15
Arş. Gör. Dilşen İnce ERDOĞAN
Ermeni komşularına bıraktığını eklemişti
18
. Sonuç olarak Türklerin haki-
miyeti altında yaşayan Ermenilerin yüzyıllarca zulüm gördüğü, dinî iba-
detlerini yerine getiremediği ve sürekli olarak baskı altında tutulduklarına
dair iddialar öne sürmek doğru değildir. O halde, XIX. yüzyılda başlayan
ve günümüze kadar devam eden Ermeni sorununun nedeni ya da nedenleri
nelerdir?
1820 yılında başlayan Yunan ayaklanmasından itibaren Batılı dev-
letler Osmanlı İmparatorluğu karşısında açık bir şekilde Haçlı zihniyeti
ile hareket etmektedir. Hâlbuki Yunan isyanı, imparatorluğun bir iç me-
selesidir. Fakat imparatorluk içinde yaşayan gayrimüslim azınlık dinî
korumacılık adı altında emperyalist amaçlarla kullanılmaktadır. Osmanlı
İmparatorluğu XIX. yüzyılda bariz bir şekilde emperyalist ve Hıristiyan-
lık gibi ortak özellikler taşıyan devletlerin kuşatması altındadır. İngiltere
emperyalist ve Protestan, Fransa emperyalist ve Katolik, Rusya emper-
yalist ve Ortodoks’tur
19
. Bu açıdan değerlendirildiğinde, 1877-1878 Os-
manlı-Rus Savaşı her iki toplum arasında gerçekleşen ilişkiler açısından
dönüm noktası olmuştur. 1878 yılında Rusya’ya karşı alınan yenilgi her
iki toplum arasında bir arada yaşama anlayışına karşı büyük bir güven-
sizlik yarattı. Kürtler ve Ermeniler arasında kendi kaderlerini kendilerinin
belirlemesi anlayışı daha da belirginleşti
20
. 13 Nisan 1878 tarihinde Patrik
Nerses, Lord Salisbury’e;
Ermeniler ile Müslümanların bir arada yaşa-
maları imkânsızdır. Doğu Sorunu Müslümanlarla, Hıristiyanların bir arda
yaşamaları ile daha da güçleşen Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıfl aması
sorunudur. Eşitliği ancak Hıristiyan yönetim uygulayabilir. Adaleti ancak
Hıristiyan yönetim sağlayabilir. Şu halde Hıristiyanların yaşadığı her yer-
de Müslüman yönetimin yerini Hıristiyan yönetim almalıdır. diyordu
21
. Bu
savaş sonrası 31 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan Berlin Antlaşması ile
Ermeniler siyasî açıdan büyük yararlıklar elde ettiler ve antlaşmanın 61.
maddesi ile Ermeni Meselesi uluslararası siyasetin gündemine girdi
22
. 61.
madde uyarınca Osmanlı hükümeti Ermenilerin oturdukları Doğu vilâyet-
lerinde bölgesel ihtiyaçlara cevap verecek gerekli reformları yapmayı, Er-
menilerin güvenliğini Çerkezler ve Kürtlere karşı sağlayacak tedbirler al-
mayı kabul etti. Fakat Osmanlı hükümetinin reformların gerçekleştirilmesi
18 Karal, a.g.e., s.6-5.
19 Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Yayını, Akara 1995, s.13-22.
20 Kieser, a.g.e., s.170-171.
21 Uras, a.g.e., S.200-205.
22 Mim Kemal Öke, Ermeni Sorunu, İstanbul 2006, s.95-100.
16
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
konusunda yavaş davrandığı iddiaları vardı. İdarî alanda yapılacak olan
değişikliklerin imparatorluğun parçalanmasını hızlandıracağı düşüncesi
hükümetin yavaş hareket etmesinin nedenleri arasındaydı
23
. Reformların
gerçekleşmesini bekleyen gayrimüslim temsilciler zaman zaman vilâyet
reform meclisinin çalışmalarına katılmayarak durumu protesto ettiler.
Bekleyişin uzun sürmesi sözde Ermenileri haklarını arama ve alma yolun-
da hareket etmelerini gerekli kılar düşüncesini hâkim kıldı. Bu durum da
Ermenilerin şiddet kullanmalarına ve yetkilileri yanlış bilgilendirmelerine
neden oldu. Yanlış bilgilendirme özellikle Doğu vilâyetlerinde yaşayan de-
mografi k konular ile ilgiliydi
24
. Sorunun ortaya çıkışında sadece emperya-
list devletler değil, bu devletlerin desteklediği Ermeniler tarafından kuru-
lan ihtilâl komitelerinin faaliyetleri, Fransız İhtilâli ile birlikte ortaya çıkan
millî devlet fi kri, Amerika’dan Osmanlı topraklarına gelen Ermenilerin
faaliyetleri, Ermeni Kiliseleri ve Patrikhanesi’nin çalışmaları, gayrimüs-
lim okullar, hayır cemiyetleri ve misyonerler de etkili oldu
25
.
Ermeni isyanlarının çıkışında etkili olan ve görünmeyen tehlike ola-
rak karşımıza çıkan misyoner faaliyetler Osmanlı topraklarında XIX. yüz-
yılda en parlak dönemini yaşadı. İmparatorlukta XIV. yüzyıldan itibaren
Fransa’nın himayesinde Katolik misyonerlerin faaliyet gösterdikleri, on-
ları Ortodoks ve Protestan misyonerlerin izledikleri bilinmektedir
26
. Mis-
yonerler aracılığı ile emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek isteyen bu
devletler arasına katılan en son ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. Her
ne kadar Amerika 1823 yılında dış politika ilkesi olarak benimsediği Mon-
roe Doktrini’ne bağlı kalmaya çalışsa da Osmanlı İmparatorluğu’nun kay-
naklarının cazibesine kapılmaktan kendini alamadı. Amerika benimsemiş
olduğu ilkeleri hem çiğnemeden hem de ülkesini yeni gelir kaynaklarından
23 Karal, a.g.e., s.9.
24 Kieser, a.g.e., s.172-173. Yazarın iddiasına göre, Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi
ABCFM’nin temsilcilerinden olan ve o dönemde Berlin’de bulunan Amerikalı Dr. Joseph
P. Thomson aracılığı ile kabul edilmişti. Thomson, Bismarck’ı bizzat tanımakta ve kendi-
sinden Osmanlı İmparatorluğu’nda din özgürlüğünün korunması ve insan haklarının ga-
ranti altına alınmasını istemektedir. Osmanlı topraklarının Protestanlaştırılması için gerekli
olan din özgürlüğü mutlaka bu antlaşma ile devletler hukuku açısından ele alınmalı ve
misyonerlere bu topraklarda rahat hareket edebilmeleri için yanlarında taşıyacakları izin
belgesini vermelidir. Kieser, a.g.e., s.166. Gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu’nda din
özgürlüğünün var olmadığını savunmak vicdana sığabilen bir gerçek midir?
25 Bilal Şimşir, Ermeni Meselesi, Bilgi Yayını, İstanbul 2005, s.24.
26 Dündar Aydın, “Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkmasında Fransa’nın Rolü”, Tarih Boyunca
Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984), Ankara 1985,
s.285-287. Ayrıca bkz. Şenol Kantarcı, “Katolik Ermenilerin Anadolu’daki Faaliyetleri”,
Ermeni Sorunu: Pencereden Bakmak Yada Manzaranın Bütününü Görmek, Isparta 2005.