E. M., (2014). Mütareke Dönemi İstanbul‟unda Moda ve Kadın, 1918-1923, Ġstanbul, Libra Kitap
Yayınları.
Sabri, Y., (2003). Ege‟de Eşkıyalar, Ġstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Tabak, S., (1990). Serbest Cumhuriyet Fırkası ve İzmir Vilayeti, Ġzmir, Ege Üniversitesi, YayınlanmamıĢ yüksek
lisans tezi.
Temizer, A., (2014). Şefik Avni Özüdoğru‟nun Serbest Fırka Hatıratı, Ġstanbul, Libra Kitap Yayınları.
Toprak, Z., (2014). Türkiye‟de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm (1908-1935), Ġstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Weiker W. F., (1973). Political Tutelage and Democracy in Turkey, The Free Party and Its Aftermath, Lieden,
E. J. Brill Yayınları.
Yılmaz, F., (2009). « Bilinmeyen Bir Cemaatin Portresi: Müslümanlar », Smyrnelis, Marie-Carmen (der.), İzmir,
Unutulmuş Bir Kent mi? 1830-1930, Bir Osmanlı Limanından Hatıralar, Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları.
Dostları ilə paylaş: |