Yrd. Doç. Dr. Mustafa YÜCE
| 121
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
kesb olarak tarif edilmiştir.
29
İman tasdiktir, fakat bazı hususiyetleri
ve şartları olan bir tasdiktir. Tasdikin ihtiyarî olması, onu, mantıktaki
tasavvurun zıddı olan tasdikten farklı kılmaktadır. Çünkü mantıktaki
tasdik, bazen ihtiyarî ve iradî olmayabilir.
30
İman bir bilgi veya marifet değildir. Marifet ile tasdik arasında
da fark vardır. Tasdikin zıddı tekzîb, marifetin zıddı cehalettir. Tasdik
kalbin haber verilen şeye bağlanmasıdır. Yine tasdik kesbî ve ihtiyarî
bir ameldir. Marifet ise bazen kesbe ihtiyaç olmadan da tahakkuk
edebilir.
31
İman sadece dil ile ikrardan ibaret de değildir.
‚Ey Muhammed!
Münafıklar sana gelince: Senin şüphesiz Allah’ın peygamberi olduğuna
şehadet ederiz, derler. Allah senin kendisinin resûlü olduğunu bilir, ayrıca
ikiyüzlülerin
yalancı
olduklarını
da
bilir.‛
32
Münafıklar,
Hz.
Muhammed’e Resûlullah demekle mü’min olmamışlardır. Çünkü
iman (veya dinî anlamda tasdik), dil ile ikrardan ibaret değildir.
Medine dışında, bâdiyede yaşayan Benî Esed kabilesinden bir
grubun, bir kıtlık senesinde Allah Resûlüne (s.a.v) gelerek iman
ettiklerini, bundan dolayı ve zekâttan kendilerine bir şeyler vermesi
gerektiğini söylemişlerdi. Bunun üzerine şu ayet nazil olmuştur.
‚Bedeviler, ‘İnandık’ dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama ‘boyun eğdik’
deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi...‛
33
Bedevîlerin ‘Amennâ’
demeleri mü’min olmak için yeterli olsaydı kendilerine ‘iman
etmediniz ve iman kalbinize girmedi’ şeklinde bir mukabele
yapılmazdı.
34
Bundan da imanın kalbî bir amel olduğunu
anlaşılmaktadır.
29
Taftazânî, Şerhu’l-Mekâsıd, V, 184-189.
30
Temel Yeşilyurt, ‚İmanın Mahiyeti‛, Kelam, (ed.: Şaban Ali Düzgün) Grafiker
Yay., Ankara 2012, ss. 290-294.
31
Taftazânî, Şerhu’l-Mekâsıd, V, 184-186.
32
Münâfikûn, 63/1.
33
Hucurât, 49/14.
34
Râzî, Mefatihu’l-ğayb, X, 115-116; Nesefî, Tabsıra, II, 412.
122 |
İnanç-Ahlak İlişkisi Bağlamında İman, İslâm ve İhsan Kavramları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
Ebû Hanife bu konuyla ilgili olarak: ‚Allah kalplerde olanı
bildiği için kâfiri kâfir olarak, mü’mini de mü’min olarak
isimlendirmiştir. Biz ise böyle bir şeye sahip olmadığımızdan dolayı
dillerden sadır olan tasdik ve tekzibe yani zahire göre isim veririz‛
35
demektedir.
İmanın kalbin tasdiki olması, dilin ikrarının hiç öneminin
olmadığı anlamına gelmemektedir. Kalpteki imanın sebepsiz yere
veya bir mazeret olmaksızın ikrar edilmemesi, günahtır.
36
Dünyada
bir kimseye Müslüman muamelesi yapılabilmesi ve İslam’ın dünyevî
hükümlerinin uygulanabilmesi için de dilin ikrarı gereklidir.
37
1.2. İman-Ahlak İlişkisi
Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere imanı tasdik olarak
tanımlamak her şeyi çözmemektedir. Zira tasdikin nasıllığı önem arz
etmektedir. İman kesin bir inanç, iradî bir cehd ve kalbî fiillerden
oluşan bir yapıya sahiptir.
38
İmanî ve ahlakî durumların ve eylemlerin
her biri kalple doğrudan bağlantılıdır.
39
İman ile ahlâk arasındaki
ilişki pratiğe yansıdığı takdirde imanın gücü ortaya çıkar. İnsanın iç
ve dış dünyasını aydınlatmayan, ondaki iç ve dış ahlâkî güzellikleri
yansıtmayan bir imanı sorgulamak gerekmektedir. Gerçek bir imanın
ahlâkî güzellikleri meydana getirmemesi mümkün değildir.
40
Bir
kimsenin güzel ahlaka sahip olması, onun imanının kemâliyeti
35
Ebû Hanife, el-Alim ve’l-Müteallim, (İmam-ı Azam’ın Beş Eseri içinde, nşr.:
Mustafa Öz), İstanbul 1992, s. 24.
36
Ahmet Saim Kılavuz, İman-Küfür Sınırı, Marifet Yayınları, İstanbul 1984, s. 31.
37
Ebû Hanife, el-Alim ve’l-Müteallim, s. 12; Mâtürîdî, Kitabu’t-Tevhid, ss. 606-607;
Sâbunî, Nureddin, el-Bidâye fî Usûluddîn,(thk.: Bekir Topalaoğlu), DİB Yay.,
Ankara 1991, ss. 87-88; Taftazanî, Şerhu’l-Akaid, s. 154.
38
İlhami Güler, ‚İman ve İnkârın Ahlakî ve Bilişsel (Kognitif) Temelleri‛,
İslamiyat, c.1, s.1, Ocak-Mart 1998, ss. 10-11.
39
Talip Özdeş, ‚Kur’ân’da Ahlakî Değerler‛, IX. Kur’ân Sempozyumu 14-16 Nisan
Konya, Fecr Yayınları, Ankara 2007, s. 85.
40
Komisyon, (Şaban Ali Düzgün, Muammer Esen, Mahmut Ay), Sistematik Kelam,
(ed.: Ahmet Akbulut), Ankuzem, Ankara 2005, s. 167.