Uluslararası Sosyal Araş
tırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Volume 3 / 10 Winter 2010
342
dizinin en önemli özelliklerinden biri yaşamdan kopuk olmaması ve çağcıl dünyayı gerçekçi bir kurguyla
sunmasıdır.
Simpsonlar’ın bir diğer önemli özelliği, tüm kahramanların son derece sıradan ve yaşamın içinden
olmasıdır. Örneğin çizgi dizinin ana karakterleri olan Simpson Ailesi, orta sınıfa mensup tipik bir Amerikan
ailesidir. Anne-baba ve üç çocuktan oluşan aile, ortalama bir Amerikan ailesi olarak betimlenmekte ve
yüceltilmeksizin sunulmaktadır. Simpson Ailesi’nin yaşadığı ve çizgi dizinin ana mekânı olan Springfield ise,
küçük kent dokusuna özgü motifler içermekte ve küçük kentlere ilişkin yaşam tarzını simgelemektedir.
Simpson Ailesi, aşırı derecede karikatürize edilmesine karşın, son derece ortalama ve idealize
edilmemiş karakterleriyle dikkat çekmektedir. Bu bağlamda ‘Simpson’ soyadının, ngilizce basit anlamına
gelen ‘simple’ ve sağduyusu olmayan anlamına gelen ‘simpleton’ kelimesinden türetildiği rivayet
edilmektedir. Kelimenin kökenine ilişkin bu iddiaların yanı sıra Simpson soyadının ABD’de sık rastlanan bir
soyadı olması, tipik Amerikan ailesine ilişkin bir stereotipi temsil etmesi nedeniyle kayda değer bir anlam
taşımaktadır. 2. sezonun ‘Dancin’ Homer’ başlıklı 5. bölümünde, ailenin küçük kızı Lisa bu
durumu ‘We’re simple people with simple values’ -‘Bizler basit değerleri olan basit insanlarız’- ifadesiyle
dile getirmektedir.
Tüm bunların yanı sıra Homer ve Marge arasında yaşanan aşk, Bart’ın dillere pelesenk olan ‘I didn’t
do it’ -‘
Ben yapmadım’- repliği, Lisa’nın entelektüelliğe eğilimi, Maggie’nin ilgi ve şefkat beklentisi, Burns
ve Smithers’in iki yüzlü iş ahlakı, Homer’ın işinden hoşnutsuzluğu, Marge’ın ev dışında tatmin edici bir özel
yaşamının olmamasından kaynaklanan gerilimleri ve tüm karakterlerin öngörülemeyen davranışları
izleyicilerin gözünde çizgi diziyi renkli ve çekici kılmaktadır. Dolayısıyla Simpsonlar’ın gerçek yaşamın
yansıması olarak, gerçek yaşamla sıkı bir ilişki kurduğunu ifade etmek mümkündür.
Simpsonlar, gerçek yaşamın yanı sıra televizyona ilişkin yansımalar da içermekte ve üretim-tüketim
döngüsü bağlamında televizyonun yansıtma niteliğine dikkat çekmektedir (Miani 2005: 19). Bu bağlamda
çizgi dizinin birçok karesinde, televizyonun toplum yaşamındaki önemine ve her geçen gün artan etkinliğine
yönelik vurgular yer almaktadır. Televizyonun insan ilişkilerine ve aile yaşamına yönelik yıkıcı etkileri,
Simpson Ailesi örneğinde gözler önüne serilmektedir. Televizyon sektörünün ticari kaygıları ve ahlaki
vurdumduymazlığı ise, reel dünyaya ilişkin bir mikro evren olan Springfield örneğinde hicvedilmektedir.
Sanat dünyasından birçok ünlü isminin
5
orijinal sesleriyle kendilerine hayat vermesi ya da çizgi
dizide yer alan herhangi bir karakteri seslendirerek kurguya dahil olması ise, star sistemine ilişkin
göndermeler içermektedir. Öyle ki 14. sezonun 11. bölümü olan ‘Barting Over’ isimli üç yüzüncü bölüm
itibariyle üç yüz kırk ünlü isim çizgi dizide rol almış ve Simpsonlar bu alanda da tarihe geçerek Şubat 2002
itibariyle ‘en fazla ünlünün katıldığı televizyon dizisi’ olarak da Guinness Rekorlar Kitabı’nda kendine yer
edinmiştir.
Simpsonlar’da hayat bulan kahramanların sözleri ve çizgi dizinin kendine has dili de, gerçek
dünyaya yansımış ve gündelik yaşamda da kullanılmaya başlamıştır. Öyle ki çizgi dizinin temel
karakterlerinden olan Homer tarafından sık sık kullanılan ‘D’oh’ sözü, kurgu bir karaktere ait olmasına
rağmen, müthiş bir popülarite kazanmış ve Oxford English Dictionary’e eklenmiştir. Bu durum postmodern
teorinin eklektizme ve çok katlılığa açık yapısıyla ilintilendirilerek, içe dönük infilak -impolosion- modeli
kapsamında ele alınabilmektedir. McLuhan’ın ‘içe dönük infilak’ modelini kullanan Baudrillard, postmodern
dünyada simülasyon ve gerçeklik arasındaki sınırın infilak edip içe göçtüğünü ve bu göçükle birlikte tam da
‘gerçek’in deneyimlenmesinin ve zemininin ortadan kaybolduğunu iddia etmektedir (Best ve Kellner 1998:
149).
Simpsonlar’ın gerçek hayatla bir diğer bağı; Kanada, ABD ve ngiltere’de resmi olarak kutlanan
Cadılar Bayramı -Halloween’s Day- vesilesiyle yayımlanan ve aynı zamanda bir pazarlama başarısı olarak
5
Kelsey Grammer, Jack Lemnon, Christine Ricci, Danny DeVito, Michelle Pfeiffer, Winona Ryder, Merly Streep, Mick Jagger, Keith
Richards, Elvis Costello, Lenny Kravitz, Brian Seltzer, Jerry Lewis, Michael Jackson, Dustin Hoffman, Ringo Starr, Tony Bennet,
Stephen Taylor, Sting, Tom Jones, Brooke Shields, Barry White, Bette Midler, Elizabeth Taylor, Dolly Parton, Luke Perry, George
Harrison, Buzz Aldrin, Neil Armstrong, Larry King, Meryl Streep, Paul McCartney, Helen Hunt, Bono, Jerry Springer, Alex Baldwin,
Kim Basinger, Elton John, Mel Gibson, Stephen King, Serena Williams, Venus Williams, Richard Gere, Helen Fielding, Rupert
Murdoch, Stephen Hawking, Justin Timberlake ve Britney Spears, Michael Moore bu kapsamda örnek verilebilmektedir.