1. uluslararasi prof. Dr. Fuat sezgiN İSLÂM



Yüklə 1,57 Mb.
səhifə15/22
tarix11.12.2023
ölçüsü1,57 Mb.
#145556
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   22
E84B30BAA02147AC9E225A0CD0C74126

Enstitünün Kuruluşu


Frankfurt Üniversitesi Arap İslâm Bilimler Tarihi Enstitüsü 1982’de Fuat Hoca’nın verdiği büyük mücadelelerle kuruldu. Hoca’nın Batı araştırmacılarından büyük farkı şuydu: Batı âlimlerini çok takdir etse bile, İslâm ilim, kültür ve medeniyetinin bir mensubu olarak yüzyıllardır İslam medeniyetinin hakkının yenildiğini ve zulmedildiğini görerek, bu çalışmaları yapmanın ve harekete geçmenin zaruretine inanıyordu; şunu söylerdi:
Batılılar ilim tarihi ile uğraştığında, ya akademik rütbe almak veya böyle çalışmalardan hoşlandıkları ve zevk aldıklarından uğraşırlardı, yani ulvî bir hedef yok idi.”
Hocanın hedefi, yani Frankfurt’ta Bilimler Tarihi Enstitüsünün açılmasının esas gayesi, İslam dünyasının yaklaşık 1000 sene bilimde zirvelerde ve önder olmuş medeniyetinin hakkını ortaya çıkarmak idi. Bilimler tarihinin çok geniş çapta ele alınması için de bir müessese gerekiyordu. Hoca bir ferdin çok büyük işler yapacağına inanıyordu, şunu derdi ve uygulardı: İyi niyetle bir işi aklınıza koyun, fazla çaba gösterin ve bütün gayretinizi ortaya koyun. Allah’ın da iyi işlerde yardımcı olacağına inanıyordu. Suudi Arabistan tarafından 1978’de Hocaya Kral Faisal ödülü verilmişti. Bu vesile ile Hoca Arap dünyasında daha da tanınmış oldu ve bu şöhretle birkaç Arab memleketinin desteğini kazanarak Avrupa’nın merkezinde hayalindeki İslam Bilimler Tarihi vakfını ve 1982 yılında da enstitüsünü kurabildi. Şunu da hatırlatmak gerekiyor ki, Almanya’nın en güçlü şehirlerinden biri olan Frankfurt’ta, böyle bir enstitünün kurulmasına karşı gelenler de çoktu. Hoca buna rağmen, büyük mücadeleler sonucu, enstitüyü kurmaya başardı. Üniversite kampüsüne çok yakın muteber bir yerde, klasik Frankfurt mimarisine sahip olan binayı satın alıp, bir enstitüye uygun olarak restore ettirdi.

1980’den itibaren aralıklarla, Hocanın derslerine katıldım. Bu derslere çok değişik alanlardan akademisyenler iştirak ediyordu. Aralarında doktora yapan eczacı, fizikçi, edebiyatçı ve değişik dallarda okuyan talebeler de mevcut idi. O zamanlar Hocanın Bilimler Tarihi derslerine katılan biz müslüman gençler, Hocadan dinimiz hakkında da ders almak istemiştik. Hocanın bu konuda da otorite ve bilgi sahibi olduğunu biliyorduk. İstanbul Üniversitesi’nde görevli iken yazdığı kitap Buhari’nin Kaynakları, hâlâ Hadis alanında en mühim kaynaklardan biridir. Fakat Üniversite, Fuat Hoca ile anlaşma yaparken İslam dini hakkında ders vermesini yasaklamıştı, bunu sonraden öğrendik. Yine de o zamanlar bizleri kırmadı ve bizim için Avusturya’dan Boşnak kökenli Dr. Ismail Balić’i getirtti. Ders Grubumuzda Hocanın kızı Hilal Sezgin de bulunuyordu. Hepimiz bu derslerden çok faydalandık; o günlerde başlayan dostluğumuz ve beraberliğimiz hâlen devam etmekte.


Enstitünün kuruluşundan birkaç sene sonra Fuat Hoca İslam bilim adamlarının keşfettiği âletlerin 3 boyutlu ve çalışır vaziyetteki modellerini inşa ettirmeğe başladı, bunları Almanya, İsviçre, Mısır, Türkiye ve daha birçok ülkede itina ile yaptırarak getirtiyordu. Usturlab gibi bazı komplike aletlerin tamamlanması 2 seneye kadar sürebiliyordu; bu da Hocanın titizliğinden kaynaklanıyordu. Bazı aletlerin birkaç defa Hoca tarafından yapım yerine geri yollandığını hatırlıyorum. Şunu da eklemek gerekir ki, yapılan aletler çalışır vaziyettedir; yani müzede bulunan bir usturlabı navigasyon aleti olarak kulanarak bir gemici Avrupa’dan Endonezya’ya gidebilir. Şu an Frankfurt’taki Enstitü müzesinde değişik bilim alanlarına ait yaklaşık 800 alet sergilenmektedir, bunların çoğunu Hoca orijinal kaynaklardaki bilgilere ve çizimlere dayanarak büyük bir özen ile yaptırdı. Bunların arasında az da olsa orjinal aletler de bulunmaktadır.
Enstitünün muhteşem kütüphanesi, Frankfurt’ta İslam hakkında ve İslam Bilimler Tarihi üzerine çalışmak isteyen herkese hep açık bir cazibe merkezi olmuştur. Enstitüdeki yaklaşık 50.000 cilt kitabın çoğu, Hocanın, talebeliğinden itibaren, bazen aç kalarak, 70 seneyi aşkın süreden beri kendi imkanları ile topladığı eserlerdir. Hocadan buna ilişkin duyduğum şu sözleri nakletmek istiyorum: “Bazen eşimden müsaade almam gerekiyordu, çünkü kitap satın almaktan evde yemek için paramız kalmıyordu.”
Bunun yanında 4000 yazma eserin kayıtlı olduğu, konusunda dünyanın en büyük mikrofilm kütüphanesi Frankfurt’taki enstitüde bulunuyordu. Bunlar da dünyaca bilinmekte ve çok sayıda araştırmacı bundan istifade etmekte idi. Bu mikrofilm kütüphanesinin değeri de paha biçilmezdi, çünkü artık mevcut olmayan ve kaybolmuş bazı yazma eserler sadece bu mikrofilm kütüphanesinde bulunuyordu.



  1. Yüklə 1,57 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə