Kur’ân’a göre su nimeti
19
KUR’ÂN’A GÖRE SU NİMETİ
Doç. Dr. Abdullah KAHRAMAN
1
GİRİŞ
Kur’ân’da açıkça ifade edildiği üzere, Allah insanlara dünya hayatında
sayılamayacak kadar nimet vermiştir. Bu hakikat Kur’ân’da şöyle
anlatılmıştır: “
Ve size kendisinden isteyebileceğiniz her türlü şeyden
(bazısını) veren O’dur; (öyle ki) Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız
sayamazsınız. (yine de) insanoğlu zulmünde pek ısrarlı, nankörlüğünde pek
inatçıdır”
2
. Hayatı başlatan ve devam ettiren bir sıvı olarak suyun
hayatımızın en önemli bir parçası olduğu, hatta hayatın kendisi olduğu
malumdur. Şairlere ilham kaynağı olduğu için üzerine şiirler yazılan, bir
yudumu ikram edilince bile hatır anlayışı doğuran bir sihirli maddedir ve bir
hayat iksiridir su. Dünyamızda ve gezegenimizde suyun
önemi hiçbir zaman
azalmamış, insanlar bütün teknolojik gelişmelere rağmen suya alternatif bir
sıvı keşfedememişlerdir. Tıp bilginlerinin ifadesiyle insan metabolizması
için suyun vazgeçilmez bir özelliği vardır. Hiçbir sıvı içecek suyun sahip
olduğu fonksiyona sahip değildir.
Ölümsüzlük sıvısı olarak adlandırılan, içeni ölümsüzlüğe kavuşturdu-
ğuna inanılan efsanevî maddenin yani âb-ı hayatın da bir su olduğu
unutulmamalıdır. Bu suyun temas edip sıçradığı her şeyin dirileceğine de
inanılmaktadır
3
. Nitekim hadislerde anlatıldığına göre bu su, Hz.
Musa ve
arkadaşı Hızır’ın yemek için yanlarına aldıkları ölü balığı diriltmiştir
4
.
Dünyada bugün petrol kavgası yaşanmaktadır. Bu uğurda nice canlar
heder edilmekte, ülkeler işgal edilmekte ve hürriyetler, mahremiyetler
çiğnenmektedir. Halbuki petrolün keşfinden önce insanlar aynı kavgayı
1
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, BDU İlahiyat Fakültesi
Dekan Muavini.
2
İbrahim, 14/34.
3
Ahmet
Yaşar Ocak, “Ab-ı Hayat”md., DİA, I, 1.
4
Bk. Kehf, 18/61; Buharî, Tefsir (Sûretü’l-kehf), 4.
Doç. Dr. Abdullah KAHRAMAN
20
suyun paylaşımı için etmişlerdir. Kur’ân’ın kaydettiğine göre Hz. Salih ve
Hz. Şuayb zamanında da su kavgası yaşanmış ve su kaynağından istifade
nöbete bağlanmıştır
5
. İslam hukukçuları da bu gibi âyetlere dayanarak su
kaynağından istifade hakkına (
hakku’ş-şirb) dair hükümler çıkarmışlardır.
Ancak insanlığın su ile ilgili kavgası bitmiş değildir ve belki de yakın bir
gelecekte petrol kavgası yerini su kavgasına bırakacaktır.
Teknoloji için suyun önemi tartışılmazdır. Günümüzde başta hidro elek-
trik santraller olmak üzere sanayinin her dalında sudan istifade edilmektedir.
Bunun yanında su, satılan eşyalardan biri olarak gıda ve tüketim maddeleri
arasındaki yerini almış ve bu hususta büyük sektörler oluşmuştur.
Suyun önemini en iyi şekilde kavraması, su ile ilgili gerekli hassasiyet-
leri gösterip yatırımları yapması sebebiyle İslam medeniyeti
bir yönüyle su
medeniyeti olarak da tanımlanmaktadır. Bu medeniyette su, aslına ve ama-
cına uygun olarak kullanılmış, suya yatırım yapılmış, gerekli yerlere su ku-
yuları açılmış, çeşmeler, ve sebiller yapılmış ve dillere destan hamamlar inşa
edilmiştir. Hatta bu medeniyetin mimari tasavvurunda cami-hamam-medrese
üçlüsü yan yana yer almıştır. Hamam maddi temizliğin, medrese zihnî
aydınlanmanın, cami ise kalbî arınmanın sembolü olarak düşünülmüştür.
İnsanlık için suyun önemini anlatabilmek için suyun kullanım alanlarını
hatırlamak yeterli olacaktır. Hayatın kaynağı olması yanında,
yeryüzünün
imarında, ziraatin yapılabilmesinde, insanın sağlıklı yaşayabilmesinde, insan
ve çevre sağlığının gerçekleştirilmesinde ve nihayet ibadet hayatında suyun
vazgeçilmezliği onun önemini anlatmaktadır. Biz de bu makalemizde
Kur’ân’ın suyu ele alışını âyetler ışığında ele almak istiyoruz.
I. Kur’ân’a Göre Suyun Önemi
Kur’ân’da suya fazlaca vurgu yapıldığı dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu
âyetlere toplu olarak baktığımız zaman, suyun insanlar için vazgeçilmez bir
nimet olduğuna ve ancak Allah tarafından verildiğine ve verileceğine,
Allah’ın suyu kuruttuğu zaman bunu verecek başka bir gücün bulunmadığına
dikkat çekildiğini görmekteyiz. Konuyla ilgili âyetlerden bazılarının meâli
şöyledir: “
Ve Biz suyu gökten (belirlediğimiz) bir ölçüye göre indiriyor,
sonra da onu yeryüzünde tutuyoruz; ama, hiç şüphesiz, bu (nimeti) geri
5
Bk. Şuarâ, 26/155; Kamer, 54/28; Kasas, 28/23.
Kur’ân’a göre su nimeti
21
almaya da kadiriz”
6
, “
Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü? Siz mi onu
bulutlardan indirdiniz, yoksa Biz miyiz onun yerine inmesini sağlayan? (o
tatlı bir su şeklinde iner, ama) dileseydik yakacak kadar tuzlu ve acı
yapardık”
7
, “(Hakikati inkâr edenlere) de ki: Ne sanıyorsunuz? Aniden
bütün suyunuz toprağın altında yok olup gitseydi (Allah’tan başka) kim size
temiz kaynaklardan (yeni) su verebilirdi?”
8
.
II. Kur’ân’da Su İçin Kullanılan Vasıflar
1. Tertemiz su (mâen tahûrân). Bir âyette su için “tertemiz” anlamına
gelen “
mâen tahûran” ifadesi kulanılmıştır
9
. Devamında
da bu suyun
yeryüzünün imarı ve canlıların su ihtiyacının karşılanması için indirildiği
ifade edilmiştir.
2. Basit sıvı (mâun mehînun). Bazı âyetlerde su, spermi ifade etmek
için, “basit sıvı” (
mâun mehînun) anlamında ve Allah’ın kudretini ifade
edecek tarzda kullanılmıştır
10
.
3. Seller gibi akan su (mâun münhemirun). Bir âyette su “seller gibi
akan” anlamında olmak üzere (
mâun münhemirun) kullanılmıştır. Bu âyette
ve devamında su, Allah’ın eşsiz kudretini ifade etmek üzere ve bir bilimsel
gerçeğe işaret edecek bir şekilde kullanılmıştır. İlgili âyetlerin meali
şöyledir: “
Biz de seller gibi akan bir su ile göğün kapılarını açtık ve toprağın
pınarlar halinde fışkırmasını sağladık ki sular önceden belirlenmiş bir
amaca hizmet etsin”
11
. Burada suyun kâinatta bir devri
daim halinde
olduğuna işaret edilmektedir. Su bir taraftan gökten indirilirken bir taraftan
da buharlaşmak suretiyle gökyüzüne çıkmaktadır. Bu ilahî ifadeler, suyun
buharlaşıp gökyüzünde bulut haline gelmesi ve yağmur olup tekrar
yeryüzüne inmesi şeklindeki bilimsel gerçeğe çok manalı bir şekilde işaret
etmektedir.
4. Fışkıran su (mâun meskûbun). Bir âyette su “fışkıran su” anlamına
gelmek üzere (
mâun meskûbun) şeklinde tavsif edilmiştir. Bu âyet, cennet
hayatını tasvir eden âyetler içerisinde yer almaktadır. Eşsiz cennet nimetleri
6
Mü’minûn, 23/18.
7
Vâkıa, 56/68-70.
8
Mülk, 67/30. Ayrıca bk. Kehf, 18/41.
9
Furkan, 25/48.
10
Secde, 32/8; Mürselât, 77/20.
11
Kamer, 54/11-12.