Uluslararası Sosyal Araş
tırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Volume 3 / 10 Winter 2010
340
3. sezonun ‘Mr. Lisa Goes to Washington’ başlıklı 2. Bölümünde ise dünyaca ünlü Rus yazar
Tolstoy’a, aynı sezonun ‘Bart’s Friend Falls in Love’ başlıklı 23. bölümünde talyan düşün adamı
ve yazar Machiavelli’ye ilişkin sözlü göndermeler bulunmaktadır. 2. sezonun ‘Dancin’ Homer’ başlıklı 5.
bölümünde Simpson Ailesi’nin küçük kızı Lisa tarafından dile getirilen ‘What does not kill me, makes me
stronger’ -‘
Beni öldürmeyen ş
ey, beni güçlendirir’- ifadesi ile ünlü Alman filozof Nietzsche’ye
(2003: 18), 4. sezonun ‘Kamp Krusty’ başlıklı ilk bölümünde geçen Dickensian house -Dickensvari ev-
ifadesiyle ise ünlü ngiliz yazar Charles Dickens’a ve edebi üslubuna atıf yapılmaktadır.
Ayrıntılandırılan tüm bu örneklerden hareketle, Simpsonlar kapsamında edebi eserlerin ve yazarların
sözel, görsel, tematik ve repliksel göndermelerle konu edilmesi belirli bir entelektüel donanıma sahip olan
izleyicinin çizgi diziden aldığı keyfi taçlandırırken, görsel kültürün egemenliğiyle her geçen gün gerileyen
yazılı kültüre ve yazılı kültür ürünlerine dikkat çekme amacı taşıdığı da düşünülebilmektedir.
Pek çok sinema filmine, televizyon dizisine ve şovuna, çizgi filme ve edebiyat eserine göndermelerle
dolu olan çizgi dizinin en önemli özelliklerinden bir diğeri, kendisine yönelik anıştırmalar da içermesidir. Bir
bölümden diğerine devam eden bir olay örgüsüne, diğer bir ifadeyle bütünsel bir hikâye çizgisine sahip
olmayan çizgi dizi, eski bölümlerine yapılan anıştırmalarla doludur. Kronolojik bir ilerleyişe sahip olmayan
Simpsonlar’da, geçmiş bölümlerde işlenmiş herhangi bir olayın hatırlatılması ya da herhangi bir nesnenin
görünmesi, sıradan bir izleyiciye hiçbir anlam ifade etmez ve bir tesadüf olarak algılanırken, bilinçli bir
izleyici tarafından farklı bir şekilde yorumlanmaktadır.
Tüm bu bulguların ışığında Simpsonlar’da kullanılan anıştırmaların, anlaşıldıklarında izleyicilerin
keyfini arttıracak, anlaşılmadıklarında ise herhangi bir rahatsızlığa neden olmayacak şekilde kullanıldıklarını
ileri sürmek mümkündür. Çizgi dizideki anıştırmaların başarısı, dokuya tam anlamıyla oturmalarında ve
belirli donanıma sahip olmayan izleyicilere bir şeyler kaçırdığı duygusu yaşatmaksızın komik bir şeyler olup
bittiğini hissettirerek gülümsetebilmesinde yatmaktadır (Irwin ve Lombardo 2003: 53).
Bununla birlikte göndermelerin bilinçaltında yansıma buldukları da düşünülebilmektedir. Bu
bağlamda gönderme ve anıştırmaları, popüler kültürden ıraksayarak ele almak ve C. G. Jung tarafından
savlanan, Analitik Psikoloji Kuramı’nın da temelinde yer alan ‘kolektif bilinçaltı’ kavramından hareketle
mitlerle ilişkilendirmek mümkündür. Bilinçaltımızda içkin olan ve arketipler aracılığıyla kuşaktan kuşağa
geçen mitler, çocukluğumuzdan bu yana duyduğumuz ve zihnimize kazıdığımız masallar, sosyal bağlarımız
ve toplumsal ilişkiler kapsamında edindiğimiz veya daha öz bir ifadeyle kulak aşinalığı kazandığımız
sembolik üretimler, geri çağrımlarla hatırlanabilmektedirler. lkel atavi mirasını çağrıştıran bir göndermeyle
karşılaşan izleyici ise bunu memnuniyetle kabullenmekte ve bu durum etki eşiğinin olabildiğince yüksek
olması sonucunu doğurmaktadır. Örneğin Simpson Ailesi’nin babası Homer’ın ailenin geçimini sağlayan ve
ailenin temel direği olarak nitelenebilen duruşu, sadık eş ve fedakar baba rolüne uygun tutumu; anne
Marge’ın becerikli bir ev kadını olarak betimlenmesi, eşi Homer’a büyük bir aşkla bağlı olması ve çocukları
için her şeyi göze alabilecek bir anne olarak sunulması ‘aile mitini’ ekrana yansıtan önemli göndermeler
olarak değerlendirilebilmektedir. Böylelikle Simpson Ailesi’nin izleyici nezdinde toplumsal kabulü
kolaylaşmaktadır.
Söz konusu örnekler ve çalışmanın önceki bölümlerinde ayrıntılandırılan örnekler göstermektedir ki
Simpsonlar kapsamında yer bulan göndermeler, kurgusal bir yapıt olarak çizgi dizinin inandırıcılığının
artmasına ve izleyici zihninde anlatıya dair gerçeklik algısı yaratılmasına hizmet etmektedir. zleyicilerin,
yetişkinler ya da yetişkin rolüne hazırlanan çocuklar/gençler olduğu düşünüldüğünde, bir çizgi dizi veya eş
deyişle gerçekte var olmayan bir yaşantı izlediklerinin bilincinde olmalarına rağmen, izledikleri ile özdeşim
kurdukları görülmektedir. Böylesi bir özdeşimin kökeninde ise, çizgi diziyi izlerken kendilerine aktarılan
göndermelerin gerçek yaşama ilişkin bir referans niteliği taşıması yatmaktadır. Öyle ki atıfta bulunulan bir
kitap, film, televizyon dizisi ve/veya haber; okunulan, izlenilen, takip edilen, dinlenilen ya da bilinen bir
kitap, film, televizyon dizisi ve/veya haber olabilmektedir. Bu da izleyicilerde Springfield’in gerçek dünyada
var olan bir yerleşim yeri olduğu, Simpson Ailesi ile aynı toplumda yaşadıkları, benzer kültürel değerleri
paylaştıkları algısını yaratarak özdeşim kurmalarını kolaylaştırmaktadır.
Uluslararası Sosyal Araş
tırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Volume 3 / 10 Winter 2010
341
4.2.2. Pastiş
Pastiş
ya da diğer bir deyişle
benzek -pastiche-; bir sanatçının üslubunu, tarzını, dilini veya
düşüncesini taklit ederek ve önceki formdan hareket ederek yeniden oluşturulan eser olarak
tanımlanabilmektedir. Diğer bir ifadeyle bir sanatkârın dil ve anlatım özelliklerini temel alarak onu anımsatan,
çağrıştıran yeni bir çıktı ortaya koymaktır. Bu anlamıyla stil öykünmesi olarak tanımlanabilen pastiş yöntemi;
saygı göstermek, parodi yapmak, yermek ya da aşmak gibi amaçlarla kullanılabilmektedir.
Pastiş; var olan olguların alaycı, ironik bir karışımıdır ve olayları ciddiye almayı reddetmeyi,
bunların göz kırpma, dil çıkartma gibi göstergelerini kullanmayı yeğlemektedir. Potpuri anlamında farklı
çalışmalardan alıntılarla yapılmış çalışmalar olarak da tanımlanabilen pastiş; ironi, taklit ve alıntı ile olduğu
kadar parodi -parody- terimlerinden biriyle de adlandırılabilmektedir (Gencer 2006: 341). Bu bağlamda, bir
metnin postmodern olup olamayacağının ölçütü olarak kabul edildiği görülen pastiş ve parodinin her ikisi de
ancak metinlerarasılık ile var olabilmektedir. Öyle ki, diğer türlere ait üslup özelliklerinin taklidi demek olan
pastiş; ve montajlanan, alıntılanan ya da ismi zikredilen eserlerin eğlendirmeye hizmet etmesi için alaya
alınarak ve bozularak kullanılması demek olan parodi, ancak metinlerarasılık bağlamında metinde yer
alabilmektedirler (Karaburgu 2008: 10).
Ancak diğer taraftan her ikisi de farklı şeylere gönderme yapmaktadıdr. Ölü biçimlere öykünme
olarak da ifade bulan pastiş; diğer yapıtların imgelerini ve bölümlerini parçalar hâlinde alarak kullanırken,
onları yinelemekte ve yapay birleşimlere giderek daha canlı bir etki bırakmaya çalışmaktadır. Hâlâ yaşayan ve
etkili olan biçemleri gözden düşürmeyi ve onlarla alay etmeyi amaçlayan parodi ise, modern sanat içerisinde
verimli bir yaşam alanı bulmuştur. Ancak modern biçemlerin medya konuşmalarına indirgenen yanları
içerisinde ortadan kalkmıştır (Karadoğan 2005: 147).
Çizgi dizi Simpsonlar’da, pastiş yönteminin son derece başarılı bir şekilde uygulandığı ve genellikle
parodileştirme amacına hizmet ettiği görülebilmektedir. Bu bağlamda başta Simpson Ailesi çocukları olmak
üzere tüm Springfield çocukları tarafından çok sevilen bir çizgi dizi olan Itchy and Scratchy -Tırmık ile
Mırmık-, pastiş kullanımına yönelik etkili bir örnek teşkil etmektedir. Simpsonlar’ın en önemli detaylarından
biri olan bu kurgusal yaratım, Itchy -Tırmık- isimli bir kedi ile Scratchy -Mırmık- isimli farenin maceralarını
ve birbirleriyle olan çekişmelerini konu etmektedir.
Simpsonlar’ın birçok bölümünün ana temasını oluşturan söz konusu kurgusal çizgi film, çizgi film
tarihinin en ünlü ikililerinden olan Tom ve Jerry’ye ilişkin bir pastiştir. William Hanna ile Joseph Barbara
tarafından yaratılan ve 1940 yılından bu yana dünya çocukları tarafından beğeniyle izlenen Tom and Jerry -
Tom ve Jerry-, Simpsonlar başta olmak üzere pek çok çizgi dizide göndermelerle anılan bir klasiktir. Bu
bağlamda Itchy ve Scratchy, çizgi film dünyasının en ünlü ikilisini çağrıştıran ve olay örgüsü, anlatım
özellikleri gibi unsurlardan hareket ederek parodileştiren kurgusal bir animasyondur. Çağcıl Tom ve Jerry
olarak da nitelenebilen Itchy ve Scratchy aracılığıyla, çocuklara yönelik programlarda kullanılan ve masum
bir ifade tarzına sahip olmasına rağmen alenen sunulan şiddet öğesi eleştirilmektedir.
Kedi-fare ilişkisini diyalektik bir kurgu ve alegorik bir üslupla sunan, fiziksel avantaja sahip olanın
değil, stratejik düşünebilenin her daim kazanacağı mesajını veren bir çizgi dizinin seçilmiş olması bile dikkat
çekicidir. Üst metinsel okumayla eğlenceli bir çizgi dizi olan Tom ve Jerry, içerdiği şiddet ve alt metinsel
bazda verdiği ‘büyük balık küçük balığı yer’ mesajıyla diğer çizgi dizilerden ayrılmaktadır. Öyle ki
Danimarka’da yapılan bir araştırma Tom ve Jerry izleyerek büyümüş çocukların ilk sokak kavgalarından
sonra yumrukladıkları arkadaşlarında niçin bu denli çok hasar olduğuna şaşırdıklarını ortaya koymaktadır
(Dündar 1996: 387). Dolayısıyla çizgi film klasiği Tom ve Jerry’e ilişkin bir pastiş olan Itchy ve Scratchy’in
Simpsonlar kapsamında varoluşu rastgele ve sıradan bir seçim değildir, belirli bir amaca hizmet etmektedir.
4.2.3. Yansıma
Yansıma -reflection-, gerçek yaşamda var olan olay ve olguların iletişim içeriğine aksetmesi
anlamına gelmektedir. Bu bağlamda çağdaş yaşama ilişkin birçok unsuru gerçeğe oldukça yakın bir üslupla
yansıtması, çizgi dizi Simpsonlar’ın izleyici nezdinde büyük bir sempati kazanmasını sağlamıştır. Hiciv
sanatının kullanılması, zaman zaman abartmalara başvurulmasına neden olabilmektedir, bununla birlikte çizgi