109
•
Amacın Vurgulanması: Grup amaçlarına ulaşmak ve yüksek performans sağlamak için motive
edici davranışlar önemlidir ve işe yönelik davranışları ölçmektedir.
•
İşi Kolaylaştırma: Araç-gereç ve teknik bilgi gibi kaynakları sağlayarak amaçlara ulaşmada
kolaylık sağlayıcı davranışlar önemlidir ve işe yönelik davranışları ölçmektedir.
Bu faktörlerden ilk ikisi kişiye yönelik davranışları ölçerken, diğer ikisi işe yönelik davranışları
ölçmektedir. Grup üyelerini desteklemeye ve karşılıklı ilişkilere önem veriyorsa bu liderin kişiye yönelik,
amaca ve işi kolaylaştırmaya önem veriyorsa işe yönelik lider davranışları göstereceği düşünülmektedir.
İşe yönelik lider, grup üyelerinin önceden belirlenen ilke ve yöntemlere göre çalışıp çalışmadıklarını
yakından kontrol eden, büyük ölçüde cezalandırma ve mevkiye dayanan resmi (formel) otoritesini
kullanan bir davranış gösterir. Buna karşılık kişiye yönelik lider, yetki devrini esas alan grup üyelerinin
tatminini artıracak çalışma koşullarının geliştirilmesine çalışan ve izleyicilerin kişisel gelişme ve
ilerlemeleri ile yakından ilgilenen bir davranış gösterir. Bu çalışmaların genel olarak ulaştığı genel sonuç
kişiye yönelik bir liderlik davranışının daha etkin olduğu yönünde olmuştur (Koçel, 2011, s. 579).
Kişiye yönelik liderlerin davranışları, izleyicilerin moral ve motivasyonunu artırması açısından son
derece önemlidir. Bu tür liderler, izleyicilere yetkilerini devrederek onların gelişimlerine destek olmakta,
örgüt içerisinde etkili çalışma koşulları ile üyelerin tatminini sağlamaktadır. İşe yönelik liderlerin emre ve
itaata dayalı davranışları grup üyelerinin kendilerini baskı altında hissetmesine yol açmakta, bu durum da
onların moral ve motivasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. İşe yönelik liderler sadece işe
odaklandıkları ve amaçlara ulaşma noktasında çalışanları sürekli konrol altında tuttukları için, işlerin
başarılı bir biçimde yürütülmesini sağlama noktasında etkili olurken, çalışanlarla ilişkileri geliştirme ve
onları tatmin etme noktasında yetersiz kalabilmektedir.
Blake ve Mouton’un Yönetim Tarzı Matriksi
Davranışsal liderlik teorileri içerisinde dikkat çeken bir başka çalışma Robert Blake ve Jane Mouton
tarafından oluşturulan yönetim tarzı matriksidir. Bu matriks liderlerin davranışlarını belirlemek amacıyla
oluşturulmuştur.
1964 yılında Blake ve Mouton’un liderlik davranışlarını değerlendirmede “kişilerarası ilişkilere
yönelik olma ” ve “üretime yönelik olma” şeklinde iki boyutu içeren bir yönetim tarzı matriksi önermeleri
ile bu kavramlar daha geniş bir kapsam kazanmıştır. Blake ve Mouton, tek bir en iyi liderlik tarzı olduğu
fikri sorgulandıktan sonra, kişilerarası ilişkilere ve üretime önem verme boyutları birlikte
değerlendirildiğinde en etlili liderlik tarzına ulaşılabileceğini önermişlerdir (Jogulu ve Wood, 2006, s.
239).
Bir liderin izleyeceği yol incelenirken öncelikle onun kişilerarası ilişkilere (insana)
ya da üretime
yönelme konusunda seçim yapması beklenir. Kişilerarası ilişkilere yönelik bir lider işin beşeri boyutu ile
ilgilenir. Gruptaki herkesin motivasyonu için gerekli üretim koşulları ve gereksinimleri sağlar. Üretime
yönelik lider ise, üretim ve elde edilen ürünün kalitesi ile ilgilenir (Yılmaz, 2011, s. 48). Yönetim tarzı
matriksinde kişilerarası ilişkilere ve üretime yönelik olma şeklinde ele alınan bu iki farklı faktör, bir
matriks üzerine yerleştirilmiş ve bu matriks içerisindeki konumlarına göre farklı liderlik davranışları
açıklanmaya çalışılmıştır.
Şekil 5.2’de bu iki faktör ile her boyutun bu faktörlerle ilgili derecelerini gösteren 9 farklı bölüm
görülmektedir (Koçel, 2011, s. 580):
110
Ş
ekil 5.2: Yönetim Tarzı Matriksi
Kaynak: Tamer Koçel, (2007), İşletme Yöneticiliği, 13. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım, s. 580.
Bu matriks üzerinde 5 farklı lider tipi yer almaktadır. Bu liderler ve gösterdikleri davranışlar aşağıda
kısaca özetlenmiştir (Zel, 2006, s. 133):
• 1.1. Tip: Etkili Olmayan Lider: Örgütte kalabilmek için gerekli işin yerine getirilmesinde en
az seviyede çaba harcamaktadır.
• 1.9. Tip: Klüp Lideri: Lider düşünceli, rahat ve arkadaşça ilişkilere ağırlık verirken göreve
ilgisi en alt seviyededir.
• 9.1. Tip: Görev Lideri: Lider verimliliği sağlarken otoritesini kullanır, insan ilişkileriyle ilgisi
ise yok denecek kadar azdır.
• 5.5. Tip: Örgüt Lideri: Yapılacak işin miktarı ile çalışanların moralini dengede tutmaya çalışan
uzlaşmacı tiptir.
• 9.9. Tip: Ekip Lideri: Lider kendini göreve adayan kişilerle beraber yüksek verime yönelmiştir.
Karşılıklı güven ve saygı en üst seviyededir. Herkes birbirine bağımlı olduğunun farkındadır.
Matrikste yer alan en etkili liderlik tipinin bu liderlik olduğu ifade edilmektedir.
Böyle bir modelin en önemli yararı, yöneticilere ve liderlere gösterdikleri davranışı kavramsallaştırma
imkanı vermesidir. Böylece kendi yönetim tarzının ne olduğunu kavrayan bir yönetici, çeşitli eğitim ve
geliştirme programları ile bu tarzda değişiklikler yapabilir. Nitekim bu model, bu amaçla düzenlenen
eğitim programlarında yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Ancak uygulamalı araştırmaların bu modeli fazla
desteklememesi, onu araştırmacılar ve teorisyenler nezdinde tartışmalı hale getirmiştir (Koçel, 2011, s
453). Örgütlerde yönetim tarzı matriksinde beş farklı lider tipinin de yer aldığı görülmektedir. Bu
liderlerin bir kısmı kişilerarası ilişkilere yönelik bir kısmı ise üretime yönelik davranışlar sergilerken,
örgüt lideri konumunda olan lider bir yandan kişilerle ilgilenirken, diğer yandan işlere de
odaklanmaktadır.
Likert’in Sistem 4 Modeli
Davranışsal liderlik teorileri içerisinde ele alınacak son teori Rensis Likert tarafından ortaya atılan Sistem
4 modelidir. Bu modelde liderlik davranışları dört grup altında toplanmıştır. Her grubun kendine ait
özellikleri ve belirgin davranışları bulunmaktadır.
Sistem 4 modelinde yer alan dört grubu ve özellikleri aşağıda sıralanmıştır (Torlak, 2008, s. 266):
• Sistem 1: Yönetim şekli astların güven eksikliği üzerine kuruludur. Astlar, üstleriyle rahatça
işleri hakkında konuşabileceklerini hissetmemektedirler ve korku, cezalandırma, nadir ödüllerle
motive edilirler. Haberleşme, yukarıdan aşağıya doğrudur, yukarı bildirimlere hep kuşku ile
bakılır. Kararları hep üst kademedekiler verir.