GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
322
İşte âşıklar böyle.
Sensin benim canım canı
Sensiz kararım yokturur
Cennette sen olmazsan
Vallah nazarım yokturur
Bizim elimizde mevcut olan Divan'da Salih Baba ne buyuruyor?
Cemâlin şem'ine müştâk olanlar
Yani cemalindeki bu Şem: ışık manasına, nur manasına. Zaten
güneş ışığı da şems’tir.
Cemâlin şem'ine müştâk olanlar
Müştak yani cemalin şem'ine âşık, müştak olanlar, nurunu görmek
isteyenler.
Cemâlin şem'ine müştâk olanlar
N'eder cennetteki ebrârı leylî
Yani cennetin varlığını süsünü başını, altınını incisini istemez.
Ama de ki biz âşık mıyız?
Âşığız.
Âşık değil miyiz?
Eğer hakiki âşıklara karşı âşık değiliz ama hiç Allah'ı
sevmeyenlere karşı da…
Allah'ı seven kim, sevmeyen kim?
Allah'ı insanlar severler. Cennet için severler, cehennemden
kurtulsun diye severler. Allah'ın emirlerini tutsun ki cenneti
kazansın. Cehennem azabından kurtulmak için yasaklardan kaçsın
ki kurtulsun.
Fakat âşıklar böyle değil.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
323
Ne cehennemin korkusu var onlarda ne de cennetin arzusu var.
Ebu'l-Hasen Harkani Hazretlerinin kitabını basmışlar. Bir yerinde
Rabia Adeviye validemiz yazılmış. Rabia Adeviye'ye sormuşlar
—Cennet için amel etmek, işlemek mi efdal? Cehennemden
korkaraktan amel işlemek mi efdal?
Hâlbuki ikisi de hak. O da diyor ki;
—Ne o, ne de o. Allah rızası için işlemek daha efdaldir, diyor.
Elhamdulillah ya Rabbi çok şükür. Çok şükür bin şükür ya Rabbi.
Zamanımızın şerrinden fitnesinden bizi muhafaza et ya
Rabbi.
Fesat ümmetten etme ya Rabbi.
Rızan olan amelleri işlemeyi nasip eyle ya Rabbi.
Rızan olan nimetlere mazhar kıl ya Rabbi.
Biz bilemeyiz rızası olan nimetler, ameller nelerdir.
Niye bilemeyiz?
Çünkü Allah dört şeyi dört şeyin içerisinde gizlemiş. İnsanları
hakikaten Allah'ın nimetine ulaştıracak, Allah'ın nimetine
yaklaştıracak dört şey var, bunları da gizlemiş.
Bir defa velilerini kullarının içerisinde gizlemiş. Onlar olmasa biz
kurtulamayız. Bir defa Allah “ve kûnû maassadıkîn, sadıklarımla
olun
8
”, diye bir emri var. Herkese, her Müslümana, inananlaradır
bu emir “sadıklarımla olun”.
Sadıklar kimler?
Allah'a vermiş olduğu vaadinin üzerinde duranlar, sözünün
üzerinde duranlar.
8 Tevbe 9:119
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
324
Allah'a bizim nasıl bir sözümüz var?
“Elestü bi Rabbüküm” fermanında "Belâ" dedik, "Belâ"mız var.
Eğer o “belâ”'yı bozduksak vaadimizin üzerinde durmuyoruz. O
ahit bozuluyor.
Ama Allah büyük, Allah âlim, Allah kadir, Allah kulunu varlığı
için halk etmiş, bilinmesi için halk etmiş, zikredilmesi için halk
etmiş. Bu kadar nimetleri dünyada ahirette kulu için halk etmiş.
Allah öyle buyuruyor, “bu sayısız nimeti ben kulum için halk
ettim, kulu ben zatım için halk ettim”. Ama bütün bu kadar
dünyada ahirette akla gelen gelmeyen bilinen bilinmeyen hepsini
kulum için halk ettim; ama kulu benim için halk ettim.
Onun için bilmek lazım. İşte bildiysek seçildik.
Seçildik ama bu bilgi nasıl bir bilgi?
İlmel yakîn var,
Aynel yakîn var,
Hakkal yakîn var.
İlmel yakîn avamlar bizler. Ama bu cemaat içinde belki aynel
yakîn vardır, bu bilinmez. İşte ilmel yakîn bilmiş buraya
gelmişsiniz, toplanmışsınız. Bu ilmel yakîndir. Bir de aynel yakîn
var.
Allah'ı ilmel yakîn, aynel yakîn, hakkal yakîn bilmek var.
Peygamber Efendimizi de ilmel yakîn, aynel yakîn, hakkal yakîn
bilmek var.
Varis-i enbiya olan “ve kûnû maassadıkîn, sadıklarımla olun”
buyurdu ya. Sadıklar velilerdir. Bunları da ilmel yakîn, aynel
yakîn, hakkal yakîn bilmek var.
Ama umumiyetle ister ilmel yakîn bilsin, ister aynel yakîn bilsin,
ister hakkal yakîn bilsin, yalnız ilmel yakîn, aynel yakîn, hakkal
yakîn ile bir ubudiyet oluyor.
İlmel yakînla aynel yakîn nasıl değişiyor?
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
325
İlmel yakîn mesafe var uzak. Ama aynel yakîn kurbiyet yaklaşıyor.
Hakkal yakînda kurbiyet kalkıyor, ıraklık yakınlık kalmıyor
birleşiyor.
“Sadıklarımla ol”, bu emirdir.
Ama burada tebşir var, müjde var bu da ne?
Bu da: “herkes sevdiği ile beraber olacak
9
” buyuruyor. Bu da bir
müjde, herkes sevdiği ile beraber olacak.
İşte onun için bizim bir vaadimiz var, sözümüz var. “Elestü bi
Rabbüküm”'de “Bela” demişiz. O “bela”yı bozduksa; eğer zaten
bozmamış olsak Allah tövbe ayetini göndermezdi. Tövbeyi ihtar
etmezdi bize.
Ulema ne diyor? Diyor ki; tövbe ayetinde hem işaret var, hem
beşaret var. İşaret emir; “kulum tövbe et
10
” diye Cenabı Hak
emrediyor. Beşaret ise; müjde, “tövbeni kabul edeceğim
8
”.
Ama bu tövbe iki: tövbe-yi sadık var, tövbe-yi kazip var.
Tövbeyi kazip: tövbe ediyor yapmayacağım diyor yine yapıyor. Bu
tövbe insanı kurtarmaz.
Ama tövbe-i sadık: yapmayacağım der daha da yapmaz. Tövbe-yi
sadık budur.
İşte onun için Cenabı Hak tekrar ikinci bir tövbe ayetini bu
tövbemizi bozduğumuz için göndermiş bize. Ahdi misakımızı ta ki
ezelde vermiş olduğumuz sözümüzden cayıyoruz. Allah tekrardan
bozduğumuz için bir daha ikinci bir ahit bize dünya âleminde
tazeliyor. Eğer yine bozmadıksa kurtulduk tamam; yok eğer
bozduksa yine yandık.
(Soru: Sahabe-yi kiram da ilmel yakîn, aynel yakîn hakkal yakîn
olmuş mu?)
9 Rıyâzus Salihin S.282 5. Bab
10 Mümin 40:60
Dostları ilə paylaş: |