GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
330
—Ya Ali ben caydım, kızdan da döndüm, hepsinden de döndüm.
Ben Müslüman olacağım. Beni dostluğa, arkadaşlığa kabul ediyor
musun?
Sahavet işte o zaman vahiy geliyor. Hazreti Ali'ye Resulullah
bildiriyor, “Habibim Ali'ye söyle ki sahavetlik olur ama bu kadar
da olmaz. Niye kâfirin muradı olacak diye başını veriyor”. Bu
macera olmuş. Eğer kelamı kibara bakacak olursak haktır. İşte
Zeliha'nın hadisesine bakılacak olursa, Mecnun’un Leyla’nın
hadisesine, Ferhat’ın Şirin’in hadisesine bakılacak olursa sonunda
aşkı mecazı hakikate çevrilmiş.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
331
“Doğuştan kabire kadar ilim tahsil ediniz”,
Ağustos 1997, Çankırı
Uzaktan yakından gelenler cümleten hoş sefa geldiniz. Allah
sefanızı, sürurunuzu artırsın. Allah aşkınızı, muhabbetinizi artırsın.
Allah sonunuzu, ahir akıbetinizi hayır getirsin.
Ne yapalım Allah'ın dertleri işte çok. Derdi olmayan yok, benimki
beter. Her hasta der ki fazlasından haberi olmadığı için benim
hastalığım fazla. Eğer sabredebiliyorsa fazla demez. Hastalığın
fazlası büyük olsun küçük olsun ne olursa olsun sabredemezse eğer
fazladır.
Ama sabır hesabına gelince insanlar sabırda müsavi değiller.
Bakarsın kimisinin sabrı az, kimisinin sabrı büyük geniş, kimisinin
sabrı dar küçük. Ama her şey küçükten büyüyor. Yani insan
küçüğüne sabrederse o sabrı da büyür, gelişir. İnsanlarımız için
sabırdan büyük bir kâr da yoktur.
Mademki insanlar dünyaya bir kâr için gelmişler, zarar için
gelmemişler. Ama Cenabı Hakk'ın emri, “insanlar hüsranda, vel
asrı innel insane lefi hüsr
1
” buyuruyor. Demek ki insanlar kâr için
gelmişler Cenabı Hak zarar işleyin demiyor, zararı men ediyor.
Fakat şimdi derseniz ki zarar ediyorsak niye bize zarar veriyor?
Ama hangi zarar onu bilmek lazım.
Zarar: ahiret zararı.
Kâr: ahiret kârı.
Dünya zararları ahiret kârına sebep oluyor, kazandırıyor. Çünkü
biz Kur’an’ın Müslüman’ıyız, hadisin Müslüman’ıyız, işte Cenabı
1 Asr 103:1-2
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
332
Hak böyle buyuruyor “biz kullarımızı havf (korku) ile imtihan
ederiz
2
”.
Ama tabii havf de çoktur. Herkesin bir taraftan havfi olur. Bak
bunlar afat-ı araziye, afat-ı semaviye, hastalık, fakirlik veya onu
istemeyenler olabilir. Döverler, çalarlar, öldürürler diye de olabilir.
Devletin bir baskısı var. Şimdi biz devletin korkusunu çekiyoruz.
Hâlbuki, Allah biliyor, bu insanlar bu kadar ayrılmışlar,
bölünmüşler, parça parça olmuşlar. Bunları hakikaten araştırsan
(yalan söyleyen Allah'ın düşmanıdır) ancak milletimize
devletimize memleketimize bağlı biziz, seven biziz, sayan biziz,
ama İslamiyet'e de bağlıyız. Ama diyorlar ki; gâvur olma,
Müslüman da olma, milletini, memleketini de sev, devletini de sev,
ama Müslüman da olma.
İşte bak “biz kullarımızı havfle imtihan ederiz”, havf denilince her
türlü havf var. Mesela deprem afat-ı arazîdir. Toprakta bile hastalık
oluyor. Toprakta hastalık olmasa niye yetiştirdiklerini hasta
yetiştiriyor. Mesela afat-ı semaviye bu kadar dolular yağıyor, seller
gidiyor.
İşte çok çeşitli çeşitli imtihanlar da Cenabı Hak “kullarımı havf ile
imtihan ederim, mallarını, canlarını, ürünlerini, ürünlerinin
azalmasıyla da imtihan ederim, sabrederlerse bize dönüp
gelecekler, bizim onlara ikramımız olacak”. Allah böyle
buyuruyor. Öyleyse şimdi bir emre göre “insanlar zarardadır”,
buyuruyor. Bu zararı biz inanmış olarak “maddi zarar” kabul
etmeyeceğiz. Çünkü maddi zararlar da kârdır.
Mademki Cenabı Hak “mallarının eksilmesiyle imtihan ederim”,
buyuruyor. Mal ne ile eksilir efendiler? Soruyorum ben size.
Zarar ile eksilir.
Mal neyle çoğalır?
2 Bakara 2:155
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
333
Kârla çoğalır.
Demek ki şu halde açık dünya zararları bizi ahiret kârı sahibi
ediyor. Onun için Allah zarara uğratmasın, maddi zarar dokunsun.
Biz maddi zarara da dayanamayız, ama gelince dayanacağız. Biz
istemeyelim de Allah'tan gelene sabredeceğiz. Ona da
sabredeceğiz. Hani atasözleri var ya, kıymetlidir, derler ki; “kâr
zarar kardeştir”. Bir adam kâr da eder, zarar da eder. Senin kârın
öbürünün zararıyla bir olmaz ki kardeş olsun. Kâr da senin, zarar
da senin.
Bu da nedir?
Kâr da geliyor Allah'tan, zarar da geliyor Allah'tan. İkisi bir yerden
geliyor, onun için kardeşlik budur. Sana zararı veren başka, kârı
veren başka değil. Burada kâr-zarar deyince hastalık gibi hepsi de
zararın içerisine girebilir. İşte sağlık sıhhat, afiyet varlık, makam
mevki bunlar hep kârın içerisine girer.
İnsanları Allah halk etmiş, bu dünyaya imtihan için göndermiş.
Fakat Allah bu insanları zararla imtihan ediyor, kâr ile de imtihan
ediyor.
Zararın imtihanı sabırdır.
Kârın imtihanı da Allah'a karşı şımarmamak.
Ben bu kârı yaptım, ben yapıyorum, ben iyi biliyorum dememek.
Bu benim işim değil de bunu Allah verdi bana demek lazım.
Evet, biz dünyaya imtihana geldiysek Allah bizi kâr ile zarar ile de
imtihan eder. Hastalıkla sağlıkla imtihan eder. Varlıkla yoklukla
imtihan eder. Refah ile sefa ile imtihan eder. Zaten;
İmtihân-ı yârdır cevr ile sitem
Müsâvîdir bizde hem medh ile zem
Şiddet-i berzahdan bizlere ne gam
Şah-ı Huban gibi sultânımız var
Burayı iyi anlayın.
Dostları ilə paylaş: |