A'dan Z'ye Felsefe


DESCARTES, RENE (1596-1650)



Yüklə 1,64 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə18/77
tarix20.01.2022
ölçüsü1,64 Mb.
#83020
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   77
A\'dan Z\'ye Felsefe - Alexander Moseley ( PDFDrive )

DESCARTES, RENE (1596-1650)
Rene Descartcs Cizvitler tarafından büyütülmüştü. Askerliği
seçti, felsefeyi keşfetti, ordudan ayrıldı, felsefenin bakış
açısını değiştiren bir dizi meditasyon yazdı. İsveç Kraliçesine
sabaha kadar özel felsefe dersleri vermekten dolayı
zatürreden öldü. Bu hepimize ders olmalı.
Descartes modern felsefenin ardındaki öncü düşünür olarak
görülür. Tarihçiler hep bir başlangıç noktasına sahip olmak
isterler, ama Descartcs’a gerçekten sık sık döneriz. Sadece
üzerinde düşündüğü meseleler dolayısıyla değil, içine atıldığı


felsefi serüven hakkında bir duygu edinmek için de. Bu,
epistemolojik kesinlik sağlama yolunda, yani başka şeylerin
var olduğunu bildiğini söyleyebilmek için içten bir çabaydı.
Başlangıçta Descartes’ın aklına hitap eden, matematiğin
sağladığı kesinlikti. Matematiğin mantıksal çekiciliğini
felsefeye yönelterek çağdaş felsefeyi (kendisine göre) içinde
olduğu skolastik bataklıktan çıkarmayı denedi. İkincisi,
Kadim Yunan ve Roma metinlerinin yeniden keşfi,
kuşkuculuğa dönüşü teşvik etmişti. Kuşkuculuk insanı, her
türden dogmatiğin itici veya kafa karıştırıcı bulduğu nihilist
veya solipsist sonuçlara götürebileceğinden, ortaya bir tepki
çıkmıştı. Bazı düşünürler bu durumla başa çıkabilmek için
felsefeyi üzerine bina edebilecekleri sağlam bir temel
yaratmaya çalışıyorlardı. İronik biçimde,
kuşkuculuğu reddetme telaşı içinde Descartes’ın geliştirdiği
bazı argümanlar, kuşkucuların akıl yürütmelerini en uç
noktalara taşıyarak kuşkucuların en sevdiği sorular haline
gelmiştir. Aslında kuşkucular Descartes’ın sistematik felsefe
yapmayı gerekçelendirecek bir bina inşa etmediğine inanırlar.
Descartes’ın kuşku duyma yöntemiyle başlayalım. Ünlü bir
kuşku duyma argümanları dizisinde, filozof, şimdi benim
de yapmakta olduğum gibi şöminenin yanında otururken,
kuşkucu tavır üzerinde düşünmeye kendi duyularının
geçerliliğinden kuşku duyarak başlar. Etrafını saran odanın
varlığından kuşku duyarken dikkati kendi bedeninin varlığı
konusundaki kuşkusuna döner. Duyuların geçerliliğine
yaslanan filozoflara ampirisc denir. Ama, der Descartes,
duyular yanılabilir, öyleyse güvenilir bir kılavuz olarak kabul
edilemez. Öyleyse, eğer ikna edici bir temel bulmak


istiyorsak, duyulardan kaynaklanan delilleri reddetmeliyiz.
Descartes’m prosedürü her durumda yararlı bir manevradır:
İçinde bulunduğum ve varlığını normal olarak varsayacağım
odanm gerçekten var olduğunu kanıtlayabileceğimi nereden
biliyorum? Bu, gerçekten ve yadsınamaz biçimde apaçık bir
şey midir? Unutmayın ki, amacı kuşkucu tavrı en uç
noktasında sınamak ve geriye ne kaldığını görmekti. Bu
yüzden, her tür kuşkunun olanaklılığı bilgimizi bir kenara
atmak ve en baştan başlamak için yeterliydi.
Aslında, bir deneme mahiyetinde, herhangi bir teorinin
mantıksal olarak uç noktalarına kadar zorlanması yararlıdır,
çünkü bir teorinin içermeleri farklı düşünürler elinde veya
farklı dönemlerde var olabilecek nihai yorumlarına doğru
evrilir. İçerim* lerimiz sayesinde rahatlarız. Descartes da
kuşkucuların teorini geliştirilirse bilgiden geriye ne kalacağını
merak ediyordu. Başlangıçta şöminede yanan ateşin ve kendi
bedeninin varlığından kuşku duymanın aptalca bir şey
olacağını rahatlıkla itiraf etmekle birlikte, yine de sorar: Ya
bütün bunlar bir rüya ise? Kuşkucu bu kestirimc hayatın
bütününün bir rüya olduğu yanıtını verebilir miydi? Bu
yanıtlanması zor bir şey olurdu. Ancak, rüya görürken
insanları ve nesneleri temsil eden görüntülerle karşılaşırız ve
bunların kaynağı ancak gerçekliğin kendisi olabilir. Ama bu
manevra geride yatan kuşkucu saldırıyı savamaz, çünkü
uyanık olduğumuzdaki “gerçeklik” neden bizim varsaydığı.
mız türden bir gerçeklik olsun da rüyanın bir başka biçimi
olmasın? Bu aşamada verilecek bir sürü yanıt vardır, ama
Descartes sormaya devam eder: Ya bütün hayatı ve bütün
düşünceleri bir şeytanın rüyasında geçiyorsa (ya da günümüz
düşüncesi çerçevesinde bir akıllı yazılımın ürünü ise, ya biz


“Siniş*” isek)? Bu noktada bu kuşkuculuk deneyi boyunca
değişmez biçimde karşısına çıkan sabit unsurun kendisi
olduğunu fark eder. Bir dizi şey tahayyül etmekte, şeyleri en
derinine kadar düşünmektedir. Öyleyse, düşünmekte
olduğuna göre hiç olmazsa kendisi var olmalıdır. İşte
felsefenin en ünlü cümlesinin kaynağı budur: “Düşünüyorum,
öyleyse varım.”
Ne var ki, cogito olarak anılan bu cümle (cogito Latince
“düşünüyorum” demektir) yeterli değildir, çünkü Descartes,
bilgi ve varlık düşünen “ben”e bağlanırsa yalnızca kendi
dünyasının kanıtlanabileceğini fark eder. Evreni kendisinden
başka her şeyden arındıracak, böylece kendisini örtülü olarak
Tanrı’nın yerine koyacak (din konularında çok hassas bir
dönemde bu pek iyi bir adım olmazdı) bir solipsist sonuçtan
kaçınma konusunda da çok duyarlıdır. Dolayısıyla, dünya
konusundaki bilgisinin geçerliliğini güvence altına alabilmek
için Tanrının varlığına işaret eder. Descartes kendisinin var
olduğunu fark edebilmiştir, ama aynı zamanda mükemmel bir
varlığın var olması gerektiğini de fark etmiştir: Bu tür bir
mükemmel varlığı hayal edebilmesi olgusu, filozofa göre,
Tanrı’nın var olduğunu kabul etmek için yeterliy-di. Çünkü
sadece mükemmel bir varlık onun zihnine, kendisinin hayal
edebileceğinden çok daha geniş (ya da ideal) bir şeyin fikrini
sokmuş olabilirdi. Descartes destek mahiyetinde
ontoiojik argümanı da kullanır: Tanrı mükemmeliyettir,
mükemmeliyet varlığı içerir, öyleyse Tanrının var olması
gerekir. Descartes’m sisteminde Tanrı’nın varlığının kesinliği
düşüncenin geçerliliğini vurgulamak için gerekliydi. Aksi
takdirde zafer solipsizmin olacaktır. Ancak, Descartes’ı
Tanrı’nın varlığı konusundaki argümanlarına taşıyan kendi


akıl yürütmesidir. Peki, kendi akıl yürütmesinin doğru
olduğundan nasıl emin olabilmektedir? Bu, "Kartezyen
döngü'' olarak bilinen şeyi yaratır. Döngüsel akıl yürütme,
koşulları ve sonuçları birbirini izleyen, hiçbiri döngünün
dışından doğrulanamayan bir akıl yürütmedir. Epeyce baş
döndürücü, özellikle solipsistler için.

Yüklə 1,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə