30
teşkil ederler.
Atomlar başlangıçta, sadece dairesel bir hareketin tekrarından ibaret, basit ritimde teğetsel
bir hareket oluşturdukları halde, şimdi Logos'un titreşimiyle aynı ritimde bir vibrasyon ortaya çıkmıştır.
Dairesel hareketlerin tekrarı bir ritim yaratır;
bir vibrasyon ise
, bir planın ritminin başka bir planın
maddesi üzerine olan etkisi sonucu ortaya çıkar.
Bu nedenle, Logos'sal ritimler, bir evren içinde tesir
altına aldıkları gezgin atomların aynı ritimde titreşmelerine yol açarlar.
Sonuçta bir evrenin gezgin atomları, Logos'un yapısıyla eşdeğer bir reaksiyon potansiyeline sahiptir.
Logos veya bir Büyük Varlık, Kozmik evrim süreci içinde, karmaşık ritimler halinde doğasına kattığı belli
reaksiyon tipleri geliştirir. Bu karmaşık ritimler ise bir araya gelerek büyük akorlar oluştururlar.
Bu
akorlar, ritim içinde ritim veya sembolik bir anlatımla, ilmek içinde ilmek gibi dizilirler.
İşte bir evrenin gezgin atomları,
'Tezahür Etmemiş Olanın tezahüre dönüştüğü safhaya yaklaştıklarında,
bu karmaşık ritimlerin tesiri altına girerler. Bu aşamada, geliştirmiş oldukları özgün yapıları sayesinde,
bulundukları varoluş safhası açısından
'Tezahür Etmemiş Olan' sayılanla ilişkiye girmeyi başarırlar.
Kısaca özetlersek, bir atomun somut hareketi, saf nitelikte soyut bir harekete yol açar. Saf hareket,
Kozmos'un bir karakteristiğidir ve bu nedenle, bir Büyük Varlık veya Logos'la aynı türde bir varoluş
biçimi sergiler. Bir evrende hareket eden her atom, Kozmos'la ve dolayısıyla evreninin Logos'uyla, aynı
nitelikte bir formasyona sahip bir karşı hareket yaratır ve bu nedenle, o Logos ile karşılıklı etkileşim
yetkinliği kazanır.
Belli planlarda yerleşmiş bulunan atomlar, kavramların kavranması bazında
Logos Zihniyle doğrudan bir
temas içine giremezler.
Gezgin atomlar ise, bir planda sabit bir konuma sahip olmayıp, belli bir formla
sınırlanmadıkları için, çok yüksek bir evrim aşamasına ulaştıktan sonra hayli 'ilkel' koşullara dönerler. Bu
ilkel koşullar ise artık onlar üzerinde etken değildir.
Bu gezgin atomlar, kendilerini bir forma bağlayabilecek tezahür evreninin koşullarından kaçınmayı
başarıp, Logos doğasına egemen kanunlara açılırlar. Bu nedenle, Kozmos'un Logos üzerinde kurduğuna
benzer bir tesir altına girerler:
'Ve Tanrı, insanı kendisi gibi yarattı...'
Aldıkları tesirin etkisiyle gezgin atomlar, başka atomları etraflarında toplamaya başlarlar. Çünkü düzenli
teğetsel 'Brown' hareketi yerine, artık belirgin bir ritimde dairesel bir nitelik kazanmış olan atomun
hareket hattı,
bir girdap yaratır ve bu girdap, diğer atomları hareket küresinin içine çekerek onları da aynı
döngüye sokar.
Özetlersek, Kozmik atomun yansıması olan ve bir tezahür planında yerleşemeyecek kadar kompleks
yapıda bir atom, Kozmik nitelikte bir formasyona sahip saf bir hareket oluşturduktan sonra,
merkeze
döner. Logos imajıyla damgalanmış Kozmik niteliğiyle, yukarıda açıklandığı gibi, Logos ritimleriyle
uyum içindedir. Gezgin atomun bu soyut özelliği, somut yanının belirli bir dairesel ritimde hareket
etmesine yol açar. Yerleşik atomların teğetsel hareketlerinden farklılık gösteren bu dairesel ritim, sabitlik
kazandıktan sonra, bir girdap yaratarak çevredeki atomları içine çeker.
O halde, saf hareketin Kozmik vibrasyonu, gezgin atoma belirgin bir hareket kazandırır. Gezgin atom ise,
ilgili plandaki atomları yörüngesine çeker ve orada tutar.
Bilinçliliğin evriminde üç faktör söz konusudur:
Bir atomun uzayda bıraktığı iz olarak tanımlanan 'Kozmik (veya İlahi) Ruh'un can veren kıvılcımı.
'Tohum atom' olarak tanımlanan başlangıç atomu.
31
'Tohum atom'un yörüngesine çekilerek onun yedinci plan bedenini teşkil eden, yedinci plan atomları.
13. İLAHİ KIVILCIMLARIN EVRİMİ
Evrimin üç kısımdan oluşan gelişimini inceledik. Üç rakamının, tezahürü simgeleyen bir rakam olduğunu
bir kere daha görüyoruz: Kozmos'un üç halkası, evrenin üç farklı yönü ve bilinçliliğin üç faktörü.
Tohum atomlar ve onları çevreleyen yedinci plan atomları göz önüne alındığında, bilinçliliğin birimlerinin
birbirinden farklı olduğunu anlıyoruz.
Tohum atom ve çevreleyen zarfı, birbirlerini dengeleyen etki ve tepki kuvvetlerinden ibaret belirgin bir
sistem teşkil ederler. Atomlar arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan reaksiyonlarla bir denge hali
oluşur ve sistem, bir birim haline gelir.
Birim, karşılıklı tesir sonucu dengenin sağlandığı bir kuvvet topluluğudur.
Belli bir telafi ritmine sahip ve karşılıklı etkileri dengelenmiş olan böyle bir kuvvetler topluluğu, bir dış
tesire birlik olarak reaksiyon verir. Bu tür bir sistemde, herhangi bir parça üzerine uygulanan bir tesir,
bütünü etkiler ve ortak bir tepki oluşur. Bu nedenle sistem, bir birim olarak işlev görür.
Logos imajını taşıyan ve bu nedenle, burada 'İlahi Kıvılcımlar' olarak adlandıracağımız, ancak 'İlahi
İmajlar', 'İlahi Yansımalar' veya 'Kozmik Ateşin Kıvılcımları' olarak da tanımlanabilen, uzaydaki hareket
izleri için durum farklıdır.
Şimdi, tek bir 'İlahi Kıvılcım'ı göz önüne alalım ve yapısını inceleyelim:
(Asli tesir versiyonları
)
Bu kıvılcım üç grup tesir altında kalır:
1-Tohum atomdan kendisine yansıyan deneyimler.
2-Diğer 'İlahi Kıvılcımların tesiri.
3-Logos'la olan etkileşimi. O, Logos'un, Logos da onun farkındalığına sahiptir.
Bu tesirler, farklı dalga boylarına sahip ritimler olarak sürekli değişim gösterirler. İlahi Kıvılcım, tüm bu
ritimleri düzenli bir ton içinde kaynaştırmak amacıyla, ortaya çıkan tepkisel kuvvetleri denklemeye girişir.
Logos'a ilişkin tesirler, büyük çeşitlilik sergileyen Kozmik dalgalarla değişime uğrarlar. Tohum atomun
tesirleri ise çok daha hızlı hissedilir. Söz konusu İlahi Kıvılcım ve diğerleri, tüm bu tesirlere birbirlerinden
bağımsız olarak reaksiyon verirler.
Logos Zihni tarafından yansıtılan Kozmik safhalar, dengeleyici tesirlerin ilklerini oluşturur ve kıvılcımlar,
pozitif ve negatif safhaların medcezirine uyum sağlamaya başlarlar.
Yavaş yavaş, bağıntılar kurulur, kuvvetler dengelenir ve bütün İlahi Kıvılcımlar arasında bir korelasyon
kurulur. Bu sağlandığında evrim, zenit noktasına ulaşmıştır.