EğİTİM-ÖĞretim yilinda



Yüklə 6,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/9
tarix19.07.2018
ölçüsü6,73 Mb.
#56883
1   2   3   4   5   6   7   8   9

 



BĠR KERE ÖLÜN MESELA 

Sanırım  üstesinden  geleceğimize  inandığımız  her  şeyin 

gerisindeyiz. Ya kimse duymuyor sessizliğimizin uğultusunu, 

ya  da  insanlık  bilmiyor  bu  acının  bizde  bıraktığı  izleri. 

İkisinden de öte bir şey bu. Ben bu acıyı yakından tanıdım ve 

bizzat  hissettim  derinlerimde.  Hâlâ  söylenirim  kendi 

kendime.  Hâlbuki  ne  çok  şey  yaşanmış  her  birimizin 

derinlerinde.  

O  gün  her  zamanki  gibi  örgüsünü  almış,  elinde  bir  değnek 

ile, salondaki tekli  yeşil kanepeye ancak oturabilmişti kadın. 

Odayı  boğuk  bir  rutubet  kokusu  kaplamıştı.  Yerdeki  soğuk 

betona yarı çıplak vücuduyla uzanan, minik ayaklarını söndü 

sönecek durumda olan sobanın önüne uzatmış oğlunu gördü. 

İçinde  yine  bir  şeyler  cız  etti.  Zorca  oturabildiği  yerden 

kalktı,  oğlunun ellerine  dokundu kadın. Elleri buz gibiydi, o 

an  ölümü  hissetti  kadın  oğlunun  ellerinde.  O  kadar  soğuktu 

ki.  Oğlunu  kaldırdı  ve  cılız  bir  sesle  kanepeye  oturmasını 

istedi.  Oğul  kanepeye  oturdu,  annesine  anlamsızca    baktı. 

Kadın  oğlunun  önüne  eğildi,  yüzünü  avucunun  içine  aldı. 

Oğlunun ellerini elleri arasına aldı ve ısıtmaya çalıştı. Öptü, 

öptü,  kokusunu  içine  çekti.  Geçen  ördüğü  atkıyı  oğlunun 

ellerine  sardı.  Üzerine  eski  püskü,  rengi  sararmış  bir 

battaniye  serdi.  Değneğini  düşürdü  birden  yere.  Dengesi 

bozuldu  ve  olduğu  yere  yığıldı.  Kadın  daha  fazla 

dayanamayarak  ağlamaya  başladı.  Değnek  kullanma  sebebi 

hastalık  ya  da  yaşlılık  değildi.  Kolu  morarmıştı.  Ayağı 

topallıyordu.  Oğlunun baba bile diyemediği ruhsuz adamın 

eseriydi bütün bunlar. Çocuk hıçkıra hıçkıra ağladı. Annesini 

kaldırdı,  kanepeye  yatırdı.  Battaniyeyi  çaresizce  annesinin 

üzerine serdi. Ve sobanın önüne oturdu.  

"İnsanlık"  mütemadiyen  süren  bir  gerilemeydi  aslında. 

Gözleri umut dolu bir kadından alınmış her gülümseme için, 

hepimize  lanet  okuyorum.  Kadınların  gülmediği  bir  dünya 

cehennemin ta  kendisidir. Kimsesizliği hissetmesin kadınlar. 

Kimsesiz  bırakılmasın  onlar.  Daha  fazla  canları  yanmasın. 

İçindeki  sızıya  tohum  ekilmesin  annelerin.  Kırılmasın 

umutları.  Mükemmel  bir  hayat  değil  istedikleri.  Beklentileri 

bu  değil.  Hiçbir  kadının  tenine  zarar  gelmesin,  kırılsın  ona 

zarar  vermek  isteyen  eller.  Hepimiz  sınırlı  sayıda  ilkbahar, 

yaz  ve  sonbahar  yaşayacağız.  Hiçbir  kadının  ve  çocuğun 

ilkbaharının  söndürülmesine  izin  vermeyin.  Menfur 

laflarınızı çekin bulutlarından.  

Uçurtmalarını vurmayın kadınların. Susmayın, bir şey yapın. 

Mesela  yasalar  çıkarın.  Laf  olsun  torba  dolsun  diye 

kınamayın  mesela.  Başınızı  ellerinizin  arasına  alın  ve 

düşünün mesela.  

Kadın  cinayetleri  konusunda  lideriz.  Bu  utancı  hep  birlikte 

bitirelim.  Düşünmek  önce  anlamakla  başlar.  Bir  kere  kadın 

olun, dayak yiyin, empati yapın. Bir kere ölün mesela.  

 

 

 



 

SİDAL ŞİMŞEK 

 

 

 

 

11-BİLGİSAYAR 

 

 



 

KANADI KADINLIĞIN 

 

olmak kaybolmak yoklukta 



insan mesela bir ağaç olmalı  

öyle derin öyle vakur öyle güçlü 

incitir miydi toprak ya da su 

ah su diye inlerken çöldeki yolcu 

 

akmazdı oysa gizli göz yaşın  



         beslendin serpildin büyüdün 

         sığıntıda kaldın sığmadın 

sen koca yürekli kadın 

 

reçineler dayanıklıdır ulmaz* 



kolayca kopmaz yakılmaz  

geldi mi başına aklın 

neye değdi manası hayatın 

yoksa arayışlarla devamda mısın 

 

ey kırmızı mantolu kadın  



kan kırmızı al pabuçların  

lime lime kanadı kadınlığın  

                                                                                                               

AZĠZE KANADIKIRIK KILIÇ 

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni 

 

(*) ulmaz  : çürümez 





ŞAİR İHSAN TEVFİK’LE ŞİİR HASBİHALİ 

Bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz size. Şair ve yazar İhsan Tevfik’e dergimizde yer vermek istedik. Silivri için önemli bir isim ve 

önemli bir kazanımsınız. İsterseniz söyleşimize İhsan Tevfik’in şair kimliğiyle başlayalım. Üç şiir kitabınız var. Şiire nasıl bulaştınız? 

Şiiri bulaşmadım, şiire bulandım. (Bir şiirimde geçer bu ‘bulanmak’ sözcüğü, sanki şiirle iyice karıştık.) Çok küçük yaşta içinde şiirini 

büyütmek, vaktini ve zamanını vermek, yaşamını adamak… Hayatımın her alanını kapsayan çok özel bir olgu şiir... İnsanın kendini var 

etmesinin en güzel yolu... Kendimizi yazarak var ederiz.  Şiir yazmak, hayatın içinde “Ben de varım.” demekten başka bir şey değil bence.



 

 

Aynı zamanda bir öğretmensiniz, oğlunuz var ve bir babasınız. Şairliğinizin öğretmenliğinize, öğretmenliğinizin de şairliğinize katkısı 



mutlaka olmuştur. Şunu sormak istiyoruz: Hayatın koşuşturması içinde şair rolü diğer rollerden daha mı baskın?  Bu roller birbirini 

zorluyor mu? 

Güzel soru. Hatta düşündüren bir soru.  Edebiyatın içinde olmak 

için edebiyatı seçtim. Yaptığım iş edebiyatın bir parçası. Birbirini 

tamamlayan iki unsur. Kendi gıdamızı sağlıyoruz şiirden. Bu rol 

çalma değil de,  bütünleştirici olma bana kalırsa… 

Edebiyatta ilham konusu tartışmalı bir konu. Sizin bu konudaki 

fikrinizi  merak  ediyoruz.  Şiir  mi  size  geliyor,  siz  mi  şiire 

gidiyorsunuz? 

Şiir  her  zaman  önce  gelir.  Kapıları  aralar  ve  siz  o  kapıdan 

girersiniz.  Sonrası  kesinlikle  çalışmaktır,  kafa  yormaktır  şiir 

üzerinde.  İlham  sadece  başlangıç  ve  çıkış  noktası.  Aslolan 

çalışmak…  Şair,    şiir  dersine,  ödevine  çalışır.  Bu  konuda  Fazıl 

Hüsnü Dağlarca ‘’Şair, bir masa başı memuru gibi şiir dersine çalışır.’’ diyor. Has şair ilhamla kapıyı aralar, sezgiyi alır, üzerinde çalışır. 

Çaba sarf eder, didinir, uğraş verir. 

Bir dönem “Çıkın” adında bir edebiyat dergisi çıkardınız. Çıkın, neden sona erdi ve Çıkın dergisine yeniden hayat vermeyi düşünüyor 

musunuz? 

Kapanmış dergilerin yeniden çıkması pek doğru bir şey değil gibi geliyor bana. Cemal Süreya yıllarca Papirüs dergisini çıkardı. ‘’İyi niyetini 

kanıtlamış her dergi bir zaman sonra batar.‘’der Cemal Süreya ve şöyle devam eder:  ‘’Bir dergidir benim hayatım,  onun için ben ölmem 

batarım.‘’  Çıkın  dergisi  toplam  30  sayı  (  12  sayısı  Çıkın  adı  ile,  gerisi  Şiirli  Çıkın  adı  ile)  çıktı.  Ben  Çıkın’ın  görevini  yerine  getirdiğini 

düşünüyorum. 

Yeni bir dergi de düşünmüyorsunuz, yani artık dergicilikte yokum şeklinde mi anlayalım söylediklerinizi? 

Yeni dergi her zaman mümkündür. Ama gündemimde şu an böyle konu yok,  olacağını da sanmıyorum. 



Yine bu konuyla ilintili merak ettiğimiz bir şey daha var. Bu şiirler ne zaman yazılıyor genelde ya da başka bir ifadeyle şiirlerinizin bir 

eşref saati var mı? 

Bu  da  güzel  soru.  Dersinize  çalışarak  gelmişsiniz.  (Gülüşmeler…  Bir  taraftan  not  alıyoruz,  bir  taraftan  da  hazırladığımız  bu  soruları  bir 

türlü  beğenmeyen  Cengiz  Hocamızı  hatırlıyoruz.)  Şiirin  zamanı  benim  için  yok.  Sınıfta  bile  öğrencilere  çaktırmadan  yazdığım  olur. 

Kitaplarımı önüme bırakıp başka bir  şeyle uğraşıyormuş gibi yaparım. Ama  yine de  şiirin insana  geldiği zamanlar  insanın kendiyle baş 

başa kaldığı zamanlardır. Günün her saati olabilir. Kan kanseri olan bir öğrencime,  bir şiir yazıp armağan etmiştim. Derste  yazmıştım. 

Öğrencinin  mezun olduktan sonra haberi oldu bu şiirden. Şiirin zamanı ve mekanı yoktur. Kütüphanede bile şiire başladığım olur. Ama 

gece  daha  verimli  tabi.  Şiir  ile  baş  başa  kaldığımız  zamanlarda  elbette  şiir  insana  daha  çok  şey  fısıldıyor.  Şairin  alıcıları  daha  açık 

konumda oluyor sanırım.  



Sırada  klasik  bir  soru  var  ama  biz  biraz  da  sorunun  çemberini  daraltarak  sormak  istiyoruz.  Mutlaka  beğendiğiniz,  takip  ettiğiniz 

şairler vardır ama sizden tek bir isim istesek kimi söylersiniz? İhsan Tevfik’in gönlündeki şair kimdir? 

Tek bir isim mümkün değil. Neden mümkün değil? Değişik yaş dönemlerinde farklı farklı şairlerden etkilenmişimdir. Örneğin ortaokul, 

lise yıllarında Cahit Sıtkı Tarancı, daha sonra Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday. Bir dönem Nazım Hikmet. Her birinin bendeki izi ve 

yeri ayrı ayrı oldu. Şairlerim arasında açıkçası ayrım yapamıyorum. 




Yüklə 6,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə